Bıçak Sanatı - Forum
Konu Dışı => Genel Muhabbet => Konuyu başlatan: Aytuğ Talha - 29 Mart 2017, 10:42:14
-
Bendeniz yaklaşık 6 senedir okçulukla ilgileniyorum ve genelde bıçak meraklılarının da ilgisini çektiği için dilimin döndüğünce yay yapımıyla ilgili bildiklerimi ana başlık halinde değerli forum üyelerine anlatmak istedim. Türk yayı sanılanın aksine tek parça değil; akçaağaç, boynuz, sinir, balık tutkalı gibi farklı malzemelerin bir araya getirilmesinden oluşan kompozit bir yaydır. Yay; kabza, kasan, sal ve baş kısımlarından oluşur. Dünya üzerindeki en kısa, en hafif ve en güçlü yay olma özelliğini taşır ki bu da tasarımındaki mühendislik dehasından kaynaklıdır.
(http://www.hizliresimyukle.com/images/2017/03/29/BOLUM.png)
Yayın Bölümleri
İlk olarak yayın iskeletini oluşturan gövdesinden başlayalım. Gövde akçaağaçtan oluşur. İki bilek kalınlığında düz ve budaksız akçaağaç en ideal malzemedir. Akçaağaç su yoluna uygun kesilir ve kurumaya bırakılır.
(http://www.hizliresimyukle.com/images/2017/03/29/AAA.png)
Akçaağacın Kesilmesi
Ağaç kuruduktan sonra yayın bölümlerini oluşturacak akçaağaç ve boynuz, yayın ölçülerine uygun olarak kesilir.
(http://www.hizliresimyukle.com/images/2017/03/29/MALZM.png)
Yayı Oluşturan Parçalar
Gövdenin arka kısmana yani okçuya bakan kısmına boynuz yapıştırılır. Yapıştırma işlemi için akçaağaç ve boynuz üzerine yapıştırma yüzeyini artırmak için ‘taşin’ denilen oluklar açılır.
(http://www.hizliresimyukle.com/images/2017/03/29/TASIN.png)
Taşin Oluğunun Açılması
Yapıştırma için ise mersin balığının hava keseleri kullanılır. Kurutulan hava keseleri benmari usulüyle eritilerek tutkal hazırlanır.
(http://www.hizliresimyukle.com/images/2017/03/29/T5UTKAL.png)
Kurutulmuş Hava Keseleri
Akçaağaç ile boynuzun yapışması için 'tencek' ile yaya ip sıkıca sarılır.
(http://www.hizliresimyukle.com/images/2017/03/29/tenzek.png)
Tencek İle İp Sarılması
Yayın ön kısmına ise büyükbaş hayvanların tendonlarından elde edilen sinir vurulur. Bu sinirler dövülerek tel tel ayrılır, yine tutkala batırılarak yayın üst yüzeyine serilir ve kurumaya bırakılır.
(http://www.hizliresimyukle.com/images/2017/03/29/SINIR.png)
Kurutulmuş Sinir
(http://www.hizliresimyukle.com/images/2017/03/29/sinirrr.png)
Yaya Sinir Vurulması
Sinirin kurumasi için en az 15 günlük bir zaman geçmesi gerekir. Sinir yapıştırma işlemi en az üç kez tekrarlanır.
Boynuz ve sinir vurulma işlemi biten yay baş kısımları birbirine değecek şekilde kapatılır yay halkası yapılmış olur. Halka halindeki yay en az bir sene bekletilir.
(http://www.hizliresimyukle.com/images/2017/03/29/halka.png)
Yay Halkası
Bekleme süresi uzadıkça yayın sertliği de artacaktır. Geçen sürenin ardından yay açılması için asa gezine alınır. Asa gezinde aşama aşama açılır.
(http://www.hizliresimyukle.com/images/2017/03/29/asa.png)
Asa Gezi
Yay ölçüsüne göre çekişi sağlayan kiriş veya çile örülür. Osmanlı kiriş için ipek kullanmış, günümüzde modern malzemelerle yapılmaktadır. Kısaca anlatılan bu işlemler toplamda en az iki senelik bir zaman alır. Anlatmaya çalıştığım bu ana başlıkların altında çok ince hesaplar ve işçilik vardır. Çok küçük hesap hataları yayın çatlamasına veya işlevinin bozulmasına sebep olur. Sürç-i lisan ettiysek affola..
*Resimler ülkemizin ilk kemangerlerinden Dr. Yaşar Metin Aksoy'dan alınmıştır.
-
Çok detaylı bir işlemmiş doğrusu, fotoğraflar çok ilgi çekici ayrıca sırf bu iş için üretilmiş özel aletlerin olması da ayrıca ilgi çekici ve bilmediğimiz bir konuydu. Bu başlığı zenginleştirerek devam ettirebilirsek nefis bir kaynak olur bence. Çok teşekkürler paylaşım için.
