Bıçak Sanatı - Forum

Acemilik

emin albayrak

  • *****
  • 3909
  • Meslek: grafik tasarımcı - 1979
  • Yer: istanbul / üsküdar
Ynt: Acemilik
« Yanıtla #40 : 20 Ekim 2010, 22:36:14 »
benim elimdeki talas marka bıçağı da referans olarak düşünebilirsiniz gibi geldi ;)

dilerseniz kargoya vereyim, kullanarak karar verin.

Emin bey,
Kusura bakmayın konu dışına çıkacağım ama, bu Talas marka bıçağı nasıl temin ettiniz? Nereden satın aldınız? Şu an Kayseri'nin Talas ilçesindeyim 1.5 aydır ve şok oldum eğer ilçeye ait böyle bir üretim varsa ve bilmiyorsam utanırım :)
Saygılar,
TT

üsküdardaki küçük bir av bayisinden almıştım. bu markayı ben de ilk defa orada gördüm, bir daha da göremedim... eğer firma olarak bulabirseniz ben de sevineceğim :)
testinin içinde ne varsa, dışına da o sızar...

www.instagram.com/mim_emin/

drezin

  • **
  • 52
  • Meslek: kamu
  • Yer: ankara
Ynt: Acemilik
« Yanıtla #41 : 20 Ekim 2010, 23:11:55 »
Emre usta mükemmel anlatmışsın hiç denemesemde resmen olayı yaşadım okurken. ilk denemeyi bende yapıcam yakında. Bilal' in sonucunu okuduktan sonra düşündüğümden dahada dikkatli olmam gerektiğini anladım. burda bir sorum olacak. termokulp ve dijital temometre propan veya gaz beton fırın üzerinde nasıl kullanılıyor. bunlarla bıçağınmı yoksa fırınınmı sıcaklığı ölçülüyor?

Berke Boyacı

Ynt: Acemilik
« Yanıtla #42 : 20 Ekim 2010, 23:42:21 »
benim elimdeki talas marka bıçağı da referans olarak düşünebilirsiniz gibi geldi ;)

dilerseniz kargoya vereyim, kullanarak karar verin.

Emin bey,
Kusura bakmayın konu dışına çıkacağım ama, bu Talas marka bıçağı nasıl temin ettiniz? Nereden satın aldınız? Şu an Kayseri'nin Talas ilçesindeyim 1.5 aydır ve şok oldum eğer ilçeye ait böyle bir üretim varsa ve bilmiyorsam utanırım :)
Saygılar,
TT

üsküdardaki küçük bir av bayisinden almıştım. bu markayı ben de ilk defa orada gördüm, bir daha da göremedim... eğer firma olarak bulabirseniz ben de sevineceğim :)
Sayın TT. Lafa damlıyorum ama bence bu talasın başka bir dilde anlamı var. Google'dan talas knife diye arama yapınca çok sayıda ürün çıkıyor. Eminin bir türk firması olsa mutlaka adını türkiyedede duyururdu...

Ynt: Acemilik
« Yanıtla #43 : 20 Ekim 2010, 23:54:01 »
Berke'ciğim,
Üzerinde önce hilalleri görüp, ardından altında "Made in Turkey" ibaresini okuyunca aklıma geldi "belki" Türkiye'deki Talas'tır diye :D
Ama dediğin gibi Türk malı olmama ihtimali de vardır belki :D
Kızma sakın, takılıyorum :)
Saygılar,
TT

emrekipmen

  • *****
  • 6065
    • Seçme Bıçaklar Albümüm
  • Yer: Bodrum
Ynt: Acemilik
« Yanıtla #44 : 21 Ekim 2010, 00:34:15 »
Sağolunuz, uzun zamandır foruma pek bakamamıştım, kaşınıyordu ellerim şöyle uzun bir ukalalık yapmak için :)
Emre usta mükemmel anlatmışsın hiç denemesemde resmen olayı yaşadım okurken. ilk denemeyi bende yapıcam yakında. Bilal' in sonucunu okuduktan sonra düşündüğümden dahada dikkatli olmam gerektiğini anladım. burda bir sorum olacak. termokulp ve dijital temometre propan veya gaz beton fırın üzerinde nasıl kullanılıyor. bunlarla bıçağınmı yoksa fırınınmı sıcaklığı ölçülüyor?

İlk denemeyi aman üstünde emek harcamadığınız bir çelik parça üstünde (tabii bıçak hangi çelik ile yapıldıysa ondan) deneyiniz. Sertleşme tek başına başarı değildir, bunun yanında tane büyüklüğü de küçük olmalı, bu ikisi birden başarıyı belirler...
Termokupl tam olarak ucundaki ortamın ısısını ölçer, yani koltuk altına koyduğunuzda 36-37 derece gösterir, kaynar suda 100 dereceyi vs. Bu tür kapalı fırınlarda termokupl fırının o bölgedeki ısısını ölçecektir. Kömürlü bir ocakta ise işe yaramayacaktır büyük oranda, çünkü yanan odun kömürlerine (ısı kaynağına) temas eden termokupl çok yüksek değerler, külle kaplı yerlerde ise çok düşük değerler verecektir. Ancak gaz fırınlarında gazın yandığı hazne içinde oldukça homojen bir ısı ölçülür. Termokupl'un ucunun yerleştiği nokta bu açıdan çok önemli, brülörün alev püskürttüğü hatta olmamalı, genelde ben bıçağı yatırdığım bölgede ölçüm yaparım, ancak tam olarak doğru bir ölçüm sayılmayabilir, çünkü bu tür fırınların mutlaka odak sıcaklık bölgeleri ve nispeten daha soğuk bölgeleri vardır, bu açıcan propan fırının tasarımı çok önemli, eğer alev burgaçlanarak içeri giriyor ve bir yönde ilerliyorsa fırının içinde oldukça homojen bir ısı sağlanabilir, en doğru ölçümü bu tür ocaklarda yapabilirsiniz. Tek tuğla ocak veya daha profesyonel bir ocak olsun farketmez, öncelikle ocağın iç hacmi yuvarlak, köşesiz olmalı ki alev burgacı bir noktada takılmasın, sıcak nokta oluşturamasın, bunun  dışında brülör ağzı da fırının iç silindirine teğet giriş yapmalı ki alev dairesel bir şekilde burgaç yapabilsin...

