Arkadaşlar selamınmümkün,
Bugün dolu dolu geçti ve güzel bir gündü... Ahanda detaylar;
Sabah kargaların kahvaltılarının bitmesini takiben (kahvaltı ederlerken rahatsız etmemeye çalışıyorum) annemi hastaneye götürdüm, ufak bir girişimsel operasyon geçirdi, patolojik örnekler aldılar ve elbette patolojiye gitti, bikaç gün sonra sonucu alacağız ama doktorun söylediğine göre gayet temiz örneklermiş, korkulacak bişey yokmuş, formaliteden gönderilmiş falan filan... Doktora (anneme çaktırmadan tabii) "laga luga yapma lan, sonuçları alınca görüşürüz" dedim, beti benzi attı... Annemi eve, anneannemin şefkatli kollarına teslim ettikten sonra Kale'ye gittim...
Muammer ustamla sohbet ederken, bir yandan da bana hediye ettiği, dün bütün gün üzerindeki kiri - pası temizlemeye uğraştığım ve bir ufak WD40 ile 3-4 saat tel fırça muamelesinden sonra çeliğe ulaştığım, Ege bölgesi (sanırız) Yatağan'ıma, kuzu kulağı bir kabza yapmaya başladım ve Kanadalı, janjanlı bi Akçaağaçtan gerekli parçaları kestim...
Kesimden 5 - 10 dakika sonra, MehmetHakan geldi. Usta ve Hakan, Hakanın ihtiyacı olabilecek hırdavat malzemelerine bakmak üzere Ulus'a gittiler...
Beş dakika sonra Münir geldi... Onunla sohbete henüz başlamıştık ki, elinde 3 simit, "Simiiittçiiii" diye bağırarak İbrahim1969 geldi... Herif bütün simitleri satmış, kalan üç taneyi de bize getirmiş

Çay eşliğinde simitleri kemirdikten sonra harala gürele sohbete başladık... Tam istimi almış, muhabbeti harlamış, üzerinde geyiği çevirmeye başlamıştık ki, bizim Simitçi (!) "bana müsaade arkadaşlar" diyerek lafımızı balla kesti, gitti...
Bu arada Usta ve Hakan geldiler... Hakan kısıtlı (yarım saat kadar) olan vaktinde bir-iki çay içti (aslında tamı tamına 17 tane, saydığımdan diil valla...

) Sonra müsaade istedi ve küçük (!) arabasına atladığı gibi evinin yolunu tuttu...
Kaldık Usta, Münir ve ben... Tam çayları koymuş sohbet pozisyonu almıştık ki, ustanın iki Seğmen arkadaşı geldiler... Onları başbaşa bırakıp, tezgah başında sohbete başladık Münirle... Bu arada hatuna yaptığım ufak bıçağın kabzasını şekillendirmek, tesviye etmek ve birbirine uydurmak için ben zımparaya başladım... Barnağım gene su topladı anasını satayım... Amma tatlı canım var lan benim, bu ne ya...

Neyse, pıçak bitti, bence güzelde oldu, usta beğenmedi pek ama (huysuzluk ediyor) Bikaç kat gomalak cila, yağlı 1200 kum zımpara sonra tek kat gomalak cilayı da yeyince, kabza da kendine geldi...
Sonra Münir acayip bişey yapmış, onu getirdi gösterdi... Bir profili işlemiş, bir kaplan ve bir okçuyla ilgili bi kompozisyon... Süper de olmuş, acayipliği kullandığı araç, herif sadece eğeyle yapmış ve yapıyor... (Allahım benim hiç normal arkadaşım olmayacak mı ya?) Sonra bi acayiplik daha yapıp 430 x 40 x 4 mm. boyutlarında, çok güzel desenleri olan bi damascus lamayı tam ortasından böldü ve yarısını bana hediye etti... Münir, buradan bir kez daha teşekkür ederim... Sağol arkadaşım...
De hadi daalın... Başka bişe olmadı... İtişmeyin, sakin sakin... Hadi bakiyim...
Sevgiler,