-
Paylaşım için teşekkür ederim, Merak ettiğim bir konuydu bilgilenmiş oldum. :2up
-
...
Gövdenin arka kısmana yani okçuya bakan kısmına boynuz yapıştırılır. Yapıştırma işlemi için akçaağaç ve boynuz üzerine yapıştırma yüzeyini artırmak için ‘taşin’ denilen oluklar açılır.
(http://www.hizliresimyukle.com/images/2017/03/29/TASIN.png)
Taşin Oluğunun Açılması
...
Ustam, çok güzel bir konu elinize sağlık.
Ben müsadenizle ilk konuyu sorayım.
Gerçi görsellerin Dr. Yaşar Metin Aksoy ustadan olduğunu yazmışsınız ama bu taşin oluklarını açan aletin daha farklı üçgen dişlerinin olduğunu hayal meyal hatırlıyorum. Tabi yanlış da olabilir. Sanki 90'lik açılarla dönen zigzag ağızlı bir sistire gibi, ama bunun da sapı 90 derece kıvrık gibi bir alet kalmış aklımda. Bilmem bu aletin geleneksel tipi böyle midir?
Bu şekilde bir aletle açılan kanallar, haliyle arada hiç yatay zemin kalmayacak şekilde yüzeyi dalgalı bir hale getirecektir. Sanki izlediğim bir videoda taşin olukları bu şekildeydi. Açıkçası eskilerin bu akıllıca çözümüne ağzı açık bakmamak benim için imkansız.
-
İlgiyle okudum belgesel tadında olmuş. Çok güzel bir paylaşım.
-
Ustam paylaşım için çok teşekkürler bende türk geleneksel okcuouguyla son bir senedir elimden geldiğince ilgilenmeye merakım eherzamanki gibi yenik düşerek bursa da bulunan çoğu ustayı gezerek (ders çalışmak yerine :) ) farklı okçuluk ilgili şeyler yapmaya çalışıyorum . Hatta kendime şimdiki öğrencilik imkanlarımla yay yapamayaçağım için geyik kemiğinden zihgir yaptım :) http://hizliresim.com/YDNAj2 umarım beğenirsiniz bende işe başlayınca inşallah yay yapımına girişmek istiyorum . Şimdilik malzeme topluyorum sinirler hazır :) bu konunun forumda açılmasına da çok sevindim kuksa için katılmıştım foruma gittikçe eğlenceli olmaya başladı :)
-
Elinize emeğinize sağlık
-
Çok detaylı bir işlemmiş doğrusu, fotoğraflar çok ilgi çekici ayrıca sırf bu iş için üretilmiş özel aletlerin olması da ayrıca ilgi çekici ve bilmediğimiz bir konuydu. Bu başlığı zenginleştirerek devam ettirebilirsek nefis bir kaynak olur bence. Çok teşekkürler paylaşım için.
Sağolun Sefa Ustam. Okçuluğun yeri önemli olduğu için ecdad üzerine epey emek harcamış ve icatlar yapmış. Bu aletlerle ilgili el yazmalarındaki resimleri de paylaşarak konuyu zenginleştiririz.
Paylaşım için teşekkür ederim, Merak ettiğim bir konuydu bilgilenmiş oldum. :2up
Ben teşekkür ederim.
...
Gövdenin arka kısmana yani okçuya bakan kısmına boynuz yapıştırılır. Yapıştırma işlemi için akçaağaç ve boynuz üzerine yapıştırma yüzeyini artırmak için ‘taşin’ denilen oluklar açılır.
(http://www.hizliresimyukle.com/images/2017/03/29/TASIN.png)
Taşin Oluğunun Açılması
...
Ustam, çok güzel bir konu elinize sağlık.
Ben müsadenizle ilk konuyu sorayım.
Gerçi görsellerin Dr. Yaşar Metin Aksoy ustadan olduğunu yazmışsınız ama bu taşin oluklarını açan aletin daha farklı üçgen dişlerinin olduğunu hayal meyal hatırlıyorum. Tabi yanlış da olabilir. Sanki 90'lik açılarla dönen zigzag ağızlı bir sistire gibi, ama bunun da sapı 90 derece kıvrık gibi bir alet kalmış aklımda. Bilmem bu aletin geleneksel tipi böyle midir?
Bu şekilde bir aletle açılan kanallar, haliyle arada hiç yatay zemin kalmayacak şekilde yüzeyi dalgalı bir hale getirecektir. Sanki izlediğim bir videoda taşin olukları bu şekildeydi. Açıkçası eskilerin bu akıllıca çözümüne ağzı açık bakmamak benim için imkansız.
Eyvallah, Eylem Ustam. Bu aletle ilgili bir kitapta 'taşin tarağının bir santiminde 7-8 diş olmalı' gibi bir cümle hatırlıyorum. Eskiler sandığımızdan daha sık diş yapıyorlarmış.. Ağaca ve boynuza açılan bu dişlerde birbiri üzerine tam oturmuyor ve yapışma alanı daha da artıyor.
