Bıçak Sanatı - Forum

Atölye Muhabbeti => Fırından Yeni Çıktı - (Eserlerimiz Galerisi) => Sabit Namlu => Konuyu başlatan: muharip - 01 Eylül 2010, 13:29:47

Başlık: Acemilik
Gönderen: muharip - 01 Eylül 2010, 13:29:47
İzmit buluşmasının gazıyla Eylem Usta'dan tedarik ettiğim ck67 lamanın üzerin Mehmet Abi'den aldığı profil çizimiyle ilk bıçağıma başlayayım dedim.

Önce bıçağın ahşaptan birebir maketini yaptım. İyiki de yapmışım bıçağın sapı, standart üstü büyük olan elime uymadı. Kafamda neresini düzelteceğimi tasarlayıp ahşap bıçağı tekrar kağıda çizdim. Bu arada her aşamanın fotoğrafını çekiyorum tabii.

İlk eksiklik çelik üzerine yazacak kalem almayı unutmamdı. Bu sorunuda çeliğin üzerini tamamen elektrikçi bandıyla kaplayıp profili falçata bıçağıyla bu bantın üzerine işleyerek çözdüm.

Demir testeresi ile profili kesmeye giriştim. Matkapla çürütme yapmak az olan sabrıma fazla geldiği için kaba kuvvetle hallederim demiştim. Tahmin ettiğimden daha kolay oldu profili kesmek. En fazla kör bir testere ile sert bir ahşabı kesmek kadar. Yine aldığım büyük eğe ile fazlalıkları düzeltmekte kolaydı. Artık havaya girmiştim ben bu işi çözdüm diye ;D

Fakaaat iş ağız açmaya gelince çuvalladım. Yani ne çetrefilli işmiş bu. Önce profili sabitlemek sorun oldu. Mengene bu iş için yeterli değildi. Halis Beyin  tavsiyesi ile aldığım küçük işkenceler büyük iş gördü. Eğe kullanmak ayrı bir beceri istiyormuş. Çizgiyi kaçırmadan eğe kullanmak ne büyük marifetmiş meğer.

Sahi Mehmet Abi sen o ağızları nasıl açtın bir kere bile kaçırmadan? Ustalara saygım daha bir arttı. Madem eğe kaba kaçıyor bende zımpara ile yapayım dedim. Oooo saatlerce yap bir arpa boyu yol alamıyorsun.

Birde mükemmel iş yapacam ya sanki yılların ustası gibi onun stresi var. En sonunda tepem attı. Profili işkencelerle tahtaya sabitleyip arkasınada dayanak olarak iki vida gömdüm ve başladım eğeye. Allah ne verdiyse. Birden işler düzeldi. Meğer fazla sakınınca göze çöp batıyormuş.

Sonra zamanında kurban bıçağı bilemek için aldığım düz çizgili üçgen eğe geçti elime, gözünü seveyim kaliteli eğenin onunla da düzelttim kaba kısımları. Bu seferde daha önceki acemilikten kalma çizikleri yok etme işi başladı. 

Yine İzmit buluşmasında aldığım karbonsan su zımparalarından  hiç memnun kalmadım. Kahverengi renkli ve sert kumaşvari bir taşıyıcısı olan, buradaki bir nalburdan aldığım 60 kum zımpara canavar gibi çıktı. İki sigara paketi büyüklüğündeki zımpara yetti ve hala hiç bozulmamış olarak duruyor.

Salı günü büyük bir hevesle geldim, resimleri yükleyip ilk profilim diye gururla göstereceğim. O da ne sd kart aktarıcısını bilgisayara taktım resimler yok! Ne yaptım nasıl yaptım yada bilgisayarın azizliği resimler silinmiş. Çok moralim bozuldu, yani dava kaybetsem bu kadar üzülmem...

Velhasılı kelam bu iş göründüğü kadar kolay değilmiş. Bu işi bu kadar başarılı yapan ustalara daha çok saygı duymam lazımmış. Hele birde yaptıklarını resimleyip aktarmaları daha da büyük saygı istiyormuş.

Sonuçta bu yola girdik ellerimiz demir tozundan sertleşti, artık geri dönüşü yok diyorum. Aldığım dersler sunlar; Mutlaka eğe ve zımpara işi için düzgün bir tezgah olmalı. Geçici çözümler ancak bir yada en fazla iki bıçak çıkartır sonrada insanı bu işten soğutur.

Mengeneyi mutlaka büyük almalı. 20-30 liralık küçük mengenelerde adamı bunaltıyor. Eğe çeşidi çok olmalı boy ve tür bakımından.

Bu iş insana sabrı yeniden öğretiyor, mümkün olduğunca sabırlı olmalı. Birde resimleri aktarırken dikkatli olmalı yoksa böyle resimsiz kuru bir yazı yazmak zorunda kalıyorsun.

Devamı gelecek
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: XauPau - 01 Eylül 2010, 14:05:17
 :2up Kesinlikle ustalara saygı konusunda hemfikiriz. Sabır ve beceri aynı anda olmadı mı olmuyor. Kaliteli malzeme de cabaası. Karbonsan zımparalardan bende hiç memnun kalmadım. 2 dakikada eriyip bitiyor.

 Resim konusunda akşam size bir program gönderebilirim. Eğer bir kez resimleri kaydettiyseniz kesinlikle buluyor.

Resim olmasa da ben yazıyı okurken keyif aldım. İlk buluşmada profilleri de görmek dileklerimle. Kolay gelsin.
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: muharip - 01 Eylül 2010, 15:04:37
Resim konusundaki program çok iyi olurdu.
Biraz ayrıntılı anlatayımda derdime deva olabilir misiniz emin olursunuz.

Cep telefonunda takılı olan 2 gb'lık küçük hafıza kartını biraz daha büyük olan ve fotoğraf makinesine takılması için gerekli adaptörle makineye taktım. Resimleri çektim ve bu adaptörle beraber kartı flash disk girişine uygun bir cihazla bilgisayara taktım. Açtığımda daha önce cep telefonuna takılı iken çekilmiş resimleri belgelerim klasörüne gönderdim. Tekrar hafıza kartı dosyasına baktığımda hiçbir şey yoktu. Yani ortadan kaybolan resimler sadece hafıza kartındaydı, bilgisayara kaydedememiştim. Sizin göndereceğiniz program bu kart üzerinde de etkili olur mu? Bu kart üzerindeki resimleri de bulabilir mi? Öyleyse çok memnun olurum.

Biraz uzun oldu artık kusuruma bakmayın.
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: Bekir Çankırı - 01 Eylül 2010, 15:08:00
E eee.  sizin buluşmaya kadar biz naapcaz .. :) yokmudur  bunu  şimdi yeniden mevcut halini resimleyip  paylaşmanın bir yolu.. :)
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: muharip - 01 Eylül 2010, 15:12:52
Yeni halini resimlemek zor bir iş değil. Benim üzüldüğüm nokta başlangıçtan sonuna kadar bir acemi nelerle karşılaştı, nasıl çözüm buldu, hangi hataları yaptı bunları resimlemiştim. Hem benim gibi acemilere yol gösterirdi, hemde forumdaki ustalar hatalarımı göstermek ve tavsiye vermek imkanını bulurdu.

Şimdi kafasını gözünü yararak yaptığım profili gösterme imkanı var sadece. Onu da yarın çeker eklerim İnşallah.
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: muharip - 01 Eylül 2010, 15:15:25
Birde bu kadar anlattım ama sanmayın ki çok güzel yada özel birşey ortaya çıktı. Sonra bir yumurta yumurtlayıp ta ortalığı velveleye veren tavuk gibi ortada kalmayayım :D
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: XauPau - 01 Eylül 2010, 15:30:20
Programın adını bilmiyordum ama eşimi arayıp pcden baktırdım.  Bulunan dosyaları farklı bir diske kaydetmek gerekiyor. İndirebileceğin link

http://www.inndir.com/Recuva-39065p.html
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: deserteagle - 01 Eylül 2010, 15:31:01
İzmit buluşmasının gazıyla Eylem Usta'dan tedarik ettiğim ck67 lamanın üzerin Mehmet Abi'den aldığı profil çizimiyle ilk bıçağıma başlayayım dedim.

Önce bıçağın ahşaptan birebir maketini yaptım. İyiki de yapmışım bıçağın sapı, standart üstü büyük olan elime uymadı. Kafamda neresini düzelteceğimi tasarlayıp ahşap bıçağı tekrar kağıda çizdim. Bu arada her aşamanın fotoğrafını çekiyorum tabii.

Zamanında kime söyledim ortaya mı yazdım bilmiyorum ama her şeyi forumda paylaşmam en güzeli. A kişisine verdiğim tiyoyu B uğraşarak keşfedince utanıyorum.  :-[

Maket yapmak çok çok önemli ve dahi faydalı. Ayrıca maket yapmak ne kadar hızlı ve kolaysa o kadar faydalı.  :2up

Maket için pratik hammadde: En fazla 1 cm gibi kalınlığı olan, yapı marketlerinde de satılan, kırılgan ve maket bıçağı ile de iyi kesilen köpük levhalar var. Mavi ya da pembe falan oluyor genelde. Yaptıktan, gereken yerleri düzelttikten sonra bunun hatlarını bir kağıda geçirmek sorun olmaz.

Maketi şablona dönüştürme: Çakallık yapıp bu maketi fotokopi makinasına sokup doğrudan şablona bile dönüştürebilirsiniz. Bu durumda önceden maketi karaya boyamak iyi bir taktik olur.  ;)
[/quote]

İlk eksiklik çelik üzerine yazacak kalem almayı unutmamdı. Bu sorunuda çeliğin üzerini tamamen elektrikçi bandıyla kaplayıp profili falçata bıçağıyla bu bantın üzerine işleyerek çözdüm.

Çelik üzerine işaret için zaman zaman yaptıklarım şunlar:

-- CD kalemi ile yazmak
-- Çelik bir uç ile metali çizmek
-- Kalıp marka boyası ile boyamak, gerektiğinde bu boyayı kazımak.
(http://eylemcengiz.com/workshop/kalip_marka_boyasi__01.jpg) (http://eylemcengiz.com/workshop/kalip_marka_boyasi__02.jpg)
-- Maskeleme bandı kullanmak.
-- Kağıt şablonu çeliğe yapıştırmak

Demir testeresi ile profili kesmeye giriştim. Matkapla çürütme yapmak az olan sabrıma fazla geldiği için kaba kuvvetle hallederim demiştim. Tahmin ettiğimden daha kolay oldu profili kesmek. En fazla kör bir testere ile sert bir ahşabı kesmek kadar. Yine aldığım büyük eğe ile fazlalıkları düzeltmekte kolaydı. Artık havaya girmiştim ben bu işi çözdüm diye ;D

Fakaaat iş ağız açmaya gelince çuvalladım. Yani ne çetrefilli işmiş bu. Önce profili sabitlemek sorun oldu. Mengene bu iş için yeterli değildi. Halis Beyin  tavsiyesi ile aldığım küçük işkenceler büyük iş gördü. Eğe kullanmak ayrı bir beceri istiyormuş. Çizgiyi kaçırmadan eğe kullanmak ne büyük marifetmiş meğer.

Atölyede fazladan tahta parçaları bulundurmak atölye adetiniz olursa bana dua edersiniz.

Bıçağın sapının deliklerini açın ve sonra bıçağı uygun bir tahta parçasının üstüne vidalayın. Ne işkenceye ne de başka bir şeye ihtiyacınız kalmaz. Ya bunu da masaya tutturursunuz yada mengeneye sıkıştırırsınız.

Sahi Mehmet Abi sen o ağızları nasıl açtın bir kere bile kaçırmadan? Ustalara saygım daha bir arttı. Madem eğe kaba kaçıyor bende zımpara ile yapayım dedim. Oooo saatlerce yap bir arpa boyu yol alamıyorsun.

