Merhabalar, saygılar, selamlar.
Durum şudur: m390 çelikten iki bıçak aynı zamanda, aynı fırında ısıl işleme tabi tutuldu ve yine aynı zamanda aynı fırında temperlendi. Fakat sertlik ölçümlerinde –iki farklı cihazdan sağlaması yapıldı- bir tanesinin 58,5 HRC, diğerinin 60,5 HRC sertlikte olduğu görüldü. Bu iki bıçağın soğutma şartları açısından biraz farklı durumları olabilir. Ve az sert olanı hedeflediğimiz gibi etkin bir şekilde soğutamamış olabiliriz. Aradaki sertlik farkı da bundan kaynaklanmış olabilir. Fakat Sefa Hocamızın, ‘sertlik tüm hikayeyi anlatmaz’ sözünden kaynaklanan sorular gündeme geliyor. Tek tek burada o özel sorulara girmeden genel olarak şöyle sorayım: her iki bıçak ta, tavsiye edilen sürede fırında bekletildiği için karbür dönüşümünün tamamlandığını göz önünde tutarsak, bu iki bıçaktan sertliği 58,5 olanın, sertliği 60,5 olana göre eksiği neler olabilir? Yani yeterince hızlı soğutamamaktan kaynaklanan 2 HRC lik fark, bu iki bıçakta ne gibi farklılıklara sebep olur? (toz metallerde demlenme süresinin tam doğru uygulanması daha esaslı bir mesele iken hızlı soğutmanın arka planda olduğunu söyleyebilir miyiz? Yada her iki konu da aynı derecede gayet önemli midir?)
En son sorudan başlamak daha doğru olur,
Toz metalurjik çelikler veya diğer martenzitik paslanmaz çelikler olsun, östenizasyon ( demlenme süresi) süresi ve soğutma hızı ve hatta menevişleme sıcaklığı ve menevişleme zamanı ile menevişleme sayısı, bu çeliklerde hem sertlikte hem de içerikte oluşturulması gereken karbür bileşiklerinde önemlidir ve belirleyicidir. Daha önce de bir çok yerde söylendiği gibi, bu tür çeliklerde ( hatta tüm çeliklerde) su verme sırasında, belirli bir zaman aralığında malzemenin sıcaklığını belirli bir noktaya kadar soğutmak gerekir. Bu zaman kaçırıldığında yapıda östenizasyon sırasında oluşmuş olan östenit fazınin hepsi dönüşemez ve yine östenit fazı olarak kalır. Malzeme dönüşebilen östenit kadar sertleşir ama bir miktar östenit dönüşmeden "kalıntı östenit" olarak yapıda durmaya devam eder. İdeal olarak, soğutma işleminin hemen ardından bu çeliklere cryojenik ( sıfıraltı) işlem uygulanır ki bu kalıntı östenitin bir kısmı da bu işlemde dönüşebilsin. Bu işlem yapılsın veya yapılmasın ardından gelecek olan menevişleme ( temperleme) işleminde de yine bir miktar kalıntı östenit dönüşür. Bu dönüşmeler sırasında malzeme sertliği bir miktar artar. Bu nedenle menevişleme zamanı, sıcaklığı ve tekrarı bu çeliklerde çok önemli ve belirleyicidir. İyi bıçakla kötü bıçak arasındaki keskin çizgi biraz da budur.
Doğrudur, sertlik bize tüm hikayeyi anlatmaz. Aslına bakılırsa östenizasyon süresince beklemek, bu bekleme sırasında yapıda oluşturulmak istenilen karbürlerin de oluşmasına zaman tanımaktır. Bir anlamda hem östenit fazı oluşur, hem de alaşım elemanlarının karbonla yapacakları bileşikler olan karbürler oluşur. Karbürler bir anlamda çelikteki ağız tutuşunu belirler veya daha doğru söylenişle keskinliğin devamlılığını korumasını belirleyicidir oysa sertlik, bu karbürleri bir arada tutan yapının durumunu belirler. Kaba bir örnekle, bir avuç kumu ( karbür) betonun içerisine de atabilirsiniz çamurun içerisine de atabilirsiniz, kum her iki ortamda da aynı durumdadır ama içinde bulunduğu ortam kumun nasıl duracağını belirler. Biraz böyle bakmak lazım. Bir başka söyleyişle, olması gerektiği kadar karbürlerin oluştuğu bir çelik, ağzına eğe sürdüğünüzde aldığı halde keskinliğini yine de uzun süre koruyabilir.
Senin sorun olan, sertlikteki arada oluşan farkın ana nedeni büyük olasılıkla soğutma ortamına daldırılırken aradaki zaman farkıdır. Birindeki 2 saniye gecikme bu duruma yol açabilir. Arada oluşan bu sertlik farkının kullanımda çok farkedilebilecek bir şey olduğunu hiç sanmıyorum hatta, ağızda oluşan mikro kırılmalar belki de 58.5 hrc olan bıçakta hiç olmazken diğerinde olacaktır. Ayrıca belirtmek isterim, 58.5 hrc sertlik, gerçekten devasa bir sertliktir, yabana atmayın. Umarım yanıt olmuştur.