Bıçak Sanatı - Forum

fotagrf makınası

BAM_35

  • ***
  • 589
  • Murat ARIKUT
    • ma | d tasarım ve danışmanlık (sadece iletişim bilgileri)
  • Meslek: Endüstri Ürünleri Tasarımcısı
  • Yer: İzmir, Konak
Ynt: fotagrf makınası
« Yanıtla #60 : 27 Eylül 2012, 23:08:12 »
Beylik laf ama fotograf makinesi de bıçak gibi. Ne iş için kullanılacağına bağlı seçmeli derim. Rakamlara da bağlı kalmamak lazım. 10+x zoomlu, 14MP makinalar var çoğu (optik açıdan) iyi sonuç vermiyor. Objektif alırım, taşır, değiştirir kullanırım diyene NEX7 öneririm. SLRalra pek inanmıyorum zira içinde film olmayan bir makinenin şekli de film varmış gibi olamamalı bence. Ama D90, D800 vs gibi bana gere uçan maliyetlerde tabii ki sonuç iyi. Ancak taşıma, ve maliyetler uçuyor. MP gerçekten sonlarda. İki ana unsuru kaçırmamak lazım. Sensör boyutu ve mercek. Elimin altında birçok alternetif olmasına rağmen bir Olympus ZX1 edindim. Oğlum kazara merceği de çizdi yeniyken ama neler yaptığını merak edenler facebook sayfama bakabilirler. Daha sonra bir fırsat bulup buraya da birşeyler koyacağım. İnşallak ilk bıçağımda aralarında olur. Tasarımı konuşmak için bir imaj gelecek yakıpda ama o bilgisayar üretimi olacak foto değil.
Sabır bittiğini düşündüğümüz yerde başlar...
Ve bireylere verdiğimiz değerle ters orantılı olabilir ;)

merttt9

  • ***
  • 1419
  • Meslek: Tekstil
  • Yer: Bursa
Ynt: fotagrf makınası
« Yanıtla #61 : 30 Eylül 2012, 20:02:41 »
bende çok fotoğraf çekerim
gp 2700 kalem pil AA almıştım her ne kadar 1000 şarj deseler bile,ful şarj edip 1 dakka yetse bile bunuda kabul ediyorlar bu yüzden 1000 şarj diyorlar
gp nin 2700 lüğü 30 kere şarj ettim kullandım sanırım,sonuçta full şarj 5 dakkada bitmeye başladı
aklınızda olsun şuanki pil içindeki bataryalar geçen yıllar gibi değil,daha kötü kullanıyorlar bu yüzden daha sık bitiyor,hatta örnek olsun cep bataryaları bile 10 tl lik olanlar gün içinde 6 saatte bitebiliyor sıfırda alsanız
kısacası eski kalite kalmadı
bu gp ful şarjda 5 dakka gitmesi canımı sıktı ve duracell aldım 2400 sanırım
sürekli ahşap boyadığımdan kullandım nerden baksanız 120 tane foto çekmişimtim,hala full dolu,2 gündür elimde gezen makina batarya ful
gp almayın derim,duracell den şaşmayın  :2up

BLACK08

  • Scandi,her şeyi keser..
  • ***
  • 684
  • Bülent/1975
  • Yer: istanbul
Ynt: fotagrf makınası
« Yanıtla #62 : 30 Eylül 2012, 23:48:28 »
merhaba,

Şarjlı piller konusunda,kullandığım model araç kumandalarım da (her birinde 8*2 pil var)düşük enerji felaket demek,araç kontrolden çıkıyor,eski fotoğraf makinemde de sorun yaratmadı, epey tecrübe sonucu gp'nin;

http://www.gprecyko-tr.com/index.html

serisi ile son noktayı kendi açımdan koydum,bu özelliğe sahip 1-2 markanınıda modeli var,gp'ye karşı bir antipati varsa onlara da bakabilirsiniz, ama ben epey bir zamadan beri sorunsuz kullanıyorum,neden derseniz;

-) en büyük avantaj, doldurduğunuz piller belli bir süre sonra deşarj olurlar,yedekte dolu sandığınız piller her zaman sizi yarı yolda bırakır,ama bu seri bir sene dahi dolu bırakılsa maksimum %15 civarı kayıpla hizmet verebiliyor..