Önce kalın eğe ile hızlı gidip sonra ince eğeyi kullanınca imsanın ömründen daha az yeniyor.

Birde mükemmel iş yapacam ya sanki yılların ustası gibi onun stresi var. En sonunda tepem attı. Profili işkencelerle tahtaya sabitleyip arkasınada dayanak olarak iki vida gömdüm ve başladım eğeye. Allah ne verdiyse. Birden işler düzeldi. Meğer fazla sakınınca göze çöp batıyormuş.

Gözü karartmak gerekiyor bazen. Temkinli gidince insan kendini eğitemiyor.

Sonra zamanında kurban bıçağı bilemek için aldığım düz çizgili üçgen eğe geçti elime, gözünü seveyim kaliteli eğenin onunla da düzelttim kaba kısımları. Bu seferde daha önceki acemilikten kalma çizikleri yok etme işi başladı. 

Yine İzmit buluşmasında aldığım karbonsan su zımparalarından  hiç memnun kalmadım. Kahverengi renkli ve sert kumaşvari bir taşıyıcısı olan, buradaki bir nalburdan aldığım 60 kum zımpara canavar gibi çıktı. İki sigara paketi büyüklüğündeki zımpara yetti ve hala hiç bozulmamış olarak duruyor.

Salı günü büyük bir hevesle geldim, resimleri yükleyip ilk profilim diye gururla göstereceğim. O da ne sd kart aktarıcısını bilgisayara taktım resimler yok! Ne yaptım nasıl yaptım yada bilgisayarın azizliği resimler silinmiş. Çok moralim bozuldu, yani dava kaybetsem bu kadar üzülmem...

Velhasılı kelam bu iş göründüğü kadar kolay değilmiş. Bu işi bu kadar başarılı yapan ustalara daha çok saygı duymam lazımmış. Hele birde yaptıklarını resimleyip aktarmaları daha da büyük saygı istiyormuş.

Sonuçta bu yola girdik ellerimiz demir tozundan sertleşti, artık geri dönüşü yok diyorum. Aldığım dersler sunlar; Mutlaka eğe ve zımpara işi için düzgün bir tezgah olmalı. Geçici çözümler ancak bir yada en fazla iki bıçak çıkartır sonrada insanı bu işten soğutur.

Mengeneyi mutlaka büyük almalı. 20-30 liralık küçük mengenelerde adamı bunaltıyor. Eğe çeşidi çok olmalı boy ve tür bakımından.

100'lük ve daha büyük mengene kullanmak işleri kolaylaştırıyor.

Bu iş insana sabrı yeniden öğretiyor, mümkün olduğunca sabırlı olmalı. Birde resimleri aktarırken dikkatli olmalı yoksa böyle resimsiz kuru bir yazı yazmak zorunda kalıyorsun.

Devamı gelecek
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: emrekipmen - 01 Eylül 2010, 17:54:06
Süper, resimleyemeseniz de detaylı anlatım için teşekkürler  :2up. Bu hevesle siz bitirirsiniz de bıçağı hemen  ;D
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: Bekir Çankırı - 01 Eylül 2010, 18:07:24
Eylem . Başlangıçta  birkaç  bardak  terden :D ve de bence  en  az  iki gün  zamandan kazandıracak  mükemmel  bilgiler bunlar . bence  bu safhaları kullandığın malzemeleri de tanıtarak  fotoğaflarsan hatta  "sıfırdan başlama " diye  ayrı bir başlık açıp  daha sonra herkesin deneyimleriyle zenginleşen bir bölüm oluştursan sıfırdan  başlayan herkes için "ziyaretgah"  olur  . ilk işini  zorlanmadan ,usanmadan  yapan herkesten de ramazan günü bol dualar alırsın valla ;)
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: emrekipmen - 01 Eylül 2010, 18:12:29
Zorlanmadan ilk iş mi Bekir bey  :)) Hiç güleceğim yoktu, tam bir ütopya  :D
Bu arada önerdiğiniz "sıfırdan başlama" başlığını çok tuttum, yani "aman ha bişey bilmeden girişme" anlamına da çekilebilir  ^-^
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: Bekir Çankırı - 01 Eylül 2010, 18:45:53
  Benim  gibi  "Çiçeği burnunda  bıçakçılar için" de  diyebilirmiydik bilmem  .?  :D  oguz  aral ın  GIRGIR ındaki gibi  :) :)
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: deserteagle - 01 Eylül 2010, 19:37:51
Başına gelmeyen, yoldan badiresiz geçen, nelerden kurtulduğunu bilmez usta; anlarsa çok sonra anlar.  :-\
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: spyderCollector - 01 Eylül 2010, 20:18:54
 :D :D :D

O model benim ellere büyük bile gelmişti, Fakat sizin ellerinizi görüncee, maşallah diyorum.

Eğe konusunu size o gün açmıştım olay kaliteli malzemede bitiyor, piyasadaki sıradan eğelerle, kalitesi yüksek olan, iki eğe arasındaki farkı bunları kullanmamış birisine anlatmaya çalışmak bir köre renkleri anlatmaya çalışmak gibi oluyor, yani o derece diyorum size....
Rahat ve hep bu işi yapıyormuş gibi çalışmak ta ayrı bir konu kesinlikle, stres yok !

benim eğeye yatkınlığım geçmişte yaptığım çelik çalışmalarından olabilir, acemiliğim ise hiç bıçak yapmamış olmamdır.
Profillere çizimimi ise asetat kalemle yapıyorum, bakarsın profili çıkarırken başka bir şekilde yapma kararı alabilirim,
profilde oyuk olmayınca gelişmelere serbest bırakıyorum kendimi  C:-)

Profili merak ettim şimdi, yakın zamanda görüşmek umuduyla (profilli olarak ;D )
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: halis ESEN - 02 Eylül 2010, 01:30:35
 ::)  eğe ve zımpara   yaparken  toz maskesi kullanın   gecen gün  burnum   simsiyah  toz dolmuştu
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: emrekipmen - 02 Eylül 2010, 03:42:25
::)  eğe ve zımpara   yaparken  toz maskesi kullanın   gecen gün  burnum   simsiyah  toz dolmuştu
+1
Ciğerlerimize bi sürü ıvır zıvır doluyor zaten normal hayatta, bir de bu bıçakların tozunu çekmesin, yazıktır...
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: emin albayrak - 02 Eylül 2010, 10:54:17
kaliteli malzeme konusunda Mehmet Bey'e katılıyorum, çok fark ediyor. bir de atölyede ıvır zıvır dediğimiz şeylerle doldurulmuş bir kutu olmalı. ne zaman neye ihtiyaç duyacağını bilemiyor insan. fazladan boş tahta parçaları gerçekten de hayat kurtarıyor Eylem'in dediği gibi. ben marangoz ve suntalam işi yapan yerlerden geçerken, içeri girip artık parçalarının olduğu yeri inceliyor, bir kaç parça, yükte hafif işlevde ağır :P olanlarını görütüyorum. zımpara bloğu ve ya biryere destek, yükseltme gibi işlerde bu tahtalar/parçalar gerçekten işe yarıyor.

bir de kampçıların geceleri kullandıkları ufak tepe/kafa lambaları vardır, ledli. onlar ortam aydınlatması yeterli olmayan atölyeler için cankurtaran gibi. her defasında profili yerinden alıp ışığa tutma derdine son oluyor.
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: deserteagle - 02 Eylül 2010, 13:45:04
Aydınlatma konusunda bir çözümüm var onu da bu başlık altında paylaştım:

Bkz.: http://www.bicaksanati.com/forum/ev-yapimi-gerecler/tezgah-icin-lamba/msg6999/#msg6999 (http://www.bicaksanati.com/forum/ev-yapimi-gerecler/tezgah-icin-lamba/msg6999/#msg6999)
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: muharip - 20 Eylül 2010, 09:45:13
Acemilik hikayesi devam ediyor;

Efendim; bıçak profili ustalarımızdan okuduklarımızı anladığım kadarıyla bitti. Beceriksizlikten dolayı bıçağın ağzını tam taşlamaya döndürdüm. Doğru ifade ettim mi bilmiyorum ama bıçağın ağzı sırtına kadar eğimli yani. Sonra bıçağın profilini gözüme hoş gözükmediği için biraz eğe ile traşladım.

Zımpara yapmayı ise yeni keşfediyorum. Emre Usta zımparayı tek yöne doğru yapın demişti ancak ben herşeyi kendim yaparak öğrenme, tavsiyeleri ancak o hatayı yaparak dikkate alma özürlüsü olduğum için önceleri zımparayı ileri geri yapıyordum. Baktım iş yürümüyor sonra tek yönlü yapmaya başladım. Birde İzmit buluşmasında aldığımız karbosan su zımparaları kuru halde iken kullanmak çok daha iyi sonuç veriyor.

Emre Usta her kumda zımparanın yönünü farklı yapın demişti. Bunuda uygulayınca iş zevkli olmaya başladı.

Birde makine yardımı aldım bunu itiraf etmeliyim. Eğe izlerinden ve yanlış zımpara yapmaktan kaynaklanan sonuç alamama sıkıntısından dolayı önce 500 watlık el taşlaması ile çeliğe giriştim. Ondan sonrada titreşimli zımparayı mengeneye bağlayıp üzerine bıçağı elle bastırarak epey bir iş çıkardım. Bu yöntem hem yavaş olduğu için kontrolü kolay hemde ucuz.

 Daha sonra Emre Ustanında açtığı bir konuda titreşimli zımparanın üstündeki yumuşak kısmın çıkarılarak üzerine sert plastik yapıstırılarak kullanılması ve bu yöntemi bir yıl boyunca kullandığını söylemesi üzerine bir dahaki bıçaklarda bunu kullanırım dedirtti bana. Ama titreşimli zımpara kullanırken sabırlı komşularınızın olmasına dikkat etmek gerek benim gibi balkonda kullananlar için ;D

En son 220 kum zımparaya kadar zımparaladım. Sonra elektrik bandı ile bıçağı sarıp pim deliklerini delme aşamasına geçtim ama acemilik rezil birşey. Çelik çivi ile işaretledim deleceğim yerleri.  Aldığım 4 mmlik uçla delmeye çalıştım ama çeliğin üzerinden kaydılar dedim ustaların dediği çıkıyor uçlar küçük delmiyorlar.

Sonra hss 6 mmlik uca geçtim oda kaydı. Bir baktım matkabı ters yönde döndürüyormuşum :( Yönü değiştirince kolayca delindi ama elimde bulunan pim malzemesinden daha geniş delikler oldu. Şimdi ustalarım bu işi nasıl halledeceğim? Pimin etrafını metal tozlu epoksi ile mi doldursam, kaynakla delikleri doldurtup yeniden mi delsem, pimi kenarlarına malzeme sıkıştırıp mı sabitlesem, yada aynı genişlikte pim malzemesi mi bulsam?

Cahil cesareti denen şey ilginç bir durum ;D Profili kendi aklıma göre tamamladım ya su vereceğim birde. Eylem Ustadan gördüğüm ytongdan ocak yapma işine girdim. 4 liraya aldığım en büyük ytongu önce ikiye bölüp ikisinide üstünden oyarak yapıştırayım dedim. Sonra baktım ki ytong büyük, içini oysam da olur. Ama o arada ytongu ikiye kesmiş bulundum. Geçen bir yerde okumuştum sahibini şimdi hatırlayamayacağım "Ustalık temkindir." denilmiş. Elhak doğru! Usta olsaydım temkinli olacağım için hemen ytongu ikiye kesmez ve daha uzun bir ocağa sahip olurdum.

