Her bıçağı kullanılacağı ortam koşullarına göre değerlendirmek gerek. Bu dağ bayır ortamında, avda kullanılacak, hayatı idame için kullanılacak bir bıçak. Bundan bence beklenecek ilk şey günün sonunu görebilmesi. Bu bıçak da bunun garantilemek konusunda çok ama çok iddalı.
Doğada bir bıçağı bileyecek taş vs. bulmak bilinçli bir kullanıcı için sıkıntı değil; üstelik kendi boyundan büyük işler başarabilen böyle bıçaklar sizi daha büyük aletlerin yoksunluğundan korur. Ben bu bıçağın sırtına gerekirse kayayla vurarak zor ve büyük bir kesim yapmaya girişebilirim, bu da bena bir baltanın yokluğunu yaşatmaz.
Kırılan bir bıçağı eski haline getirmek ise değil doğanın, bir atölyenin şartlarında bile çetrefilli bir iş. Buna karşılık böyle bir duruma yol açması daha kolay olan çeliklerin getirisi, daha çok bileme ve bakım acemilerinin fazla ihtiyaç duyacağı kolay körelmeme ve paslanmama. Paslanma ayrı mesele. Eğer denizde falan kullanacaksanız tabi ki paslanmazlık sözün bittiği yer. Kolay körelmeyen bir bıçağın eski haline getirilmesi ise kendi paradoksuna sahip; Acemiyken bilemek gerekmesin diye aldığınız bıçağı o acemiliğinizle hele bir de doğada bilemeniz büyük sıkıntı, bunu bileyecek kadar iyiyseniz de zaten bilemekten korkmayacağınızdan dolayı çok gerekli değil.