Şimdi şu soruları sormak lazım:
Acaba bizdeki işçinin kaderleri niye elin oğlununkinden çok net, değişmez, kendini yineleyen bir şekilde farklı?
Acaba Allah bizi daha mı çok imtihan ediyor?
Acaba itikadımız mı eksik de o yüzden oluyor? E bu Osmanlı zamanında işler niye kötü derken çok sorulmuştu. Buna karşılık çaba da göstediler ama işe yaramadı, asıl problemi izole edemediklerinden daha da hızlı battılar.
Ya da birileri bir şeyleri Dünya'nın öteki taraflarında yapılandan farklı yapıyor da ondan mı oluyor?
İnancımızda eksik, yanlış ya da fazla var diye değil bunlar, problemlerin çözümü de daha çok ya da daha az dua etmek değil. Başarısızlıkların nedenini Allah'ın (yada anti tez için: tabiatın) bize verdiği aklı, iradeyi, gözü kulağı kullanmamızda aramak lazım.
Konunun çözümü inançtan bağımsız.
Dönel kavşak örneğiyle kendimizi daha iyi tanıyalım.
Dönel kavşağı bile doğru inşa edemeyen kamumuz ve trafik kanununda istenen kullanımdan bihaber halkımızın varlığına bakarak ve bu cahilliğimiz ve kural mantık tanımazlığımızdaki devlet-millet birliğinin her alanda sürdüğünü de görüyorum.
Ben Portekiz'de, Hollanda'da, Almanya, Katar'da gözledim. Arkadaşlara soruyorum; İngiltere, Fransa, Belçika, Almanya, İspanya, Kuveyt bu dönel kavşak kuralının düzgün, bocalanmadan uygulandığı ülkelerden ilk aklımıza gelenler. Burun bükeriz ama Katar ve Kuveyt'in trafik düzeni bence suratımıza şamar gibi inmeli. Böbürlenmede birinciyiz ama haklı böbürlenmemize örnek veremiyorum.
Cehalet, mantıksızlık, plansızlık ve kural tanımazlıkta hangi noktada olduğumuzu tespit etmeden ileri gidemeyiz.
"Dünyanın en" diye başlayan cümlelerinin dünyayı hiç gezmemiş, kaynak araştırmamış, kütüphaneye girmemiş insanları tarafından sarf edildiği bir ülkeyiz. Eskiden bu kadar cahil değildik "Ortadoğu ve Balkanların" derdik. Şimdi uçtuk.
Müslüman nüfuslu bir ülke olan olan Kuveyt ve Katar bir kavşağın kullanımında bizden çok daha başarılıysa aldıkları sonuç katolik Portekiz'inkine eş ise demek ki problemin çözümü inanç ile ilgili değil.
Bu madende de böyle, başka şeyde de...