Bıçak Sanatı - Forum

DUA ZAMANI

Ertarda

  • *
  • 1033
  • Ertuğrul ARDA -1967
  • Meslek: İnşaat Müh.
  • Yer: Bornova-İzmir
Ynt: DUA ZAMANI
« Yanıtla #80 : 18 Mayıs 2014, 19:14:54 »
Siyasileri savunduğum tek bir mesajımı gösterin bu mesaj dizisinde ?   

Siz herkezin sizin gibi ne olup bittiği ortaya çıkartılmadan siyasetçileri suçlamasını
bekliyorsunuz. Bunu yapmayanları da siyasileri  savunmak ile itham ediyorsunuz.
Siyasileri ne peşinen suçlarım ne de peşinen savunurum. Ancak sizşn ne kadar suçlama
hurriyetiniz var ise başkalarının da savunma hürriyeti vardır. Bu ne ayıp ne günah ne de suçtur.
Herkesin sizin ile aynı görüşte ve uslupta olmasını beklemek ise .. neyse asıl mevzu bu değil.

Kader tevekkül üzerine epey kafa ütüleyebilirim. Ancak yeri ne bu forum ne de bu konu.
Tek birşey söyleyeyim, eğer islamda kader ve tevekkül kavramları sizin zihninizdeki gibi
birşey olsaydı hiçbir zaman mahkemeler, yargıçlar ve fıkıh diye bir dal olmazdı. ihtiyaç
 olmazdı çünkü, kader deyip geçilirdi herşeye. Suç yok suçlu yok.

Şimdi benim durduğum noktaya gelince. İki üç mesaj önceki dediklerimi tekrarlayayım,
kayıtlıdır dönüp bakabilirsiniz. Allahın takdiri olur böyle şeyler diyen ile hepsi siyasilerin
suçu getirin asalım  diyen benim gözümde aynı. Aynı derecede fanatik, bilgi sahibi olmadan
fikir sahibi olmuş, önyargıları ile karara varmış kişiler. Bu tip yaklaşımdakilerin gerçekte
ne olduğu ile, taziye ile ölenler ile ilgisi yok. Beni en çok rahatsız eden bu algı zaten.
Sadece kafalarındaki ön yargılara destek arıyorlar. Ambulansın peşine takılan fırsatçı
taksicilerden rahatsız olurum.


Benim üzüntüm ölenlere ve ailelerin durumuna yönelik. Merakım ise gerçekte ne oldu,
önlenebilir miydi, birinin suçu ihmali var mı üzerine.

Bunu görebildiğim kadarıyla şu an bilen yok. Herkez filin neresini tutmuş ise orasını anlatıyor.
Yargı sürecinde olayları başından sonuna inceleyecek iş güvenliği müfettişleri olaya dahil
olunca gerçekler aydınlanır umudundayım.

Baştan beri bu konunun bu forumda bu şekilde tartışılmasına itirazımın haklılığı ise o mesajımdan
sonraki  sanırım takip eden mesajlar ile doğrulandı bir miktar.



Siyasiler daha 15 gün önce Soma ile ilgili önergeyi muhalefetten geliyor diye reddetmediler mi?
Ben şimdi fanatik, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmuş ve ön yargılarımla karara varmış bir kişi miyim?

Al sana bilgi: 23 Nisan da Soma önergesini siyasiler, "önemsiz bir konu gündemi meşgul ediyor" diye reddetti.
Al sana fikir: Meclis tutanaklarında bulunduğuna göre gerçekliğine inanabilirim.
Al sana ön yargısız karar: Bu facianın sorumlusu o önergeyi reddedenlerdir.


"Siyasileri savunduğum tek bir mesajımı gösterin bu mesaj dizisinde?"   diye soruyorsunuz.
Siyasileri savunduğunuzu kanıtlamak için "Ben siyasileri savunuyorum" gibi bir cümle sarf etmeniz şart mı?
Siyasileri eleştirenlere karşı çıkmanız, "Ambulansın peşine takılan fırsatçı taksicilerden rahatsız olurum" gibi bir cümle sarf etmeniz siyasileri savunmak değil midir?

Siyasileri savunduğunuz bu kadar açıkken, herkes bunu rahatça görebiliyorken, tekrar soruyorum, açık ve net şekilde cesurca söyleyiniz, neden Soma önergesini reddeden siyasileri savunuyorsunuz?



Be yourself, no matter what they say...........

Zor olduğu için cesaret edemediğimiz şeyler, aslında biz cesaret edemediğimiz için zordur..!

a.yuce

  • *
  • 1121
  • Ahmet - Yaş: kırk küsür
  • Meslek: Elektronik
  • Yer: Istanbul
Ynt: DUA ZAMANI
« Yanıtla #81 : 18 Mayıs 2014, 19:58:58 »
Arkadaşım faşizm susma değil söyleme mecburiyetidir. Herkez senin gibi konuşsun derdindesin.  Beni söylemeye mecbur bırakıyorsun, son beş seçimin dördünde oy kullanmamış, şu anki hükümet ve eski bir bakanı sayesinde aile hayatı ve hayatının yedi yılı kaymış birine  sen bizim şu an iktidarda bulunanları eleştirmemize laf söylüyorsun diyorsun. Bu yönde bir mesajım olmadığını kendin söylediğin halde. Son yazdıkların ile ilgili tutarsızlıklara girmiyorum, dediğim gibi müftü ile ilgili iddayı senin yazdığını farkedince cevabı silmiştim. Keşke o noktada bıraksaymışım. Kafayı hükümet ile bozmuşsunuz illa herkez sizin gibi olacak. Ölen kalan umrunuzda değil, bir bırakmıyorsunuz insanı yasını tutsun.
« Son Düzenleme: 18 Mayıs 2014, 20:11:13 Gönderen: a.yuce »
Mükemmelliğe eklenecek birşey kalmadığında değil, çıkartılacak birşey kalmadığında erişilir.

