Geçtiğimiz cumayı cumartesiye bağlayan geceyi arıları koyduğumuz yaylada geçirmek için niyetlendik. Yayla evimiz var, ama göçen kimse olmadığı için boş.Canım bir dalak çekiyordu ki sormayın. Markette çalışan kasap arkadaşım olduğu için bana bir tane dana dalağı ayırmış. Bir bütün tavuk ve ikide sucuk alıp düştük yola.. Gece 01:30 yayladayız. Çay demledik, yemek yedik derken 02:30 oldu. Yatma zamanı. Ev sürekli kapalı kaldığı için içerisi çok sıcaktı. Dedim etleri dışarıda bırakayım. Tenekeye yerleştirdiğim malzemelerin üzerine bir tabura, taburanın üzerine de kocaman bir taş koyup yatışa geçtim.Başımı yastığa koyduğumda aklıma geldi.. "Ya köpekler yerse? Ulen evin etrafı çevrili ve iki tane kapı var. Nasıl girecekler, vur kafayı yat." iç konuşmasıyla uyuyakalmışım. Gözüm geçer gibi oldu." Biri geliyor" diye bir ses duydum gözlerimi açtım, sabah olmuş:) Yataktan hemen fırlayıp dışarı çıktım... Gettiii gettiiiiii... Nevala getti. Yaylanın itleri ziyafet çekmiş.. Canımda nasılda dalak çekiyordu.. Közün üstünde ağır ağır pişireceksin basacan tuzu yiyeceksin...Ahh ulen ahh. Yapılırmı benim gibi adama....
Neyse bu işin gırgır tarafı. Arıların yanına gittik. Benim arıların MAŞALLAHI vardı. Arının biri oğul çıkarmış hemen arkada ki boş kovana girmiş, 2 haftada kovanda hem petek örmüş hemde bal yapmış...Bembeyaz petek.. Altın gibi bal...Görülmeye değerdi fakat fotoğraf makinemin şarjının gazabına uğramıştım. Çıkan oğullar kovana sığmadığı için dışarıda toplanmışlardı. Onlarında girmesi için bol dumanla giriştik.
Arılar bala başlamış. Peteklerde günlük kurt ve çıkmak üzere olan yavrular mevcut. Kuluçkalıkttan kat'a bu şekilde 2 çıta daha çektim. Şimdi katta 5 çıta var. Ve hemen hemen son çektiğim çıtalar hariç hepsinde en 500 gr yakın bal var. İnşallah güzel olacak.
Mayıstan bu yana hiç şeker vermediğimiz arımız ise hepsinden güçlü... Nedenini merak ediyorum doğrusu.
Henüz yeni kata çektiğim son arıma ise 3/2 oranında gece hazırladığım şerbetten 1,5 lt takviye yaptım. Son bakımda hazırladığım 3/1 lik şerbetin tadına bile bakmamışlar.Nedenini sorduğumda " Dağda yaylım iyi, arı dolu geldiği için yememiş yahut şeker oranını beğenmemiş olabilir" cevabını aldım.
Arılar neye konuyor diye gözlemlediğimde gevenin gözle zor görülen çiçeklerine ve halen çiçekte olan koyun kekiği ve adını bilmediğim bu çiçeklere konduğunu gözlemledim.
Makinenin pil sorununu geçiçi olarak hallettik:






Kovanlar yere yakındı. Taşlarla 10-12 cm kadar yükselttik.
Seneye nasip olursa kovanlarım için hurdacıdan alacağım profillerden sehpa yapacağım.
Bu arada 6 tane saldırgan arı başta gözümden olmak üzere vucudumun muhtelif yerlerine kamikaze dalışı gerçekleştirdi.. Topuğumdan sokan sanki çivi çakmıştı...
Muhabbet bir yana ben bu arıcılık işini sevmeye başladım. Beni balık hastalığından kurtarsa kurtarsa bu kurtarır:)