Neyse 24 santim derinliğinde oyulmuş ve duvarları 6cm kalınlığında ytongdan bir ocağım oldu keski ile oyarak. Daha önce ahşap üzerinden yağlı boya çıkarmak için aldığım şaluma ve piknik tüple yakıp, profilden artan parça ile ocağı deneyeyim dedim.

Yahu bu ocak bırak çeliğe su vermeyi yemek bile ısıtmaz! Piknik tüpün yemek pişirmekte kullanılan ucuna hortumu bağladım şalumoyuda yandan 45 derecelik açıyla karşı köşeye gelecek şekilde soktum çaktım çakmağı...

Önce yanma sonucunda duman çıkıyor. Benim bildiğim lpgden böyle duman çıkmaz. Sonra alev az. Ustalarım piknik tüpü ile su verilmez mi? Tüpün başlığını yemek pişirilen başlıktan farklı mı yapmak lazım ki daha çok gaz gelsin? Bu şalumo iş görür mü ? Su verme işine girişmek haddimi aşmak mı olur? Kömür ve saç kurutma makinesi bileşimine mi geçeyim?

Velhasılı kelam acemilik zor iş...
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: emrekipmen - 20 Eylül 2010, 12:02:37
Muharip Bey,

Kolay gelsin diliyorum, aslında hiç kolay olmadığını biliyorum ama yaptıkça kolaylaşacak, emin olunuz...

Öncelikle fotograf isteriz....

Sorunlar - sorular'a geçelim:

Titreşimli zımpara en güzeli stroforla mengeneye sıkıştırıldığında işliyor. Strofor arasında askıda kaldığında makinanın gürültüsü bir miktar azaldığı gibi aletin üzerinde bıçağın kontrolü artıyor. Yumuşak zımpara desteği ile dışbükey bir ağız elde edersiniz, eğer düzlemeye çalışıyorsanız yumuşak destekle yapmayınız, sonra düzlemek iyice zorlaşır...

Zımpara yönünü her kumda değiştirmek gerçekten işi hızlandırıyor ve önceki kum çiziklerinin tespitini ve imhasını kolaylaştırıyor...

Düşük çaplı matkap daha kolay deler, yani keşke 4 milimde kalsaymışsınız... Neyse, çözümü var, dediğiniz gibi deliği tamamen çelik epoksi ile doldurup sanki hiç delinmemiş gibi yapınız. Doldurmak için bir tarafını bantlayın, silindirik boşluğu tamamen doldurun, bir gün bekleyin, tam sertleşsin. Sonra bunun üstüne 4 milimlik delik delebilirsiniz. Sonuçta deliğin espirisi kabzanın yana kaymasını engellemek, bunun için deliğin etrafının dayanıklılığının düşmesi çok önemli değil. Ancak epoksinin tutunması için deliklerin kenarlarını ve üst taraflarını eğe ile çentik çentik yaparsanız epoksi çok daha iyi tutunur... Tabii bu işi ısıl işlemden sonra yapacaksınız, epoksi 250 dereceden sonra yanar gider...

Ytong konusunda hiç deneyimim yok, bilemiyorum... Yapı marketlerde piknik tüpüne direkt şalomanın bağlama ekipmanı ve hortumu bulunabilir, onlarla piknik tüpüne takarsanız daha iyi sonuç alacağınızı düşünüyorum, sanırım sizin yemek pişirme aparatı basıncı çok düşürüyor... Bu arada ocağın ısıya gelmesi belli bir süre alacaktır, sabırla beklemeniz lazım, yarım saat 45 dakika içinde 800 derecelere çıkacaktır....


Tekrar kolay gelsin...
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: spyderCollector - 20 Eylül 2010, 12:53:19
büyük delikleri boşversek, sonuçta kabza altında kalacaklar desek te yeni delikler açmayı denesek tasarıma mı bir etkisi var
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: emrekipmen - 20 Eylül 2010, 13:18:08
Mehmet bey, aslında tasarımda deliklerin yerini değiştirebilirsek bence de daha doğru bir yaklaşım olurdu. Muharip Bey, bir iki resim paylaşsanız çok daha makul tavsiyelerimiz olabilirdi...
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: deserteagle - 20 Eylül 2010, 13:39:33

Cahil cesareti denen şey ilginç bir durum ;D Profili kendi aklıma göre tamamladım ya su vereceğim birde. Eylem Ustadan gördüğüm ytongdan ocak yapma işine girdim. 4 liraya aldığım en büyük ytongu önce ikiye bölüp ikisinide üstünden oyarak yapıştırayım dedim. Sonra baktım ki ytong büyük, içini oysam da olur. Ama o arada ytongu ikiye kesmiş bulundum. Geçen bir yerde okumuştum sahibini şimdi hatırlayamayacağım "Ustalık temkindir." denilmiş. Elhak doğru! Usta olsaydım temkinli olacağım için hemen ytongu ikiye kesmez ve daha uzun bir ocağa sahip olurdum.

Neyse 24 santim derinliğinde oyulmuş ve duvarları 6cm kalınlığında ytongdan bir ocağım oldu keski ile oyarak. Daha önce ahşap üzerinden yağlı boya çıkarmak için aldığım şaluma ve piknik tüple yakıp, profilden artan parça ile ocağı deneyeyim dedim.

Yahu bu ocak bırak çeliğe su vermeyi yemek bile ısıtmaz! Piknik tüpün yemek pişirmekte kullanılan ucuna hortumu bağladım şalumoyuda yandan 45 derecelik açıyla karşı köşeye gelecek şekilde soktum çaktım çakmağı...

Önce yanma sonucunda duman çıkıyor. Benim bildiğim lpgden böyle duman çıkmaz. Sonra alev az. Ustalarım piknik tüpü ile su verilmez mi? Tüpün başlığını yemek pişirilen başlıktan farklı mı yapmak lazım ki daha çok gaz gelsin? Bu şalumo iş görür mü ? Su verme işine girişmek haddimi aşmak mı olur? Kömür ve saç kurutma makinesi bileşimine mi geçeyim?

Velhasılı kelam acemilik zor iş...

Şalümo ile çalışmadaki en önemli ayrıntılardan biri bence şalümonun başlığının seçimidir. Bu başlığın kapasitesini ve tipini doğru seçmek gerek. Propan tavlama ve kaynak başlığı/lülesi kullanmak ve bunların da kapasitesi 20-30000 kj/saat olanlarından azı ile ilgilenmemek gerekir düşüncesindeyim.

Örnek bir ürün katalogu: http://www.yildizgaz.com.tr/ProductFiles/Files/206406urun%20katologu.pdf (http://www.yildizgaz.com.tr/ProductFiles/Files/206406urun%20katologu.pdf)

Bende yanılmıyorsam bunlardan 3132 var.
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: muharip - 21 Eylül 2010, 09:10:54
Dün akşam eve gittiğimde fotoğraf makinesini alıp çalıştığım aletler, yer ve bıçak profilinin resimlerini çektim. Bu resimler fotoğraf makinesinde gayet güzel gözüküyor ancak kart aktarıcısı ile bilgisayara aktarıldığında keyfine göre bazılarını açmıyor. Neyse elimdeki resmi yükledim.
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: muharip - 21 Eylül 2010, 09:35:36
Resim problemini çözdüm buyrun diğerleri:
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: sefaçabuk - 21 Eylül 2010, 17:25:55
Eline sağlık, fena görünmüyor ama iznin olursa bir şeye sataşayım ;), sap kısmının alt tarafı sanki arkaya doğru fazla düz gitmiş gibi, buraya biraz kavis versen hem ele daha iyi oturacak hem de tutuşa pozitif etkisi olacakmış gibi duruyor. Perçin delikleri de Emre Ustanın dediği gibi doldurulup yeniden delinebilir veya orada yeni delikler için yer varmış gibi .
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: muharip - 21 Eylül 2010, 18:00:40
Ne demek Sefa Ustam istediğin gibi sataşabilirsin hatalarımı görürüm. Sapın bu şeklini elimde deneyerek bu hale getirdim. Sizin dediğiniz değişiklik ağaç makette vardı ancak elime ince geldi. zaten bu bıçakta en çok içime sinmeyen yer sap kısmı. Ama artık diğer bıçaklarda başka türlü olur.

Çelik lamanın boyu 20 cmdi. Bu nedenle sapı sadece profille sınırlamamayı düşünüyorum. Yani sap profilin bittiği yerden 2 cm kadar daha devam edecek ahşap olarak.Ahşap sap profilden 2 cm daha uzun olacak.

Sizin önerinizi düşünüp elimde tekrar deneyeceğim, ellerim biraz büyük normal profil bunun için küçük kalıyordu.
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: emrekipmen - 21 Eylül 2010, 18:08:37
Sefa ustanın dediği de olur, ya da arka tarafı iyice yuvarlatsak güzel olabilir. Açıkçası delikler 2 milimlik ince 4 perçin şekline dönüştürülebilir, hem bunlar için yer var hem de daha iyi görünebilir. Ancak tamamen sana kalmış kişisel tercihle bunlar, sonuçta sırtın eğimi ve namlu tipi çok işlevsel bir yüzme (skinner) tipolojisi, iyi gidiyor.

Devamını bekliyoruz  :2up
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: spyderCollector - 21 Eylül 2010, 23:06:00
ha gayret, ellerine sağlık Bilal, bu arada bu modelde şöyle bir kabza eğimi ve bitimi tavsiye edebilirmiyim.  :2up
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: emin albayrak - 22 Eylül 2010, 07:31:28
benim elimdeki talas marka bıçağı da referans olarak düşünebilirsiniz gibi geldi ;)

dilerseniz kargoya vereyim, kullanarak karar verin.
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: muharip - 22 Eylül 2010, 12:27:02
Emin Bey kargo öneriniz için teşekkürler bıçağınızda güzelmiş bende böyle bir ağız yapmak istedim başlangıçta ama olmadı.

Mehmet Abi çizim çok güzelmiş bu yeteneğin birazıda bende olsaymış.

Emre Ustam cesaretlendirme için sağolun.

Öneriler ve iyi dilekler için teşekkür ederim.

Bıçağın kabzası profile tamamen bağımlı olmayacak. Benim düşündüğüm kabzanın profilden iki santim kadar dışa uzaması ve daha genişleyerek devam etmesi idi. Kabza ahşaplarını profile taktıktan sonra elime törpüyü alıp içime sinene kadar yavaş yavaş yapayım diyorum. Çünkü profil çizimleri kağıt üzerinde iken çok güzel ama elime küçük geliyor. Ben bıçakları sadece kendim için yapmak istiyorum.

Sanırım bu deliklere uygun pim bulup onları takacağım. Fazla delik delersem kabzayı zayıflatıp su verme esnasında başına birşey gelirse kalbim dayanmaz.

