Bıçak Sanatı - Forum

sürbısa marka bıçaklar??

Metnes71

  • ***
  • 66
  • Metin CANSEVER
  • Meslek: Makine Resim Konstruksiyon Teknikeri
  • Yer: Kocaeli
Ynt: sürbısa marka bıçaklar??
« Yanıtla #20 : 15 Ekim 2012, 10:23:53 »
Ben gecen sene  ( mutfak ve kasap ) 2 adet sürbisa bıcak aldım birde yanına sürbisa bileme aleti aldım.
Bileme aleti 2 ay içinde pert oldu bilemez oldu.
burdaki ustaların sayesinde arkansaz taşı ile tanıştım ve aldım.Onunla bileme yaptım ve çok güzel bileme tutuyor.Gecen gün gene sürbisanın deri yüzme kasap modelini aldım onuda arkansazda biledim güzel oldu şimdi kurbana hazırım.( orjinal sürbisa bıcaklar - sahteleride var- aynı kutu tipinde)
Özetle : Bileme yönteminizi ve elamanlarınızı gözden geçirmenizi rica ederim , belki bu bıçak için farklı ( daha iyi talaş alan taş yada daha iyi bir masat gibi)
alet kullanman gereke bilir ustalar sebebini zaten metalurjik acıdan anlatmışlar.
ben amatörüm bıcakdanda anlamam ama alacak olsam behçet ve sürbisa alırım oda marka güvenilirliğinden.Ama konumuz marka tartışması değil
her çeliğin farklı bir taş ile daha iyi bileme olacağı gerçeğidir.

ismail_1903

  • *
  • 26
  • Meslek: makina teknikeri
  • Yer: kahramanmaraş
Ynt: sürbısa marka bıçaklar??
« Yanıtla #21 : 16 Ekim 2012, 03:17:20 »
Bende 2 tane sürbisa var biri t7 yazan ucuz seriden diğeri ise sıcak dövme ibaresi olan 4116 çeliğinden.
4116 çeliğinden olanı yağ taşıyla bileyebiliyorum ama t7 olanda bahsedilen keskin hale getirememe sorunu aynen bende de var. ya çelikte bir anormallik var yada taş o çeliğe göre yumuşak kalıyor. zira 440c bileme konusunda da benzer sorun var.


Soytürk Dönmez

  • ***
  • 4198
  • Meslek: Dövme Bıçak
  • Yer: İstanbul-Büyükçekmece
Ynt: sürbısa marka bıçaklar??
« Yanıtla #22 : 16 Ekim 2012, 23:16:07 »
Bende 2 tane sürbisa var biri t7 yazan ucuz seriden diğeri ise sıcak dövme ibaresi olan 4116 çeliğinden.
4116 çeliğinden olanı yağ taşıyla bileyebiliyorum ama t7 olanda bahsedilen keskin hale getirememe sorunu aynen bende de var. ya çelikte bir anormallik var yada taş o çeliğe göre yumuşak kalıyor. zira 440c bileme konusunda da benzer sorun var.


  Bende 4116 çeliğinden birçok bıçak yaptım fakat öyle kolay bilenen bir çelik değil. Çoğu masatı almıyor kerata, zira masattan sert kendisi  8) 

  Bence sizin kullandığınız 4116 nın suyunda bir hata var. Tam verememişler  O0

falcon06

  • *
  • 18
  • Meslek: Mühendis
  • Yer: Ankara
Ynt: sürbısa marka bıçaklar??
« Yanıtla #23 : 11 Ocak 2013, 16:10:25 »
Bende de 3 tane sürbısa var.Arkadaşın yaşadığı sorunları ben de yaşıyorum.Keskinleme sorunu var...Hiç memnun değilim..

spyderCollector

  • ***
  • 2758
  • mehmet 1967
  • Meslek: mimar
  • Yer: Kocaeli
Ynt: sürbısa marka bıçaklar??
« Yanıtla #24 : 11 Ocak 2013, 19:03:31 »


Bu konuda daha önce yazdığım bir yazıdan;



Emin sürmene bıçakları şu anda Fransız xxx plaka çeliğinden üretiliyor, ki TV de  röportajlarda mır mır mır diye söyleyip (ha ? ne dedi anlamadım ,, nee  ) sanki söylemiyorlar çeliği.. meslek sırrı falanmıdır acaba ? diye düşünüyorm 
(bilen varsa buraya yazarsa seviniriz)...


...............