Ertarda

  • *
  • 1033
  • Ertuğrul ARDA -1967
  • Meslek: İnşaat Müh.
  • Yer: Bornova-İzmir
Ynt: DUA ZAMANI
« Yanıtla #82 : 18 Mayıs 2014, 20:09:20 »
Lütfen aşağıda yazılanları kimse şahıs olarak üzerine almasın.


"Tarihin en acı derslerinden biri şudur:
Yeterince uzun zaman aldatılmışsak, aldatmacayı ortaya koyan her türlü kanıtı reddederiz.
Gerçeği bulmakla ilgilenmeyiz artık.
Aldatmaca bizi kafeslemiştir.
Tuzağa düştüğümüzü kendimize bile itiraf etmek, son derece acı vericidir çünkü."

Carl SAGAN
Be yourself, no matter what they say...........

Zor olduğu için cesaret edemediğimiz şeyler, aslında biz cesaret edemediğimiz için zordur..!

Emrah

  • ***
  • 1435
  • Meslek: Elektrik Pano
  • Yer: Antalya-1980
Ynt: DUA ZAMANI
« Yanıtla #83 : 18 Mayıs 2014, 21:17:10 »
siyaset tabiki konuşalım efendim.(tüm siyasi partilrden ve liderlerinden igreniyorum, gözümde hepsi aynı)...
 iktidarı kötülemek için bir eylem yapıldı muhabbeti son derece saçma.
iktidarı çekemiyor ve  bir eylem gerçekleştirmek istiyor olsam. hiçbir dini inanca sahip olmasam, vicdansız ahlaksız bir cani bile olsam, böyle bir eylem yapmam. bu eylem çok fazla dolaylı olur ve hedefini bulmaz, iktidarla direkt ilişki kurulamaz.....

doymak bilmez, aç gözlü bir maden sahibi olsam tek amacım kar oranımı arttırmak olur. bu da sadece maliyeti düşürerek olur. bu durumda, degersiz işçi sınıfının can güvenligi için alınması gereken o çoooooook pahalı güvenlik tedbirleri benim kar oranımı düşürür. bu durumda ne yapmalı, yetkili kişileri hoş tutmalı, gönlünü almalı..

Benim Türk-İslam düşmanı oldugumu, çok az vatandaş idrak etmiş durumda. tüm güç, bütün medya ve kurumlar elimde. bir delil varsada şantaj montaj derim biter. halkı kısa bir sürede istedigim yöne yönlendiririm. amaç zaten gemiyi maddi ve manevi yönden batırmak. yapmam gereken mümkün oldugu kadar kesemi doldurmak. bu durumda öyle basit ihale vermem, devlet kurumlarını ucuza satmam. devlet kasasına girenden çok benim kasama girmesi lazım.

birşey diyen olursa da hiç tahammül edemem, basarım küfürü tokadı.... o anki görüntüler de kalabalıktan tam görünmez, ben demedim derim, yumruk atmadım derim tamamdır. ama vurmamış olsam da, küfür etmemiş olsam da, sokak serserileri gibi vatandaşla dalaştıgım bir gerçek o da karizmamı arttırır zaten.....

birşey fark ettiniz mi??? görüntüler de ocagın önündeki insan sayısı ne kadardı.. ara ara hastaneden de görüntüler vardı. ocaktan çıkan yaralılar ve   meftalar hastaneye götürülüyor ve orada ailelerine teslim ediliyor.. 300 kişi çıktı.  hastane önündeki kalabalık 300 kişiye sahip çıkacak kadar çok...... peki ocak önünde bekleyenler hala neyi bekliyo, kömür mü???????

yarın rehberden Soma ya ait birkaç tel no bulacagım ve çevirecegim. mümkün oldugunca uygun bir dille konuşmaya çalışacagım ve yine uygun bir dille şehit sayısını sormaya çalışacagım. inşallah ben yanılıyorumdur
Her zaman doğru söyle ki, ne dediğini hatırlamak zorunda kalmayasın...

Anıl TİRYAKİLER

  • *
  • 18
  • korktuğum tek şey var o da yanlış anlamak.
  • Meslek: Kıdemli aylak
  • Yer: Edirne
Ynt: DUA ZAMANI
« Yanıtla #84 : 19 Mayıs 2014, 15:44:50 »
yerin birkaç kilometre altında yanabilen bir madde için çalışmak bir risk midir? -evet. teknik bir meselem idir? -evet. teknik meselelerde ölçümlere dayalı önlemler alınabilir mi? -evet. önlemleri almak maliyetli midir? -evet. soma holding  bu maliyeti karşılamak ister mi? hayır. alp gürkan sadece o madenle akp arasında duran bir tampondur.  alp gürkanla başbakan arasında duran isim de enerji bakanıdır. yaşam odalarının maliyetini karşılamak ve diğer önlemleri almak alp gürkanın sorumluluğundadır. önlemlerin alınması dolaylı yoldan hükümetten de para götüreceği için şu meşhur güvenlik sözleşmesi imzalanmamaktadır. imzalanmaması aslında her şeyin kanıtıdır. alp gürkana "bazı konularda" çenesini kapalı tutması için ayrıcalıklar tanınacaktır. zaten bu dümende hiç bir özür hükümette değilmiş gibi gözükecektir. bu işin sorumlusu ya o madende ölen birisi olarak gösterilecektir ya sabotaj olduğu beyan edilecektir ya da fatura tam manasıyla şirkete çıkarılacaktır ve şirkette sorumlu olanlar ağır cezalar almayacaktır.
öte yandan madencilerin ve ailelerinin eğitim, ekonomik ve sosyokültürel durumu ortadadır ve hükümet tarafından sindirilmek için çok müsaittir. yani forumda yazıldığı gibi birileri yakınlarına gidip isyan ederseniz ölenler cennete gidemeyecek derse bunu yutabilecek insanlar olabilir. en azından yutulmasa bile bu yöntem bu eşşek heriflerin denemekten çekinmeyeceği bir yöntemdir. bunların, bu işi üstlenecek  zihin suikastçileri vardır.   çizmelerimi çıkarayım sedye kirlenmesin diyen arkadaşı müftülük umreye gönderecekmiş. bu duruma sizler yorum yapın. diğerlerine de dianet mikrodalga fırın hediye eder herhalde... işçilere çıkarılan borç aflarını, yapılan bağış ve yardımları ya da madenden sağ çıkan bir işçinin doğan çocuğunu gösteren, çiçek açan haberler verir televizyon. biz de mal mal sırıtırız.