Bu hafta sonu su verme işini de yaparım inşallah. Birde bıçağın ağzı 1 mmden biraz ince oldu bu kalınlık su verme esnasında sorun oluşturur mu?
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: emrekipmen - 22 Eylül 2010, 15:02:58
Eğer kesintili su vereceksen bence 0.7-0.8 milim civarı dayanabilir. Tabii en garantilisi bir milim kadar ağızdan bıçağı daraltman olur, biraz istediğin genişlikte olmaz ama ağız kısmı daha dayanıklı olacaktır, tehlikeyi aşağıya çekersin. 1 milim civarı iyidir...
Su verme konusunda kesintili su verme tartışması için : http://www.bicaksanati.com/forum/bicakcilik/ck-67-1-deneme/ (http://www.bicaksanati.com/forum/bicakcilik/ck-67-1-deneme/)
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: circassian - 22 Eylül 2010, 17:02:58
Bu ck67 herhalde benim elimdeki ile aynidir. Ben kendi deneyimlerimi anlatayim.
1 - Agzi 1 mm ye getirecek sekilde bicagi inceltmek bence cok dogru olurdu. Daha ince agiz kalinligini denedim ,ilginc bir bicimde  agizda bariz  - yani agiz tarafindan bakildiginda acikca gorulecek sekilde - bir deformasyon olmadi ama agizin birkac mm icerisinde cokmeler oldu .- tufal degil -  Kalin biraktigim agizda olmadi. Gerci cok kalinlastirdiginda elle zimparalama gercekten guclesebiliyor
2 -Yeri gelmisken son zimpara isini mutlaka su vermeden hemen sonra -bicak daha sogumadan 200 derecede yapacagin menevisden sonra - yapmani tavsiye ederim. 170 de iki saat de ayni isi goruyor hatta celik daha esnek oluyor diyebilirim
3 - Ben en bu celigin en sert halini , neredeyse 30 lu derecelerde isittigim zeytinyagi ile yakaladim . Su ve tuzlu su ile - belki de benim acemiligimden - ayni sertligi yakalayamadim. Ve hep deformasyon oldu
4 - Celik 800 lu derecelere cikmadan manyetik ozelligini yitiriyor. 800 lere vardiginda daha dusuk isilarda olmayan bariz bir sararma basliyor, bence bu isilara cikmaya gerek yok, cok tufallesme oluyor,Su kullanacaksan ve bu isiya cikmissan celigi havada bekletip miknatisi cok cok hafif yakaladiginda suya sokarsan ve kesintili su verirsen ,belki en sert halini yakalayamiyorsun ama deforme olmamis ve 55 rc nin ustunde bir bicagin olabiliyor. -Olcturdum , 56 cikti  -  Kolay gelsin
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: muharip - 20 Ekim 2010, 13:04:16
Acım büyük, ilk göz ağrımı kaybettim. :'(

Cahil cesaretinin neler yaptırabileceğinin canlı örneğiyim. Hafta sonu piknik tüpüne bağladığım parçayı değiştirip şalumayı bağladım. Değişik ayarlardan ve ytong ocağımın çıkış deliğini biraz büyüttükten sonra ocak yanmaya başladı.

Daha önceki deneyimimden ocak konusunda pek ümidim kalmamıştı. Arada sırada deliğinden içeri bakarak kontrol etmek şartıyla 50 dk yandı ocak. Ben sanıyorum ki demir kızınca lamba gibi parlayacak bende alıp suya sokacam.

Sonra biraz şüphelendim. Delikten aleve üfleyince alev söner gibi oldu baktım ki bıçak kırmızılaşmış. Hemen kapağı açıp bıçağı aldım ki bıçak kırmızı ve mıknatıs tuttuğumda manyetikliğini kaybetmiş.

Ben saf gibi bir kaç saniye bekleyip ılık suya soktum 3 saniye sonra çıkartıp tekrar soktum.Bıçak hemen soğudu ama biraz eğilmişti. Aynı Halis Abinin ki gibi. Eğeyi sürttüm eğe aynı hiç su verilmemiş gibi yiyor bıçağı.

İnsanın bazen basireti bağlanıyor. Herhalde dedim ısı çok yükseldi. Ocağa bir daha soktum ama benim tahminimden daha hızlı ısıtıyor ocak hemen yine kızardı. Bu sefer mıknatıs tutuyordu. Aklımca normalizasyon yapayım dedim havada soğuttum. Sonra bir daha soktum bu sefer kızınca bıçağın eğriliğini düzelteyim derken bıçak deldiğim delik kısmından büküldü.

Onu düzeltip suya soktum ama yine aynı eğrilik var ve eğe çiziyor. Basiret burda bağlandı:
Bıçağı düz bir zemin üzerine koyup çekiçle düzeltmek için hafifçe vurunca bıçak sanki bisküvi mübarek çıt diye kırıldı.

Kırık yerler homojen bir şekilde ve 400 kum zımpara tanesi yada daha küçük şekilde gözüküyor.

Yani o kadar da ısıl işlem konularını okudum ve genelliklede okuduğunu anlayan biriyimdir. Ama bu işte resmen çuvalladım işin kötüsü nerelerde hata yaptığım neyin ne olduğunuda bilemiyorum.

Aldığım dersler:

Piknik tüpü,şalumo ve yotng ocağını küçük görmeyeceksin. Bu kadar basit malzeme ile 800 dereceyi çok rahat buldum.

Ytong ocağın içinde alev varken çeliğin rengi anlaşılmıyor. Çıkarıp bakman lazım ama çıkarıncada hemen soğuyor rengi değişiyor. Bunun çözümü termokupl galiba. Bir tane edinmem lazım.

İzlediğim videolarda falan çelik kızınca hemen rengini kaybetmiyordu. Benim bıçak küçük olduğundan mıdır nedir hemen rengi açılıyor ve soğuyordu.

Yotng ocağı içine bıçağı koymadan belli dereceye kadar ısıtmak lazım mesela 600 derece gibi. Ondan sonra bıçağı içine koyup su verme derecesine getirsem nasıl olur?

Bu ocak mangala benzemiyor zira mangalda kebap yaparken elim yaklaşınca dayanamıyordum ama ocağın gerek ağzında gerekse havalandırma deliğinde elimde eldiven olmamasına rağmen böyle bir sıcaklık hissetmedim. Ama demir resmen 800 derecelere gelmiş. Beni bu mangal tecrübesi de yanılttı. Yani Halis Abinin deyimiyle bıçak kebabı olmuyormuş.

Şimdi Ustalarım, tecrübeli arkadaşlarım; Bana bir ilkokul öğrencisine anlatır gibi bu su verme işlemini anlatır mısınız? Mesela Şöyle; Bilal kardeşim ocağı yak, termokuple ölç şu dereceye gelince sok, şu dereceye gelince şu kadar beklet, sonra şu malzeme içinde şöyle su ver veya normalize et. Sonra şu kadar zaman içinde fırını şu dereceye getir ve şu kadar saat menevişle.

Bunları daha önce yazdınız ama benim gibi acemiler için yukarıdaki formatta yazabilirseniz çok makbule geçer.Kullandığım çelik ck 67.

Bu arada bu kadar emek verdiğin bıçağın birden elinde gitmesi dünya hayatının geçiciliğine kadar varan düşünme süreçlerine yol açtı bende. Sanki bir insan gibi oda doğdu büyüdü ve sonrada aniden kaybediverdim. Birde savunma mekanizmaları harekete geçiyor hemen "zaten sapıda içime sinmemişti, delikleride olmamıştı" gibi..
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: fatihaydın - 20 Ekim 2010, 14:09:35
Geçmiş olsun sevgili muharip, bu işin inceliğide heralde en çok,  su verme olayında, toplansakta su vermeyle ilgili  ustalarımızdan biraz canlı eğitim alsak diyorum.imkanımız olsa süper olurdu.olayı baştan sona  görüp anlamak için gerekli diye düşünüyorum.
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: muharip - 20 Ekim 2010, 14:35:11
Çok güzel bir öneri Fatih Bey. Çünkü su verme olayı anlatılırken çokta incelik gerektirmeyen profil çıkarma gibi birşey olduğu sanılıyor ama işi yapınca ince ve nazik bir olduğu ortaya çıkıyor. Su verme işlemini canlı olarak izlemek bu işin en güzel çözümü
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: deserteagle - 20 Ekim 2010, 14:38:56
Sıfırdan anlatmayı gerektirecek bir durum yok ortada. Bazı ufak tefek ayrıntılar sonucu etkilemiş gibi görünüyor.

Sırasıyla şunları yapmak olası problemlerinin üstesinden gelebilir:
* Emre'nin de hep söylediği gibi bıçağın simetrisine dikkat etmek gerek.
* Su vermek için ısıtırken süreyi çok çok uzun tutmamalı. Karbon yanması, hatta bunun düzensiz/asimetrik olmasını istemeyiz.
* Isıtırken ocak içinde çevirip iki tarafının da eşit ısınmasına dikkat etmeli. Bu sırada ocağın içini görebilmek gerekir.
(* Gereğinden fazla ısıtmamalı)
* Ocaktan çıkarınca hiç bekletmeden su vermek gerek. Bekleme olunca ağız gibi en ince kesitli kısımlar en hızlı soğurlar.
* Su verirken de esasen bıçağın şekline bağlı olarak belki  1-2 saniye kadar tercihen tuzlu olan suya sonra yağa sokmalı.
* Meneviş verilmemiş bıçağı da düzeltmek, düşürmek, zorlamaktan kaçınmak gerek.
* Menevişten önce bıçağı temizlemek meneviş gengini görebilmek için önemli.
* En sert olmasını istediğimiz ağız bölgesi en kolay ısınan bölgedir. Menevişte de ağzı gereğinden fazla ısıtmamaya dikkat etmek gerekir.


Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: circassian - 20 Ekim 2010, 15:32:37
Daha once O1 ve ck60 ile ve ne oldugu belirsiz bir dolu ege ile calistim, acikca soylemek gerekirse en cok bu celikte zorlandim. Kendi tecrubelerimi anlatayim:
1- Butun internet 1070 icin sertlestirme isisini 800-815 c gibi verirken bu celik ilginc bicimde 760 c de magnetik ozelligini kaybediyor. Tabii yeteri kadar bekletilirse .Yeri gelmisken soyleyeyim, bicagin ocaktan cikarildiginda hizli sogumasinin nedeni gereken isida gereken zaman kalmamasidir.
2- Benim ilik suda 800 ve ustu sertlestirme denemelerimin tamaminda bu celik hic beklemedigim sekillerde yamuldu. Suda 780 gibi bir isida yamulmadan sertlestirebildim, ama en iyi sonucu 780-800 c de sicak hidrolik yagi ile aldim
3- En basitinden gazli firin icin onerim yavas isitin ve miknatisi birkac bolgede birden deneyin. Bu cok tufal olusmasina yolacabilir ama daha saglam bir yol bence
4- Su kullanmayin , daha yuksek isilara ciktiginizda mutlaka yamuluyor, sicak bitkisel yag deneyin.
5- Sadece renge bakarak su vermek bayagi bir tecrube istiyor, ucuz tarafindan k tipi bir termokupl edinmeye bakin ,
son olarak temennim bunun kirdiginiz son bicak olmasidir
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: turan tactical - 20 Ekim 2010, 18:19:47
benim elimdeki talas marka bıçağı da referans olarak düşünebilirsiniz gibi geldi ;)

dilerseniz kargoya vereyim, kullanarak karar verin.

Emin bey,
Kusura bakmayın konu dışına çıkacağım ama, bu Talas marka bıçağı nasıl temin ettiniz? Nereden satın aldınız? Şu an Kayseri'nin Talas ilçesindeyim 1.5 aydır ve şok oldum eğer ilçeye ait böyle bir üretim varsa ve bilmiyorsam utanırım :)
Saygılar,
TT
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: sefaçabuk - 20 Ekim 2010, 20:03:47
Bilal bıçağına üzüldüm ama sen üzülme, bunların hepsine "deneyim" diyoruz ;) karlısın yani bir yanıyla. Emre Usta gereken herşeyi güzelce yazmış ( ustam eline sağlık nefis bir yazı olmuş :2up) Bir ekleme de ben yapayım, bu tür emek verilen işlerde asıl denemeyi yapmaktan mümkün olduğunca uzak durmakta yarar var. Bunun yerine aynı çelikten bir kaç deneme yapmak her açıdan daha avantajlı, en azından gözler sıcaklığın rengine alışır, su vermede geçen sürede en iyi sonuç hangi zaman aralığında hangi sıvıda oldu vsvs bir dolu olumlu ya da olumsuz durumu kendinize gözlemleme şansı tanırsınız. Geçmiş olsun, kolay gelsin.
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: emin albayrak - 20 Ekim 2010, 22:36:14
benim elimdeki talas marka bıçağı da referans olarak düşünebilirsiniz gibi geldi ;)

dilerseniz kargoya vereyim, kullanarak karar verin.