(http://i.hizliresim.com/V0Mbvy.png) (http://hizliresim.com/V0Mbvy)
Taşin tarağının geleneksel halide bir çizimde bu şekilde anlatılmış. Günümüzün diğer bir kemangeri Cem Dönmez'de bu taşini kullanıyor.
(http://i.hizliresim.com/37qdY5.jpg) (http://hizliresim.com/37qdY5)
Hülasa eskilerin geleneksel kullandığı aletler olsa da amaç oluk açıp yapışma yüzeyini artırmak olduğu için günümüz ustaları farklı aletler de kullanıyor.
Konuyu araştırdıkça epey bir ağzı açık bırakacak ayrıntı olduğunu görüyorsunuz.
İlgiyle okudum belgesel tadında olmuş. Çok güzel bir paylaşım.
Sağolun Aydın Ustam.
Ustam paylaşım için çok teşekkürler bende türk geleneksel okcuouguyla son bir senedir elimden geldiğince ilgilenmeye merakım eherzamanki gibi yenik düşerek bursa da bulunan çoğu ustayı gezerek (ders çalışmak yerine :) ) farklı okçuluk ilgili şeyler yapmaya çalışıyorum . Hatta kendime şimdiki öğrencilik imkanlarımla yay yapamayaçağım için geyik kemiğinden zihgir yaptım :) http://hizliresim.com/YDNAj2 umarım beğenirsiniz bende işe başlayınca inşallah yay yapımına girişmek istiyorum . Şimdilik malzeme topluyorum sinirler hazır :) bu konunun forumda açılmasına da çok sevindim kuksa için katılmıştım foruma gittikçe eğlenceli olmaya başladı :)
Ben teşekkür ederim. Zihgirinizde alttaki genişleyen kısmı alırsanız daha ergonomik olur. Aksi halde atış yaparken kiriş takılıp baş parmağınızı yaralaya bilirisiniz. Zihgir aynasındaki eğimin sabit gelmesi gerekir. Uğraşmanız çok güzel elinize sağlık. Konuyla ilgili kaynaklarla ilgilenmeniz faydanıza olacakatır.
Elinize emeğinize sağlık
Çok teşekkürler..
-
Elinize sağlık. Çok fazla ilgimizi çekmese de hiç çekmiyor hem de ıh ıh ;D ;D azcık ilgimizi çeken bir konu. Elbette gelenekselin önemi tartışılmaz ama modern materyallerle bir kompozit yay yapılıp geleneksel ile kıyaslanabilir mi merak etmişimdir. Sinir yerine karbon fiber veya kevlar yahut fiber kullanılsa balık tutkalı yerine epoksi kullanırsa ne olurdu gibi.
Birde benim bildiğim ülkemizde hala Osmanlı savaş yayı yapabilen yok. O güçte bir yayı çekebilen de yok deniyor. Bu konuda görüşlerinizi almak isterim.
-
Zihgir le ilgili görüşünüz için teşekkürler benimki acemi işi oldu dediğiniz doğrultuda değiştireceğim:)
-
Benim çok ilgimi çekiyor fakat yapmaya zamanım yok. Ondan ziyade malzeme tedariğide sıkıntılı. Bu yayın satışını yapıyırsanız fiyat alabilir miyim.
-
Elinize sağlık. Çok fazla ilgimizi çekmese de hiç çekmiyor hem de ıh ıh ;D ;D azcık ilgimizi çeken bir konu. Elbette gelenekselin önemi tartışılmaz ama modern materyallerle bir kompozit yay yapılıp geleneksel ile kıyaslanabilir mi merak etmişimdir. Sinir yerine karbon fiber veya kevlar yahut fiber kullanılsa balık tutkalı yerine epoksi kullanırsa ne olurdu gibi.
Birde benim bildiğim ülkemizde hala Osmanlı savaş yayı yapabilen yok. O güçte bir yayı çekebilen de yok deniyor. Bu konuda görüşlerinizi almak isterim.
Günümüzde çoğu yay dediğiniz gibi yapılıyor. Lamine yay diye tabir edilen çeşit. Modern malzemeler kullanılarak daha hızlı daha ucuz yay yapılıyor. Son dediğiniz mevzu biraz şehir efsanesi. Yay ustası(kemanger) benim tanıdığım beş kişi var. Başka kişilerde vardır tabi. Yurtdışında da Türk yayı yapan ustalar var. Yaya çekmeye gelince de günümüz yayları Osmanlı'nın lastik niyetine çektiği yaylar. En çok kullanılanlar 40-60 libre arası, Osmanlı'da ise 100 libreden başlıyor gittiği yere kadar. Ancak yay çekebilen yokta demeyelim. Bir arkadaşım 110 librelik yayı çekip kırdı. Günümüzde de yay çekebilen babayiğitler var.. :)
-
Benim çok ilgimi çekiyor fakat yapmaya zamanım yok. Ondan ziyade malzeme tedariğide sıkıntılı. Bu yayın satışını yapıyırsanız fiyat alabilir miyim.
