Hayri Bey'e katılıyorum, "güzel" adamlar Çanakkale'de kaldı, aynı zenci ırkının dayanıksız olanlarının kölelik zamanında ölmesi gibi. bu gerçi biraz komplo teorisi gibi de gözüküyor, hani vicdani bir rahatlama için sarfedilmiş cümleler gibi...
toplum mühendisliğini de göz ardı etmemek lazım. kitle iletişim araçlarının küçük yaştan itibaren modern çağın insanlarına empoze ettiği, nakış gibi işlediği bir takım algılar söz konusu. önceliklerimiz değişmiş durumda. yaşamak bir telaşa dönüşmüş, özellikle büyük şehirlerde.

kazanmak ve her zaman mevcut olanı arttırmak için var olan tüm enerjiyi sarfetmek, bir insan olarak en onurlu yaşam olarak görülmeye başladı. "ne kadar çalışkan adam" denmesi için tek yol sermaye arttırımı gibi artık. varlık artışına sebep olmayacak her uğraş boşa zaman geçirme sebebi olarak algılanıyor. oysa hayat bittikten sonra geriye kalan şey sadece ürettiklerimiz.
bir tasarımcı olarak yaptığım işlerin kalıcı olmayışı beni ziyadesiyle rahatsız eder. bir konferans veya sergi için hazırladığım afişin hayatı ancak 3-5 hafta olur. sonrasında ise benim ve bir kaç meraklının arşivinde yer alır. oysa tür olarak kitap kapağı tasarımları öyle değildir. kişinin evinde ve elinde yıllarca kalır. bunun sebebi elbette kitapların muhteviyatıdır. bilgi kalıcı olan ve en kolay paylaşılabilien değerdir.
"baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş" der divan edebiyatı şairi Bâkî. bu ömür bittiğinde geriye kalan ancak gelecek nesillere aktardığımız tecrübe ve birikimler olacak. şöyle bir şey duymuştum: bir ev sana iyi yetiştirilmiş bir çocuk veremez. ama iyi yetiştirilmiş bir çocuk bir çok ev sahibi olabilir/satın alabilir. öncelikle insan olarak sonrasında da içinde var olduğumuz toplumun geçmişte var olan değer yargılarımızı kaybettiğimiz için biraz bu durumdayız. sivil itaatsizlik diye bir kavramı bırakın uygulamaya geçirmeyi, teorik olarak öğrenmeye bile ihtiyaç duymayacak kadar hayatın mengenesinde sıkıştırılmış bireyler olduğumuz için, her zaman umutsuzca mutlu olmak için çırpınmaya devam edeceğiz gibi geliyor bazen. sanat arada bir nefes almamızı ve kendimize gelmemizi sağlıyor, kıymetli oluşu da bundan galiba...