konu dayağa gelmiş. bu da aslında önemli bir konu. ben hayatımda bir kez babamdan dayak yedim, ve bu dayak için ona hala minnettarım. onun elleri en çok bu sebeple benim için mübarektir. ki kendisi bir öğretmen ve sanıyorum dayak attığı öğrencisi çok ama çok azdır. hani "dayakçı" denilen bir hoca olmadığını düşünüyorum. çünkü bazı hocalar has olan ağır bir duruşu vardır. ben de öğrenciliğinde aşırı yaramaz olması sebebiyle dayak yiyen kişilerdenim. bir hatam yokken bana en şiddetli dayağı uygulayan hocaların bu tepkileri sadece onlara karşı olan nefretimi körüklemiştir. ama yaptığım bir yanlışın/hatanın karşısında amacı can yakmak olmayan bir uyarı beni kendime getirmiş ve karşımdaki hocama saygı duymamı ve kendimi düzeltmemi sağlamıştır. buradaki dayak, güçlü olanın güçsüz olanı ezmesi ya da üstte olanın alttakine eziyet etmesi şeklinde değil de, hata yapanın uyarılması şeklinde "enseye bir şaplak", "kulak çekmek" şeklinde olduğunda, yani can yakması değil, uyarması esas olduğu müddetçe bence faydası zararından çok olan bir usuldür. sırf kişilik tatmini için, otorite kurmak için vs. öğrencisine ya da güçsüz bir kişiye şiddet uygulayan öğretmenler elbette bunun hesabını birgün verecekler. hiç bir suçu yokken sırf zevk için çocuğunu döven baba büyük ihtimalle kişiliği veya psikolojisi bozuk bir birey yetiştiriyordur. ama hatasını farkettirmek için sembolik fiskeler vuran bir hoca ya da baba bir bina inşa edilecek mekana temel atıyordur diye düşünüyorum.
bence böyledir durum:)