Sürmene bıçağı hakkındaki bu makaleyi okumadan evvel Sürmene Bıçağı'nın ne olduğunu bilmek gerekir. Sürmene Bıçağı tüm dünyada ün salmış, Evliya Çelebi'den Atatürk'e kadar pek çok önemli şahsiyetin bahsettiği kaliteli bıçaklardır.

Peki neden Sürmene bıçağı'da Trabzon bıçağı değil? Sürmene bıçağının tarihi nedir?

Sürmene'deki bıçakçılık aslında çok çok eskilere uzanmakta. Bir rivayete göre tarihten önce 1000 yıllarına kadar uzanmaktadır. Evliya Çelebi (1611-1682) seyehatnamesinde gemilerini Sürmene Yeniay limanında tamir ettirdiklerini, kesici aletlerini de Sürmene'de tamir ettiklerini belirtmiştir. Sürmene'de bıçağın imal edilmesinde bölgedeki maden kaynaklarının zengin olmasının payı elbette büyüktür. Ayrıca bıçağa su verme işi öncelerden yunus yağı kullanılarak yapılıyordu. O dönemlerde yunus avcılığı serbestti ve Sürmene'de yunus avcılığı oldukça popüler bir gelir kaynağıydı. Özellikle Rum bıçak ustaları yunus yağını kullanarak muhteşem bıçaklar üretiyorlardı.

Yakın tarihte ise Sürmene bıçağının gelişmesi için çok önemli bir olay sözkonusu olmuştur. İstiklal harbinden önce Sürmene'yi işgal eden Ruslar bir daha Sürmene'yi terk etmeyecekmiş gibi Sürmene içine iskeleye gelen gemilerin mallarını içerlere taşımak için raylı vagon sistemi kurdular. Oldukça külfetli ve zahmetli bir iş olan raylı sistemi Ruslar çok kısa bir sürede Sürmene'de kurdular ve çalıştırmaya başladılar. Tabi ki herşey umdukları gibi olmadı ve "geldikleri gibi gittiler". Raylı sistem bir müddet daha kullanıldıktan sonra rayların ve vagonların demirleri bıçakçı ustalar tarafından satın alındı. Bu  vagon demirlerinin bıçak yapımında kullanılmasıyla bıçakcılık çok gelişti.
.............................

Şimdiki Sürmene Bıçakları el yapımı mıdır?

Yukarıda saydığımız ustaların yakın akrabaları, komşuları kısmen de olsa bu sanatı icra etmeye devam etmektedirler. Lakin üretmekte olduğu bıçak sayıları oldukça azdır. Sürmene bıçağının seri üretimi ise yine yukarıda saydığımız üstadların yakın akrabaları tarafından kurulan iki firma ile sağlanmaktadır. SÜRBİSA ve SÜRDÖVBİSA. Bıçakcılık ailesinden gelen firma sahipleri dünyanın dört bir yanından yoğun talep edilen Sürmene bıçaklarını üretmektedirler. Orjinal Sürmene bıçağı dendiği zaman aklımıza gelen bıçaklar bu iki firmanın üretmiş olduğu bıçaklardır. Tabiki bu bıçaklar eskisi gibi ray demirlerinden değil Fransız çeliğinden imal edilmektedir ve seri üretimdirler. El yapımı bıçak veya çakı üretimi ise az da olsa halen devam etmektedir. Sitemizde yer alan geyik boynuzu Sürmene çaksısı, damalı Sürmene çakısı, metalik Sürmene çakısı, işlemeli sarı Sürmene bıçağı el yapımı Sürmene çakılarının nadide örneklerindendir. Bu çakılardan günde en fazla 2-3 tane üretilmektedir. Ustalarının giderek yaşlandığı ve sanatın devam etme tehlikesi altında kaldığı günümüzde bu ürünler özel bir antika değerini şimdiden almaktadır.
alıntı:
http://www.yerelmarket.com/Suumlrmene-biccedilagi039nin-sahtesi-nasil-anlasilir,AR-5.html


http://www.bicaksanati.com/forum/search2/
'' Kem Alat'la, Kemalat  olmaz ! ''

Lord Sparhawk

  • **
  • 112
  • Meslek: akademisyen, lütiye
  • Yer: Eskişehir
Ynt: sürbısa marka bıçaklar??
« Yanıtla #25 : 09 Mayıs 2013, 23:39:41 »
levha çelik çıktı mertlik bozuldu desem afaroz edermisiniz beni?