Zamanınız ve malzemeniz olsa da çok teferruatlı bir konu yay yapımı. Bir arkadaşım resimleri aldığım Yaşar Hocanın öğrencisi oldu. Nasıl yapılacağını öğrendi. Malzemeleri de buldu yaklaşık iki sene uğraştı ama asa gezi aşamasında yay kırıldı oturdu ağlamaya başladı. Sonra da bıraktı yapmayı. Ben sadece teorik olarak araştırma kısmındayım, satışını yapmıyorum yapan ustalarımız var.
-
Okcular vakfinda ercan ustanin yanina gidip geldigim zamanlarda birtane 120 lb yayi cekersin cekemessin idda uzerine sadece 1 defa gektim 12 gun kola volteren kremi sürdüm yayin agirligi ile kiris sertligi adami korkutuyor suratina patlayacak gibi geliyor
-
Okcular vakfinda ercan ustanin yanina gidip geldigim zamanlarda birtane 120 lb yayi cekersin cekemessin idda uzerine sadece 1 defa gektim 12 gun kola volteren kremi sürdüm yayin agirligi ile kiris sertligi adami korkutuyor suratina patlayacak gibi geliyor
Ercan Ustamız bu işe gönül verenlerdedir Vakıfta güzel bir atölyesi var. Maşallah iyi çekmişsiniz.
-
Elinize sağlık. Çok fazla ilgimizi çekmese de hiç çekmiyor hem de ıh ıh ;D ;D azcık ilgimizi çeken bir konu. Elbette gelenekselin önemi tartışılmaz ama modern materyallerle bir kompozit yay yapılıp geleneksel ile kıyaslanabilir mi merak etmişimdir. Sinir yerine karbon fiber veya kevlar yahut fiber kullanılsa balık tutkalı yerine epoksi kullanırsa ne olurdu gibi.
Birde benim bildiğim ülkemizde hala Osmanlı savaş yayı yapabilen yok. O güçte bir yayı çekebilen de yok deniyor. Bu konuda görüşlerinizi almak isterim.
Günümüzde çoğu yay dediğiniz gibi yapılıyor. Lamine yay diye tabir edilen çeşit. Modern malzemeler kullanılarak daha hızlı daha ucuz yay yapılıyor. Son dediğiniz mevzu biraz şehir efsanesi. Yay ustası(kemanger) benim tanıdığım beş kişi var. Başka kişilerde vardır tabi. Yurtdışında da Türk yayı yapan ustalar var. Yaya çekmeye gelince de günümüz yayları Osmanlı'nın lastik niyetine çektiği yaylar. En çok kullanılanlar 40-60 libre arası, Osmanlı'da ise 100 libreden başlıyor gittiği yere kadar. Ancak yay çekebilen yokta demeyelim. Bir arkadaşım 110 librelik yayı çekip kırdı. Günümüzde de yay çekebilen babayiğitler var.. :)
Teşekkür ederim. Anladığım kadarıyla şehir efsanesi dediğiniz kısım savaş yayları kısmı. Olabilir neticede bizim bilgiler biraz eski. Birde bu konuya gönül verenler illaki kendilerini geliştiriyordur. Muhakkak daha güçlü yaylar artık yapılabiliyordur. Benim aklımda savaş yayları 100 kilogram diye kalmış neredeyse 200 libre üzerinde hatta longbow (uzun yay) ile yapılan kıyaslamada en güçlü uzun yayların 180-185 lb (85 kg) çekiş gücüne sahip olduğu ortalama yayların 70 kg civarında (150 lb) olduğunu okumuştum. Türk yaylarının 200 lb üzeri çekiş güçlerine çıkabildiğini okumuştum hatta sanki 120 kg değerlerine çıkabildiğini okumuştum. Benim kıstasım dönemin en güçlü yayları üzerineydi. Bugün 185 lb bir uzun yayı çekebilen çok az insan varmış. Ben o anlamda sormuştum. Muhtemelen kastettiğim yaylar solak yayı.
Modern yöntemlerle yapılan yayların daha ucuz ve daha hızlı yapılabildiğini öğrendik. Pek iyi performans olarak ne boyutta. Gelenekselin neresinde.
-
Elinize sağlık. Çok fazla ilgimizi çekmese de hiç çekmiyor hem de ıh ıh ;D ;D azcık ilgimizi çeken bir konu. Elbette gelenekselin önemi tartışılmaz ama modern materyallerle bir kompozit yay yapılıp geleneksel ile kıyaslanabilir mi merak etmişimdir. Sinir yerine karbon fiber veya kevlar yahut fiber kullanılsa balık tutkalı yerine epoksi kullanırsa ne olurdu gibi.
Birde benim bildiğim ülkemizde hala Osmanlı savaş yayı yapabilen yok. O güçte bir yayı çekebilen de yok deniyor. Bu konuda görüşlerinizi almak isterim.