Kipmen Sanat web sitesi

Berke Boyacı

Ynt: Acemilik
« Yanıtla #45 : 21 Ekim 2010, 00:37:16 »
Dikattsizlik işte :) Bu saatte bu kadar oluyor. Okul, dershane, bıçak, okçuluk, kılıçsanatları, PC derken kayış kopuyor bi saatten sonra :)

halis ESEN

  • ***
  • 201
  • Meslek: elektronik--- iktisat
  • Yer: kocaeli
Ynt: Acemilik
« Yanıtla #46 : 21 Ekim 2010, 01:12:27 »
geçmiş olsun bilal 
kocaelinin rakımı   CK67  ye  iyi gelmiyor galiba :))  iki bıçak  kırdık  ama  ustalardan ne güzel   teknik bilgiler almamıza   yaradı   ayrıca   bu kırık  parçaları  tekrar tekrar  ısıtıp  normalizasyon yaparak   ısıl işlem tecrübemizi    artırabiliriz    değilmi ::)
ben   kırılan bıçağın  yarısını   döverek    biraz uzattım  ve yeni bir  bıçak yaptım sayılır   emre  ustanın   tavsiyesi ile  yağda  su verdim    sertlik  mutfakta kullandığım  orijinal  solingenle  aynı   her ikisinde de  eğe ile kıyaslama yaptım  diğer  piyasa bıçakları  yumuşak kalıyor 
yalnız   su verdiğim   yerde fırın olmadığı için   meneviş yapamadım   . su  verdikten hemen sonra   şalamu  ile birkaç  saniye  bıçağı  ısıttım   ara ara   tekrarladım  ve  havada soğuttum    tabi bu yaptığım   meneviş   olmadı ama   kendimi  rahatlattım  belkide 
bu ck67  de   birşey dikkatimi çekti  sanki normalizasyon yaparken    havada  soğutunca   çelik   sertleşiyor     başka  bir  durum da   ilk  büküldüğü   yerden   bükülme eğilimi  gösteriyor   
bazı   yerlerde  çok   hafif  çökmeler   meydana geliyor   henüz   ck67  den başka   çelikle çalışmadığım  için   bu çelik   üzerinde   tecrübe  edinirsek   bu  güne kadar  kullandığımız    yani  piyasamızda  bulunan  bıçaklar dan  çok  daha    tatmin  edici   bıçak  yapılabileceği  kanaati    edindim    bu  önyargı   belki ama    nedense  bu   ck yı sevdim:)       selamlar.

Ynt: Acemilik
« Yanıtla #47 : 21 Ekim 2010, 01:27:53 »
Eğer fırın olanağı yoksa menevişleme işlemi ocakta, oksi gaz alevinde, mangalda, mutfak ocağında vs vs yapılabilir. Bunda herhangi bir sakınca yoktur. Sonuçta yapılan bu işlem de çelikteki aşırı gerginliği alan bir işlemdir ve menevişlemedir, bu nedenle rahat olun. Malzeme eğer büküldüğü yerden tekrar bükülüyorsa bunun bir kaç nedeni olabilir. Kısaca ya normalizasyon iyi yapılmamıştır ya da geometrik formdan kaynaklanan bir durum vardır. Belkide yağa-suya daldırdığınızda ya yeteri kadar hareket ettirmiyorsunuzdur yada tam dik değil biraz açıyla daldırıyorsunuzdur.
Bildiğiniz ve üzerinde sürekli çalıştığınız çelik, iyi tanıdığınız arkadaş gibi olur bir süre sonra :) huyunu suyunu, neyi sevip neyi sevmediğini öğrenir ona göre davranırsınız ;)

muharip

  • ***
  • 133
  • Bilal 1977
  • Yer: Kocaeli
Ynt: Acemilik
« Yanıtla #48 : 21 Ekim 2010, 09:31:16 »
Efendim bütün emek sarfedip cevap yazanlara üzüntümü paylaşanlara hassetende Emre ustama çok teşekkür ederim.

Emre ustam yani beni mahçup ettiniz. Bir dava dilekçesinin nasıl yazıldığını nasıl beyin mesaisi sarfedildiğini düşündüğümde sizin bu yazınızın değerini daha iyi anlıyorum.

Acemi arkadaşlara tavsiyem ise ustaların söylediğiyle bir konuda çelişecek. Arkadaşlar ustalar ilk ısıl işlemi değer vermediğiniz parçalarda yapın diyorlar ya inanmayın! Aksine ilk ısıl işlem tecrübenizi en çok emek verdiğiniz gözünüz gibi baktığınız bıçağınızda yapın ki yanlış yapıp kırıldığında gözleriniz faltaşı gibi açılsın ???