Emin bey,
Kusura bakmayın konu dışına çıkacağım ama, bu Talas marka bıçağı nasıl temin ettiniz? Nereden satın aldınız? Şu an Kayseri'nin Talas ilçesindeyim 1.5 aydır ve şok oldum eğer ilçeye ait böyle bir üretim varsa ve bilmiyorsam utanırım :)
Saygılar,
TT

üsküdardaki küçük bir av bayisinden almıştım. bu markayı ben de ilk defa orada gördüm, bir daha da göremedim... eğer firma olarak bulabirseniz ben de sevineceğim :)
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: drezin - 20 Ekim 2010, 23:11:55
Emre usta mükemmel anlatmışsın hiç denemesemde resmen olayı yaşadım okurken. ilk denemeyi bende yapıcam yakında. Bilal' in sonucunu okuduktan sonra düşündüğümden dahada dikkatli olmam gerektiğini anladım. burda bir sorum olacak. termokulp ve dijital temometre propan veya gaz beton fırın üzerinde nasıl kullanılıyor. bunlarla bıçağınmı yoksa fırınınmı sıcaklığı ölçülüyor?
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: Berke Boyacı - 20 Ekim 2010, 23:42:21
benim elimdeki talas marka bıçağı da referans olarak düşünebilirsiniz gibi geldi ;)

dilerseniz kargoya vereyim, kullanarak karar verin.

Emin bey,
Kusura bakmayın konu dışına çıkacağım ama, bu Talas marka bıçağı nasıl temin ettiniz? Nereden satın aldınız? Şu an Kayseri'nin Talas ilçesindeyim 1.5 aydır ve şok oldum eğer ilçeye ait böyle bir üretim varsa ve bilmiyorsam utanırım :)
Saygılar,
TT

üsküdardaki küçük bir av bayisinden almıştım. bu markayı ben de ilk defa orada gördüm, bir daha da göremedim... eğer firma olarak bulabirseniz ben de sevineceğim :)
Sayın TT. Lafa damlıyorum ama bence bu talasın başka bir dilde anlamı var. Google'dan talas knife diye arama yapınca çok sayıda ürün çıkıyor. Eminin bir türk firması olsa mutlaka adını türkiyedede duyururdu...
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: turan tactical - 20 Ekim 2010, 23:54:01
Berke'ciğim,
Üzerinde önce hilalleri görüp, ardından altında "Made in Turkey" ibaresini okuyunca aklıma geldi "belki" Türkiye'deki Talas'tır diye :D
Ama dediğin gibi Türk malı olmama ihtimali de vardır belki :D
Kızma sakın, takılıyorum :)
Saygılar,
TT
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: emrekipmen - 21 Ekim 2010, 00:34:15
Sağolunuz, uzun zamandır foruma pek bakamamıştım, kaşınıyordu ellerim şöyle uzun bir ukalalık yapmak için :)
Emre usta mükemmel anlatmışsın hiç denemesemde resmen olayı yaşadım okurken. ilk denemeyi bende yapıcam yakında. Bilal' in sonucunu okuduktan sonra düşündüğümden dahada dikkatli olmam gerektiğini anladım. burda bir sorum olacak. termokulp ve dijital temometre propan veya gaz beton fırın üzerinde nasıl kullanılıyor. bunlarla bıçağınmı yoksa fırınınmı sıcaklığı ölçülüyor?

İlk denemeyi aman üstünde emek harcamadığınız bir çelik parça üstünde (tabii bıçak hangi çelik ile yapıldıysa ondan) deneyiniz. Sertleşme tek başına başarı değildir, bunun yanında tane büyüklüğü de küçük olmalı, bu ikisi birden başarıyı belirler...
Termokupl tam olarak ucundaki ortamın ısısını ölçer, yani koltuk altına koyduğunuzda 36-37 derece gösterir, kaynar suda 100 dereceyi vs. Bu tür kapalı fırınlarda termokupl fırının o bölgedeki ısısını ölçecektir. Kömürlü bir ocakta ise işe yaramayacaktır büyük oranda, çünkü yanan odun kömürlerine (ısı kaynağına) temas eden termokupl çok yüksek değerler, külle kaplı yerlerde ise çok düşük değerler verecektir. Ancak gaz fırınlarında gazın yandığı hazne içinde oldukça homojen bir ısı ölçülür. Termokupl'un ucunun yerleştiği nokta bu açıdan çok önemli, brülörün alev püskürttüğü hatta olmamalı, genelde ben bıçağı yatırdığım bölgede ölçüm yaparım, ancak tam olarak doğru bir ölçüm sayılmayabilir, çünkü bu tür fırınların mutlaka odak sıcaklık bölgeleri ve nispeten daha soğuk bölgeleri vardır, bu açıcan propan fırının tasarımı çok önemli, eğer alev burgaçlanarak içeri giriyor ve bir yönde ilerliyorsa fırının içinde oldukça homojen bir ısı sağlanabilir, en doğru ölçümü bu tür ocaklarda yapabilirsiniz. Tek tuğla ocak veya daha profesyonel bir ocak olsun farketmez, öncelikle ocağın iç hacmi yuvarlak, köşesiz olmalı ki alev burgacı bir noktada takılmasın, sıcak nokta oluşturamasın, bunun  dışında brülör ağzı da fırının iç silindirine teğet giriş yapmalı ki alev dairesel bir şekilde burgaç yapabilsin...
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: Berke Boyacı - 21 Ekim 2010, 00:37:16
Dikattsizlik işte :) Bu saatte bu kadar oluyor. Okul, dershane, bıçak, okçuluk, kılıçsanatları, PC derken kayış kopuyor bi saatten sonra :)
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: halis ESEN - 21 Ekim 2010, 01:12:27
geçmiş olsun bilal 
kocaelinin rakımı   CK67  ye  iyi gelmiyor galiba :))  iki bıçak  kırdık  ama  ustalardan ne güzel   teknik bilgiler almamıza   yaradı   ayrıca   bu kırık  parçaları  tekrar tekrar  ısıtıp  normalizasyon yaparak   ısıl işlem tecrübemizi    artırabiliriz    değilmi ::)
ben   kırılan bıçağın  yarısını   döverek    biraz uzattım  ve yeni bir  bıçak yaptım sayılır   emre  ustanın   tavsiyesi ile  yağda  su verdim    sertlik  mutfakta kullandığım  orijinal  solingenle  aynı   her ikisinde de  eğe ile kıyaslama yaptım  diğer  piyasa bıçakları  yumuşak kalıyor 
yalnız   su verdiğim   yerde fırın olmadığı için   meneviş yapamadım   . su  verdikten hemen sonra   şalamu  ile birkaç  saniye  bıçağı  ısıttım   ara ara   tekrarladım  ve  havada soğuttum    tabi bu yaptığım   meneviş   olmadı ama   kendimi  rahatlattım  belkide 
bu ck67  de   birşey dikkatimi çekti  sanki normalizasyon yaparken    havada  soğutunca   çelik   sertleşiyor     başka  bir  durum da   ilk  büküldüğü   yerden   bükülme eğilimi  gösteriyor   
bazı   yerlerde  çok   hafif  çökmeler   meydana geliyor   henüz   ck67  den başka   çelikle çalışmadığım  için   bu çelik   üzerinde   tecrübe  edinirsek   bu  güne kadar  kullandığımız    yani  piyasamızda  bulunan  bıçaklar dan  çok  daha    tatmin  edici   bıçak  yapılabileceği  kanaati    edindim    bu  önyargı   belki ama    nedense  bu   ck yı sevdim:)       selamlar.
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: sefaçabuk - 21 Ekim 2010, 01:27:53
Eğer fırın olanağı yoksa menevişleme işlemi ocakta, oksi gaz alevinde, mangalda, mutfak ocağında vs vs yapılabilir. Bunda herhangi bir sakınca yoktur. Sonuçta yapılan bu işlem de çelikteki aşırı gerginliği alan bir işlemdir ve menevişlemedir, bu nedenle rahat olun. Malzeme eğer büküldüğü yerden tekrar bükülüyorsa bunun bir kaç nedeni olabilir. Kısaca ya normalizasyon iyi yapılmamıştır ya da geometrik formdan kaynaklanan bir durum vardır. Belkide yağa-suya daldırdığınızda ya yeteri kadar hareket ettirmiyorsunuzdur yada tam dik değil biraz açıyla daldırıyorsunuzdur.
Bildiğiniz ve üzerinde sürekli çalıştığınız çelik, iyi tanıdığınız arkadaş gibi olur bir süre sonra :) huyunu suyunu, neyi sevip neyi sevmediğini öğrenir ona göre davranırsınız ;)
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: muharip - 21 Ekim 2010, 09:31:16
Efendim bütün emek sarfedip cevap yazanlara üzüntümü paylaşanlara hassetende Emre ustama çok teşekkür ederim.

Emre ustam yani beni mahçup ettiniz. Bir dava dilekçesinin nasıl yazıldığını nasıl beyin mesaisi sarfedildiğini düşündüğümde sizin bu yazınızın değerini daha iyi anlıyorum.

Acemi arkadaşlara tavsiyem ise ustaların söylediğiyle bir konuda çelişecek. Arkadaşlar ustalar ilk ısıl işlemi değer vermediğiniz parçalarda yapın diyorlar ya inanmayın! Aksine ilk ısıl işlem tecrübenizi en çok emek verdiğiniz gözünüz gibi baktığınız bıçağınızda yapın ki yanlış yapıp kırıldığında gözleriniz faltaşı gibi açılsın ???

Ondan sonra bakın bakalım nasıl yazılanları dikkatle okuyup en ufak bir ayrıntıyı bile kaçırmıyorsunuz >:D Misal: bu satırları yazan şahıs.

İlk iş bir termokupl ve dijital termometre almak olacak. Bu konuda da arkadaşların yön göstermesine ihtiyacım var. Zira gogıl dayı bu konuda bana pek yardımcı olmadı. Hani meşhur espridir "Gogıl bana karı bul lan Allahsız."  ;D

Tekrar çok çok teşekkür ederim. Zamanım kısıtlı sizlerin güzel yorumlarına ayrıca ayrıntılı cevap vermek istiyorum inşallah.


Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: emrekipmen - 21 Ekim 2010, 15:08:13
Keyifle efendim, teşekküre gerek yok ...

Termokupl K tipi lazım. Açıkçası ben de "gogl" abiden bişey bulamadım, en son paslanmaz kılıflı k tipi termo kupl almıştım refsan'dan, 90-100 lira civarı olmalı. Kılıfsız olanlar daha ucuz ama bunun için sanırım dışarı çıkıp biraz sanayi gezmek gerek...

PID kontrolörlü dijital termostatlar 50 lira ile 100 lira arasında bulunabiliyor. Hem seyyar ölçüm yapabilirsiniz, ilerde elektrikli fırın yaparsanız ya da yaptırırsanız kontrolör ve termokupl olarak elinizdekileri kullanıverirsiniz, ekstra masrafa gerek kalmaz. O zamana kadar da seyyar ekipman imkanınız olur 0 ile 1200 derece arasında hatasız ölçüm yapabilen...

Gitti gidiyor veya sahibinden com'da bazen dijital termostatlar güzel fiyatlara bulunabiliyor. Ben sadece sahibinden'de bulabildim aradığımda şu anda: http://www.sahibinden.com/ilan/alisveris-elektronik-test-olcum-cihazi-termometre-emko-dijital-pid-termostat-esm4420-bedava-kargo/detay? (http://www.sahibinden.com/ilan/alisveris-elektronik-test-olcum-cihazi-termometre-emko-dijital-pid-termostat-esm4420-bedava-kargo/detay?)
Eğer biraz daha ucuz isterseniz aynı aletler arada bir 50-60 lira civarına gittigidiyora düşebiliyor. Ben en son Enda ETC 4420 tipi bir termostatı sanırım 50 lira civarına alabilmiştim.
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: muharip - 21 Ekim 2010, 15:41:43
Aslında bu Gogıl hayatımıza ne kadar hakm olmuş. İnternete girmek için tıkladığımda onun sayfası karşılıyor, tarayıcım onun üretimi eposta hesabım onun hizmeti...