Günümüzde çoğu yay dediğiniz gibi yapılıyor. Lamine yay diye tabir edilen çeşit. Modern malzemeler kullanılarak daha hızlı daha ucuz yay yapılıyor. Son dediğiniz mevzu biraz şehir efsanesi. Yay ustası(kemanger) benim tanıdığım beş kişi var. Başka kişilerde vardır tabi. Yurtdışında da Türk yayı yapan ustalar var. Yaya çekmeye gelince de günümüz yayları Osmanlı'nın lastik niyetine çektiği yaylar. En çok kullanılanlar 40-60 libre arası, Osmanlı'da ise 100 libreden başlıyor gittiği yere kadar. Ancak yay çekebilen yokta demeyelim. Bir arkadaşım 110 librelik yayı çekip kırdı. Günümüzde de yay çekebilen babayiğitler var.. :)
Teşekkür ederim. Anladığım kadarıyla şehir efsanesi dediğiniz kısım savaş yayları kısmı. Olabilir neticede bizim bilgiler biraz eski. Birde bu konuya gönül verenler illaki kendilerini geliştiriyordur. Muhakkak daha güçlü yaylar artık yapılabiliyordur. Benim aklımda savaş yayları 100 kilogram diye kalmış neredeyse 200 libre üzerinde hatta longbow (uzun yay) ile yapılan kıyaslamada en güçlü uzun yayların 180-185 lb (85 kg) çekiş gücüne sahip olduğu ortalama yayların 70 kg civarında (150 lb) olduğunu okumuştum. Türk yaylarının 200 lb üzeri çekiş güçlerine çıkabildiğini okumuştum hatta sanki 120 kg değerlerine çıkabildiğini okumuştum. Benim kıstasım dönemin en güçlü yayları üzerineydi. Bugün 185 lb bir uzun yayı çekebilen çok az insan varmış. Ben o anlamda sormuştum. Muhtemelen kastettiğim yaylar solak yayı.
Modern yöntemlerle yapılan yayların daha ucuz ve daha hızlı yapılabildiğini öğrendik. Pek iyi performans olarak ne boyutta. Gelenekselin neresinde.
Eyvallah.. Modern yayların performansı çoğu şeyde olduğu gibi işçiliğe göre değişiyor malum. Avantaj ve dezavantaja göre bakacak olursak iki tür yayında artı ve eksileri var. Geleneksel yaylar narindir. Sıcak-soğuk değişimlerinde zarar görebilirler. Arkadaki boynuz plaka atabilir. Su ile temasta öndeki sinir tabakası kalkar. Ancak çekiş performansları daha iyidir. Yani geleneksel yaylar çektikçe yumuşar. Günümüz makaralı yayları geleneksel yaylardan alınan bu prensiple çalışır mesela. Modern lamine yaylarda bu kadar narinlik görmüyoruz. Ama lamine yaylarda çekiş yaptığınız vakit tüm libreyi hissedersiniz bu da bir süre sonra kollarda titremeye sebeb olur.
-
Ne güzel bir konu oldu Aytuğ Hocam çok teşekkürler. Merakla soruları ve sorulara verilen cevapları bekliyoruz :)
-
Ne güzel bir konu oldu Aytuğ Hocam çok teşekkürler. Merakla soruları ve sorulara verilen cevapları bekliyoruz :)
Ben teşekkür ederim eksik olmayın..
-
Nefis bilgiler vermişsiniz,ilerleyen yıllarda benimde yapmak istediğim şeylerden biride Osmanlı yayıdır.Bu bilgiler bana yol gösterecek kadar önemli.
Elinize ,gönlünüze sağlık.Teşekkürler.
xx
-
Bu Harika paylaşım icin teşekkürü borç bilirim ustad. Arkadaşların da belirttiği gibi bende Türk yaylarının yapım sırlarını kaybettiğimizi ve su an yeniden derlemeye çalıştığımızı ama hala Türk yaylarının bir çok detayına vakıf olamadığımızı yetkili ağızlardan duymuştum hatta birden fazla rivayette ise damascus çeliklerinin de sekil olarak yapılabildiğini ama hala o gücünden uzak olduğunu duymuştum. Yanlışlarım varsa düzeltmekten lütfen çekinmeyiniz :) ben paylaşımınızı çok beğendim ve formumuzda böyle işin iç yüzünü bilen anlayan anlatan birisi olduğu icin gerçekten çok sevindim. Bu konu acayip ilgimi çeken bir konu anlatamam. Ama maalesef atesli silahların yaygınlaşması ile ne yay ne kılıç ne Çelik... 5000 yıllık birikimlerimiz elimizden kayıp yitmiş :( bu çok ama çok üzücü bir durum ve bu benim çok ağırıma gidiyor. Dünyada en iyi kılıç kullanan milletken gel zaman git zaman, kılıç kullanma tekniklerini unutmuşuz:( insallah içimizden çıkacak değerli insanlarla yeniden bu sanatlarımızı tekniklerimizi bulup geliştirebiliriz
-
Nefis bilgiler vermişsiniz,ilerleyen yıllarda benimde yapmak istediğim şeylerden biride Osmanlı yayıdır.Bu bilgiler bana yol gösterecek kadar önemli.