Ondan sonra bakın bakalım nasıl yazılanları dikkatle okuyup en ufak bir ayrıntıyı bile kaçırmıyorsunuz >:D Misal: bu satırları yazan şahıs.

İlk iş bir termokupl ve dijital termometre almak olacak. Bu konuda da arkadaşların yön göstermesine ihtiyacım var. Zira gogıl dayı bu konuda bana pek yardımcı olmadı. Hani meşhur espridir "Gogıl bana karı bul lan Allahsız."  ;D

Tekrar çok çok teşekkür ederim. Zamanım kısıtlı sizlerin güzel yorumlarına ayrıca ayrıntılı cevap vermek istiyorum inşallah.


Ustalık temkindir.

emrekipmen

  • *****
  • 6065
    • Seçme Bıçaklar Albümüm
  • Yer: Bodrum
Ynt: Acemilik
« Yanıtla #49 : 21 Ekim 2010, 15:08:13 »
Keyifle efendim, teşekküre gerek yok ...

Termokupl K tipi lazım. Açıkçası ben de "gogl" abiden bişey bulamadım, en son paslanmaz kılıflı k tipi termo kupl almıştım refsan'dan, 90-100 lira civarı olmalı. Kılıfsız olanlar daha ucuz ama bunun için sanırım dışarı çıkıp biraz sanayi gezmek gerek...

PID kontrolörlü dijital termostatlar 50 lira ile 100 lira arasında bulunabiliyor. Hem seyyar ölçüm yapabilirsiniz, ilerde elektrikli fırın yaparsanız ya da yaptırırsanız kontrolör ve termokupl olarak elinizdekileri kullanıverirsiniz, ekstra masrafa gerek kalmaz. O zamana kadar da seyyar ekipman imkanınız olur 0 ile 1200 derece arasında hatasız ölçüm yapabilen...

Gitti gidiyor veya sahibinden com'da bazen dijital termostatlar güzel fiyatlara bulunabiliyor. Ben sadece sahibinden'de bulabildim aradığımda şu anda: http://www.sahibinden.com/ilan/alisveris-elektronik-test-olcum-cihazi-termometre-emko-dijital-pid-termostat-esm4420-bedava-kargo/detay?
Eğer biraz daha ucuz isterseniz aynı aletler arada bir 50-60 lira civarına gittigidiyora düşebiliyor. Ben en son Enda ETC 4420 tipi bir termostatı sanırım 50 lira civarına alabilmiştim.

Kipmen Sanat web sitesi

muharip

  • ***
  • 133
  • Bilal 1977
  • Yer: Kocaeli
Ynt: Acemilik
« Yanıtla #50 : 21 Ekim 2010, 15:41:43 »
Aslında bu Gogıl hayatımıza ne kadar hakm olmuş. İnternete girmek için tıkladığımda onun sayfası karşılıyor, tarayıcım onun üretimi eposta hesabım onun hizmeti...

Eylem Ustanın k tipi termokupl için 30 tl'ye buldum dediğini hatırlıyorum. Kendisi bulunmayanları bulma üstelikte ucuza bulma konusunda epeyce usta. artık bizede bir yol gösterir :-\

Birde dijital termometre ile termokupl bağlantısı nasıl yapılır yahut ikisi bir arada olanı var mıdır acaba?
Ustalık temkindir.

emrekipmen

  • *****
  • 6065
    • Seçme Bıçaklar Albümüm
  • Yer: Bodrum
Ynt: Acemilik
« Yanıtla #51 : 21 Ekim 2010, 16:38:59 »
O iş basit, dijital termometrenin birkaç girişi ve çıkışı vardır arkasında, bunlardan ikisi termokupl + - bağlantılarıdır, bunlara termo kupl'u bir tornavida vasıtasıyla bağlar pirize termostatın fişini takarsınız... O kadar, korkacak bişey yok yani :) Bazılarında termokupl seçmek gerekir, termostatın menüsünden K tipi diye seçilince çalışmaya hazır olursunuz...

Kipmen Sanat web sitesi

deserteagle

  • Eylem Cengiz, 49
  • *****
  • 9533
  • Meslek: elektronik ve hab. müh.
  • Yer: İstanbul, Kırklareli
Ynt: Acemilik
« Yanıtla #52 : 21 Ekim 2010, 22:07:20 »
Ustalık değil alın teri. Ne kadar google'da aradım, piyasada ne kadar dolandım bir bilseniz.

Gogıl-fu yaptım ve kendi yazdıklarımı buldum. Bulduklarımı harmanlayıp balyaladım:

eylem bey içi ytong galiba ytongun dışına seramik yünü kaplayıp saç tan bir kasamı yapacaksınız..

Elektrikli fırında ytong kullanmadım; tip23 tuğla kullandım. Doğru, dışına bir kat seramik battaniye sarıp sac bir kasaya koyacağım.


Fırının önden görünüşü (Hâlâ yarım...)

Eylem, sen kontrolor ve termokupla toplam ne vermistin ?

134 liraya profil kontrolörü (ENDA EPC4420) ve 50 A'lik SSR (Solid state relay) almıştım. Bana o kadar amper gerekmiyordu ama elde olan oydu, onu aldım. Karaköy'de Mühendisler Elektrik vs.vs. 'den aldım.

K tipi termokupl'u 30 küsur liraya mı aldım yokda o başka bir şey miydi hatırlamıyorum ama azami 30 küsur liraya olacaktı. Termokupl'u aldığım yerden kanthal rezistans, izolasyon boncuğu, 4 kanallı ocak taşı vs. de almıştım. Mekânın adını hatırlamıyorum ama belki Baykal olabilir. Alışverişi yaptığım mekan Karaköy'de Okçumusa Caddesinde. Rezistansı istediğiniz değer için sarıyorlar.