Eylem Ustanın k tipi termokupl için 30 tl'ye buldum dediğini hatırlıyorum. Kendisi bulunmayanları bulma üstelikte ucuza bulma konusunda epeyce usta. artık bizede bir yol gösterir :-\

Birde dijital termometre ile termokupl bağlantısı nasıl yapılır yahut ikisi bir arada olanı var mıdır acaba?
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: emrekipmen - 21 Ekim 2010, 16:38:59
O iş basit, dijital termometrenin birkaç girişi ve çıkışı vardır arkasında, bunlardan ikisi termokupl + - bağlantılarıdır, bunlara termo kupl'u bir tornavida vasıtasıyla bağlar pirize termostatın fişini takarsınız... O kadar, korkacak bişey yok yani :) Bazılarında termokupl seçmek gerekir, termostatın menüsünden K tipi diye seçilince çalışmaya hazır olursunuz...
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: deserteagle - 21 Ekim 2010, 22:07:20
Ustalık değil alın teri. Ne kadar google'da aradım, piyasada ne kadar dolandım bir bilseniz.

Gogıl-fu yaptım ve kendi yazdıklarımı buldum. Bulduklarımı harmanlayıp balyaladım:

eylem bey içi ytong galiba ytongun dışına seramik yünü kaplayıp saç tan bir kasamı yapacaksınız..

Elektrikli fırında ytong kullanmadım; tip23 tuğla kullandım. Doğru, dışına bir kat seramik battaniye sarıp sac bir kasaya koyacağım.

(http://eylemcengiz.com/workshop/furnace_in_progress__05.jpg)
Fırının önden görünüşü (Hâlâ yarım...)

Eylem, sen kontrolor ve termokupla toplam ne vermistin ?

134 liraya profil kontrolörü (ENDA EPC4420 (http://www.enda.com.tr/TR/Urunler/Urunler.aspx?UrunID=209)) ve 50 A'lik SSR (Solid state relay) almıştım. Bana o kadar amper gerekmiyordu ama elde olan oydu, onu aldım. Karaköy'de Mühendisler Elektrik vs.vs. (http://www.muhendisler.com.tr/) 'den aldım.

K tipi termokupl'u 30 küsur liraya mı aldım yokda o başka bir şey miydi hatırlamıyorum ama azami 30 küsur liraya olacaktı. Termokupl'u aldığım yerden kanthal rezistans, izolasyon boncuğu, 4 kanallı ocak taşı vs. de almıştım. Mekânın adını hatırlamıyorum ama belki Baykal olabilir. Alışverişi yaptığım mekan Karaköy'de Okçumusa Caddesinde. Rezistansı istediğiniz değer için sarıyorlar.

(http://eylemcengiz.com/workshop/termokupl_ve_izolator_01.jpg)
K termokupl

(http://eylemcengiz.com/workshop/termokupl_ve_izolator_02.jpg)
K termokupl


Kanthal rezistansı ben kaç wattlık ve kaç adet istediğimi söylemiştim. Mekandaki arkadaş da hemen makinede sarıp vermişti. 1700 watt civarı üç tane rezistans istemiştim. Çok tutmadığını hatırlıyorum. Hiç emin değilim ama 15-16 gibi bir şeydi sanki tanesi.  ::)

Mekan önceden de dediğim gibi Okçumusa Caddesi'nde bir yerdi.



Fotoğraftaki seramik borunun problem yaratabileceğini düşünüyorum. Telin arka tarafta kalan yarısının ısısı tuğla ve seramik arasında hapsolurmuş gibi geliyor bana...



Altıngöz galiba benim de tuğlaları aldığım yerdi...
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: zucchero - 08 Aralık 2011, 17:47:07
Herkesin şu andaki bilgi birikimini zorluklarla, emekle, terle elde ettiğini biliyordum ama yine de bu konu başlığı beni çok rahatlattı. Aynı sorunları, sıkıntıları herkesin yaşadığını görmek biraz cesaret de veriyor açıkçası...
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: muharip - 08 Aralık 2011, 18:40:43
Cesaretinizi kaybetmeyin. En önemlisi denemeyi bırakmamak. Ustalarda bu hatalara düşmüştür umarım.
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: BAM_35 - 27 Ekim 2012, 23:57:46
Eylem önemli noktaları açıklamış, önemli olan neyin neden olduğunu tespit etmek. Bıçağınızın başına gelene üzüldüm, ama ilk denemelerde bunların olması çok doğal, işin iç yüzü dışardan görünenden farklı, işin içine ısıl işlemin "ısıl" değerleri girince çelik için genelde 1 derecenin bile önemi olduğu anlaşılıyor pratikte. Yani iş hiç bir zaman "çeliği kızdır sonra suya sok" şeklinde basitleştirilemiyecek bir olay...

Öncelikle Eylem'in yukarda sıraladıklarından bıçağın simetrisi konusu. En azından eğimler az çok birbirine yakın olmalı ki sertleşme sırasında bıçağın bir yarısında bükülme olmasın.

Bizim uğraştığımız biçimler genelde sanayi standartları açısında çok ince ve narin parçalar ısıl işlem için. Bu yüzden endüstriyel ısıl işlem yöntem ve değerleri tam olarak bizim işimizde işe yaramayabiliyor. Yani eğe çelikleri su çelikleridir deriz ama bu aslında endüstriyel üretim açısından böyle, bizim çalıştığımız inceliklerde aynı çelik pekala ince bir madeni yağda da sertleşebiliyor mesela. Bu açıdan kimsenin standartlaşmış bir ısıl işlemden söz etmesi pek kolay olmayacaktır, büyük bir bıçak ile bir küçük meyva bıçağı aynı yöntemlerle ısıl işlem yapılmayabilir ancak sonuç ikisi için de başarılı olabilir.

Önemli noktalara devam: stres noktaları

Çeliğin sıcak östenit yapısından soğuyarat martensite dönüşümü aşamasını tasavvur edebilmek gerekiyor. Şöyle düşünmek belki yardımcı olur: Bir göl düşününüz, su sonuçta tüm göl boşluğunu rahatlıkla doldurur, herhangi bir gerilimi yoktur bu açıdan bu yapının donması sırasında kristalleşmesi de sorunsuz olacaktır çünkü yapıda herhangi bir düzensizlik yoktur. Ancak su vermek için ısıttığınız bıçağı belli bir formda kapana kısılmış bir sıvı gibi tasavvur ediniz, suya-yağa soktuğunuzda ise bu yapı uzunlamasına genişliyor ancak yapı katı formda. Hızla iğne şeklinde martensit kristalleri bu sıvı yapının içinde birbirinin üstünde yığılarak oluşuyor. Yapının kristalleşmesi sırasında belli bir şekle hapsedilmiş olmasından dolayı şeklin en dış bölgelerinde gerilim müthiş miktarda artıyor, sanki tamamne su ile dolu bir şişenin içinde suyun hızla donup şişeyi patlatması gibi. Bu açıdan bakarsanız aslında yeni su verilmiş bir bıçağı kuş tüyü yataklarda yatırmak gerek. Değil yamukluğunu filan düzeltmeye çalışmak, sıkıca tutmaya bile korkmak lazım, o noktada bıçağın içinde patlamayı bekleyen müthiş bir kuvvet var. Bu genelde ilk dikkatsiz denemelerde ikiye bölünmüş bıçaklar olarak son bulan derslerin ana fikri...

Şu resime bir bakalım:
(http://www.spaceflight.esa.int/impress/text/education/Images/Glossary/GlossaryImage%20032.png)
Bu ısıl işlemden önce güzelce normalize ettiğimiz çeliğin mikroskopik görüntüsü. Perlitin "yapraksı" formundan bir örnek, ferrit kristaller ve arka planda sementit. Ancak en en önemlisi, bu yapının olabildiğince homojen olması. Tüm kristaller aynı büyüklükte, yapının ortasında büyümüş ve birbiriyle birleşerek devasalaşmış sementit yapılar yok, herşey son derece huzurlu görünüyor. İşte bu noktaya varmak için tüm bıçağın eşit bir şekilde (homojen) ısıtılması ve havada kendi halinde soğutulması gerekiyor. Bunu ilk yaptığınızda aradaki düzendiz ve kocaman sementit blokları eritecek kadar yüksek ısılara çıkmanız gerekiyor, çünkü ortamda bunlardan bolca var yumuşatılmış çelik dediğiniz anda işlemeye uygun ancak ısıl işleme uygun değil demek. Bunu hazırlamak için:

1- Su verdiğiniz ısının hayli üstünde
2- Su verdiğiniz ısıda
3- Su verdiğiniz ısının biraz altında (örneğin manyetik noktada) ,
havada soğutma işlemi yapmalısınız. Bu aşamaların hepsi önemli, atlamayın. En az 3 aşamada bu çeliğinizi hazırlayın su vermeye. Ancak bu işlemleri yaparken bıçağın tümünün eşit ısınması önemli. Bir yeri sarı diğer yeri turuncu filan olmamalı, normalize etmek yerine daha beter olur iç yapısı...



Normalizasyon bu işin bel kemiği, eğer bunu düzgün yapmıyorsak sertleştirme ve menevişi ne kadar dikkatli yaptığımızın manası yok.

Ancak iyi normalleştirme de tek başına ısıl işlemin başarısını garantilemez. Ayrıca stras kaynaklarını azaltmalı.
Bundan kasıt şudur: sertleşirken genişleyen ve uzayan martensit yapı bir engelle karşılaştığında onu atlayıp devam edemeyeceğinden o noktada gerilim birikir: sanki yangın alarmı verilmiş bir sinemanın çıkış kapısında olmasını beklediğiniz türden bir gerilim birikimi.
Normalde eğer engel yoksa yapı şöyle görünecektir mikroskop altında:
(http://www.threeplanes.net/images/martensite.jpg)
Gördüğünüz gibi eski rahat perlit yapı içi iğnelerle dolu birşeye dönüşmüş.
Ancak eğer bu yapının dönüşümünde bir engel varsa:
(http://pardo.net/bike/pic/fail-009/Tiweld5.jpg)

Tüm yapının sonunda o noktadan kırılmasına neden olacak bir "mikro çatlak" oluşmuş. Onun için ısıl işlem öncesi en azından 120 hatta daha iyisi 240 kum zımparaya kadar yüzeyleri temizlemek lazım. Bu en az normalizasyon kadar önemli sağlıklı bir ısıl işlem için. Mikroskop altında derin eğe çizikleri ya da 40 kum çiziği gibi cizikler, derin bir kanyon gibi görünecektir. Bu çiziklerin de dibindeki dik açılı köşe aynı yukardaki stres kırığı resmindeki gibi görünecektir.

Aynı zamanda aynı gerilimler bıçağın sırtında, deliklerin kenarlarında, ağız kenarında, uçta oluşacaktır. Isıl işlem öncesi tüm bu keskin dönüşü olan bölgeleri "mikroskopik" bile olsa yumuşatmanız gereklidir. Yapacağınız 3 dakikalık bir zımpara işi yeterli olacaktır. Elinize bir parca 120 veya 220 kum zımpara kağıdı alın ve tüm köşeleri hafiften parmağınızla uzunlamasına zımparalayın. Belki gözle görünür bir değişiklik olmaz ama emin olun o bölgede gerilim en azından artık tek bir noktada birikmeyip mikroskopik açıdan geniş bir alanda birikecektir. Aynı şekilde deliklerin keskin kenarları için de aynı şeyi yapınız. Ayrıca ısıl işlem öncesi gravür, damga, derin aşındırma vs.'den olabildiğince uzak durunuz. En azından su çelikleri için, bu tür ısıl işlem öncesi yapacağınız süslemeler ilerde bıçağınızın bu noktalardan kırılarak kullanıcının elinde kalmasına neden olabilir.