Elinize ,gönlünüze sağlık.Teşekkürler.
xx
Çok teşekküler sağolun. Yay yapan ustalarımızın artması en önemli isteğimiz.
Bu Harika paylaşım icin teşekkürü borç bilirim ustad. Arkadaşların da belirttiği gibi bende Türk yaylarının yapım sırlarını kaybettiğimizi ve su an yeniden derlemeye çalıştığımızı ama hala Türk yaylarının bir çok detayına vakıf olamadığımızı yetkili ağızlardan duymuştum hatta birden fazla rivayette ise damascus çeliklerinin de sekil olarak yapılabildiğini ama hala o gücünden uzak olduğunu duymuştum. Yanlışlarım varsa düzeltmekten lütfen çekinmeyiniz :) ben paylaşımınızı çok beğendim ve formumuzda böyle işin iç yüzünü bilen anlayan anlatan birisi olduğu icin gerçekten çok sevindim. Bu konu acayip ilgimi çeken bir konu anlatamam. Ama maalesef atesli silahların yaygınlaşması ile ne yay ne kılıç ne Çelik... 5000 yıllık birikimlerimiz elimizden kayıp yitmiş :( bu çok ama çok üzücü bir durum ve bu benim çok ağırıma gidiyor. Dünyada en iyi kılıç kullanan milletken gel zaman git zaman, kılıç kullanma tekniklerini unutmuşuz:( insallah içimizden çıkacak değerli insanlarla yeniden bu sanatlarımızı tekniklerimizi bulup geliştirebiliriz
Savaş sanatları ile ilgili en muzdarip olduğumuz konu günümüze ulaşan eser sayısının azlığı. Malumunuz ecdadımız herşeyi not alıp yazıya dökmüş kitap haline getirip bilginin aktarımını sağlamış. Ancak ok-yay-kılıç vb gibi konular pek yazıya dökülmemiş. Bunu asıl sebebininde askeri teknolojinin saklı kalması olduğunu düşünüyorum. Günümüzde de aynı şey geçerli aslında. Çoğu bilgi usta-çırak ilişkisiyle öğrenilmiş ve bir yerde kesintiye uğramış.
-
Yapmaya kalınca yaparım . Mobilyacıyım. Bu işe uzak değilim. Yapamazsın dediler kuluçka makinası yaptım %95 verim aldım. Bilgisayarcıya kızdım notebook un ekran kartı çipini değiştirdim. Bıçak yapmaya başladık. Bunun yanında hobi olarak sus tavuğu yetiştiriyorum. Üzerine duşupte yapamayacağım iş olmaz.
-
Yapmaya kalınca yaparım . Mobilyacıyım. Bu işe uzak değilim. Yapamazsın dediler kuluçka makinası yaptım %95 verim aldım. Bilgisayarcıya kızdım notebook un ekran kartı çipini değiştirdim. Bıçak yapmaya başladık. Bunun yanında hobi olarak sus tavuğu yetiştiriyorum. Üzerine duşupte yapamayacağım iş olmaz.
Siz yapamazsınız gibi bir anlama yol açtıysam kusura bakmayın ustam. Ben sadece konunun zor olduğuna dikkat çekmek istedim.
-
Nefis bilgiler vermişsiniz,ilerleyen yıllarda benimde yapmak istediğim şeylerden biride Osmanlı yayıdır.Bu bilgiler bana yol gösterecek kadar önemli.
Elinize ,gönlünüze sağlık.Teşekkürler.
xx
Çok teşekküler sağolun. Yay yapan ustalarımızın artması en önemli isteğimiz.
Geçen sene ciddi manada başlayacaktım hatta iyi bir yay için 4 5 yıl sabretmek lazım.
Kültür bakanlığı yada diğer bakanlıklar genelde boş işlerle uğraştığından bu gibi değerlerimiz yok olmaya yakın şekilde belli kişilerce ayakta duruyor.
Osmanlı yayının ve kılıcının kriterleri belli.Bunlara yasal standartlar getirseler ve biraz destek verseler yetecek.
Şahsen her evde kesinlikle bir kılıç birde yay olması taraftarı biriyim.
Neyse buradan daha ilerisini yazmasam doğru olacak biraz sinirleniyorum:)
xx
-
Aynı fikirdeyim. Milli dwğerimiz
-
Birde benim bildiğim ülkemizde hala Osmanlı savaş yayı yapabilen yok. O güçte bir yayı çekebilen de yok deniyor. Bu konuda görüşlerinizi almak isterim.
Kemanı bir gün bırakanı keman kırk gün bırakırmış. Yani ciddi kondisyon ve antrenman gerektiren bir iş olduğu için olmaması normal. Üzerinde emek sarfeden güçlü kuvvetli bir sporcu için imkansız değil.