K termokupl


K termokupl


Kanthal rezistansı ben kaç wattlık ve kaç adet istediğimi söylemiştim. Mekandaki arkadaş da hemen makinede sarıp vermişti. 1700 watt civarı üç tane rezistans istemiştim. Çok tutmadığını hatırlıyorum. Hiç emin değilim ama 15-16 gibi bir şeydi sanki tanesi.  ::)

Mekan önceden de dediğim gibi Okçumusa Caddesi'nde bir yerdi.



Fotoğraftaki seramik borunun problem yaratabileceğini düşünüyorum. Telin arka tarafta kalan yarısının ısısı tuğla ve seramik arasında hapsolurmuş gibi geliyor bana...



Altıngöz galiba benim de tuğlaları aldığım yerdi...
Barika-i hakikat müsademe-i efkardan doğar
Namık Kemal
Instagram'da ben

zucchero

  • -Bora-
  • ***
  • 420
  • Meslek: Memur
  • Yer: Ankara
Ynt: Acemilik
« Yanıtla #53 : 08 Aralık 2011, 17:47:07 »
Herkesin şu andaki bilgi birikimini zorluklarla, emekle, terle elde ettiğini biliyordum ama yine de bu konu başlığı beni çok rahatlattı. Aynı sorunları, sıkıntıları herkesin yaşadığını görmek biraz cesaret de veriyor açıkçası...

muharip

  • ***
  • 133
  • Bilal 1977
  • Yer: Kocaeli
Ynt: Acemilik
« Yanıtla #54 : 08 Aralık 2011, 18:40:43 »
Cesaretinizi kaybetmeyin. En önemlisi denemeyi bırakmamak. Ustalarda bu hatalara düşmüştür umarım.
Ustalık temkindir.

BAM_35

  • ***
  • 589
  • Murat ARIKUT
    • ma | d tasarım ve danışmanlık (sadece iletişim bilgileri)
  • Meslek: Endüstri Ürünleri Tasarımcısı
  • Yer: İzmir, Konak
Ynt: Acemilik
« Yanıtla #55 : 27 Ekim 2012, 23:57:46 »
Eylem önemli noktaları açıklamış, önemli olan neyin neden olduğunu tespit etmek. Bıçağınızın başına gelene üzüldüm, ama ilk denemelerde bunların olması çok doğal, işin iç yüzü dışardan görünenden farklı, işin içine ısıl işlemin "ısıl" değerleri girince çelik için genelde 1 derecenin bile önemi olduğu anlaşılıyor pratikte. Yani iş hiç bir zaman "çeliği kızdır sonra suya sok" şeklinde basitleştirilemiyecek bir olay...

Öncelikle Eylem'in yukarda sıraladıklarından bıçağın simetrisi konusu. En azından eğimler az çok birbirine yakın olmalı ki sertleşme sırasında bıçağın bir yarısında bükülme olmasın.

Bizim uğraştığımız biçimler genelde sanayi standartları açısında çok ince ve narin parçalar ısıl işlem için. Bu yüzden endüstriyel ısıl işlem yöntem ve değerleri tam olarak bizim işimizde işe yaramayabiliyor. Yani eğe çelikleri su çelikleridir deriz ama bu aslında endüstriyel üretim açısından böyle, bizim çalıştığımız inceliklerde aynı çelik pekala ince bir madeni yağda da sertleşebiliyor mesela. Bu açıdan kimsenin standartlaşmış bir ısıl işlemden söz etmesi pek kolay olmayacaktır, büyük bir bıçak ile bir küçük meyva bıçağı aynı yöntemlerle ısıl işlem yapılmayabilir ancak sonuç ikisi için de başarılı olabilir.

Önemli noktalara devam: stres noktaları

Çeliğin sıcak östenit yapısından soğuyarat martensite dönüşümü aşamasını tasavvur edebilmek gerekiyor. Şöyle düşünmek belki yardımcı olur: Bir göl düşününüz, su sonuçta tüm göl boşluğunu rahatlıkla doldurur, herhangi bir gerilimi yoktur bu açıdan bu yapının donması sırasında kristalleşmesi de sorunsuz olacaktır çünkü yapıda herhangi bir düzensizlik yoktur. Ancak su vermek için ısıttığınız bıçağı belli bir formda kapana kısılmış bir sıvı gibi tasavvur ediniz, suya-yağa soktuğunuzda ise bu yapı uzunlamasına genişliyor ancak yapı katı formda. Hızla iğne şeklinde martensit kristalleri bu sıvı yapının içinde birbirinin üstünde yığılarak oluşuyor. Yapının kristalleşmesi sırasında belli bir şekle hapsedilmiş olmasından dolayı şeklin en dış bölgelerinde gerilim müthiş miktarda artıyor, sanki tamamne su ile dolu bir şişenin içinde suyun hızla donup şişeyi patlatması gibi. Bu açıdan bakarsanız aslında yeni su verilmiş bir bıçağı kuş tüyü yataklarda yatırmak gerek. Değil yamukluğunu filan düzeltmeye çalışmak, sıkıca tutmaya bile korkmak lazım, o noktada bıçağın içinde patlamayı bekleyen müthiş bir kuvvet var. Bu genelde ilk dikkatsiz denemelerde ikiye bölünmüş bıçaklar olarak son bulan derslerin ana fikri...

