Öncelikle paylaşım için Selim hocam ve Mahmut abi
ikinize de teşekkürler. Kılıç işi engin bir derya. Ve malesef
bu deryada pek işten anlayan yok, çünkü derya çok derin.
Bir kaç hususta tartışma konusu açmak istiyorum.
Lütfen herkes bildiği iki kelime dahi olsa, yanlış dahi olsa
belirtsin. Çünkü kılıç konusunda ciddi münazaralara
ihtiyacımız var. Ben bu işte Türklerin ciddi anlamda uzman
yetiştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Bahanemiz de yok.
1. Resimlerde altın süslemeli şimşir görüyorum.
Altın süslemeli kılıçların sultana ya da hanedana özel
olduğunu düşünüyorum. Gördüğüm kılıçların çoğu
gümüş süslemeliydi. Osmanlı’da süslemenin rütbeye
göre yapıldığını camilerden biliyoruz. Bir selatin camisi
ile paşaların yaptırdığı caminin süslemesi farklıdır.
Bu sanatsal hiyerarşi kılıçlarda da bu şekilde mi?
Kılıçta altın süslemenin saltanata ait olduğunu şuradan
çıkarıyorum. Sultan Abdülmecid’in bir resmi vardı sanırım
Melling’e ait. Bu resimde ben ilk defa altın süsleme
görmüştüm. Daha sonra çok dikkat ettim altın süslemeli
kılıç görmek nasip olmadı. Ta ki yurt dışında bir müzenin
envanterindeki bir kılıcı sanal ortamda görene kadar.
O da şimşirdi, zamanında Rusya’ya hediye gönderilmiş.
Ve bu paylaştığınız üçüncü gördüğüm altın süslemeli
kılıç. Üçü de şimşir. Yakın dönemin özelliklerini gösteriyor.
(Kın ve sap işlemelerinden bahsediyorum. Namlu kakmaları
konu dışıdır.)
Kılıç üretiminde çok kuralcılar. Bir usta zamanında yerli
bir ağacı boyayıp abanoz diye müşteriye satmış.
Foyası ortaya çıkınca herifi meslekten men etmişler.
Sonra da bununla ilgili kanun çıkarmışlar.
2. Karabela denen kılıç, erken Osmanlı dönemine ait
olan yalmanlı diye adlandırdığımız kılıcın biraz doğu
Avrupa esintili bir yeni yorumumudur?
Bana biraz tutuş şekliyle alakalı revizyon görmüş
yalmanlı yorumu gibi geliyor.
3. Burayla alakalı değil ama resimlerden gördüğüm
kadarıyla Yatağan’ın denizciler tarafından çok çok
sevilmesi. Beni çok etkilemiştir, rahmetli Turgut Reis’in
bir resmini görmüştüm bir katalogda. Resmin orijinali
Beşiktaş Deniz Müzesi’ndeymiş. Kırmızı kınlı bi yatağandı.
4. Kılıçlardaki 17, 18. ve 19. yy’lardaki değişimi herkes bilir.
Kılıçlar daha bir estetik, daha bir kibar. Osmanlı sanatının
çok da ileride olmadığını bilirsiniz. Babürşahlar ve Safevi
etkisiyle malum yüzyıllarda sanatsal anlamda inanılmaz
bir estetik doğuyor. Bunun en güzel örnekleri şimşirlerdir.
Hatta Erzurum Yakutiye Medresesi’nde bir yalmanlı
görmüştüm, hayatımda gördüğüm en estetik yalmanlıydı.
Bir şimşir estetiği vardı adeta. Resmi de var, müsadeniz
olursa paylaşmak isterim.
Bayağı uzun oldu kusura bakmayın. Yaklaşık bir senedir
böyle bir başlığı gözlüyordum, mazur görün