Osman Kurt

  • ***
  • 6285
  • Yer: İstanbul / Gaziosmanpaşa
Ynt: sürbısa marka bıçaklar??
« Yanıtla #26 : 10 Mayıs 2013, 01:31:45 »
levha çelik çıktı mertlik bozuldu desem afaroz edermisiniz beni?
dövme çelik veya levha çeliğin arasında herhangi bir fark yok (hatta aynı iki çelikten biri dövüldüğünde karbon yanması yaşanırsa dövme olan levhaya göre kötü bile olabilir)
Bizim silahımız bilgidir, ve mermiler ise sözlerimiz. Lakin kurşun geçirmezmiş, sizin beyinleriniz.
İstanbul / Gaziosmanpaşa
Bütün ümidim gençliktedir.
Mustafa Kemal ATATÜRK
Instagram

Lord Sparhawk

  • **
  • 112
  • Meslek: akademisyen, lütiye
  • Yer: Eskişehir
Ynt: sürbısa marka bıçaklar??
« Yanıtla #27 : 10 Mayıs 2013, 08:48:33 »
levha çelik çıktı mertlik bozuldu desem afaroz edermisiniz beni?
dövme çelik veya levha çeliğin arasında herhangi bir fark yok (hatta aynı iki çelikten biri dövüldüğünde karbon yanması yaşanırsa dövme olan levhaya göre kötü bile olabilir)

Orada kastım sadece nihai sonucun iyi kötü olması değil. Hoş gerçi benim kullandığım has el dövmesi japon çelikleri fabrikasyon avrupalılardan bariz kaliteli ama benim bahsettiğim konu işin ruhu. Ocakta demiri döve döve işlemek, katlaya katlaya işleyerek olabildiğince saf hale getirmek, karbon tozuyla sertleştirmek, elde edilen çeliği geleneksel yöntemlerle temperlemek, tekrar çekiçle ince dokunuşlar yapmak. Aşama aşama eğeleyip taşlamak. Yani işin hası, işin özü, işin ruhu bu benim için.

Ben keman yapımcısıyım. Sıfırdan ham odunu alıp 4-6 ayda bir keman haline getiriyorum. Fabrikada 100 tonluk preste iki kere preslenip dövme çelik diye satılan levha çeliği alıp, kesip seramik fırınında sertleştirmek, zaten hazır formu zımpara makinelerinde şekillendirip bıçak yapmak, benim için bütün parçaları hazır kit kemanları alıp, maket yapar gbi birleştirip cila atmakla aynı şey.

Ha sitede büyük çoğunluğun bu şekilde bıçak yapan amatör kişiler olduğunu biliyorum. Burada amacım kötülemek, küçümsemek değil kimseyi zaten. Ben sadece işin geleneksel, has kısmının giderek kaybolmasına üzülüyorum. Ben bugün has elde dövme bir şef bıçağı yaptırmak istesem, ıskarpela yaptırmak istesem koca türkiyede kaç kişi çıkar belli değil. Tamam bir japonlar kadar olalım demiyorum ama elin amerikalıları bile elde dövme konularında bizden çok daha meraklılar.

Brac

  • ***
  • 624
  • Burak/1984/İstanbul
  • Meslek: Endüstriyel ve Mekanik Tasarım
  • Yer: İstanbul
Ynt: sürbısa marka bıçaklar??
« Yanıtla #28 : 10 Mayıs 2013, 10:27:20 »
levha çelik çıktı mertlik bozuldu desem afaroz edermisiniz beni?
dövme çelik veya levha çeliğin arasında herhangi bir fark yok (hatta aynı iki çelikten biri dövüldüğünde karbon yanması yaşanırsa dövme olan levhaya göre kötü bile olabilir)

Orada kastım sadece nihai sonucun iyi kötü olması değil. Hoş gerçi benim kullandığım has el dövmesi japon çelikleri fabrikasyon avrupalılardan bariz kaliteli ama benim bahsettiğim konu işin ruhu. Ocakta demiri döve döve işlemek, katlaya katlaya işleyerek olabildiğince saf hale getirmek, karbon tozuyla sertleştirmek, elde edilen çeliği geleneksel yöntemlerle temperlemek, tekrar çekiçle ince dokunuşlar yapmak. Aşama aşama eğeleyip taşlamak. Yani işin hası, işin özü, işin ruhu bu benim için.