Şu resime bir bakalım:

Bu ısıl işlemden önce güzelce normalize ettiğimiz çeliğin mikroskopik görüntüsü. Perlitin "yapraksı" formundan bir örnek, ferrit kristaller ve arka planda sementit. Ancak en en önemlisi, bu yapının olabildiğince homojen olması. Tüm kristaller aynı büyüklükte, yapının ortasında büyümüş ve birbiriyle birleşerek devasalaşmış sementit yapılar yok, herşey son derece huzurlu görünüyor. İşte bu noktaya varmak için tüm bıçağın eşit bir şekilde (homojen) ısıtılması ve havada kendi halinde soğutulması gerekiyor. Bunu ilk yaptığınızda aradaki düzendiz ve kocaman sementit blokları eritecek kadar yüksek ısılara çıkmanız gerekiyor, çünkü ortamda bunlardan bolca var yumuşatılmış çelik dediğiniz anda işlemeye uygun ancak ısıl işleme uygun değil demek. Bunu hazırlamak için:

1- Su verdiğiniz ısının hayli üstünde
2- Su verdiğiniz ısıda
3- Su verdiğiniz ısının biraz altında (örneğin manyetik noktada) ,
havada soğutma işlemi yapmalısınız. Bu aşamaların hepsi önemli, atlamayın. En az 3 aşamada bu çeliğinizi hazırlayın su vermeye. Ancak bu işlemleri yaparken bıçağın tümünün eşit ısınması önemli. Bir yeri sarı diğer yeri turuncu filan olmamalı, normalize etmek yerine daha beter olur iç yapısı...



Normalizasyon bu işin bel kemiği, eğer bunu düzgün yapmıyorsak sertleştirme ve menevişi ne kadar dikkatli yaptığımızın manası yok.

Ancak iyi normalleştirme de tek başına ısıl işlemin başarısını garantilemez. Ayrıca stras kaynaklarını azaltmalı.
Bundan kasıt şudur: sertleşirken genişleyen ve uzayan martensit yapı bir engelle karşılaştığında onu atlayıp devam edemeyeceğinden o noktada gerilim birikir: sanki yangın alarmı verilmiş bir sinemanın çıkış kapısında olmasını beklediğiniz türden bir gerilim birikimi.
Normalde eğer engel yoksa yapı şöyle görünecektir mikroskop altında:

Gördüğünüz gibi eski rahat perlit yapı içi iğnelerle dolu birşeye dönüşmüş.
Ancak eğer bu yapının dönüşümünde bir engel varsa:


Tüm yapının sonunda o noktadan kırılmasına neden olacak bir "mikro çatlak" oluşmuş. Onun için ısıl işlem öncesi en azından 120 hatta daha iyisi 240 kum zımparaya kadar yüzeyleri temizlemek lazım. Bu en az normalizasyon kadar önemli sağlıklı bir ısıl işlem için. Mikroskop altında derin eğe çizikleri ya da 40 kum çiziği gibi cizikler, derin bir kanyon gibi görünecektir. Bu çiziklerin de dibindeki dik açılı köşe aynı yukardaki stres kırığı resmindeki gibi görünecektir.

Aynı zamanda aynı gerilimler bıçağın sırtında, deliklerin kenarlarında, ağız kenarında, uçta oluşacaktır. Isıl işlem öncesi tüm bu keskin dönüşü olan bölgeleri "mikroskopik" bile olsa yumuşatmanız gereklidir. Yapacağınız 3 dakikalık bir zımpara işi yeterli olacaktır. Elinize bir parca 120 veya 220 kum zımpara kağıdı alın ve tüm köşeleri hafiften parmağınızla uzunlamasına zımparalayın. Belki gözle görünür bir değişiklik olmaz ama emin olun o bölgede gerilim en azından artık tek bir noktada birikmeyip mikroskopik açıdan geniş bir alanda birikecektir. Aynı şekilde deliklerin keskin kenarları için de aynı şeyi yapınız. Ayrıca ısıl işlem öncesi gravür, damga, derin aşındırma vs.'den olabildiğince uzak durunuz. En azından su çelikleri için, bu tür ısıl işlem öncesi yapacağınız süslemeler ilerde bıçağınızın bu noktalardan kırılarak kullanıcının elinde kalmasına neden olabilir.


Geldik su verme olayına:

Su vermek denilen şey aslında tamamen ısı ve zaman bağlantılı bir grafikten ibaret. Bunu anladığınız anda su vermek olayı çok kolaylaşır sizin için. Grafik şu:


Bu grafik aslında anlaşılması çok basit bir grafik: "Y" aksisinde ısı var, yani dikine yukarı çıktıkça ısı yükseliyor. "X" aksisinde ise zaman var, yani sağa doğru saniyeler ilerliyor...

Bir de bu grafiğin içinde üş tane eğri çizgi var, bu eğri ise çeliğin kristal dönüşümlerini gösteren bir grafik...