Beylik laf ama fotograf makinesi de bıçak gibi. Ne iş için kullanılacağına bağlı seçmeli derim. Rakamlara da bağlı kalmamak lazım. 10+x zoomlu, 14MP makinalar var çoğu (optik açıdan) iyi sonuç vermiyor. Objektif alırım, taşır, değiştirir kullanırım diyene NEX7 öneririm. SLRalra pek inanmıyorum zira içinde film olmayan bir makinenin şekli de film varmış gibi olamamalı bence. Ama D90, D800 vs gibi bana gere uçan maliyetlerde tabii ki sonuç iyi. Ancak taşıma, ve maliyetler uçuyor. MP gerçekten sonlarda. İki ana unsuru kaçırmamak lazım. Sensör boyutu ve mercek. Elimin altında birçok alternetif olmasına rağmen bir Olympus ZX1 edindim. Oğlum kazara merceği de çizdi yeniyken ama neler yaptığını merak edenler facebook sayfama bakabilirler. Daha sonra bir fırsat bulup buraya da birşeyler koyacağım. İnşallak ilk bıçağımda aralarında olur. Tasarımı konuşmak için bir imaj gelecek yakıpda ama o bilgisayar üretimi olacak foto değil.

Murat bey,

Dslr makineyle yaklaşık 20.000 kare çekmiş biri olarak tam olarak yazdıklarınıza katılamayacağım..

Özellikle DSLR makinelerin taklit yaptığı sözü biraz acımasız olmuş,bunlar da teknolojinin devamı ürünler, başka şekil de olmaları zaten imkansız,dslr makinelerde de bilirsiniz ki ayna ve optik vizör var,çalışan mekanik sistem zaten aynı,dslr olunca film yerine sensör var..

Ayna ve optik vizör malesef ki böyle bir gövdeye sığıyor,o zaman gövde üretim işini makine üreticileri beceremiyor demek lazım...

Belirgin fark çektiğini hemen görmek,değişen objektif sistemi de hem dslr hemde slr makinenin en belirleyici özelliği,makro çekmek isteyene makro,portre çekmek isteyene portre keyfi gibi uzayıp giden çok çeşitli kombinasyonlar var..

Hele yerine aynasız seri bir makine önermek o daha bir acımasız olmuş,bu konu çok uzun başka bir başlıkta konuşmak lazım..

BAM_35

  • ***
  • 589
  • Murat ARIKUT
    • ma | d tasarım ve danışmanlık (sadece iletişim bilgileri)
  • Meslek: Endüstri Ürünleri Tasarımcısı
  • Yer: İzmir, Konak
Ynt: fotagrf makınası
« Yanıtla #63 : 01 Ekim 2012, 01:04:10 »
Tartışmayı uzatmak değil yanlış anlaşmayı önlemek için yazıyorum. Benim zihnimde oluşan şekli ile prizma sistemi filme (algılayıp kaydeden düzleme) düşen görüntüyü kimyasal makinede görmenin tek yolu. Birden fazla poz çekmek içinse her pozda yeni sensöre (film karesine) ihtiyaç var. E bunları saklamanın en pratik yolu da sensörü (filmi) esnek yapıp kendi üzerine sarmak, tabi çekilmiş olanlarıda sararak saklıyoruz zira ışıktan korumalıyız. Dijitale gelince sensör bir tane ve hep aynı, kaydedilen şey soyut (filmin aksine mevcut ve sabit değil) makinenin üzerinde ile olmak zorunda değil. Keza sensörümüzde gerçek zamanlı olarak üzerine düşen görüntüyü yayınlayabiliyor. Bu durumda bana göre SLRdan geriye sadece objektifin arkasındaki sensör alanı kaldı. Eleştirim budur. DSLR üst modellerinin sonuçlarını, orta veya büyük formatlar hariç (hasselblad, seitz vs), yetersiz kılacak pratik bir alternatif yok. En iyi aynasız makine bile D3S gibi gece havaya çevirip deklanşöre basınca yıldızları cam gibi kaydedemiyor. Keza açmanızla ilk pozu çekmeniz, hatta deklanşöre basmanızla çekim yapmanız arasındaki süreleri bile kayda değer iyilikte. Ben makinelerin kötü değil evrilmemiş olduklarını söylüyorum. Durumun potansiyelini alışkanlık ve prestij için (şimdilik) ihmal ediyor üreticiler. Bu gözle bakınca lytro (çok eksiği olmasına rağmen) evrimi kabullenip birşeyler denemek adına çok güzel.
Kahinlik yapmak gerekirse iş camda bitiyor. Elektronik (transitörlü) komponentlerde ise Moore kanun işler durumdsa. Yani objetif değiştirip prizmadan dikizlemektense entegre sensörlü objektifler kullanarak, pixel tabanlı vizör kullanmak (belki de ayrı bir gözlük gibi) daha mümkün ve sağlıklı. Bu da benim fantezim olsun. Sonuçta A1, AE1P, F, nikkormat gibi bence kaydadeğer tecrübelerden sonra bugün itibarı ile memnun mesut ve mütevazi bir XZ-1 kullanıcısıyım.