Ben keman yapımcısıyım. Sıfırdan ham odunu alıp 4-6 ayda bir keman haline getiriyorum. Fabrikada 100 tonluk preste iki kere preslenip dövme çelik diye satılan levha çeliği alıp, kesip seramik fırınında sertleştirmek, zaten hazır formu zımpara makinelerinde şekillendirip bıçak yapmak, benim için bütün parçaları hazır kit kemanları alıp, maket yapar gbi birleştirip cila atmakla aynı şey.

Ha sitede büyük çoğunluğun bu şekilde bıçak yapan amatör kişiler olduğunu biliyorum. Burada amacım kötülemek, küçümsemek değil kimseyi zaten. Ben sadece işin geleneksel, has kısmının giderek kaybolmasına üzülüyorum. Ben bugün has elde dövme bir şef bıçağı yaptırmak istesem, ıskarpela yaptırmak istesem koca türkiyede kaç kişi çıkar belli değil. Tamam bir japonlar kadar olalım demiyorum ama elin amerikalıları bile elde dövme konularında bizden çok daha meraklılar.

 Metalurjik açıdan dövme çeliği üstünlük açısında bence geçebilecek kalitede olan plaka çelikleri küçümsemeyin , birde kıyasladığınız olay '' ne kadar köfte o kadar ekmek '' olayı teknolojiyle beraber üretimin ve üretim tekniklerinini ilerlemesidir , piyasada arz ve talep meselesidir , dövme bıçaklarda var ve hatta yapan ustalarımızda var istediğiniz çelikten istediğiniz bıçağı yapabilecek ustalarımızda var tabii buda maddiyata bakar , talep edilen bıçağı dövmek için ocak yanacak ve usta çalışacak buda belirli bir maliyete denk gelecek ,

 Hazır profillerden güzel eserler çıkartmak için günlerce aylarca emek ve işçilik harcayan arkadaşlar var ve çıkan eserlerde gayet güzel eserler bu foruma girmeden önce yurtdışı forumlarında gördüğüm güzel eserleri ustalarımızdan görüyorum ve çok hoşuma gidiyor , evet japonlar ve amerikalılar ve diğer avrupalı arkadaşlarımızdan geri olabiliriz bunuda kendimize sormalıyız ve ülke olarak kısıtlanmalarımızı sorgulamalıyız , bu işi yapmak isteyen bir çok arkadışımızın belki maddi olanakları çok düşük buna bende dahilim?Forumda çok kalite dövme işler yapan ustalar vardır.
 
Sıcak dövmeyle olan mesleği silmeye kalkarsan kim öğrenipde bu mesleği yapacak kim kime neyi öğretip geliştirecek veya ülke içinde kesici delici alet edavat yapımını yasaklayınca kim bu işleri yapmaya kalkışacak ve sonucunda unutulacak?Bu işleri sırf teorikte üniversitelerde mühendislere öğretip teknik tarafı unutturmaya kaldırmaya çalışırsan dövme işlerinde geri kalırız.

Toparlamak gerekirse işin ruhunu yakalamaya çalışıyoruz ve hala işin ruhuyla çalışan arkadaşlarımız ustalarımız var. Forumdaki arkadaşlar da bilgi ve tecrübelerini burada paylaşıyor.
 


jaguar

  • *
  • 8
  • Meslek: SERBEST
  • Yer: İSTANBUL
Ynt: sürbısa marka bıçaklar??
« Yanıtla #29 : 10 Mayıs 2013, 20:43:06 »
sor iki yoruma aynen katılıyorum. Madalyonun iki yüzü gibi.
Ülkemiz bir çok alanda ilerliyormuş gibi yapsada hobicilik sıfırın altında. Akvaryum, el yapımı, sanat, zanaat, aklıma gelen gelmeyen herşey. Bi alamanya olalımdemiyorum ama köstek olmasalar yeter. Gümrüğüydü vergisiydi insanı soğutan herşey.
Sorunun kökünü söyleyeyim; bizi köklerimizden ayırmışlar. Ne literatür kalmış ne de nerelerden geldiğimizi merak ettirecek bilgi kırıntısı.
Yatağan çeliğiyle ilgilenirken tarzanca ingilizcemle karbon çeliği literatürünü taramaya çalışıyorum 3 sene evvelinde, tabi internette. Elin amerikalısı iki farklı karbonlu plakayı kaynatıp verdiği deseni satmaya çalışırken bi rus genci kaynağı nereden bulduysa (bizim) atalarımızın bu katmanlı karbonlu yapıyı "SADECE DÖVME TARZIYLA" elde ettiğini çözmüş ve birçok denemeden sonra sıcak dövmeyle karbon katmanları oluşturmuştu. Hayat gailesi takip edemedim ama sağlamlık testi 15cm çaplı bakır üzeri 10cm kendir sarılı silindiri tek hamlede kesmek olan Yatağan kılıcı 1500lerde yapılırken ne vanadyum vardı nede mangan. Belki o zamanın İzmir madenlerinde cevher içinde doğal bulunuyordur bilemem ama işin püf noktası Sıcak dövme şekli. Usta farklı tempoda dövüyor çırak farklı ritimde. Biz dışına şekil vermişler sanalım onlar zamanında metalin yapısını döverek değiştirmişler. Bu işin gerisinde  olduğumuzdan forumda "soğutma" kısmına odaklanmışız galiba.
Saygılar vesselam.