her şeyden de kötüsü biz yasımızı adalet yerini bulmadan bitiren bir millet olduk. biz dualarımızı önlemler alındıktan sonra değil olan olduktan sonra eden bir millet olduk. karbonmonoksidi ak ciğerden ayıran bir dua olsaydı da etseydim. o işçiler  bildiğiniz "öldü". bizim vazifemiz ne olduğunu bilmek ya da bilmeyi istemek.

emin albayrak

  • *****
  • 3909
  • Meslek: grafik tasarımcı - 1979
  • Yer: istanbul / üsküdar
Ynt: DUA ZAMANI
« Yanıtla #85 : 20 Mayıs 2014, 12:41:20 »
burada ayrı düştüğümüz tek bir sorun var aslında. üzerinde konuştuğumuz konunun müsebbibi asla bizim iman ettiğimiz değerler değildir.

şöyle bir farkla. en temelde, eskilerin "la faile illallah" dedikleri şekilde "Allah'tan başka fail yoktur" anlayışını müsbet ve menfi tüm olaylarda göz önünde tutarız. en öncelikli bakış budur. sonrasında artık mesele yeryüzüne iner. insana iner. ve bizler inanırız ki; kim zerre miktarı kötülük yaparsa onun karşılığını alır ve kim zerre miktarı iyilik yaparsa onun karşılığını alır. ve buna kimse engel olamaz. (Bunun bu dünyada yaptırımı da vardır İslam hukukunda ama o kısma girmeyeceğim.) hiç kimse bir başkasının günah yükü yüklenmez. bizler inanırız ki, biz hak yemiş bir kimsenin kusurunu kapatmaya çalışsak bile, inandığımız Allah o hakkı yenen kimsenin hakkını hak yiyenden elbet alacaktır. hak yemeye dair bir hesabın burada kapanacağını düşünen bir zihniyet böylesi bir meseleyi kapatmak için gayret gösterir, biz değil. işte tam da bu yüzden, bir hatayı örtbas etmek anlayışı bizler için zaten beyhude bir gayrettir. ve biz buna tenezzül bile etmeyiz. bu böyledir.

bizler inanırız ki, her şeyin bir gerçekliği, hakikati vardır. yeryüzü şekilleri içinde dağ olarak adlandırılan yükseltiler, isimlerinin gereklilikleri sebebiyle soğuk olurlar. yamaçlar başka, zirve başkadır. bir dağın zirvesindeki kar onun hangi ülkenin sınırları içinde olduğuyla ilgili değildir. bir "şey" eğer dağ ise, zirvesinde kar vardır. ve bu sebeple bizler ne dağı ne de kar'ı suçlarız. Hkikatlerinin bu olduğunu bilir, tedbir alır, zarar görmemeye çalışırız. ve bu sebeple yine bizler karsız zirve aramayız. (sadece itiraz etme amaçlı bu örneğe zirvesinde kar olmayan dağları örnek getirerek itiraz edecek akl-ı evvelerin burada olmadığını düşünüyorum) bu hakikati, yan cebimize koyar ve inandığımız dine şöyle bakarız bizler: bizim rabbimiz Allah'tır. rab demek terbiye eden demektir ve biz onun öğretisine talip olmuş kullarız. üniversitede mühendislik öğrenmeye talip olmuş öğrenciler gibi. hepimizin başarısı kendisinedir. takdir edersiniz ki, bir dersi öğrenmeye talipli her öğrenci aynı başarıyı gösteremez. bu ne hocanın başarısızlığı, ne de arkadaşlarının kusurudur. bizler bireye bakarız. ve yine bizler, savunduğumuzu iddia ettiğiniz siyasetin en büyük darbeyi vurduğu bir dine mensubuz. islam dini, kendisinden gözükenlerin siyaset gütmeleri sebebi ile dünya hayatı itibariyle büyük zorluklar yaşamış, karmaşalar görmüştür. tüm islam aleminin üzerinde ittifak ettiği tek kişi olan peygamberimiz asla bir devlete veya siyasi yönetime talip olmamıştır. kendisine yöneticilik, mal ve güzel kadınlar teklif edildiğinde, bir elime güneşi, diğer elime ayı verseniz bile ben davamdan vaz geçmem diyerek islam dini mensuplarının davalarının “iktidar” olmadığını göstermiştir. biz sadece, onu örnek alırken tereddüt etmeyiz. ve bizler hiçbir zaman siyasi başarı peşinde koşmayız. koşanı alkışlamayız. nasıl ki üzerinde kar olmayan zirve olmaz, feraset ve hikmet sahibi müslümanlar da temiz siyasetin olmayacağını bilirler. siyaset dediğiniz şey veya sizlerin hükumet dediği şey bugün, namaz kılan kişilerden müteşekkil diye bu olaylar yaşanmıyor. dünyanın hiçbir yerinde bana toplumun tamamına eşit davranmış, toplumun tamamını mutlu etmiş, toplumun tamamının isteklerini karşılamış bir yönetim gerçeği göstermezsiniz. idealar aleminde vardır belki ama gerçek dünyada yoktur. zirvede kar olması meselesi budur işte ve bizler bunun son derece farkındayız. bu böyledir.

ne hükumet, ne siyaset ne iktidar bugüne kadar zerre kadar umurumda olmadı. hiçbirisinin temiz saf ve masum olduğuna inanmıyorum. ve diyorum ki, eğer varsa onlara hesap sorma yönteminiz; buyurun, kalkalım soralım. demokrasi denilen yönetim şeklini bu topraklara İslam dini getirmedi efendiler. demokrasi denilen yönetim şeklinin İslam ile alakası yoktur. tolumun yönetimden hesap sorma yöntemi Türkiye Cumhuriyetinde demokrasi olarak belirlenmişse, demokratik seçimlerde bir grup oyların çoğunu alıyorsa ve oyların çoğunu alan grup yanlış işler yapıyorsa bunun sebebini İslam dinine atmak insafsızlıktır, izansızlıktır, had bilmemektir, meseleyi saptırmaktır ve daha niceleridir.

