Herkese merhaba,
Cumartesi günü, havanın biraz güzel olmasını fırsat bilerek (23 Nisan günü kar yağmıştı), uzun süredir gitmek istediğim Cebeci Bit Pazarı'na maaile bir gezi düzenledik. Daha önce forumdan bir arkadaş eski eğeler bulunabileceğini söylemişti. İnternette de Cumartesi günleri antika, pazar günleri bit pazarı olduğunu okumuştum. Gördüğümüz, antika pazarından ziyade, bit pazarının başlangıcı sayılabilecek 7-8 tezgahtan ibaret, müşteriden çok satıcının bulunduğu bir yer oldu. Birçok tezgah hazırlanmış, ama üstü örtülmüş bir vaziyetteydi. Muhtemelen Pazar günü daha canlı bir pazar olacağının işareti sayarak, bir sonraki ziyaretimi Pazar gününe planlayacağım.
Mengene, balta, eski el aletleri vs. satan ak saçlı bir amcanın tezgahında biraz zaman geçirdim. Amca ağırlığı iki kg.yı geçmeyecek üç mengeneye, her birisi için 80-100 Lira arası fiyat biçti. Birisi saatçi, birisi de tezgah üstü mengeneydi. Eski bir tunç/pirinç havana 50 Lira, bir eğe hurdasına da 20 Lira deyince amcanın niyeti belli oldu. Boş geçen günün bütün acısını benden çıkartmaya niyetlenmiş, yani niyeti bozmuştu

. Verdiği fiyatların sıfırlarından daha pahalı olduğunu söyleyince, üstüne bir de ukalalık yapmaya başladı, yok ben bunların kıymetini bilemezmişim, çok kaliteli malzeme imişler falan. Tabii tezgahtaki balta bir an gözüme çok hoş görünse de

, amcanın yaşına hürmeten sakince mekanı terketmeyi tercih ettim.
Evden çıkarken, pazar yerinde neyle karşılaşacağımızı bilmediğim için yedek plan olarak Ankara Kalesi'ni düşünmüştüm. Hemen rotayı oraya çevirerek, günün tadını çıkartalım dedik. Uzun süredir gitmemiştim, çok ciddi restorasyon yapılmış ve daha bir güzel, gezilebilir bir yer olmuş. Tabii bu da hem müşterilerin hem de satıcıların profilini büyük oranda değiştirmiş. İlk ziyaretimi yirmi yıl önce yaptığım meşhur yokuş gitmiş, yerine Ege/Akdeniz sahillerinden turistik bir yerin çarşısı gelmiş. Fiyatları hiç söylemiyorum

. Ama daha kötüsü, esnafta değişmiş. Elinizi attığınız her bakırın, pırıl pırıl parlamasına ve altında üreticilerinin isimlerinin gayet güzel yazılmış olmasına rağmen, antika olduğunu söylüyorlar. Orada iş yapan bütün esnafı suçlamak gibi bir niyetim yok, haddim de değil, yanlış anlaşılmasın. Bana denk gelenler böyleydi. Bu arada, Ak saçlı amcanın bana 50 Liraya satmaya çalıştığı havanın sıfırını 48 Liraya buldum ve satıcı hiç sormadan 40 liraya indirdi (İster istemez, aklıma yine tezgahtaki balta geldi

) Aklımda doğum günü için bir arkadaşıma hediye almak vardı. Sonunda bir vitrinde, gözüme ilginç birşey çarptı. Tam olarak ne olduğunu da kestiremedim, çakı gibi birşeydi ama biraz fazla iriceydi. (Burada size daha sonra çektiğim resmini sunuyorum. İlk seferde resim falan çekmeden çıkmıştım. Sonra madem satın alamıyorum, en azından resmini çekip sizlerle paylaşmalıyım diyerek geri döndüm)

Niyetim tek parçada bütün olayı anlatmaktı, anlattım da, ama önizleme yaparken bir baktım ki bütün yazdıklarım kaybolmuş. Gece saat iki olmuş, sabah altıda kalkacak bir adam için bu kadar yeter diyerek, hikayeyi bir tür (müsaadenizle) tahmin olayına çevireyim dedim. İlk yazdığım"Osmanlı ........../.........." başlığını da "Osmanlı "Nesi Acaba"" şekline çevirdim.
Sizce bu nedir, ne işe yarar, parçalarını tarif edebilir misiniz? Tahminlerde bilene ödül mü dediniz?

Tamam canım, bir acemi olarak bir kabzelik ceviz gönderebilirim. Çok düz, tertemiz bir parça olduğunu da sanmayın sakın

Geçenlerde arkadaşlarımızın organize ettiği dipçik fazlası parçalardan, benim gönye testerem ile keseceğim yamuk bir parça olabilir mesela, ne çıkarsa bahtınıza, belki arasına da bir parça da D2 sıkışır, 25 cm. civarı

. Az mı dediniz? Dedim ya ben acemiyim, elimde bu var, isteyen varsa artırabilir.
Ankaralı kardeşlerimizden Kale'ye gidip kopye çekenler olur diyorsanız, oraya en yakın Murat Can 66 arkadaşımız var, kopyecileri ona (kendisi müsaade ederse) havale ediyoruz.
Şaka bir tarafa, aramızda kopyeye tenezzül edecek kimse olduğunu sanmıyorum. Özelden yazana zaten ceviz ve D2'yi Kale'yi gezmeden ben gönderirim.

Selam ve saygılarımla.