Ufak bir nokta daha var ki bu tamamen benim konformistliğimle ilgili, eğer cebime giremiyorsa heryerde yanımda olamaz, o zaman da bana uymaz, anlamlı gelmez. Gülü severim ama diken bana uymazsa ben ne yapayım : p
Sabır bittiğini düşündüğümüz yerde başlar...
Ve bireylere verdiğimiz değerle ters orantılı olabilir ;)

deserteagle

  • Eylem Cengiz, 49
  • ***
  • 9533
  • Meslek: elektronik ve hab. müh.
  • Yer: İstanbul, Kırklareli
Ynt: fotagrf makınası
« Yanıtla #64 : 01 Ekim 2012, 08:52:09 »
Muhterem, Sony'nin objektifleri cebe girmek için çok iriler. Cebe girsin diyorsanız Sony değil Panasonic GF ya da GX serileri, Olympus'un yeni PEN serisi ya da Nikon 1'e bakmak gerek.

Evde hem D90 hem de Panasonic GF2 olduğundan SLR'lere objektif bakıyorum.

Bir DSLR'nin adında bile var olan en önemli farkı aynası olmasıdır. Dolayısıyla bunlarda bir ekrana bakmaya mahkum olmazsınız. Bu da kasanın tipini yarı yarıya belirler. Geriye de böyle büyük bir sistemi tutabilmek için sağdaki grip şişkinliği kalır. İkisi birlikte o klasik SLR görünümünü oluşturur. Zaten yukardaki prizmayı/aynaları kaldırırsanız objektifsiz haliyle normal bir fotoğraf makinesinin biraz şişmanından farkı kalmaz. Tabi her şey bir yana, kasanın o ağır halinin titreşime karşı faydası da cabası.

DSLR'lerin ikinci farkı da hem objektif seçeneklerinin çok fazla olması hem de eskiden beri var olan objektiflerle de uyumlu olmalarıdır. Nikon ve Canon başta olmak üzere DSLR'ların objektif çeşitliliği tartışılmaz. Bütçeniz dar ise hayyamdan eski bir objektifi kolayca bulabilirsiniz. Ya da üzerinde güzel bir objektifi olan bir filmli SLR kapatırsınız, bunun objektifini ikisinde de kullanırsınız.

Sonunda bir de subjektif olayım. Yahu Sony NEX'ler çok çirkin. NEX3 dışarda medyamarketinde 300 küsur eur civarına falan gidiyordu da elime almamla kaçmam bir olmuştu. Hoş derdim maliyet olsaydı o fiyata D3100 de vardı da...  :) Yine de hakkını yemeyelim NEX-7'nin jpeg kalitesi gayet iyi.
Barika-i hakikat müsademe-i efkardan doğar
Namık Kemal
Instagram'da ben

deserteagle

  • Eylem Cengiz, 49
  • ***
  • 9533
  • Meslek: elektronik ve hab. müh.
  • Yer: İstanbul, Kırklareli
Ynt: fotagrf makınası
« Yanıtla #65 : 01 Ekim 2012, 09:17:04 »
Bir de pilin çektiği poz sayısı hususu var. D90 için pilin kapasitesi 850+ kare deniyor. Sony'de özellikle evf kullanırken rakam 400 altına iniyor.
Barika-i hakikat müsademe-i efkardan doğar
Namık Kemal
Instagram'da ben

