Duymayı beklediğim bunlar değildi ama güzel sözleriniz beni mutlu etti, hepinize çok teşekkür ederim ustalarım. Beğenmenize sevindim. Kendimce birkaç çıkarım yaptım, yorumlarınızdan kendime notlar çıkardım.
En başta amaç için bıçak, o bıçak için uygun malzeme ve o malzemelerin bir biri ile uyumu çok önemliymiş bunu anladım. Mutfak bıçakları için seçilen 2,5mm(açıklamada yanlış yazmışım) çelikten bu kadar büyük bıçak yapınca biraz çirkin oluyor. Zaten sırf ısıl işleme bir tane daha vereyim de oradan kâr edeyim diye yapılmış plansız bir hamleydi. O sebepten baştan planlanmamış ve malzemeler doğru olarak seçilmemiş, yada malzeme doğru şekilde değerlendirilmemiş oldu. Halbuki gene bir mutfak bıçağı çalışsaydım hem daha uygun olacak hem de işe yarayan bir bıçak olacaktı. Şu anda bu kadar büyük bir bıçağı üzerimde taşıyıp kullanabileceğime emin değilim.

İkinci yaptığım hata ise kendime fazla güvenmek oldu. Aslında Scandi ağzı kişisel olarak tercih etmem. Bıçaklarda kullanışlı bulmuyorum. Bu bıçakta da dedimki kendimce; "2,5mm çok ince, tam taşlama yapsam dayanıksız olabilir, açı çok daralacak". Aslında burada bile kendi kurallarımla çelişmiş oldum. Ama gene de ukalalık yapıp "Olsun Scandi yaparsın, dayanımı bir nebze artmış olur" diye rahat davranıp ilk aklıma gelen çözüme balıklama atladım. Sanki çok zekice bir çözüm bulmuşum ve bu beni kurtaracak diye düşünüp kararıma çok güvendim. Bu bıçağın üzerine GKS (G.t Kalkma Sendromu) yazıp duvara asmam lazım.

İlk aklıma gelene ve kendime bu kadar güvenmemem lazımdı. Ecnebilerin "measure twise, cut once" lafını aklımdan çıkarmamam lazım.
Yaptığım diğer bir hata ise pim seçimi. Kibar olsun, sevimli olsun diye ince pim kullandım. Halbuki namlu 145mm, nasıl kibar ve sevimli olacak? O kadar büyük bıçakta sırıttı haliyle. Balçak pirinç olarak çok büyük. Pim olarak o kadar ince pirinç ile beraber uyumsuz oldular.
Balçak seçimi aynı şekilde, Gökhan ustanın bıçağında ağaç balçak var. Ben de aynı büyüklükte yapayım dedim ama pirinçten yaptım. Çok ağır olunca tekerde sağ ve sol yanına oyuklar açayım dedim. Gene kendimce bir çözüm buldum ama sonunun nasıl olacağını düşünmeden atladım. Evet, babamın bir gün boyunca uğraştım diye kızdığı bu balçağı son dakikada zımparada çizdim. Eğer öyle oyuk açılması gerekiyorsa bile bu işlem kabza takılmadan, bıçak toplanmadan önce yapılmalıydı. Korsan yöntemler ve son dakika kurtarma çabaları malesef böyle sonuçlanıyor. Gene ecnebilerden bir alıntı yapalım, "First thing is first".
Hatalar silsilesi birbirini takip ediyor, ricasso durumu. Balçak çok geniş olunca diğer bir bıçağımda yaşadığım olumsuz durumu burada peşinen önlemek istedim. Taşda bileme yaparken balçak eğer büyükse bıçağın ağzı taşa tam olarak yanaşmıyor. Balçak taşın tablasına deyiyor ve ricassoya doğru bilenmeyen alanlar kalıyor. Bu yüzden ricasso'yu geniş tuttum ve ağzın başlangıcını ileri aldım. Görüğünüz sonuç ortaya çıktı. Eleştirilerinizde haklısınız, fazla büyük görünüyor ama bilemede işe yaradı. Tek pozitif iyileştirme bu diyebilirim. Şu anda ağzın tamamı taşa temas ediyor ve bilenmeyen alan kalmıyor. Bu durumu belki bir fotoğrafla göstermem gerekebilir, şu anda "Nasıl yani, neden bilenmesin ki?" diye düşünebileceğinizi tahmin ediyorum. Eğer merak ederseniz bahsettiğim eski bıçakla taşın bir fotoğrafını çekebilirim.
Bahsettiğiniz zımpara kaçırılan yerlerde oluşan çizikler, ağız açarken burna doğru daralmalar hep benim el hatalarım. Onları biliyordum, sizlerden beklediğim tavsiyeler tasarım noktasında yapabileceğim iyileştirmelerdi. Zira bu bıçakta el-işçilik hatalarından ziyade daha önemli olan tasarım hatalarıydı.
Bir de ceviz kabza hakkında birkaç şey söylemek istiyorum, Basat ustanın başlığında konuştuğumuz yüksek kumlarda zımpara ile desenlerin kaybolma durumu bu bıçak için geçerli. Mesela kabzanın henüz blok halini ve henüz şekil verilmemiş halini
burada görebilirsiniz. 80 kum ile fazlalıkları düzeltilmiş ve hiçbirşey sürülmemiş halidir bu. Desenleri görebiliyorsunuz muhtemelen. Fakat kabza şekillenip 240 kum ile sonlanınca ilk mesajda paylaştığım fotoğraflardaki gibi görünüyor. Aksine üzerinde Sefa hocanın krem formülü var. Hiçbirşey sürülmemiş durumda değil yani. Bir kez daha Basat ustayı ceviz sonlandırmadaki başarısından ötürü kutluyorum.
