Konudan ve aynı konuyu içeren benzer başlıklardan hareketle bir kaç şey yazmak isterim.
İlki şu:
Bir dövüş sanatları öğrencisi hocasına gider ve sorar: "Ben kendimi sizin savaş sanatı sisteminizi öğrenmeye adadım. Bu konuda ustalaşmam ne kadar sürer?" Hoca yanıtlar: "10 yıl!" Öğrenci sabırsızlıkla konuşur: "Fakat ben daha kısa sürede usta olmak istiyorum. Çok çalışacağım. Her gün pratik yapacağım, gerekirse günde 10 saatten fazla çalışacağım!" Hoca bir an düşünür ve yanıt verir: "20 yıl!" İkincisi ise, bir Zen Ustasını ziyarete giderek bilgi almak isteyen bir profesörün hikayesi.
Japonya'da batılı bir felsefe profesörü Zen Budizmi üzerine araştırma yapmaktaymış. Bu konuda konuşmak için, bir Zen ustası olan Nan İn'in manastırına gitmiş. Sohbete başladıklarında profesör, bu konulardaki bilgisini göstermek istercesine sürekli olarak kendi fikirlerini ortaya atmakta ve bir tartışma çıkartmaya çalışmakta imiş. Bunun üzerine Zen ustası, beraberce çay içmeyi teklif etmiş. Usta çayı ikram etmeye başladığında profesörün kabına çok fazla çay doldurmuş. Üstelik çay kaptan taşmak üzere olmasına rağmen hala dökmeye devam ediyormuş. Profesör onun dalmış olabileceğini düşünerek atılmış:
"Durun! Ne yapıyorsunuz? Kap zaten çayla dolu. Daha fazlasını alamaz."
Zen ustası cevap vermiş:
"Tıpkı bu fincan gibi siz de kendi fikir ve düşüncelerinizle dolusunuz. Fincanınızı önce boşaltmadan size ne anlatabilirim."
Bundan çıkarılacak dersler de şunlarmış aslında,
" Önyargılı fikirler ve önyargılar her zaman gerçeği görmemizi engeller . "
" Ağzınız açık olmadan önce zihniniz açık olmalıdır . "
" Bazı insanlar bir oturuşta her şeyi öğrenmek istiyor, ki Bu mümkün değil . "
" Eğer bilgi dolu olsanız bile , her zaman öğrenilecek çok şey vardır"
vs. vs. vs.