BLACK08

  • Scandi,her şeyi keser..
  • ***
  • 684
  • Bülent/1975
  • Yer: istanbul
Ynt: fotagrf makınası
« Yanıtla #66 : 01 Ekim 2012, 10:00:25 »
Tartışmayı uzatmak değil yanlış anlaşmayı önlemek için yazıyorum. Benim zihnimde oluşan şekli ile prizma sistemi filme (algılayıp kaydeden düzleme) düşen görüntüyü kimyasal makinede görmenin tek yolu. Birden fazla poz çekmek içinse her pozda yeni sensöre (film karesine) ihtiyaç var. E bunları saklamanın en pratik yolu da sensörü (filmi) esnek yapıp kendi üzerine sarmak, tabi çekilmiş olanlarıda sararak saklıyoruz zira ışıktan korumalıyız. Dijitale gelince sensör bir tane ve hep aynı, kaydedilen şey soyut (filmin aksine mevcut ve sabit değil) makinenin üzerinde ile olmak zorunda değil. Keza sensörümüzde gerçek zamanlı olarak üzerine düşen görüntüyü yayınlayabiliyor. Bu durumda bana göre SLRdan geriye sadece objektifin arkasındaki sensör alanı kaldı. Eleştirim budur. DSLR üst modellerinin sonuçlarını, orta veya büyük formatlar hariç (hasselblad, seitz vs), yetersiz kılacak pratik bir alternatif yok. En iyi aynasız makine bile D3S gibi gece havaya çevirip deklanşöre basınca yıldızları cam gibi kaydedemiyor. Keza açmanızla ilk pozu çekmeniz, hatta deklanşöre basmanızla çekim yapmanız arasındaki süreleri bile kayda değer iyilikte. Ben makinelerin kötü değil evrilmemiş olduklarını söylüyorum. Durumun potansiyelini alışkanlık ve prestij için (şimdilik) ihmal ediyor üreticiler. Bu gözle bakınca lytro (çok eksiği olmasına rağmen) evrimi kabullenip birşeyler denemek adına çok güzel.
Kahinlik yapmak gerekirse iş camda bitiyor. Elektronik (transitörlü) komponentlerde ise Moore kanun işler durumdsa. Yani objetif değiştirip prizmadan dikizlemektense entegre sensörlü objektifler kullanarak, pixel tabanlı vizör kullanmak (belki de ayrı bir gözlük gibi) daha mümkün ve sağlıklı. Bu da benim fantezim olsun. Sonuçta A1, AE1P, F, nikkormat gibi bence kaydadeğer tecrübelerden sonra bugün itibarı ile memnun mesut ve mütevazi bir XZ-1 kullanıcısıyım.

Ufak bir nokta daha var ki bu tamamen benim konformistliğimle ilgili, eğer cebime giremiyorsa heryerde yanımda olamaz, o zaman da bana uymaz, anlamlı gelmez. Gülü severim ama diken bana uymazsa ben ne yapayım : p

Murat bey,

Açık konuşmak gerekirse yazdığınızı 3-4 kere okudum,benden kaynaklı olduğunu düşünüyorum ama anlatmak istediğinizden net bir sonuç çıkaramadım,o yüzden yazdıklarınızla ilgili birşey yazamıyorum  :(

Ama her iki sistemde (Dslr veya Slr makineler)birbirinin devamı niteliğinde ürünlerdir,aynasız sistemse pazar ihtiyaçları doğrultusunda makine üreticilerinin ticari ürünleridir..

Muhterem, Sony'nin objektifleri cebe girmek için çok iriler. Cebe girsin diyorsanız Sony değil Panasonic GF ya da GX serileri, Olympus'un yeni PEN serisi ya da Nikon 1'e bakmak gerek.

Evde hem D90 hem de Panasonic GF2 olduğundan SLR'lere objektif bakıyorum.

Bir DSLR'nin adında bile var olan en önemli farkı aynası olmasıdır. Dolayısıyla bunlarda bir ekrana bakmaya mahkum olmazsınız. Bu da kasanın tipini yarı yarıya belirler. Geriye de böyle büyük bir sistemi tutabilmek için sağdaki grip şişkinliği kalır. İkisi birlikte o klasik SLR görünümünü oluşturur. Zaten yukardaki prizmayı/aynaları kaldırırsanız objektifsiz haliyle normal bir fotoğraf makinesinin biraz şişmanından farkı kalmaz. Tabi her şey bir yana, kasanın o ağır halinin titreşime karşı faydası da cabası.