bizler, asla zalimin yanında olmayı tercih etmedik. bize dinimiz bunu telkin etmedi. bugün yaşananların bizim dinimiz ve inancımızla ilgisi yoktur. bir toplum, yönetimini en çok oy alma sistemine göre belirlemeye karar vermiştir, en çok oy alan grup da layıkıyla yönetememiştir, yönetememektedir. aynı daha öncekiler gibi. bu böyledir.

yani demem o ki, ne Tayyip Erdoğan, ne onun arkadaşları ne de rakipleri... siyasetin içerisine en ucundan bile girmiş olan bir kişi benim nezdimde temiz kalma, temiz olma imkanına sahip değildir. bizim dinimiz bize "siyaseti" değil, bireysel kaliteyi emreder ve sizler bireylere olan kızgınlığınızı bizim dinimize ve mukaddesatımıza saldırarak ortaya koyma hakkına sahip değilsiniz. soracağınız hesap varsa gidersiniz meclisin önüne sorarsınız. başbakanın yolunu kesersiniz sorarsınız. Soma işletmelerinin kapısına dayanır sorarsınız. hesap sormaya cesaretiniz yoksa gider mağdurlara yardım edersiniz. kazancınızı paylaşırsınız. işletmenizde istihdam sağlarsınız. fakat her ne şekilde olursa olsun, bir birey olarak beni yargılayamaz, benim inancıma laf atamazsınız. biz İslam dinin seçip Allah'a inanıyoruz diye değil, siyaset temiz bir mecra olmadığı için bugün bunlar yaşanıyor, dün yaşananlar gibi... bu böyledir.
testinin içinde ne varsa, dışına da o sızar...

www.instagram.com/mim_emin/

Ertarda

  • *
  • 1033
  • Ertuğrul ARDA -1967
  • Meslek: İnşaat Müh.
  • Yer: Bornova-İzmir
Ynt: DUA ZAMANI
« Yanıtla #86 : 20 Mayıs 2014, 20:52:13 »
Ben bu konuda sorumlu hükümeti ve dini siyasete alet eden şarlatanları eleştirdiğimi düşünüyordum.
Ama nedense ne zaman hükümeti eleştirsem hemen birileri inanca saygı göster, benim inancıma laf atamazsın diye karşıma çıkıyor.
Be yourself, no matter what they say...........

Zor olduğu için cesaret edemediğimiz şeyler, aslında biz cesaret edemediğimiz için zordur..!

emin albayrak

  • *****
  • 3909
  • Meslek: grafik tasarımcı - 1979
  • Yer: istanbul / üsküdar
Ynt: DUA ZAMANI
« Yanıtla #87 : 20 Mayıs 2014, 23:49:27 »
"Kader ve  tevekkül kullanılarak halkın susturulmaya çalışıldığı gün gibi aşikar. "

Ertugrul abi, senin yukaridaki mesajinda kullandigin "kader" ve "tevekkul" terimleri siyaset sahasinda kullanilmaz. Bu terimlerle insa edilmis cumleler kurup tevekkul ve kader anlayisini elestirdiginde din sahasina girmis olursun. Ve yine bu zikrettigin kelimeler inanan her insanin yasam düsturudur. Sen bu kavralarin somuruldugunu soylediginde bu laf herkesi hedef alir. Siyaset sahasina dini sokmak bu topraklarda eski bir gelenek ve anlayis, biliyorum. Fakat bunu bari sen yapma. Burada sana siyasileri savunan kimse olmadi. Soylenen tek sey, henuz hicbirsey net degil ve yas zamani, biraz bekleyelim kizip bagirmak icin. Bunu soylemek yani itidalli olmaya davet etmek ne zamandan beri siyasileri korumak oluyor anlamadim.

Ayrica kurulan cumlelerinde inandigimiz makaddesata soz soylemis olman icin illa "mukaddesatiniza soz soyuyorum" demis olman mi gerekiyor? Bu bakis acisi da yine sana ait, hatirlarsin...

etme eyleme. Bizler siyasete sevdali insanlar degiliz. O kizdiklarin biz değiliz inan. Buradaki hic kimse senin sozunun bu manada muhatabi degil.ve sen israrla cozum degil, kutuplasma pesindesin. Insaf...
testinin içinde ne varsa, dışına da o sızar...

www.instagram.com/mim_emin/

arfyldz

  • ***
  • 790
  • Meslek: mobilya
  • Yer: antalya
Ynt: DUA ZAMANI
« Yanıtla #88 : 21 Mayıs 2014, 00:06:12 »
          Siyaset görmek istemememin tek sebebi bu kutuplaşma. Acılar bizi birbirimize kenetleyeceği yerde ters köşelere yatırıyor. Bu ters düşmeleri birbirinin fikrine saygı duymamanın cezasını bu millet daha önce ödedi. O acı günleri yaşayanlar hatırlar korkum millet olarak o günlere itilmemiz.
         Çok alıngan saldırgan hoş görüsüz olduk. Kim birşey söylese ya üstümüze alınıyoruz yada karşı tarafa atfediyoruz. Bu toprağın insanına yakışmıyor.

Ertarda

  • *
  • 1033
  • Ertuğrul ARDA -1967
  • Meslek: İnşaat Müh.
  • Yer: Bornova-İzmir
Ynt: DUA ZAMANI
« Yanıtla #89 : 21 Mayıs 2014, 00:59:20 »
Kader ve tevekkül anlayışının sömürüldüğünü söylemek, bu kavramlara inananları değil, sömürenleri hedef alır.

"Henüz hiç bir şey net değil kızıp bağırmak için biraz bekleyelim, itidalli davranalım" diyorsun. Sorumluların taktiği de bu zaten. Şimdilik halkı susturursak, nasıl olsa halkımız balık hafızalıdır yarın öbür gün unutulur gider beklentisindeler.

