Emre Bey hem bıçak hemde kılıf çok güzel olmuş tebrikler. Yemen hançeri (cenbiye) tarzı çalışmayı düşünmez misin? Ayrıca yerimi bilmiyorum ama şöyle bir tespitim oldu'' bıçaklar veya kılıçlar kuzeyden güneye doğru indikçe kavisleri artıyor kınjal ve cenbiye de oldugu gibi sebep işlevselligimidir acaba ? teşekkürler
Yemen hançerlerinin formu pek hoşuma gitmiyor. Kabzalarını da çok rahatsız buluyorum. Şu sıralar ilgimi çeken formlara yöneldim. Yakında ilk parti çıkar, bakalım nasıl olacaklar...
Şu kuzeyden güneye formların incelmesi ve kavislenmesi tespitiniz çok yerinde ve ilginç bir konu.
Bu konuda iki teorim var. Birincisi tamamen aslında komik ve saçma bir teori ama yine de ilginç olduğundan paylaşayım dedim:
1. Kuzeye ve batıya gittikçe baskın olan kültür hıristiyan kültürü. Hıristiyanlıkta kutsal sembol haç olduğundan kılıçlar da düz ve haç biçiminde gelişmiş. Güneye gittikçe müslümanlık ve sembolü hilal devreye giriyor, tabii kılıçlar ve hançerler de hilal biçiminde...

Pek tutarlı bir teori değil farkındayım

Yine de örnek olarak aynı dönem iki tipik kılıcı karşılaştıralım.
14. yüzyıl Ortaçağ Sövalye kılıcı

18. yüzyıl şimşir
2.Daha gerçekçi bir teori ise kuzeyden güneye gittikçe havanın ısınması gerçeğine dayanıyor. Hava fazla sıcaksa ordunuz o kadar kalın metalden zırh taşıyamaz. Kuzeydeki soğuk havada yaşayan halkların ordusu ise ağır zırhlı piyade ve atlılara sahip. Bu tip bir orduya karşı karşısındaki ordu da kılıç olarak genelde ağır ve ezici nitelikte kılıçlar geliştirmek zorundaydı.
Güneyde ise işler farklıdır, kıvrak ve hareketli bir ordu hafif zırhlarla daha kolay yer değiştirebiliyor, su kaynaklarına daha hızlı ulaşıyor vs. Buna karşı orduda da daha hareketli hedefleri, daha kıvrak savaş tekniklerine karşı hafif ve kesici özellikleri ön planda kılıçlar kullanacaktı.
Gerçekten kavisli kılıçlarda kesme performansı bir noktada yoğunlaşır ve kavis yüzünden de kesme derinliği artıp verdiği zarar artar.
Bu teori üzerine düşündüğümüzde şunu da cevaplamak gerek: Peki kuzaydeki bir ordu güney deki bir orduyla karşılaştığında ne olur?
Cevap bence şudur: Eğer kuzeydeki ordu güneyin kıvrak askerlerine karşı galip gelemezse zırhını bir kenara atıp güneydekine benzer kıvrak hareketlerle kullanılan kılıçlara geçmelidir. Dikkatinizi çekerim, gerçekten de Avrupanın genelinde olan buydu. Büyük plaka zırhlar haçlılardan sonra rafa kalkmaya başlamış, süvariler ağır kılıçlarını bir kenara atıp zamanla eğri ve hafif kılıçlara geçmişlerdir. Sonuç ortada: Rönesans ile birlikte süvari kılıçlarıyla ve ateşli silahlarıyla hafif zırhlı hatta zırhsız ordular Avrupada yaygınlaşıyor:
17. yüzyıl kılıcı (Avrupa):

Zamanla ordular birbirlerinin zayıf ve güçlü yanlarını tartarak kendilerine yarayan teknikleri adapte ederler, zaman içinde sıklıkla karşı karşıya gelen ordular birbirlerine o kadar benzemeye başlar ki arada fark göremezsiniz. 20. yüzyıl başında 1. dünya savaşında Alman, İngiliz, İtalyan, Yunan ve Osmanlı orduları arasındaki bariz farkları bulmaya çalışalım isterseniz. Bence pek bir fark yok, zırh yok, tüfekler aynı mantıkta, toplar aynı mantıkta, subay kılıçları bile birebir aynı...