Ynt: sürbısa marka bıçaklar??
« Yanıtla #30 : 10 Mayıs 2013, 21:15:59 »
Biz dışına şekil vermişler sanalım onlar zamanında metalin yapısını döverek değiştirmişler. Bu işin gerisinde  olduğumuzdan forumda "soğutma" kısmına odaklanmışız galiba.
Saygılar vesselam.
Biraz açarmısınınız bu konuyu, soğutma kısmına nasıl odaklanmışız anlayamadım tam .

jaguar

  • *
  • 8
  • Meslek: SERBEST
  • Yer: İSTANBUL
Ynt: sürbısa marka bıçaklar??
« Yanıtla #31 : 10 Mayıs 2013, 22:45:08 »
Biz dışına şekil vermişler sanalım onlar zamanında metalin yapısını döverek değiştirmişler. Bu işin gerisinde  olduğumuzdan forumda "soğutma" kısmına odaklanmışız galiba.
Saygılar vesselam.
Biraz açarmısınınız bu konuyu, soğutma kısmına nasıl odaklanmışız anlayamadım tam .

su verme ve sonrası işlemleri kasdetmiştim.

deserteagle

  • Eylem Cengiz, 49
  • *****
  • 9533
  • Meslek: elektronik ve hab. müh.
  • Yer: İstanbul, Kırklareli
Ynt: sürbısa marka bıçaklar??
« Yanıtla #32 : 10 Mayıs 2013, 23:55:58 »
Kusura bakmayın, son 10-12 gündür ne ceple internete çıkmak dışında bir bağlantım oldu ne de sahada toza bulanmaktan forumu takip etmeye vaktim.  O:-) Bu gün de enerjimi fazla harcadığımdan dolayı yukarda değinilen konuları derinlemesine irdelemekten kaytarmazsam lafın sonunu getiremeyeceğim. O yüzden kısa yazıyorum.

Bence yanıtlar daha az düşünüp daha çok ve titiz perdahta... Zımparalamayı bitirdiğinizde bıçağın üstünde kendi aksinizi gördüğünüz ve gözünüze hiç çizik çarpmadığı gün kafanızdaki şeylerin yanıtını hazır bulacaksınız.  ;)
Barika-i hakikat müsademe-i efkardan doğar
Namık Kemal
Instagram'da ben

Ynt: sürbısa marka bıçaklar??
« Yanıtla #33 : 11 Mayıs 2013, 00:11:38 »
Bu başlık altına yazacaklarımı saklı tutuyorum, nostaljik ve geleneksel üretim yöntemleriyle bilimsellik zaman zaman birbiriyle kıyaslanmış ve ilginç şekilde "kalite" yönünde yargı oluşturulmuş. Bunu biraz açmak lazım.

puukko

  • ***
  • 166
  • Meslek: İnsaat muhendisi
  • Yer: Özgür / Bursa
Ynt: sürbısa marka bıçaklar??
« Yanıtla #34 : 11 Mayıs 2013, 00:54:03 »
Bu başlık altına yazacaklarımı saklı tutuyorum, nostaljik ve geleneksel üretim yöntemleriyle bilimsellik zaman zaman birbiriyle kıyaslanmış ve ilginç şekilde "kalite" yönünde yargı oluşturulmuş. Bunu biraz açmak lazım.
Sefa Hocam bu konudaki yorumunuzu merakla bekliyorum.