Ayrıca "şimdilik hiç bir şey net değil" diyorsun ama her şey oldukça net. Mesela iktidar partisinin olaydan 15 gün önceki Soma önergesini muhalefetten geldi diye reddetmesi  son derece net.

Gelelim şu mukaddesat meselesine. Ben kadere ve tevekküle inanmıyorum. Bunu söylemek inananlara hakaret etmek midir?
Be yourself, no matter what they say...........

Zor olduğu için cesaret edemediğimiz şeyler, aslında biz cesaret edemediğimiz için zordur..!

karemisola

  • ***
  • 615
  • Yusuf Günenç
  • Yer: Hatay
Ynt: DUA ZAMANI
« Yanıtla #90 : 21 Mayıs 2014, 01:13:08 »
Bence bunu şu an iktidardaki partiye yüklemek yanlış olur. Bence bu devletin başındaki herkesin suçu. Bir inat uğruna kaç kişinin hayatına mal oldu.

Ben şu an iktidardaki partiye oy vermedim. Ama benim oy verdiğim parti iktidarda olsaydı ve bu önerge muhalefetten gelseydi bence aynı şeyi yapardı.
Malesef burası Türkiye ve devletin başında kendi çıkarlarını düşünmeyen, halka hizmet etmek için kendini adamış çok az insan var.
MALESEF


vedatgizlenci

  • ***
  • 309
  • Meslek: Emekli
  • Yer: Bursa Mudanya
Ynt: DUA ZAMANI
« Yanıtla #91 : 21 Mayıs 2014, 01:16:40 »
Tekrar söylüyorum ki çok yararlı bir tartışma ve düşüncelerini açıklayan arkadaşlarıma içtenlikle teşekkür ediyorum.
Bu faciayla ilgili çok fazla bişey söylemeyeceğim çünkü herşey apaçık ortada. Hatırlıyorsanız 17 aralık tapeleri ortaya saçıldığında bir müteahhit katlandığı "ilave maliyetler" sonrası telefon konuşmasında bunları nasıl telafi edeceklerini açıklamıştı. "Bu milletin ................ na koyacağız demişti.
Evet olay bu kadar açık ton başına maliyeti düşür de ne yaparsan yap sensör koyma yaşam odası koyma karını maksimize et. Nasıl olsa bu millet herşeyi allahtan bilir bir süre dua okurlar sonra unuturlar.
Ben dindar biri değilim ama arkadaşlarım arasında hacılar 5 vakit namaz kılan müslümanlar var. Bana çok sık ifade ettikleri bir söz var. Tanıdığımız en iyi müslümansın diyorlar. Halbuki hayatımda birkez camiye gittim benim için hayatın anlamı olan birini yolcu ederken. Ama arkadaşlarım bilirlerki onların namaz kılma ibadet özgürlüğü için gerekirse hayatımı ortaya koyarım. Ama aynı zamanda bilirlerki binlerce vatt hoparlörlerden günde 5 kere bilmediğim bir dilde okunan ezan sesindende rahasızım. Ve bunun önlenmesi için sayısız girişimde bulundum.
Sonuç olarak toplumsal olayları açıklamakta allah din gibi felsefi konulara başvurmak bizi daha çok çıkmaza götürecek ayrıştıracak ve allah istedi oldu gibi bir düşünceyle rehavete sürükleyecektir.
Felsefi inanç din gibi konular tamamen bireysel olmalıdır. Bir başkasını bağlamamalı ilgilendirmemelidir. Çünkü bu konular maalesef toplumu afyonlamak için feci şekilde kullanılmaktadır. Soma olayında bunu yaşamaktayız zaten. Bu işi organize edenler bir yandan "takdiri ilahi" derken diğer yanda dolarları saymaktadırlar.
Syg.

Ertarda

  • *
  • 1033
  • Ertuğrul ARDA -1967
  • Meslek: İnşaat Müh.
  • Yer: Bornova-İzmir
Ynt: DUA ZAMANI
« Yanıtla #92 : 21 Mayıs 2014, 08:08:55 »
Bence bunu şu an iktidardaki partiye yüklemek yanlış olur. Bence bu devletin başındaki herkesin suçu. Bir inat uğruna kaç kişinin hayatına mal oldu.

Ben şu an iktidardaki partiye oy vermedim. Ama benim oy verdiğim parti iktidarda olsaydı ve bu önerge muhalefetten gelseydi bence aynı şeyi yapardı.
Malesef burası Türkiye ve devletin başında kendi çıkarlarını düşünmeyen, halka hizmet etmek için kendini adamış çok az insan var.
MALESEF

Sen ne diyorsun ben pek anlamadım. "İktidar partisine yüklenmek yanlış, ama sence bu devletin başındaki herkesin suçu" öyle mi? Peki iktidar partisi devletin başındakiler değil mi? Devletin başında iktidar partisinden başka birileri daha mı var? Benim kafam karıştı.
Be yourself, no matter what they say...........

Zor olduğu için cesaret edemediğimiz şeyler, aslında biz cesaret edemediğimiz için zordur..!

karemisola

  • ***
  • 615
  • Yusuf Günenç
  • Yer: Hatay
Ynt: DUA ZAMANI
« Yanıtla #93 : 21 Mayıs 2014, 08:53:40 »
Meclisteki herkesten bahsediyorum. Tek amaçları ego uğruna rakip partiye karşı çıkmak

emin albayrak

  • *****
  • 3909
  • Meslek: grafik tasarımcı - 1979
  • Yer: istanbul / üsküdar
Ynt: DUA ZAMANI
« Yanıtla #94 : 21 Mayıs 2014, 10:53:15 »
"Henüz hiç bir şey net değil kızıp bağırmak için biraz bekleyelim, itidalli davranalım" diyorsun. Sorumluların taktiği de bu zaten. Şimdilik halkı susturursak, nasıl olsa halkımız balık hafızalıdır yarın öbür gün unutulur gider beklentisindeler.

eğer sen birileri bekleyelim de unutsunlar diyolar diye unutacaksan, zaten derdin de davan da yalan demektir. böyle bir cümleyi kurmuş olman bile fikri anlamda ne kadar mesnedsiz bir altyapın olduğunu gösteriyor. birileri unutman için beklemeye davet etiğinde, haklı olduğun hususu unutacağını düşünüyorsan, vay haline. ha eğer unutmayacağına eminsen, beklemek sana birşey kaybettirmez. bu topraklarda yas geleneği vardır. bu toprakların mayasında olan maneviyatı hiçe saydığın gibi eğer gelenekleri de hiçe sayarsan maalesef biz seninle hiçbir ortak noktada buluşamayız.