Geldik su verme olayına:

Su vermek denilen şey aslında tamamen ısı ve zaman bağlantılı bir grafikten ibaret. Bunu anladığınız anda su vermek olayı çok kolaylaşır sizin için. Grafik şu:
(http://www.sv.vt.edu/classes/MSE2094_NoteBook/96ClassProj/examples/icnew2.gif)

Bu grafik aslında anlaşılması çok basit bir grafik: "Y" aksisinde ısı var, yani dikine yukarı çıktıkça ısı yükseliyor. "X" aksisinde ise zaman var, yani sağa doğru saniyeler ilerliyor...

Bir de bu grafiğin içinde üş tane eğri çizgi var, bu eğri ise çeliğin kristal dönüşümlerini gösteren bir grafik...

Isıttığımız çeliği soğuturken bu grafiği şöyle okumak lazım, En tepe ve en solda bir noktadasınız ilk başta, yani zaman daha 0 saniyede ve ısı 700 derecenin üzerinde bir ısıda, sonra çeliği soğutuyorsunuz, mesela 10 saniye içinde 500 dereceye düştü çeliğinizin ısısı, bu durumda grafiğe dönüp bir bakalım 500 derecede 10 saniye içinde çeliğin yapısı ne olmuş diye: Gördüğünüz üzere bu nokta tam da "perlit burnu" dediğimiz eğrinin içine girmiş, yani çeliğimiz bu noktadan sonra soğumaya devam etse de artık en azından yapının %50'si perlit olacaktır.
Hadi diyelim hızlı soğutmayı başardık, ısı 10 saniyede 200 dereceye düştü, bunun için şunu yapalım: en baştaki noktamızdan, yani en tepe ve en sol noktadan 200 derece ve 10 saniyeye denk gelen noktaya bir çizgi çekelim. Fark edeceksiniz ki bu çizgi sağdaki perlit eğrisine değmemiş, bu durumda bu işi kıvırdık, artık tüm yapı martensite dönüştü, kutlarım  ;) Ancak unutmayın bu grafik her çelik için farklı farklıdır. Bu yüzden her çeliğin istediği soğutma hızı farklı olacaktır. Yukardaki grafik sanırım 1095 için bir grafik...



Su vermenin diğer dikkat edilmesi gereken püf noktası da yapıyı çözdüğünüz ısıda bıçağı ne kadar tuttuğumuz. Öncelikle bıçağı ısıttığınızda olan olayları tasavvur etmek lazım:

Isıttıkça karbon atomları demirden uzaklaşır, tüm yapı östenit denilen bir yapı içinde çözünmeye başlar, aynı suyun içine atılmış tuzun çözünmesi gibi. Ancak tuzun ne kadar zamanda suya karıştığının bilgisi bizim için çok önemlidir. Yani suya tuzu döker dökmez su hemen tuzlu olmayacaktır, bir zaman geçmesi gerekir. Aynı şekilde çeliğimizi de östenizasyon ısısına çıkarır çıkarmaz tüm yapı hemen çözünüvermez, bunun için biraz zaman geçer. Bu geçecek zaman da yine çeliğimizin ne olduğuna bağlıdır. Mesela Ck67 ile çalışıyorsanız bunun için 3-5 dakika yeterli olabilir ama 1095 için 10 dakika, D2 için 45 dakika geçmesi gerekir. Bunun anlamı su verdiğiniz çelik su verme ısısına çıktığında o çelik her ne ise bir süre çeliği o ısıda sabit tutmanız gerek. Belki bu peynirli börek yaparken kolay bir iştir, sonuçta böreği yarım saat 170 derecelik fırına atarsınız işi biter. Ancak yüksek ısılarda bu iş o kadar kolay olmuyor, ısı kaybı ısı miktarınca artıyor, herşeyin sabit ısıda kalabilmesi ya büyük ustalık ister (kömür ve gazlı ocaklarda) ya da iyi bir elektronik ısıl kontrol gerektirir. Bu yüzden bu sürenin en az olduğu çelik tiplerinde işin acemliğinin atlatılması gerek, bu yüzden CK67 gibi çelikleri tavsiye ediyoruz yeni başlayanlara. Ancak özellikle bu tür basit kompozisyonlu çelikler kompleks çeliklerden daha duyarlıdır ısı düzeyine. Yani su verme ısısında bekletirken ısı gerekenden daha yüksekse bu sefer hızla yapıda taneleri büyütmeye başlarsınız, bu anlamda ısı ve zaman çok önemli iki değişken, yani örneğin ck67 çeliğinizi 780-810 dereceler arasında güvenle ısıl işleme tutabilirsiniz. Ancak ısı yükseldikce su verdiğiniz çelik ne yaparsanız yapın çok kolay kırılabilen bir yapıya kavuşacaktır. Bunun nedeni su verme ısısının üstündeki ısılara çıkan bekleme (demleme) süresidir. Bunun olmaması için bazıları ellerini korkak alıştırıp bu sefer daha düşük ısılarda su verirler, eh bunun sonucu da Burak'ın tavsiye ettiği gibi tam sertleşmiş çıkmaz. Ama bunun sadece az sertlik sorunu yoktur, ağız tutuşu da ciddi bir şekilde düşecektir. Yani 56 HRC sertlikte bir bıçak olabilir bu şekilde su verilmiş bıçak ama tam sertleştirilip menevişleme ile 56 HRC'ye yumuşatılmış bıçakla aşık atması mümkün değildir, yarı perlitli bir yapısı olduğundan menevişlenmiş martensit gibi sağlam ve aşınmaya dirençli bir hali olmayacaktır...

Isıl işlem yapmadan önce her meslekte olduğu gibi eğitim şart, bunun kendi kendine yapılanına biz "kırma testi" diyoruz  ;D Bir parça çelik alıyorsunuz elinize, uzunca bir parça olsun. Bunu giderek yükselen ısılarda su vererek deniyorsunuz. Her ısıl işlem sonrası çubuğun ucundan bir parça kırıp bunu bir kenara koyuyorsunuz. Sonuçta bariz bir şekilde giderek artan tane büyümesine kendi gözünüzle tanık olmış olursunuz. Bu en iyi kendinizi eğitme ve ocağınıza ve çeliğinize alışma pratiğidir. Bence bundan dolayı bu testi bir bıçak yapmadan önce yapmalısınız. Testin sonunda şöyle güzel bir sonuç sizi gerçek bir bıçağı hakkıyla su vermeye hazırlayacaktır:
(http://www.thecarvingpath.net/forum/uploads/post-1087-1179510533.jpg)

Su verme ortamı da çok önemli, bazı çelikler çok hızlı soğutma ister bazısı yavaş, bazısı durgun havada bile sertleşebilir. Bu açıdan 1050-1080 arası tüm çelikler rahatlıkla zeytin yağı, ince madeni yağ gibi yağlarda rahatlıkla sertleştirilebilir...

Eğer bükülme vs. olmuş ve düzleştirmek istiyorsanız şuna dikkat edin, bıçak yağdan veya sudan çıktıktan sonra deri kaynakçı eldiveniyle tutulabilir ama üstüne bir su damladığında su damlasının cızırdayarak fokurdamasına neden olacak kadar sıcak olmalı. Bu ısı ne diye soracak olursanız 300-200 derece arasında olmalı. Eğer yağda-suda fazla tutmuş da 200 derecenin altına düşmüşseniz aman ha hiç bir şekilde düzleştirmeye kalkışmayın, KESİNLİKLE kırarsınız bıçağı, düzlemek için bir daha ısıtın ve 800 derece civarında düzleyin, sonra yine normalizasyon yapıp yine su verin. Eğer düzledikten sonra normalizasyon yapmazsanız aynı yamulma aynen su verildiğinde geri dönecektir. Bir diğer yolu da 250 derece civarında meneviş yapıp hemen menevişten çıkar çıkmaz yamukluğu mengenede bükerek (aman çekiçle döverek değil, yine kırarsınız  :) ) düzlemek. Bu durumda el çabukluğu ve göz ayarı çok önemli oluyor. 250 derecenin altındaki meneviş derecelerinde yamukluğu düzeltmeye çalışmak genelde yine kırık bıçakla sonlanıyor...

Menevişi hiç bekletmeden yapınız, yani 200 derece civarında ısıtılmış hazır bir mutfak fırınınız el altında olsun su verme sonrası, oda ısısına düşer düşmez hemen menevişe sokarsanız büyük oranda tehlikeyi elemine edersiniz, sertleşmiş çelik meneviş verilmediği sürece o gerilimin altında kendi kendine çatlaklar geliştirebilir. Eğer 1095 gibi bir çelik ise elinizde meneviş için su verdikten sonra fırına yürümeyin bile, var gücünüzle koşun en iyisi, bu çeliğin su verdikten sonra durduğu yerde 5-10 dakika sonra kırıldığını gözlerimle gördüm  ???

Menevişiniz bu çeliklerde en az 190-200 derece civarında olmalı, daha düşük derecelerde bıçağınız tam menevişlenmeyebilir.


Muharip arkadaşımızın isteği üzere bir reçete haline getirmek gerekirse CK67 bir bıçak için:

1- Bıçağın 120 kum veya üzeri kumda temizlendiğinden emin olunuz. Zımpara çiziklerin kuyruktan uca doğru uzunlamasına olması en güvenlisidir, çünkü en büyük deformasyon uzunlamasınadır...
2- Tüm keskin kenarlar, sırtta, ağızda, delik kenarlarında tamamen elle yumuşatılmış olmalı...
3- Ocak ya da fırınınızın olduğu mekan olabildiğince loş ışıkta olmalıdır ki bıçağın ısı renklerini daha rahat seçebilesiniz.
4- Önce ocağınızı 600-700 derecelere kadar ön ısıtınız ve bu noktada bıçağı ocağa/fırına yerleştiriniz. Daha ocağı yakmadan bıçağı yerleştirmenin en büyük dezavantajı ısınma süresince bolca karbon yitirip oksitlenmesi, tufal tabakasının kalınlaşması olacaktır...
5- Önce 850 derecede 3-5 dakika kadar homojen ısıttığınız bıçağı bekletiniz sonra havada askıda bekletiniz oda ısısına kadar soğuması için, 10-15 dakika kadar alabilir bıçağın tamamen soğuması. Bu işlemi 800 ve 750 dereceler için tekrarlayınız.
6- Yukardaki maddede yapılan normalizasyon sonunda en zon aşamada tel bir fırça ile bıçak daha sıcakken yüzeyi fırçalamak tufal miktarını oldukça azaltacaktır.
7- 800 derece civarında 3 dakika kadar beklettiğiniz bıçağınızı ön ısıtılmış yağda soğutunuz. Bu işlemi kesin hareketlerle yapınız, ocaktan bir pense/maşa ile aldığınız bıçağı tek ve hızlı bir hareketle pensenin ağzına kadar daldırınız, kesin ve hızlı tek bir hareket olmalı, tereddüt olmamalı.
8- Bıçağı sokar sokmaz ileri geri yağın içinde hareket ettiriniz, sanki bıçağı yağ tenekesinin dibindeki birşeye saplamaya çalışırmış gibi. 4-5 saniye kadar sonra bıçağı çıkarıp kontrol ediniz, eğer fazla sıcak gibiyse yine daldırıp birkaç saniye kadar daha tutup çıkarınız ve kontrol ediniz.