DSLR'lerin ikinci farkı da hem objektif seçeneklerinin çok fazla olması hem de eskiden beri var olan objektiflerle de uyumlu olmalarıdır. Nikon ve Canon başta olmak üzere DSLR'ların objektif çeşitliliği tartışılmaz. Bütçeniz dar ise hayyamdan eski bir objektifi kolayca bulabilirsiniz. Ya da üzerinde güzel bir objektifi olan bir filmli SLR kapatırsınız, bunun objektifini ikisinde de kullanırsınız.

Sonunda bir de subjektif olayım. Yahu Sony NEX'ler çok çirkin. NEX3 dışarda medyamarketinde 300 küsur eur civarına falan gidiyordu da elime almamla kaçmam bir olmuştu. Hoş derdim maliyet olsaydı o fiyata D3100 de vardı da...  :) Yine de hakkını yemeyelim NEX-7'nin jpeg kalitesi gayet iyi.

Bir de pilin çektiği poz sayısı hususu var. D90 için pilin kapasitesi 850+ kare deniyor. Sony'de özellikle evf kullanırken rakam 400 altına iniyor.

Eylem ustam,çok güzel özetlemişsiniz..

Bende Canon 40d kullanıcı olarak özel ilgi alanım dönemlerinin efsane (özellikle de rus ve Alman) MF prime lensleri,özellikle de canon makinelerde AF onay çipli adaptör sayesinde sorunsuz kullanılan m42 lensler diyebilirim..

Hatırı sayılır sayıda MF lensim vardı,daha iyi bir seri yapmak için daha az kullandığım sıfatlı lenslerimi sattım,hala aktif kullandığım 5 tane MF lensim var.

Sürekli takılı lensimde carl zeiss 50mm f1.8 pancolar,yaptığım dağ-bayır bıçağını da 50mm 1/2 makro rus efsanesi Volna-9 ile çektim,portre de ise vazgeçilmez lensim rollei QB bayonet(şu an yeni nesil adaptör sayesinde AF onay çipli EOS bayonet) MC 135mm f2.8..

yuceldeniz

  • *
  • 369
  • LANDSCAPEPHOTOGRAPHER
  • Meslek: İdareci
  • Yer: DENİZLİ
Ynt: fotagrf makınası
« Yanıtla #67 : 01 Ekim 2012, 10:52:21 »
Bülent bey,
Ben de 50 mm rollei kullanıcısıyım, yeni nesil adaptör mü çıktı QB olarak?AF onay çiplisi mevcut mudur?
Selamlar.
YUCELMORE

BLACK08

  • Scandi,her şeyi keser..
  • ***
  • 684
  • Bülent/1975
  • Yer: istanbul
Ynt: fotagrf makınası
« Yanıtla #68 : 01 Ekim 2012, 11:37:01 »
Bülent bey,
Ben de 50 mm rollei kullanıcısıyım, yeni nesil adaptör mü çıktı QB olarak?AF onay çiplisi mevcut mudur?
Selamlar.

Aynen dediğiniz gibi,af onay çipli olarak canon makineler için mevcut,

biraz pahalı, (kargo dahil 74tl'ye geldi),montaj şekli klasik adaptörler gibi değil,lens üstünden (üç vida ile bağlı olan en sondaki parça) bir parça söküp montaj yapıyorsunuz,yani sök-tak yok diyelim,illaki başka lenste de kullanmak isterseniz gene üç vida söküp diğer lensinize takabilirsiniz..

yuceldeniz

  • *
  • 369
  • LANDSCAPEPHOTOGRAPHER
  • Meslek: İdareci
  • Yer: DENİZLİ
Ynt: fotagrf makınası
« Yanıtla #69 : 01 Ekim 2012, 13:41:23 »
Teşekkür ederim, aldığım güzel bir haber, nereden getirttiniz öğrenebilir miyim?
YUCELMORE

BLACK08

  • Scandi,her şeyi keser..
  • ***
  • 684
  • Bülent/1975
  • Yer: istanbul
Ynt: fotagrf makınası
« Yanıtla #70 : 01 Ekim 2012, 14:07:06 »
Teşekkür ederim, aldığım güzel bir haber, nereden getirttiniz öğrenebilir miyim?