Kader ve tevekkül anlayışının sömürüldüğünü söylemek, bu kavramlara inananları değil, sömürenleri hedef alır.

gramer ve mantık olarak söylediğin gerçek olsa bile cümlelerin alt metinlerinde geçen ithamlar insanlar tarafından algılanır. nasıl ki ben yukarıda uzun bir yazı yazdığımda sen kendi üzerine alındın ve cevap verme ihtiyacı hissettin, bu da öyle birşey. kime neyi söylediğini lütfen kendinden pay biçerek değerlendir.

Ayrıca "şimdilik hiç bir şey net değil" diyorsun ama her şey oldukça net. Mesela iktidar partisinin olaydan 15 gün önceki Soma önergesini muhalefetten geldi diye reddetmesi  son derece net.

bu netliği kabul edelim hep beraber. bu netliğin farkındalığını bize kazandıran aydın kişi olarak, bize şu anda ne yapmamızı salık verirsin acaba? hadi bize bir eylem/davranış/hareket planı çiz. insafla ve mantıkla çizdiğin her yolda yanında olacağıma tüm forum önünde söz veriyorum.

Gelelim şu mukaddesat meselesine. Ben kadere ve tevekküle inanmıyorum. Bunu söylemek inananlara hakaret etmek midir?

kader ve tevekkül sen inanmıyorsun diye yok değiller. kaldı ki ben kader ve tevekküle inanıyorsam, sen inanmasan bile bunu bana laf arasında aşağılar gibi söyleme hakkın yok. oturalım ve sana başka bir ortamda kader ve tevekkülü anlatayım. ama burada benim kader ve tevekkül anlayışıma laf söyleyemezsin. kaldı ki konuşulan şey siyasetken,  dini terminolojinin yeri zaten burası değil. sapla samanı karıştırman ve karışmışı bir de sağa sola savurman kimseye fayda sağlamaz. ve dahi, kader ve tevekkül sen inanmadığın halde bu toprakların bağımsızlık mücadelelerinin tamamında herkesin kalbinde, dilinde, duasındaydı. inanmadığın kader ve tevekkülün nimetlerini sürerken, kader ve tevekküle inanmasan bile biraz daha saygılı olabilirsin.

bu topraklarda sizler ne kadar inkar ederseniz edin gelenekle harmanlanmış bir din anlayışı mevcut. siz buna el veya dil uzatırsanız zararlı çıkarsınız. çanakkale'deki o mücadeleci ruh, buradan temellenmiştir. istiklal marşının bir çok kıtasında bu anlayışa parmak basılmıştır. ve kadere ve tevekküle inanan bizler, yapılanları Allah'a havale etmek kadar "kısas" kavramından da haberdarızdır. bağışlamak ve unutmak arasındaki farkı bildiğimiz için unutmak korkusu çekmeyiz sizler gibi.

ve size de ne bağışlamak ne de unutmakla ilgili en ufak bir telkin yokken, beklemek sözünü unutmak algılayan bakış açınızla bu iki kavramdan haberiniz olmadığını ortaya koyuyor ve kendinizden şüpheleniyorsunuz. gerek yok bunlara efendim. sükunetten ve itidalli olmaktan kimseye bugüne kadar zarar gelmemiştir. tekrar tekrar söylüyorum: bir öneriniz varsa dinliyoruz, yoksa lütfen daha fazla devam etmeyelim.
testinin içinde ne varsa, dışına da o sızar...

www.instagram.com/mim_emin/

DUMRU

  • Hüseyin DUMRU 1982
  • ***
  • 1025
    • www.bozkirgezgini.com
  • Meslek: Eczane teknisyeni
  • Yer: Konya/Bozkır
Ynt: DUA ZAMANI
« Yanıtla #95 : 21 Mayıs 2014, 11:31:58 »
Suçluyu bulmak sorunu çözmek anlamına gelmez. Bu forum, üreten insanların ortak noktası konumunda. Biz üretmek etrafında buluşuyoruz. O halde bu tartışmanın neticesinde elle tutulur gözle görülür olmasa dahi varlığı kabul edilebilecek çözüm yahut öneri, hiç olmadı zihinde bir yeni bilgi oluşması gerekir. Oysa ki gelinen nokta, gereksiz ve seviyesiz. Hiç kimse benin inancımı sorgulayamaz ben hiç kimsenin inancını sorgulamadığım sürece.

Ateist insanlar eminim ki Kuran'ı benden daha fazla okumuşlardır. Buldukları bir çok çelişkiyi? de insanlara doğru yolu göstermek? için kullanmışlardır. İyi de yapıyorlar. Onlar olmasa kimsenin Kuran'da ne yazıp yazmadığına bakacağı yok. Doğduğu topraklar Müslüman toprağı olunca müslüman olmuş milyonlar yığınıyız. Gel gelelim imanın şartlarını dahi ne olduğunu tam bilmeyiz. Bizlerin bilmeden kabul ettik dediğimiz şeyin kötüye kulllanılmasından başka bir kaynak eminim konuyu bu kadar çıkmaza sokamazdı. Surun yıkılması için yeteri kadar büyük bir gedik bence..

Kişilerden dolayı kurumu sorumlu tutmak, kişilerden dolayı dini sorumlu tutmak, kişilerden dolayı toplumu  ve kendimizi sorumlu tutmaktan daha kolay. Mesele bu.