9- Eğer deri eldivenle tutabileceğiniz bir ısıdaysa hemen yamulma var mı diye kontrol ediniz, bu aşamada hemen bir ışığa doğru gözle dikkatle kontrol ediniz, eğer yamulma varsa vakit kaybetmeden yamuk kısmı tersine bükmek suretiyle düzeltniz. Düzleşebildiği kadar düzeltiniz, bu arada bıçak fazla soğumuş mu kontrol ediniz, eğer üstüne düşen bir damla su cozutdamıyorsa artık düzleştirme ile uğraşmayın, tehlikeli noktaya gelmişsiniz demektir.

10- Oda ısısına kadar soğumasını bekleyebilir ya da beklemek istemiyorsanız yağa daldırabilirsiniz, birşey farketmez...

11- Meneviş fırınınız zaten hazır bir şekilde 200 civarı bir ısıda bekliyor olmalıdır. Fazla zaman kaybetmeden önce bıçağın ağzı veya sırtında eğe ile güzel sertleşip sertleşmediğini kontrol ediniz ve eğer tufal tabakasının altında eğe kayıp gidiyorsa bıçağı menevişe sokunuz...

12- İlk menevişinizi 1 saat yapınız. Fırını kapatmayınız, sadece içinden bıçağı alıp suya sokunuz, tamamen soğuduktan sonra yine fırına koyunuz ve 1 saat daha tutunuz.

13- Isıl işlemin başarısını bıçak menevişten çıktıktan sonra geçici bir ağız açarak pirinç testi ve doğrama testleriyle deneyiniz. Eğer ağız fazla kırılgansa meneviş ısısını biraz daha yükseltip bir saat daha menevişleyiniz.

14- Eğer pirinç testinde ağız tutuşu sorunluysa, yamulan küçük çentikler oluşuyorsa büyük ihtimal bu adımların birisinde bişeyler ters gitmiştir, en iyisi tekrar 1 numaralı maddeye dönüp tüm işlemleri tekrarlamak olacaktır...

15- Herşey iyi görünüyorsa ve testlerden başarı ile geçiyorsa bıçağınızı birkaç saat sirkeye yatırınız, hatta akşamdan sabaha bekletmek iyi olabilir, bu işlemden sonra ısıl işlem sonrası oluşan tufal tabakası büyük ölçüde gevşeyecektir, bıçağın temizliği rahat olacaktır.

16- Bir türlü doğru ısıyı tutturamıyorsanız, rahatsızlık verecek kadar sıkıntılı su verme deneyimleri yaşayıp duruyorsanız en iyisi siz de benim yaptığımı yapıp en basitinden bir termokupl ve ona bağlı ısıyı ölçmemizi sağlayan dijital termostatlardan bir tane alma zamanınız gelmiştir. Bu sayede en azından çoğu noktada ısı hakimiyetiniz altında olacaktır..

Bol şanslar...

Ben kaçırdıysam affedin ama bu tarz metinlerin yer aldığı "altın madeni veya kutsal kılavuz" gibi bir bölüm olsa? Fazla mı uluorta olur, gezerken çok şey öğreniyorum ama lazım olduğunda nerdeydi diye aranmak zor. Veya forumun üyeleri forum için işaretleme, favori yaratma gibi birşey yapabilseler?
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: DUMRU - 28 Ekim 2012, 00:44:58
,
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: emrekipmen - 28 Ekim 2012, 01:03:48
Gerçekten güzel yazı olmuş, övünmek gibi olmasın  ;D, unutmuşum yazdığımı sağol hatırlatma için. Kendi yazdıklarımı elimden geldiğince sabit konu yapmamaya çalışıyorum, çünkü kendi yazdıklarımı önemli bulsam da yanılıyor olabilirim, bu tür bir yazıyı bir başka moderatör değerli görürse sabit konu haline getirebiliyor. Bu arada acaba konuyu bölüp bi kısmını metalurji bölümüne mi taşımak doğru olur bilemedim...
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: BAM_35 - 28 Ekim 2012, 01:15:36
Valla ne diyeyim. Elimde kalan eğenin küçük yarısı hariç, 4 bıçaklık CK75 olunca önemli göründü. aradaki 8/10000 karbon ne kadar farkettirir kestiremiyorum ama...
Sanırım yeri metalurji.
Bu arada bulduğum anlamlı ısıl işlem açıklamalarını (malzeme bazında, bıçak için ve neyi neden yapmak/mamak gerektiği açıklamalı olmak koşulu ile) derlemeye başladım, hemen yerini buldu yazınız. Ufak bir sorum var Emre Bey, "neden bıçak?".
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: DUMRU - 28 Ekim 2012, 01:23:48
Murat Bey,  Sanırım "Neden bıçak?" sorunuzun cevabı sayesine var bu forum...
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: sefaçabuk - 28 Ekim 2012, 01:31:29
Gerçekten güzel yazı olmuş, övünmek gibi olmasın  ;D, unutmuşum yazdığımı sağol hatırlatma için. Kendi yazdıklarımı elimden geldiğince sabit konu yapmamaya çalışıyorum, çünkü kendi yazdıklarımı önemli bulsam da yanılıyor olabilirim, bu tür bir yazıyı bir başka moderatör değerli görürse sabit konu haline getirebiliyor. Bu arada acaba konuyu bölüp bi kısmını metalurji bölümüne mi taşımak doğru olur bilemedim...
Özellikle o yazıyı kesip, Metalurjiye sabitledim.
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: BAM_35 - 28 Ekim 2012, 01:45:50
Gerçekten güzel yazı olmuş, övünmek gibi olmasın  ;D, unutmuşum yazdığımı sağol hatırlatma için. Kendi yazdıklarımı elimden geldiğince sabit konu yapmamaya çalışıyorum, çünkü kendi yazdıklarımı önemli bulsam da yanılıyor olabilirim, bu tür bir yazıyı bir başka moderatör değerli görürse sabit konu haline getirebiliyor. Bu arada acaba konuyu bölüp bi kısmını metalurji bölümüne mi taşımak doğru olur bilemedim...
Özellikle o yazıyı kesip, Metalurjiye sabitledim.
:2up
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: sefaçabuk - 28 Ekim 2012, 02:10:24
Özellikle o yazıyı kesip, Metalurjiye sabitledim.
:2up
[/quote]
Anlayamadığım şu ki, benzer konular "hepsi bir arada" olmasa da zamanında bir başka formatta da olsa yazılmıştı
http://www.bicaksanati.com/forum/metalurji/su-verme-sertlestirme/
http://www.bicaksanati.com/forum/metalurji/demir-karbon-denge-diyagrami/
http://www.bicaksanati.com/forum/metalurji/menevisleme-gerginlik-giderme-temperleme/
http://www.bicaksanati.com/forum/metalurji/metalurjik-terimler/
http://www.bicaksanati.com/forum/metalurji/tavlama-cesitleri/
Şimdi yazılanlardan şüphe ettim, çok mu anlaşılmazlardı diye !
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: BAM_35 - 28 Ekim 2012, 03:08:21
İçerik o kadar zengin, konu o kadar büyük, zaman o kadar azki. Hızlı kavrayabiliyorum ama önce bulmam, alt yapıyı oluşturmam ve okumam gerekiyor. Az önce iki yazı okudum burada birçok şeyi netleştirdi okuduklarım. sonra yorumlara bakarken ilk başladığımda okuduğumu fark ettim. Farkındalık oluşmayınca bilgiyi damardan da alsam fark etmez. Anlamadığım bir şeyi de mümkün değil aklımda tutamam (arızalı bir durum ama makine böyle  :) ). Tasarım okuyana kadar tüm okul hayatımı kabusa çevirdi bu arıza. Özetle, tüm forumu başatan taramam lazım. Biraz adam olunca da kapılarınızı çalacağım, inşallah.
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: emrekipmen - 28 Ekim 2012, 16:13:52
Özellikle o yazıyı kesip, Metalurjiye sabitledim.
:2up
Anlayamadığım şu ki, benzer konular "hepsi bir arada" olmasa da zamanında bir başka formatta da olsa yazılmıştı
http://www.bicaksanati.com/forum/metalurji/su-verme-sertlestirme/
http://www.bicaksanati.com/forum/metalurji/demir-karbon-denge-diyagrami/
http://www.bicaksanati.com/forum/metalurji/menevisleme-gerginlik-giderme-temperleme/
http://www.bicaksanati.com/forum/metalurji/metalurjik-terimler/
http://www.bicaksanati.com/forum/metalurji/tavlama-cesitleri/
Şimdi yazılanlardan şüphe ettim, çok mu anlaşılmazlardı diye !
[/quote]

Ustam benim açımdan bu bahsettiğin konular, zamanında benim yazdıklarımdan çok daha doyurucu, şüphesiz. Ancak ben bu işin fazla akademik yönüne vakıf olmadığımdan kişisel algımı yansıttığım ve daha gündelik konuşma dilini kullanarak yazdığımdan konuya uzak insanlar tarafından daha okunabilir bulunuyor bu tür "çakırkeyf" yazılmış yazılar. Olaya ısıtma ve alıştırma anlamında yeni başlayanlara bu tarz materyali sunmak önemli olabilir. Ancak işin içine girdiğinde benim yazdığım gibi çerez yazılar değil, bahsi geçenler gibi daha nitelikli yazılar doyurmaya başlayacaktır tabii. Yani ustam aman şüphe etmeyesin kendinden lütfen, işin biraz içine giren insan için linkteki yazılar su gibi berrak  :2up
Başlık: Ynt: Acemilik
Gönderen: BAM_35 - 30 Ekim 2012, 01:36:06
Murat Bey,  Sanırım "Neden bıçak?" sorunuzun cevabı sayesine var bu forum...
Üstadım, cevabınız mesaj trafiğinde kaynamış, atlamışım, kusura bakmayın. Az önce sizin "İNZİVA" başlığınızı inceliyordum. Ayırabildiğim tüm zaman, enerji ve her tür kaynağımı "bıçak sanatı yolu"na ayırıyorum. Bugün artık inşaat malzemecileri açılmıştır diye gaz beton blok almak üzere yola çıktım, oğlumla (8 yaşında). "Baba sen ne hazırlığı yapıyorsun böyle hergün birşeyler alıyorsun" dedi. utandım, kendimden. Malzeme ve takım toparlamaya ayırdığım zamanın bıçak yapmaya ayırdığıma yakın olduğunu fark ettim. Tıpkı müziğin zevkine varacağına setin özellikleri, sesin şiddetine ve hoparlörlerin büyüklüklerine takılan insanlar gibi hissettim (kimse alınmasın bana uymaz, seven sever...).
Şu an ne yaptığınızı veya yapmadığınızı toparlayacak kadar hafızam mevcut değil ne yazıkki ama sürekli katkınızı görüyorum, avatar fotonuzu çok seviyorum ve ne yapar/yapmazsanız yapın, buradaki katılımınızın değer kattığını düşünüyorum. Eğer beğeneceğiniz (hatta başkalarının da beğeneceği) bir iş yapmak istiyorsanız, naçizane tavsiyem (ki genç tasarımcılara da aynını söylerim) birilerinin "güzel" dediğini yapmaya çalışmak yerine kendi sıkıntınızı çözecek "başka" birşey yapın. Bıçak değil sizin ihtiyacınıza özel kesebilen bir "şey" hatta sıfırdan değil varolan bir nesneyi bozup yapın. Mutlaka sizinle aynı ihtiyacı duyan birileri vardır ve onlar sizi anlayacaktır. Anlamasalarda bu "onların" sorunu, siz eylendikten sonra....

Bu arada gaz betonu ve çok ucuz bir ince testereyi aldım bugün :D

Bu arada şimdi yaşınızı farkettim, benden yaklaşık bir 10yıl öndesiniz. YAAAAA