Ebay'den aldım,sorunsuz kullanıyorum..

link ekleyeyim;
http://www.ebay.com/itm/New-Lens-Adapter-AF-Confirm-Rollei-QBM-to-Canon-EOS-EF-1100d-500d-400d-300d-50d-/400314411684?pt=US_Lens_Adapters_Mounts_Tubes&hash=item5d34992aa4

bir iki farklı versiyon var,makine uyumundan falan bahsediyor,bana pazarlama taktiği gibi geldi,benim aldığım link eklediğim model,karar sizin..

yuceldeniz

  • *
  • 369
  • LANDSCAPEPHOTOGRAPHER
  • Meslek: İdareci
  • Yer: DENİZLİ
Ynt: fotagrf makınası
« Yanıtla #71 : 01 Ekim 2012, 15:11:52 »
Bunu 40D de kullanıyorsunuz değil mi?Tekrar teşekkür ederim bu arada...
YUCELMORE

BLACK08

  • Scandi,her şeyi keser..
  • ***
  • 684
  • Bülent/1975
  • Yer: istanbul
Ynt: fotagrf makınası
« Yanıtla #72 : 01 Ekim 2012, 15:19:09 »
Bunu 40D de kullanıyorsunuz değil mi?Tekrar teşekkür ederim bu arada...

Rica ederim,amaç yardımcı olmak..

Makinem 40d,yakın olsaydınız test yapardık :)

yukselenturk

  • ***
  • 144
  • YÜKSEL
  • Meslek: polis
  • Yer: ANTALYA
Ynt: fotagrf makınası
« Yanıtla #73 : 01 Ekim 2012, 15:59:28 »
ebay'dan bir fotoğraf makinası alsan takılırmı acaba
çırak arayan varmı

BAM_35

  • ***
  • 589
  • Murat ARIKUT
    • ma | d tasarım ve danışmanlık (sadece iletişim bilgileri)
  • Meslek: Endüstri Ürünleri Tasarımcısı
  • Yer: İzmir, Konak
Ynt: fotagrf makınası
« Yanıtla #74 : 01 Ekim 2012, 21:24:17 »
Bülent Bey,
Lafı uzatmayayım diye redakte edip yanlış söylemiyeyim diye detaylandırınca böyle oluyor. Selamımda da yazmıştım, forum adabına yabancıyım (interneti 1995ten beri hep tek taraflı kullanıp, algıladım). Özünde ayrı düştüğümüz şey siz dersiniz ki SLR ve DSLR üstündür. Ben de derimki evet fotograf kalitesi açısından öyle ancak ürün topografisi açısından evrimi red ederek tehlikeli bir yola girmişlerdir.
Her ikimizinki de kişisel görüş olduğundan zaten tartışacak durum algılamıyorum sadece açıklık getirmeye çalışıp daha da karıştırmışım :p
Zeiss 50mm, f1/1.8'inizi kıskandım.
Sabır bittiğini düşündüğümüz yerde başlar...
Ve bireylere verdiğimiz değerle ters orantılı olabilir ;)

deserteagle

  • Eylem Cengiz, 49
  • ***
  • 9533
  • Meslek: elektronik ve hab. müh.
  • Yer: İstanbul, Kırklareli
Ynt: fotagrf makınası
« Yanıtla #75 : 01 Ekim 2012, 21:47:35 »
Nasıl fotoğraf ile resim birbirinden farklıysa ve fotoğraf çıktıktan sonra resim sanatı yok olmadıysa alıştığımız fotoğrafla lytro da birbirinden farklı olarak hayatlarına devam edeceklerdir. Evrim, çeşitliliğin artmasına yol açar. Yoksa yeni gelenin öncekinin yerini almasına değil.
Barika-i hakikat müsademe-i efkardan doğar
Namık Kemal
Instagram'da ben