-
Nefis bilgiler vermişsiniz,ilerleyen yıllarda benimde yapmak istediğim şeylerden biride Osmanlı yayıdır.Bu bilgiler bana yol gösterecek kadar önemli.
Elinize ,gönlünüze sağlık.Teşekkürler.
xx
Çok teşekküler sağolun. Yay yapan ustalarımızın artması en önemli isteğimiz.
Geçen sene ciddi manada başlayacaktım hatta iyi bir yay için 4 5 yıl sabretmek lazım.
Kültür bakanlığı yada diğer bakanlıklar genelde boş işlerle uğraştığından bu gibi değerlerimiz yok olmaya yakın şekilde belli kişilerce ayakta duruyor.
Osmanlı yayının ve kılıcının kriterleri belli.Bunlara yasal standartlar getirseler ve biraz destek verseler yetecek.
Şahsen her evde kesinlikle bir kılıç birde yay olması taraftarı biriyim.
Neyse buradan daha ilerisini yazmasam doğru olacak biraz sinirleniyorum:)
xx
Haklısınız. Özellikle kriter konusu önemli. Piyasada Türk kılıcı, yalmanlı kılıç, Osmanlı kılıcı adı altınca gelenekle hiçbir alakası olmayan bir dünya çelik israfı ürün var. Bakanlığın yada hangi kurumsa buna bir kriter belirleyip böyle kötü ürünlerin yapılmasının engellenmesi gerekir.
-
Birde benim bildiğim ülkemizde hala Osmanlı savaş yayı yapabilen yok. O güçte bir yayı çekebilen de yok deniyor. Bu konuda görüşlerinizi almak isterim.
Kemanı bir gün bırakanı keman kırk gün bırakırmış. Yani ciddi kondisyon ve antrenman gerektiren bir iş olduğu için olmaması normal. Üzerinde emek sarfeden güçlü kuvvetli bir sporcu için imkansız değil.
Eyvallah. Mustafa Kani Efendi'nin Telhis-i Risale-i Rumat isimli kitabında 'Sen idmanı bir gün terk edersen idman seni on gün terk eder!' diye yazar.
-
...
Haklısınız. Özellikle kriter konusu önemli. Piyasada Türk kılıcı, yalmanlı kılıç, Osmanlı kılıcı adı altınca gelenekle hiçbir alakası olmayan bir dünya çelik israfı ürün var. Bakanlığın yada hangi kurumsa buna bir kriter belirleyip böyle kötü ürünlerin yapılmasının engellenmesi gerekir.
Eğitim gelişecek, merak, bilgi ve seçicilik artacak. İyiyi kötüden ayırt edebilen gözler, kötüyü elinin tersiyle itebilecek. Başka türlü olmaz. Taşıma suyla değirmen dönmüyor.
-
...
Haklısınız. Özellikle kriter konusu önemli. Piyasada Türk kılıcı, yalmanlı kılıç, Osmanlı kılıcı adı altınca gelenekle hiçbir alakası olmayan bir dünya çelik israfı ürün var. Bakanlığın yada hangi kurumsa buna bir kriter belirleyip böyle kötü ürünlerin yapılmasının engellenmesi gerekir.
Eğitim gelişecek, merak, bilgi ve seçicilik artacak. İyiyi kötüden ayırt edebilen gözler, kötüyü elinin tersiyle itebilecek. Başka türlü olmaz. Taşıma suyla değirmen dönmüyor.
Dediğiniz yöntem uzun zaman alacak bir yöntem sanki Eylem Ustam. Eğitim, bilgi, seçicilik tabi ki önemli unsurlar ancak işin içine birde ticari kaygılar girince bu saydıklarınız bir kenara itiliyor ve ortaya kötü ürünler çıkıyor. Herhangi bir kurum veya standartlarla daha hızlı sonuçlar alınabilir diye düşünüyorum.
-
...
Eğitim gelişecek, merak, bilgi ve seçicilik artacak. İyiyi kötüden ayırt edebilen gözler, kötüyü elinin tersiyle itebilecek. Başka türlü olmaz. Taşıma suyla değirmen dönmüyor.
Dediğiniz yöntem uzun zaman alacak bir yöntem sanki Eylem Ustam. Eğitim, bilgi, seçicilik tabi ki önemli unsurlar ancak işin içine birde ticari kaygılar girince bu saydıklarınız bir kenara itiliyor ve ortaya kötü ürünler çıkıyor. Herhangi bir kurum veya standartlarla daha hızlı sonuçlar alınabilir diye düşünüyorum.
Bu yöntemin tutması için çalışmaya çoktan başladık. Yol da alıyoruz. Özellikle ben çok uzun vadeli planlar yapıyorum. Yöntemim de bir kıvılcımla gitgide büyüyen yangını başlatmak. Yangın mı büyük, kıvılcım mı dersen kıvılcım ufacık derim ama zaten işin espirisi burada. Benim gücüm yok, insanların gücü ile başarılacak işler. ;)
-
...
