İlk olarak şunu söylemeliyim eylemin yaptığı işi gerçekten çok önemsiyorum, ve takdirle takip ediyorum. ötekileştirmek gibi bir gayem de asla olmaz.
Yay sınıflandırmasında Türk yayı, Asya kompozit yayları arasında ayrı bir sınıftır; boyu, yapısı ve uzun mesafe atışlarındaki başarısı bakımında ünlenmiş, yapılışı ve kullanılan malzemeleri belirli özelliklere sahip bir yaydır.
Moderleştirilmesi kesinlikle karşı değilim.
Ama!! gerek varmı? diye sormak lazım aslında. Zira kendileri binlerce yıllık bir birikimin sonunda ortaya çıkmış bir ürün.
Zamanında yapılan Türk yaylarıyla elde edilen mesafeler, günümüz teknoloji ile bile çok zor ulaşılabilecek bir noktada.
800 metre günümüz ateşli silahları için bile uzun bir menzilse eğer ve bu atışı 1700 yıllarda yapmışsa birisi, o günün teknolojisi ile en mükemmelini yapmış ve biz hala onun yaptığının ötesine geçemiyorsak! oturup düşünmemiz lazım.
Ecdat o zaman demez mi! Madem benim yaptığımı geçemedin neden benim binlerce yıldır gittiğim yoldan gitmedin!
Ben hala fikrimde bakiyim!
Bahsettiğim yapılan yayın değeri ya da modernleştirilmesi değil, kullanılan malzeme ve yapılma yöntemi.
Boyu ve ebatları değişmek zorundadır zaten, kol mesafesine göre yay yapmak gerektiğinden belirli bir ölçüye göre hareket edilemez. Tüm yayların aynı olmasını beklemekte bu bakımdan yanlış olur.
Benim için klasik yöntemlerle ( organik malzemeler ) yapılan yay ile modern yöntemler ( organik olmayan malzemelerden ) yapılan yay arasında bir fark vardır. Bunun içinde yüzyıllara gerek yoktur. Gerekli olan tek şey kullanılan malzeme ve yöntemdir.
Bir gün karbon fiberden ya da adını bilmediğim bir malzemeden tıpa tıp Türk yayına benzeyen bir yay yaparsam da buna karbon fiber yay derim sanırım! Çünkü benim gözümde Türk yayı binlerce yıldır atalarımız kullandığı 4 temel malzeme ile yapılan yaydır!
Ayrıca bu şahsi bir bakış açısıdır, bağnazlık değildir. dostlarım arasında kendi şahsi fikrimi beyan etmiş olmam sebebi ile hatamı işledim

!?