Hepimiz üzgünüz, kızgınız, öfkeliyiz.Karşımıza çıkan ilk hedefi yok etmek için bıçaklarımızı biliyoruz. Karşımıza çıkan insanların gerçek  hedef olmadığını,  bir şekilde bu faciadan  içinde bulunduğumuz toplumunda   sorumlu olduğunu  kabul etmemek için kesecek kelle arıyoruz.

İktidar dolaylı yahut dolaysız bu faciadan sorumlu.Bunu kimse inkar etmiyor, etmesinde.

Şunu söylemekten utanç duyuyorum ki bu ülkeyi dün idare edenlerde, bu gün idare edenlerde, gelecekte idare edecek olanlarda anadolu insanını koyun gibi gördü. Kimi zaman bataklıkları kurutmak için bu koyunları o bataklığa gömmekten an için terddüt etmedi Ve islamı ve şehadeti bilmeyen bu toplumun fertleri o bataklığa gömülmek için koşarak gittiler.
Bunlar derin mevzu...

Bıçaksanati.com forum üyesi olarak, yapabileceğimiz iki şey geliyor aklıma.

Birincisi bir aile belirleyip ona maddi ama daha çok uzun  vadede manevi destek sunmak.

İkincisi içimizde elbet bu konuya duyarlı bir avukat üyemiz vardır. Konuya dair gelişmelerin takipçisi olur ve unutturmamak, üstünü kapattırmamak, zaman aşımına uğrattırmamak adına bireysel  ve forum genelinde yapılabileceklerimiz hakkında bizi bilgilendirmesi halinde herkes üzerine düşeni yapar.

Bu arada isteyen dua eder, isteyen küfür...




Yiğidin harman olduğu yerde doğmuşsam. Şu Uluçay'dan su içmişsem.. Namerdin sofrasına bağdaş kurup oturmam. Hüseyin DUMRU

Ertarda

  • *
  • 1033
  • Ertuğrul ARDA -1967
  • Meslek: İnşaat Müh.
  • Yer: Bornova-İzmir
Ynt: DUA ZAMANI
« Yanıtla #96 : 21 Mayıs 2014, 12:22:05 »
"Henüz hiç bir şey net değil kızıp bağırmak için biraz bekleyelim, itidalli davranalım" diyorsun. Sorumluların taktiği de bu zaten. Şimdilik halkı susturursak, nasıl olsa halkımız balık hafızalıdır yarın öbür gün unutulur gider beklentisindeler.

eğer sen birileri bekleyelim de unutsunlar diyolar diye unutacaksan, zaten derdin de davan da yalan demektir. böyle bir cümleyi kurmuş olman bile fikri anlamda ne kadar mesnedsiz bir altyapın olduğunu gösteriyor. birileri unutman için beklemeye davet etiğinde, haklı olduğun hususu unutacağını düşünüyorsan, vay haline. ha eğer unutmayacağına eminsen, beklemek sana birşey kaybettirmez. bu topraklarda yas geleneği vardır. bu toprakların mayasında olan maneviyatı hiçe saydığın gibi eğer gelenekleri de hiçe sayarsan maalesef biz seninle hiçbir ortak noktada buluşamayız.

Kader ve tevekkül anlayışının sömürüldüğünü söylemek, bu kavramlara inananları değil, sömürenleri hedef alır.

gramer ve mantık olarak söylediğin gerçek olsa bile cümlelerin alt metinlerinde geçen ithamlar insanlar tarafından algılanır. nasıl ki ben yukarıda uzun bir yazı yazdığımda sen kendi üzerine alındın ve cevap verme ihtiyacı hissettin, bu da öyle birşey. kime neyi söylediğini lütfen kendinden pay biçerek değerlendir.

Ayrıca "şimdilik hiç bir şey net değil" diyorsun ama her şey oldukça net. Mesela iktidar partisinin olaydan 15 gün önceki Soma önergesini muhalefetten geldi diye reddetmesi  son derece net.

bu netliği kabul edelim hep beraber. bu netliğin farkındalığını bize kazandıran aydın kişi olarak, bize şu anda ne yapmamızı salık verirsin acaba? hadi bize bir eylem/davranış/hareket planı çiz. insafla ve mantıkla çizdiğin her yolda yanında olacağıma tüm forum önünde söz veriyorum.

Gelelim şu mukaddesat meselesine. Ben kadere ve tevekküle inanmıyorum. Bunu söylemek inananlara hakaret etmek midir?

kader ve tevekkül sen inanmıyorsun diye yok değiller. kaldı ki ben kader ve tevekküle inanıyorsam, sen inanmasan bile bunu bana laf arasında aşağılar gibi söyleme hakkın yok. oturalım ve sana başka bir ortamda kader ve tevekkülü anlatayım. ama burada benim kader ve tevekkül anlayışıma laf söyleyemezsin. kaldı ki konuşulan şey siyasetken,  dini terminolojinin yeri zaten burası değil. sapla samanı karıştırman ve karışmışı bir de sağa sola savurman kimseye fayda sağlamaz. ve dahi, kader ve tevekkül sen inanmadığın halde bu toprakların bağımsızlık mücadelelerinin tamamında herkesin kalbinde, dilinde, duasındaydı. inanmadığın kader ve tevekkülün nimetlerini sürerken, kader ve tevekküle inanmasan bile biraz daha saygılı olabilirsin.

bu topraklarda sizler ne kadar inkar ederseniz edin gelenekle harmanlanmış bir din anlayışı mevcut. siz buna el veya dil uzatırsanız zararlı çıkarsınız. çanakkale'deki o mücadeleci ruh, buradan temellenmiştir. istiklal marşının bir çok kıtasında bu anlayışa parmak basılmıştır. ve kadere ve tevekküle inanan bizler, yapılanları Allah'a havale etmek kadar "kısas" kavramından da haberdarızdır. bağışlamak ve unutmak arasındaki farkı bildiğimiz için unutmak korkusu çekmeyiz sizler gibi.

ve size de ne bağışlamak ne de unutmakla ilgili en ufak bir telkin yokken, beklemek sözünü unutmak algılayan bakış açınızla bu iki kavramdan haberiniz olmadığını ortaya koyuyor ve kendinizden şüpheleniyorsunuz. gerek yok bunlara efendim. sükunetten ve itidalli olmaktan kimseye bugüne kadar zarar gelmemiştir. tekrar tekrar söylüyorum: bir öneriniz varsa dinliyoruz, yoksa lütfen daha fazla devam etmeyelim.


