Bıçak satın almak üzerine !
Biz bıçakseverlerin, dahası bıçak satın alanların Forumlarda en sık karşılaştığı laflardan birisi:
‘’ -hep satın alıyorsun , kendi bıçağını yapsana! ‘’ ,
ya da
‘’-vitrine tıkma şu bıçağı, kullansana’’ oluyor.
İşin gerçeği bıçak sevgisi ya da merakı nedir, satın almak bunun ne kadarıdır?
Kendime bu soruları sordum, sonra da kendime cevap yazdım, kimse alınmaya, kendine mal etmeye..
Kanaatimce Sadece bıçak yapmak bir bıçak sever için asla tatmin edici bir sonuç olamaz, en azından benim için olamıyor... sadece imal etmekle ilgili olup bununla ilgilenmeye, bıçak yapma sevgisi denilebilir, ya da sahip olma isteğinin olmaması olabilir (sahip olamazsan da kullanamazsın sevdiğin bu bıçakları – göz ardı edilmeye)...
Gördüğün ve Beğendiğin her bıçağı yapmaya ne ömür yeter ne de bilgi ne de malzeme ( hele de ülkemizde! ).. -Bunu çok sevdim, güzelmiş, kelimesinin bir adım ötesi -bunu kullanmak istiyorum, o zaman bu bıçak bana ait olmalı dır. Bazen çok beğendiğiniz bir bıçağı asla yapamazsınız. Ne teknolojiniz yeter ne de ustalığınız, en basitinden Seramik, belki de titanyum bıçaklar gibi.
Picassonun tablosunu çok beğeniyorsanız (para konusunu es geçerek) onu satın alıp duvarınıza asacaksınız. Kendiniz o tabloyu yapıp duvarınıza asarsanız picasso olmaz. Ya da picassoları değil tabloları resimleri seveceksiniz. Kendiniz resim yapmayı seveceksiniz ve yapabileceksiniz, yada olabildiğince yapmayı öğreneceksiniz... sanatçı olarak Kendiniz, kendinize resim yapıp duvarları dolduracaksınız, ama hep sizin tarzınız ve fırça darbelerinden oluşmuş hep aynı görüşe ve bakışa ait , sınırlı ve aynı malzemelerle yapılmış eserleriniz olacak, ben yaptım bunları demek ayrıcalığına ve övünce kavuşmak ta en büyük kazancınız olacak belki de. Gün gelip te onları satmak isterseniz, satın almak isteyen adamı arayacaksınız da bulacaksınız. Ya kimse almak istemez se herkez kendi resmini yapıp duvarına asmayı istiyorsa. Kim üretecek? kim satacak? kim alacak?.. doğal olarak talep yok, arz yok, heyhat belki de bir bakmışın sanat ve sanatçı da yok......
işte burada satın alma ve bunun doğal sonucu koleksiyon dediğiniz şey, sevseniz de sevmeseniz de isteseniz de istemeseniz de ortaya çıkıyor, ve size-bıçaklarınıza yapışıp kalıyor..her ne kadar ben koleksiyon lafını bıçaklarıma yapıştırmayı hakikaten sevmesem de.....
Çünkü gerçek bir koleksiyonda ürünlerin tek tek veya toplamının bir arada değerli olması gibi kriterler işin içine girer. Değerli olabilmeleri için de paketinden çıkmamış, kullanılmamış, aşınmamış orjinalliği bozulmamış vs. olmaları en önemli kuraldır (tarihi objeler değilse elbette)... her bıçağımı keyfle kullanır, istediğim gibi de modifiye ederim aslında ben bir koleksiyoner değil, bıçakları seven her zaman kullanan bir kişiyim..
vitrine tıkmak kelimesi benim gözümde yanlış kullanılan ve amacı belirsiz bir tabirdir.. tüm bıçaklarım vitrinde durur, o anda kullanmak istediğim benimle dışarı çıkar.. haftada bir tane kullanıp, işi bitince bakımlarını yapıp, sonra onu vitrine koyup bir başkasını kullanmak istesem aynı bıçağa sıra gelmesi için şu andaki sayı itibarıyla 4 yıl geçer. Bu kadar bekleme süresi onları vitrine tıkma anlamına geliyorsa sizce, o zaman çok iyi yapmışım bence... Keşke daha uzun sürse sıranın gelmesi.
Hoşçakalın......