Isıttığımız çeliği soğuturken bu grafiği şöyle okumak lazım, En tepe ve en solda bir noktadasınız ilk başta, yani zaman daha 0 saniyede ve ısı 700 derecenin üzerinde bir ısıda, sonra çeliği soğutuyorsunuz, mesela 10 saniye içinde 500 dereceye düştü çeliğinizin ısısı, bu durumda grafiğe dönüp bir bakalım 500 derecede 10 saniye içinde çeliğin yapısı ne olmuş diye: Gördüğünüz üzere bu nokta tam da "perlit burnu" dediğimiz eğrinin içine girmiş, yani çeliğimiz bu noktadan sonra soğumaya devam etse de artık en azından yapının %50'si perlit olacaktır.
Hadi diyelim hızlı soğutmayı başardık, ısı 10 saniyede 200 dereceye düştü, bunun için şunu yapalım: en baştaki noktamızdan, yani en tepe ve en sol noktadan 200 derece ve 10 saniyeye denk gelen noktaya bir çizgi çekelim. Fark edeceksiniz ki bu çizgi sağdaki perlit eğrisine değmemiş, bu durumda bu işi kıvırdık, artık tüm yapı martensite dönüştü, kutlarım  ;) Ancak unutmayın bu grafik her çelik için farklı farklıdır. Bu yüzden her çeliğin istediği soğutma hızı farklı olacaktır. Yukardaki grafik sanırım 1095 için bir grafik...



Su vermenin diğer dikkat edilmesi gereken püf noktası da yapıyı çözdüğünüz ısıda bıçağı ne kadar tuttuğumuz. Öncelikle bıçağı ısıttığınızda olan olayları tasavvur etmek lazım:

Isıttıkça karbon atomları demirden uzaklaşır, tüm yapı östenit denilen bir yapı içinde çözünmeye başlar, aynı suyun içine atılmış tuzun çözünmesi gibi. Ancak tuzun ne kadar zamanda suya karıştığının bilgisi bizim için çok önemlidir. Yani suya tuzu döker dökmez su hemen tuzlu olmayacaktır, bir zaman geçmesi gerekir. Aynı şekilde çeliğimizi de östenizasyon ısısına çıkarır çıkarmaz tüm yapı hemen çözünüvermez, bunun için biraz zaman geçer. Bu geçecek zaman da yine çeliğimizin ne olduğuna bağlıdır. Mesela Ck67 ile çalışıyorsanız bunun için 3-5 dakika yeterli olabilir ama 1095 için 10 dakika, D2 için 45 dakika geçmesi gerekir. Bunun anlamı su verdiğiniz çelik su verme ısısına çıktığında o çelik her ne ise bir süre çeliği o ısıda sabit tutmanız gerek. Belki bu peynirli börek yaparken kolay bir iştir, sonuçta böreği yarım saat 170 derecelik fırına atarsınız işi biter. Ancak yüksek ısılarda bu iş o kadar kolay olmuyor, ısı kaybı ısı miktarınca artıyor, herşeyin sabit ısıda kalabilmesi ya büyük ustalık ister (kömür ve gazlı ocaklarda) ya da iyi bir elektronik ısıl kontrol gerektirir. Bu yüzden bu sürenin en az olduğu çelik tiplerinde işin acemliğinin atlatılması gerek, bu yüzden CK67 gibi çelikleri tavsiye ediyoruz yeni başlayanlara. Ancak özellikle bu tür basit kompozisyonlu çelikler kompleks çeliklerden daha duyarlıdır ısı düzeyine. Yani su verme ısısında bekletirken ısı gerekenden daha yüksekse bu sefer hızla yapıda taneleri büyütmeye başlarsınız, bu anlamda ısı ve zaman çok önemli iki değişken, yani örneğin ck67 çeliğinizi 780-810 dereceler arasında güvenle ısıl işleme tutabilirsiniz. Ancak ısı yükseldikce su verdiğiniz çelik ne yaparsanız yapın çok kolay kırılabilen bir yapıya kavuşacaktır. Bunun nedeni su verme ısısının üstündeki ısılara çıkan bekleme (demleme) süresidir. Bunun olmaması için bazıları ellerini korkak alıştırıp bu sefer daha düşük ısılarda su verirler, eh bunun sonucu da Burak'ın tavsiye ettiği gibi tam sertleşmiş çıkmaz. Ama bunun sadece az sertlik sorunu yoktur, ağız tutuşu da ciddi bir şekilde düşecektir. Yani 56 HRC sertlikte bir bıçak olabilir bu şekilde su verilmiş bıçak ama tam sertleştirilip menevişleme ile 56 HRC'ye yumuşatılmış bıçakla aşık atması mümkün değildir, yarı perlitli bir yapısı olduğundan menevişlenmiş martensit gibi sağlam ve aşınmaya dirençli bir hali olmayacaktır...

Isıl işlem yapmadan önce her meslekte olduğu gibi eğitim şart, bunun kendi kendine yapılanına biz "kırma testi" diyoruz  ;D Bir parça çelik alıyorsunuz elinize, uzunca bir parça olsun. Bunu giderek yükselen ısılarda su vererek deniyorsunuz. Her ısıl işlem sonrası çubuğun ucundan bir parça kırıp bunu bir kenara koyuyorsunuz. Sonuçta bariz bir şekilde giderek artan tane büyümesine kendi gözünüzle tanık olmış olursunuz. Bu en iyi kendinizi eğitme ve ocağınıza ve çeliğinize alışma pratiğidir. Bence bundan dolayı bu testi bir bıçak yapmadan önce yapmalısınız. Testin sonunda şöyle güzel bir sonuç sizi gerçek bir bıçağı hakkıyla su vermeye hazırlayacaktır:


Su verme ortamı da çok önemli, bazı çelikler çok hızlı soğutma ister bazısı yavaş, bazısı durgun havada bile sertleşebilir. Bu açıdan 1050-1080 arası tüm çelikler rahatlıkla zeytin yağı, ince madeni yağ gibi yağlarda rahatlıkla sertleştirilebilir...