BAM_35

  • ***
  • 589
  • Murat ARIKUT
    • ma | d tasarım ve danışmanlık (sadece iletişim bilgileri)
  • Meslek: Endüstri Ürünleri Tasarımcısı
  • Yer: İzmir, Konak
Ynt: fotagrf makınası
« Yanıtla #76 : 01 Ekim 2012, 22:05:42 »
Eylem Bey,
Benim lytro örneğim fotografın yerini alacağı anlamında değil. Makinenin şekli anlamında bir örnekti. Alıştıklarımızın dışında ve yapabildiklerine göre şekillenmiş. En basiti film zamanında çok az insan çatır çatır deklanşöre basardı bırakın motor drive'ı ve sonucu (sanıyorum çocukluğumda kodak diyalar için haftalar mertebesinde bekliyorduk) sonra görürdük. Tek başına bu bile değişikliklere gebe ki lytroda ışın kayıt özelliği sayesinde odaklamasız birşeysiz doğrultup çekiveriyorsunuz dolayısı ne doğru dürüst bir vizör var ne de tutacak yer ya da tutuş şekli. Bu iyi, kötü, doğru, yanlış değil sadece öyle gerçek anlamıyla "doğrult ve bas". Onu anlatmaya çalışıyorum. Yoksa hep dediğim gibi aslında "tutuculuk, zamanın testini geçen şeylere saygıdan gelir. geri kafalalıksa kendi bildiğinin en iyisi olduğunu sanmaktan". Dijital teknoloji bir devrim ve henüz bebek (çok genç). Örnek vermek gerekirse Gutenberg matbaayı bulduktan daha doğrusu ucuza ve seri kitap basılır hale geldikten sonra ilk erotik romanla ilk bilimsel süreli yayının basımı arasında 250YIL var. İnsanoğlu sıklıkla, Bülent Beyin de dediği gibi, ticari kaygıyla hareket eder. Bana kalırsa kimyasal fotograf ve SLR yaşatılmalı çünkü o öyle. Keza zeiss hala üretiyor bir rangefinder, sanırsam. Ama dijitalse öykünmeden dijital olmalıdır benim inancım.
Not: Bunun içine tasarımcı egosu etkisi olabilir zira herşey aybnı kalırsa biz de aç kalırız. Zaten sürünüyoruz ;)
Sevgiler
Sabır bittiğini düşündüğümüz yerde başlar...
Ve bireylere verdiğimiz değerle ters orantılı olabilir ;)

BLACK08

  • Scandi,her şeyi keser..
  • ***
  • 684
  • Bülent/1975
  • Yer: istanbul
Ynt: fotagrf makınası
« Yanıtla #77 : 01 Ekim 2012, 22:29:04 »
Ben kendi açımdan baktığımda fotoğraf kalitesinin daha ön planda olduğu gerçeğini savunan tayfadayım,bunun için gerektiğinde koca bir çantayla sadece fotoğraf çekmek için dışarı çıkıyorum,bunu da en iyi prime (AF-MF farketmez) lenslerle sağladığımı gördüm..

Gerçek bir Dslr makine malesef ki gövde olarak daha fazla evrilemiyor,gövde olarak biraz evrileme yoluna giriyor, evriliyor aynasız sistem oluyor,bu da bana ters...

Ben hala 10.1MP fotoğraf kaydeden,magnezyum gövdeli,1/8000 perde hızında saniyede 6,5 kare fotoğraf çeken, uygun objektifle jilet gibi keskin makro,portre çekmek istediğimde f2.8/1.8'in bütün nimetlerini kullanan  makinemle hayatından memnunum..

Son olarak,
Kaliteyi vizörden bakan göz,üstünde takılı olan lens belirler,MP hikaye diyorum :)

BAM_35

  • ***
  • 589
  • Murat ARIKUT
    • ma | d tasarım ve danışmanlık (sadece iletişim bilgileri)
  • Meslek: Endüstri Ürünleri Tasarımcısı
  • Yer: İzmir, Konak
Ynt: fotagrf makınası
« Yanıtla #78 : 01 Ekim 2012, 22:36:50 »
Yüzde yüz katılıyorum. Zaten MP muhabetti aynı işlemci hızı, ekran kartı RAM'i gibi pazarlamada rakamla ikna kolay kabul edildiği için tercih edilen metod sadece. Ama iyi oldu ohhh söyledim. Epeydir pes etmiştim insanlara "boşver MP'i" deyince "bu anlamıyo ama kırmayayım fakiri" bakışlarıyla dinledikleri için bırakmıştım anlatmayı içimde kalıyordu son son. Sağolun vesile oldunuz.
Sabır bittiğini düşündüğümüz yerde başlar...
Ve bireylere verdiğimiz değerle ters orantılı olabilir ;)