1. Ben hiç bir şeyi unutmam ve unutturmam da. Beklemek bana bir şey kaybettirmez diyorsun ben 12 yıldır bekliyorum. Artık bundan sonra beklemeyeceğim, unutabilecek olanlara hatırlatacağım. Farkındayım sen olayı soğutmaya çalışıyorsun. Ama buna izin vermiyeceğim.

2. Gerçek inana lafım olmadı, lafım kader ve tevekkül kavramını sömürenlere idi, ama sen ısrarla hakarete uğradığını söylüyorsun. Senin o lafı nasıl anladığın beni ilgilendirmiyor. Beni ilgilendiren benim ne söylediğimdir.

3. "bu netliğin farkındalığını size kazandıran aydın kişi olarak" benim tavsiyem şudur. İktidarın yanlış yaptığını kabul et, iktidarı bu yanlışında savunma, iktidarın olayı soğutup unutturma çabalarına alet olma.

4. "kader ve tevekkül sen inanmıyorsun diye yok değiller" diyorsun, ben de diyorum ki, kader ve tevekkül sen inanıyorsun diye var değiller.


Emin bey uslubunuzu sertleştirdiniz, saygı çerçevesini dışına çıkmaya başladınız, aynını ben de yapayım:
Ne oldu Emin Bey, iktidarı eleştirmemden neden bu kadar rahatsız oluyorsunuz? Oy verdiğiniz adamlar 301 kişiyi öldürdü diye çok mu rahatsızsınız?

Lafımı Atatürk'ün bir sözüyle bitiriyorum: Dünyada her millet icraatine tahammül ettiği hükümetin mesuliyetine ortak sayılır.
Be yourself, no matter what they say...........

Zor olduğu için cesaret edemediğimiz şeyler, aslında biz cesaret edemediğimiz için zordur..!

mehmet dülcek

  • ***
  • 3207
  • Yer: tuzla/istanbul
Ynt: DUA ZAMANI
« Yanıtla #97 : 21 Mayıs 2014, 12:32:29 »
MALESEF BU YAŞANAN OLAYLAR MADENCİLİGİN FITRATINDA VAR
bunu sarfeden bu ulkenin basbakanı bu memleketin başına taşören sistemini bela etmis işci ve emekcilerin yasamını hiçe sayıp 3 kurusa ölume surup parası olanında parasına para katmıs sayın başbakanımız bu olumleri bile insanların gozunde kadere ecele baglayaıp normallestirmeye çalıyo daha oncede bunları yaptılar tuzlada tersanede olen onca işciyede kader dediler bidonem medyada tersanelerde yasanan olumlerle alakalı hic ses seda cıkmıyor haberiniz varmı bilmiyorum ama daha yakın zamanda yine bi işçi yasamını yitirdi ama nede olsa kaderlerinde vardı oldu diye herkes sesiz kaldı bi bizim gariban emekçilerinmi kaderimi boyle kara yazılmıs benzer mesleklerde calısan insanların olum oranı yuzde sıfırken nedense bizimkisi tavanlarda kotu kader  bi bizim icinmi farklı tecelli ediyo bırakalım bunları
 yazmak istemedim ama seszde kalmaıyo insan bu acıya bu kedere yurek dayanmıyo malesef başka ulkelerde insanlar bizim kayıplarımız için gıreve giderken bizim sendikalarımız nerdeyse duyarsız kaldı baskanımız yaraları sarmaya gittigi yerde yakınını kaybetmiş vatandaşı linç ettiriyo olayı protesto eden insanlara  olumune dayak atırıyo... neyse daha fazla yazmak istemiyorum yazdıkca kederleniyorum duygulanıyorum

a.yuce

  • *
  • 1121
  • Ahmet - Yaş: kırk küsür
  • Meslek: Elektronik
  • Yer: Istanbul
Ynt: DUA ZAMANI
« Yanıtla #98 : 21 Mayıs 2014, 12:42:06 »
Ertuğrul Bey;

12 yıldır beklediğiniz bu mesaj dizisinin konusu olan SOMA faciasının faillerinin cezalandırılması değildir sanırım. Kafayı mevcut iktidar ve korkarım
bir miktar da din ile bozmuşsunuz. Ne kazanın neden olduğu, ne de önlenmesi için birşey yapılabilir miydi, birinin ihmali var mı umrunuzda değil.
Ölen ile kalan ile bir ilginizin olmadığı son mesajınızdan tekrar görünüyor, tek diyeceğim var : EDEP YA HU. 

Lütfen kendinize siyaset tartışacak ayrı bir konu açınız, altında istediğiniz kadar istediğinize laf söyleyiniz.  Bırakın biz de ölenlere ve kalanlara üzülelim,
elimziden geldiğince geride kalanlara yardım edelim.

Asıl mevzuya dönersek, arkadaşlar AFAD dışında SOMA'ya yardım kampanyası yapan kurum/kuruluşlar var mı ? Mecbur kalırsam AFAD'a da
veririm de daha direkt ve hızlı ulaştırabilecek bir kuruluşu tercih ederim. 

Selamlar
Ahmet
« Son Düzenleme: 21 Mayıs 2014, 12:48:36 Gönderen: a.yuce »
Mükemmelliğe eklenecek birşey kalmadığında değil, çıkartılacak birşey kalmadığında erişilir.

deserteagle

  • Eylem Cengiz, 49
  • *****
  • 9533
  • Meslek: elektronik ve hab. müh.
  • Yer: İstanbul, Kırklareli
Ynt: DUA ZAMANI
« Yanıtla #99 : 21 Mayıs 2014, 14:05:04 »
...
Lütfen kendinize siyaset tartışacak ayrı bir konu açınız,
...

Birilerini bir tartışmadan kovmak vazifeniz değil.  :-\
Barika-i hakikat müsademe-i efkardan doğar
Namık Kemal
Instagram'da ben