Eğer bükülme vs. olmuş ve düzleştirmek istiyorsanız şuna dikkat edin, bıçak yağdan veya sudan çıktıktan sonra deri kaynakçı eldiveniyle tutulabilir ama üstüne bir su damladığında su damlasının cızırdayarak fokurdamasına neden olacak kadar sıcak olmalı. Bu ısı ne diye soracak olursanız 300-200 derece arasında olmalı. Eğer yağda-suda fazla tutmuş da 200 derecenin altına düşmüşseniz aman ha hiç bir şekilde düzleştirmeye kalkışmayın, KESİNLİKLE kırarsınız bıçağı, düzlemek için bir daha ısıtın ve 800 derece civarında düzleyin, sonra yine normalizasyon yapıp yine su verin. Eğer düzledikten sonra normalizasyon yapmazsanız aynı yamulma aynen su verildiğinde geri dönecektir. Bir diğer yolu da 250 derece civarında meneviş yapıp hemen menevişten çıkar çıkmaz yamukluğu mengenede bükerek (aman çekiçle döverek değil, yine kırarsınız  :) ) düzlemek. Bu durumda el çabukluğu ve göz ayarı çok önemli oluyor. 250 derecenin altındaki meneviş derecelerinde yamukluğu düzeltmeye çalışmak genelde yine kırık bıçakla sonlanıyor...

Menevişi hiç bekletmeden yapınız, yani 200 derece civarında ısıtılmış hazır bir mutfak fırınınız el altında olsun su verme sonrası, oda ısısına düşer düşmez hemen menevişe sokarsanız büyük oranda tehlikeyi elemine edersiniz, sertleşmiş çelik meneviş verilmediği sürece o gerilimin altında kendi kendine çatlaklar geliştirebilir. Eğer 1095 gibi bir çelik ise elinizde meneviş için su verdikten sonra fırına yürümeyin bile, var gücünüzle koşun en iyisi, bu çeliğin su verdikten sonra durduğu yerde 5-10 dakika sonra kırıldığını gözlerimle gördüm  ???

Menevişiniz bu çeliklerde en az 190-200 derece civarında olmalı, daha düşük derecelerde bıçağınız tam menevişlenmeyebilir.


Muharip arkadaşımızın isteği üzere bir reçete haline getirmek gerekirse CK67 bir bıçak için:

1- Bıçağın 120 kum veya üzeri kumda temizlendiğinden emin olunuz. Zımpara çiziklerin kuyruktan uca doğru uzunlamasına olması en güvenlisidir, çünkü en büyük deformasyon uzunlamasınadır...
2- Tüm keskin kenarlar, sırtta, ağızda, delik kenarlarında tamamen elle yumuşatılmış olmalı...
3- Ocak ya da fırınınızın olduğu mekan olabildiğince loş ışıkta olmalıdır ki bıçağın ısı renklerini daha rahat seçebilesiniz.
4- Önce ocağınızı 600-700 derecelere kadar ön ısıtınız ve bu noktada bıçağı ocağa/fırına yerleştiriniz. Daha ocağı yakmadan bıçağı yerleştirmenin en büyük dezavantajı ısınma süresince bolca karbon yitirip oksitlenmesi, tufal tabakasının kalınlaşması olacaktır...
5- Önce 850 derecede 3-5 dakika kadar homojen ısıttığınız bıçağı bekletiniz sonra havada askıda bekletiniz oda ısısına kadar soğuması için, 10-15 dakika kadar alabilir bıçağın tamamen soğuması. Bu işlemi 800 ve 750 dereceler için tekrarlayınız.
6- Yukardaki maddede yapılan normalizasyon sonunda en zon aşamada tel bir fırça ile bıçak daha sıcakken yüzeyi fırçalamak tufal miktarını oldukça azaltacaktır.
7- 800 derece civarında 3 dakika kadar beklettiğiniz bıçağınızı ön ısıtılmış yağda soğutunuz. Bu işlemi kesin hareketlerle yapınız, ocaktan bir pense/maşa ile aldığınız bıçağı tek ve hızlı bir hareketle pensenin ağzına kadar daldırınız, kesin ve hızlı tek bir hareket olmalı, tereddüt olmamalı.
8- Bıçağı sokar sokmaz ileri geri yağın içinde hareket ettiriniz, sanki bıçağı yağ tenekesinin dibindeki birşeye saplamaya çalışırmış gibi. 4-5 saniye kadar sonra bıçağı çıkarıp kontrol ediniz, eğer fazla sıcak gibiyse yine daldırıp birkaç saniye kadar daha tutup çıkarınız ve kontrol ediniz.

9- Eğer deri eldivenle tutabileceğiniz bir ısıdaysa hemen yamulma var mı diye kontrol ediniz, bu aşamada hemen bir ışığa doğru gözle dikkatle kontrol ediniz, eğer yamulma varsa vakit kaybetmeden yamuk kısmı tersine bükmek suretiyle düzeltniz. Düzleşebildiği kadar düzeltiniz, bu arada bıçak fazla soğumuş mu kontrol ediniz, eğer üstüne düşen bir damla su cozutdamıyorsa artık düzleştirme ile uğraşmayın, tehlikeli noktaya gelmişsiniz demektir.

10- Oda ısısına kadar soğumasını bekleyebilir ya da beklemek istemiyorsanız yağa daldırabilirsiniz, birşey farketmez...