Bir süre önce bölgeyi gezmiştik arkadaşlar ile, doğa, tarih, yemekler her şey çok güzel ama, Sürmenedeki bıçakçı dükkanlarındaki fiyatları ben çok yüksek buldum,

Elbette fiyat göreceli bir kavram, ve ustaların günlerce uğraşarak, tasarlayarak yaptıkları ürünlerin fiyatlandırılması, aslında zor bir konu buna yorumum yok,

Ama aynı  üründen 100lerce veya binlerce piyasa sürüldüğünde, elle de yapılsa, fabrikasyon tipi/seri üretim ürün olmuş oluyor ve bence bu tip ürünlerde rayicin belli limitlerde olması gerek diye dusunuyorum.

Aslında her şey elle yapılıyor, kişisel tasarım, uğraş gerektiren ürünlerde ilave bir tanım gerekli sanki.

jaguar

  • *
  • 8
  • Meslek: SERBEST
  • Yer: İSTANBUL
Ynt: sürbısa marka bıçaklar??
« Yanıtla #35 : 11 Mayıs 2013, 01:33:38 »
Bazı zanaatlarda ceddimiz zirve yapmış ve şimdi teknolojide olsa bu zirveyi yakalayamıyoruz. İstediğiniz teknolojiyi kullanın mevcut en güçlü adamı getirin tozkoparanların 800küsur metrelere attıkları okların menziline ulaşılması hayal.
5 yıl önce bir iş mülakatında "kalite" nedir diye sormuşlardı, bilmiyorum demiştim. Ama göster deselerdi Ecdadın eserlerini gösterirdim. Bahsettiğim bakır silindir yeniçeriliğin KPSS sınav sorusu. Elbette şimdi teknolojiyle kobalt alaşımlı tank top zırh yapılabilir ama bunca tekniğe rağmen geçilememiş zirvelerimiz var. Ok-yayımız, yatağanımız, mimar Sinan'ımız örnekleri. Belki ateşli olmadığı için yay değil ama MÜKEMMELLEŞMİŞ Kılıç tekniğimiz 17yy dan sonra tüm BATI ordularında taklit edildi. Tek el kullanım, tek taraflı ağız, kılıç eğiminin tersine kabze eğimi. Hala adamların merasimlerinde Ceddin 16yy kılıcının imitasyonu.
Hayranlıkla baktığımız Japonlar 12yy Çağatay Han işgalinden sonra askeri olarak inkişaf etmişlerdir. Şimdi uzaya uydu gönderiyorlar ama kılıcı hala elle yapıyorlar. Bence o kalite sadece 15yy Japonyasında geliştirilen tekniklerle ortaya çıkıyor da ondan.

travego

  • *
  • 20
  • Meslek: Ziraat Mühendisi
  • Yer: Kayseri
Ynt: sürbısa marka bıçaklar??
« Yanıtla #36 : 11 Mayıs 2013, 07:10:37 »
Amerika'daki bir bıçak ustası 440 c çelikten mikarta kabzalı ve sabit namlulu bir bıçak üretip 75 dolar gibi bir fiyata rahatça satabiliyor.Aynı kalitede bir bıçağı ustalarımızdan biri döverek yapsa ve 75 TL fiyat verse kaç kişi alır? Samimi olduğum bir bıçakçının dükkanında iken bıçak pazarlayan biri geldi.Çin malı 10-30 cm boy aralığında colombia, gerber, böker, fox taklidi bıçakları gösterdi yaklaşık 50 adet çeşit vardı ve fiyatları 5 TL ile 35 TL arasındaydı.Fiyatlar bu durumdayken ve günümüzde insanlar kalite yerine fiyata önem verirken ustaların ayakta kalabilmesi ne kadar mümkündür?3 numara bıçak 15 TL pazarlıkla 12,5 TL'ye veriliyor bu bıçağın maliyeti 10 TL olsa 2,5 TL karla dükkanı işletebilmek için bir esnaf günde en az 20 bıçak satmalı ya da 35 tane bıçak bilemeli.O da zor çünkü şimdilerde güneydoğudan kaçak 4'lü ve 5'li bıçak setleri getiriyorlarmış ve fiyatları 20 ve 25 TL civarındaymış.

Malzeme tedariğinden tutunda test ve ar-ge konularında ki bütün sıkıntılara rağmen ustalarımızın çelik ve bıçak konusunda ansiklopedi haline getirdikleri bu forumun varoluşu bile bu ruhun varlığına kanıttır bence.Kurucu ve üye olarak bu foruma destek olan herkese teşekkür ederim şahsım adına.


deserteagle

  • Eylem Cengiz, 49
  • *****
  • 9533
  • Meslek: elektronik ve hab. müh.
  • Yer: İstanbul, Kırklareli
Ynt: sürbısa marka bıçaklar??
« Yanıtla #37 : 11 Mayıs 2013, 13:26:48 »
Valla hep birlikte el birliğiyle konudan konuya atladığımızdan (ben dahil) bu konuyu belli bir mantık oluşturup da farklı konulara bölemiyorum. O yüzden bu konu da böyle tek parça halinde sürsün.  :) Müdahale etmek daha iyi sonuçlanmaz diye düşünüyorum.

----------------

"Biz niye şu noktada değiliz?" şeklindeki bir karşılaştırma genellikle yanıltıcı sonuçlar verir. Çünkü, sizi tanımlayan şey, vardığınız nokta olamaz; başladığınız noktadan ne kadar ileriye gittiğiniz olabilir. Çünkü bilgi kümülatiftir. Eskinin üstüne kendi ürettiğiniz koyarsınız. Mağarada yaşadığımız günlerde de belki aynı beyne sahiptik ama o beyin hazır bir bilgiyle teknolojiyle donatılmış değildi.

Forumlaşmakta olduğumuz zamanlarla benim bıçak yapmaya yeniden girişmem aynı tarihlerdeydi. O zamanlarda bir çoğumuz çelik, ahşap, deri, araç ve dier gereçlere ve kaynak olacak bilgiye nasıl ulaşacağımızı bilmiyorduk ve bilenler varsa da hem biz onu bilmiyorduk hem de o da bizi bilmiyordu. O günlerde sanayiden ilk aldığım çelik parçasının yanlışlığına bir bakıyorum bir de şimdiki rahatlığımıza... Bilginin kümülatif oluşu işte orda ortaya çıkıyor.

11 Mayıs 2013'de birisi bıçak yapmaya girişse, çelik temini için bir çok alternatife nasıl ulaşacağını okuyup bulabilir; isterse en düşük maliyetli bir yöntemle, isterse apartman dairesi içinde uygulanır bir yöntemle, isterse dopdolu bir atölyede işe nasıl girişeceğini belirleyebilir ve ısıl işlemden perdaha, perçin şişirmekten bıçağı damgalamaya bir çok konuda bilgiye ya da bilene ulaşabilir.

----------------

"Eskilerin yaptığını niye şimdi yapamıyoruz?" sorusu da önemli bir sorudur ve çok yanlış bir algılamayı açık eder.

Henüz sekiz aylık olmayan kızım beni çok zaman bilgisayar başında gördü ve son aylarda bilgisayar ve klavye görünce özellikle ona uzanmak istiyor. Kızımın yaptığı gibi her nesil bir önceki nesilin o anki noktasına bakıyor ve ona odaklanıp ilerlemeye o noktadan başlıyor. Halbuki ben çocukken bahçade toz toprak içinde oynamayı ve yağ filtresi ve balya telinden araba yapmayı, ağaca çıkmayı falan öğrenmiştim. Benim bunları yaptığım yaşa geldiğinde de kızım bunlarda benim kadar iyi olmayacak hatta bunları hiç bilmeyecek. İnsanın toplam bilgisi çok değişmiyor. Ama o toplamı oluşturan bilgi farklılaşıyor. Eskilerde bilinecek bilgi daha azmış ve her şeyi daha iyi bilirlermiş. İlyada kuşaktan kuşağa ezberlenerek aktarılmış. Şimdi ne vakit ezberleyeceksin?

Bilgi kümülatiftir birikir ama artık önemsenmeyen, uygulanmayan bilgi ve beceriler de yiter gider. Artık ne kerpiç kesmeyi biliyoruz, ne harman dövmeyi, ne yün eğirmeyi, ne ovayla yayla arasında göçmeyi. Düzende dokuma yapmak, hatta salça yapmak bile unutuluyor. Bir sonraki nesile bunlar hiç kalmayacak. Ama bunları o kadar şanlı bir mazi olmasa gerek. Çünkü pek de zikredilmiyorlar.

Eskinin hep yaptığını niye yapamıyoruz demek eskiyi de küçümsemekle eştir. Eski şampiyon okçularımızın başında uyurken kolunun (ya da kalbi miydi?) üstüne yatmasın diye nöbet tutan bir görevli olurmuş. Adam her sabah yüzlerce defa çile çekmiş hayat boyu. Biz o kadar çalışmadan ondan daha uzağa atarsak işte o zaman şaşarım. Ama adam da bizim gibi elli farklı problemi çözmek için koşturmamış, hayatını belli bir şeye adamış. Başarılı olan adamına makam vermiş maaş bağlamış. Bu şimdi de olsun diyorsanız bunu yapmak asıl sizin göreviniz. Kırkpınar yüzyıllardır ortaya en büyük parayı koyan "ağa"lar va olduğundan dolayı yapılabiliyor.