11- Meneviş fırınınız zaten hazır bir şekilde 200 civarı bir ısıda bekliyor olmalıdır. Fazla zaman kaybetmeden önce bıçağın ağzı veya sırtında eğe ile güzel sertleşip sertleşmediğini kontrol ediniz ve eğer tufal tabakasının altında eğe kayıp gidiyorsa bıçağı menevişe sokunuz...

12- İlk menevişinizi 1 saat yapınız. Fırını kapatmayınız, sadece içinden bıçağı alıp suya sokunuz, tamamen soğuduktan sonra yine fırına koyunuz ve 1 saat daha tutunuz.

13- Isıl işlemin başarısını bıçak menevişten çıktıktan sonra geçici bir ağız açarak pirinç testi ve doğrama testleriyle deneyiniz. Eğer ağız fazla kırılgansa meneviş ısısını biraz daha yükseltip bir saat daha menevişleyiniz.

14- Eğer pirinç testinde ağız tutuşu sorunluysa, yamulan küçük çentikler oluşuyorsa büyük ihtimal bu adımların birisinde bişeyler ters gitmiştir, en iyisi tekrar 1 numaralı maddeye dönüp tüm işlemleri tekrarlamak olacaktır...

15- Herşey iyi görünüyorsa ve testlerden başarı ile geçiyorsa bıçağınızı birkaç saat sirkeye yatırınız, hatta akşamdan sabaha bekletmek iyi olabilir, bu işlemden sonra ısıl işlem sonrası oluşan tufal tabakası büyük ölçüde gevşeyecektir, bıçağın temizliği rahat olacaktır.

16- Bir türlü doğru ısıyı tutturamıyorsanız, rahatsızlık verecek kadar sıkıntılı su verme deneyimleri yaşayıp duruyorsanız en iyisi siz de benim yaptığımı yapıp en basitinden bir termokupl ve ona bağlı ısıyı ölçmemizi sağlayan dijital termostatlardan bir tane alma zamanınız gelmiştir. Bu sayede en azından çoğu noktada ısı hakimiyetiniz altında olacaktır..

Bol şanslar...

Ben kaçırdıysam affedin ama bu tarz metinlerin yer aldığı "altın madeni veya kutsal kılavuz" gibi bir bölüm olsa? Fazla mı uluorta olur, gezerken çok şey öğreniyorum ama lazım olduğunda nerdeydi diye aranmak zor. Veya forumun üyeleri forum için işaretleme, favori yaratma gibi birşey yapabilseler?
Sabır bittiğini düşündüğümüz yerde başlar...
Ve bireylere verdiğimiz değerle ters orantılı olabilir ;)

DUMRU

  • Hüseyin DUMRU 1982
  • ***
  • 1025
    • www.bozkirgezgini.com
  • Meslek: Eczane teknisyeni
  • Yer: Konya/Bozkır
Ynt: Acemilik
« Yanıtla #56 : 28 Ekim 2012, 00:44:58 »
,
Yiğidin harman olduğu yerde doğmuşsam. Şu Uluçay'dan su içmişsem.. Namerdin sofrasına bağdaş kurup oturmam. Hüseyin DUMRU

emrekipmen

  • *****
  • 6065
    • Seçme Bıçaklar Albümüm
  • Yer: Bodrum
Ynt: Acemilik
« Yanıtla #57 : 28 Ekim 2012, 01:03:48 »
Gerçekten güzel yazı olmuş, övünmek gibi olmasın  ;D, unutmuşum yazdığımı sağol hatırlatma için. Kendi yazdıklarımı elimden geldiğince sabit konu yapmamaya çalışıyorum, çünkü kendi yazdıklarımı önemli bulsam da yanılıyor olabilirim, bu tür bir yazıyı bir başka moderatör değerli görürse sabit konu haline getirebiliyor. Bu arada acaba konuyu bölüp bi kısmını metalurji bölümüne mi taşımak doğru olur bilemedim...

Kipmen Sanat web sitesi

BAM_35

  • ***
  • 589
  • Murat ARIKUT
    • ma | d tasarım ve danışmanlık (sadece iletişim bilgileri)
  • Meslek: Endüstri Ürünleri Tasarımcısı
  • Yer: İzmir, Konak
Ynt: Acemilik
« Yanıtla #58 : 28 Ekim 2012, 01:15:36 »
Valla ne diyeyim. Elimde kalan eğenin küçük yarısı hariç, 4 bıçaklık CK75 olunca önemli göründü. aradaki 8/10000 karbon ne kadar farkettirir kestiremiyorum ama...
Sanırım yeri metalurji.
Bu arada bulduğum anlamlı ısıl işlem açıklamalarını (malzeme bazında, bıçak için ve neyi neden yapmak/mamak gerektiği açıklamalı olmak koşulu ile) derlemeye başladım, hemen yerini buldu yazınız. Ufak bir sorum var Emre Bey, "neden bıçak?".
Sabır bittiğini düşündüğümüz yerde başlar...
Ve bireylere verdiğimiz değerle ters orantılı olabilir ;)

DUMRU

  • Hüseyin DUMRU 1982
  • ***
  • 1025
    • www.bozkirgezgini.com
  • Meslek: Eczane teknisyeni
  • Yer: Konya/Bozkır
Ynt: Acemilik
« Yanıtla #59 : 28 Ekim 2012, 01:23:48 »
Murat Bey,  Sanırım "Neden bıçak?" sorunuzun cevabı sayesine var bu forum...
Yiğidin harman olduğu yerde doğmuşsam. Şu Uluçay'dan su içmişsem.. Namerdin sofrasına bağdaş kurup oturmam. Hüseyin DUMRU