Selçuklu çok güzel işleyen bir kervansaray ağıyla seyyahların malını sigortalamasıyla, Anadoluyu vatan haline getirmesiyle çok güzel bir miras bıraktı. Kelile ve Dimne'yi ilk defa bir türk çocuğu ana dilinde okuduysa bu Aydınoğulları sayesinde oldu. Ahiliğin ahlakını bize katılmış bir ahi devleti ile aldık. Bunları da "ceddimiz" diye kucaklayamadan tarih çizgisinde bir nokta seçip de o andakileri ced seçmek çok sağlıklı değil. Allah uzun ömür versin son ahi babası Mudurnu'da ve bir demirci. Madem bu kadar ceddimize sahip çıkacağız gidip Mehmet Şenkaya babanın bir elini öpeceğiz. Kalfasız duran dükkanına soracağız bize iş gösterir mi el verir mi diye. Ya da karşısındaki dükkandaki ona yakın yaştaki Emin İnce ustaya. Olmadı kendi şehrinizin, yakın bir şehrin ustasına gideceğiz.

Ceddimizin eseri mirası niye kayboldu diye beyhude düşünmeyin. Miras babadan oğula geçer. Bu zinciri bir kere bozulursa iş biter. Sanat, sanatkarın eserine kıymetince parayı verip de müşteri olan çıkarsa yaşar. Sanatkar bir kere aç kalırsa oğlu başka mesleğe girer sanat biter. 
« Son Düzenleme: 11 Mayıs 2013, 13:28:40 Gönderen: deserteagle »
Barika-i hakikat müsademe-i efkardan doğar
Namık Kemal
Instagram'da ben

deserteagle

  • Eylem Cengiz, 49
  • *****
  • 9533
  • Meslek: elektronik ve hab. müh.
  • Yer: İstanbul, Kırklareli
Ynt: sürbısa marka bıçaklar??
« Yanıtla #38 : 11 Mayıs 2013, 13:40:39 »
Amerika'daki bir bıçak ustası 440 c çelikten mikarta kabzalı ve sabit namlulu bir bıçak üretip 75 dolar gibi bir fiyata rahatça satabiliyor.Aynı kalitede bir bıçağı ustalarımızdan biri döverek yapsa ve 75 TL fiyat verse kaç kişi alır?
...

Kaliteli bir bıçak yapıp da bu dediğiniz fiyatlara satmaya karşıyım. Böyle düşük fiyatların dillendirilmesine dahi karşıyım. 75 dolara kaliteli bir el yapımı bıçak gerçekten de rahatça satılır, çünkü bu rakam az...

Vakit bulup da vitrine bir şeyler çıkarırsam da 100 lira altına sadece 10-12 cm altı boyda, 3 parmakla tutulan bir bıçak vb. alet satarım. Ya da oyma bıçağı gibi el aletlerini...

Ama tabi çok seri üretilen ve ucuza satılan bıçaklar yüzünden bıçaklar maalesef çok değersiz aletler olarak görülüyor. Bunun sonucu olarak da çok düşük fiyata çok kalitesiz bıçaklar elde ediliyor ve çok değersiz görülen bu bıçaklar da çok bakımsız bırakılıyor. Aslında bıçak kendisine nasıl bakılacağını sırf bu yüzden fiyatıyla belirliyor. Aynı bıçağı bir kişiye 15 liraya, diğerine 150 liraya satsanız 150 liralığın 15 liralık olandan daha iyi kestiğini göreceksiniz.
Barika-i hakikat müsademe-i efkardan doğar
Namık Kemal
Instagram'da ben

Lord Sparhawk

  • **
  • 112
  • Meslek: akademisyen, lütiye
  • Yer: Eskişehir
Ynt: sürbısa marka bıçaklar??
« Yanıtla #39 : 11 Mayıs 2013, 14:10:18 »


Aynı bıçağı bir kişiye 15 liraya, diğerine 150 liraya satsanız 150 liralığın 15 liralık olandan daha iyi kestiğini göreceksiniz.[/i]

Bu çok doğru bir söz.