Eğitim gelişecek, merak, bilgi ve seçicilik artacak. İyiyi kötüden ayırt edebilen gözler, kötüyü elinin tersiyle itebilecek. Başka türlü olmaz. Taşıma suyla değirmen dönmüyor.
Dediğiniz yöntem uzun zaman alacak bir yöntem sanki Eylem Ustam. Eğitim, bilgi, seçicilik tabi ki önemli unsurlar ancak işin içine birde ticari kaygılar girince bu saydıklarınız bir kenara itiliyor ve ortaya kötü ürünler çıkıyor. Herhangi bir kurum veya standartlarla daha hızlı sonuçlar alınabilir diye düşünüyorum.
Bu yöntemin tutması için çalışmaya çoktan başladık. Yol da alıyoruz. Özellikle ben çok uzun vadeli planlar yapıyorum. Yöntemim de bir kıvılcımla gitgide büyüyen yangını başlatmak. Yangın mı büyük, kıvılcım mı dersen kıvılcım ufacık derim ama zaten işin espirisi burada. Benim gücüm yok, insanların gücü ile başarılacak işler. ;)
Eyvallah ustam elimizden geleni yapmaya hazırız..
-
Çok güzel bir ve çok merak ettiğim bir konuyu açtığınız ve bilgilendirdiğiniz için teşekkürler.İngiliz uzun yayı ile Türk yayının farkını anlatan bir olay vardı Serdar Kılıç anlatımı ile https://www.youtube.com/watch?v=2cBAnsf20Kk
kısaca yayı özetliyor.
-
Çok güzel bir ve çok merak ettiğim bir konuyu açtığınız ve bilgilendirdiğiniz için teşekkürler.İngiliz uzun yayı ile Türk yayının farkını anlatan bir olay vardı Serdar Kılıç anlatımı ile https://www.youtube.com/watch?v=2cBAnsf20Kk
kısaca yayı özetliyor.
Rica ederim. Serdar Abimiz de okçuluğa gönül verenlerden..
-
Türk okçuluğu ile ilgilenlere tavsiye edeceğim bir kitap:
Ünsal Yücel, "Türk Okçuluğu"
-
Mrb arkadaşlar sayenizde bıcak işini ufak ufak yapmaya başladım.Bütün forumu ezberledim.
Türk oku nu da öğrenip yapmak isterim.İnternetteki herşeyi okudum hazmettim nasıp olursa malzeme toplayıp yapmaya çalışacagım.
-
iyi aksamlar.taşin oluğu açma aparatını moser traş makinası bıçaklarına çok benzettim.yay yapmak isteyenlere fikir ve ekipman olabilir diye paylaşmak istedim.
-
Mrb arkadaşlar sayenizde bıcak işini ufak ufak yapmaya başladım.Bütün forumu ezberledim.
Türk oku nu da öğrenip yapmak isterim.İnternetteki herşeyi okudum hazmettim nasıp olursa malzeme toplayıp yapmaya çalışacagım.
Çok iyi yapmışsınız Akif Bey. İlerde ok yapımıyla ilgili de bir konu açmayı düşünüyorum. Ok yapımı da yay yapımı gibi ince ayrıntıları olan bir konu. İnşallah güzel çalışmalarınızı bekliyoruz..
iyi aksamlar.taşin oluğu açma aparatını moser traş makinası bıçaklarına çok benzettim.yay yapmak isteyenlere fikir ve ekipman olabilir diye paylaşmak istedim.
Paylaşım için teşekkürler Ali Bey..
-
Nefis bilgiler vermişsiniz,ilerleyen yıllarda benimde yapmak istediğim şeylerden biride Osmanlı yayıdır.Bu bilgiler bana yol gösterecek kadar önemli.
Elinize ,gönlünüze sağlık.Teşekkürler.
xx
Çok teşekküler sağolun. Yay yapan ustalarımızın artması en önemli isteğimiz.
Bu Harika paylaşım icin teşekkürü borç bilirim ustad. Arkadaşların da belirttiği gibi bende Türk yaylarının yapım sırlarını kaybettiğimizi ve su an yeniden derlemeye çalıştığımızı ama hala Türk yaylarının bir çok detayına vakıf olamadığımızı yetkili ağızlardan duymuştum hatta birden fazla rivayette ise damascus çeliklerinin de sekil olarak yapılabildiğini ama hala o gücünden uzak olduğunu duymuştum. Yanlışlarım varsa düzeltmekten lütfen çekinmeyiniz :) ben paylaşımınızı çok beğendim ve formumuzda böyle işin iç yüzünü bilen anlayan anlatan birisi olduğu icin gerçekten çok sevindim. Bu konu acayip ilgimi çeken bir konu anlatamam. Ama maalesef atesli silahların yaygınlaşması ile ne yay ne kılıç ne Çelik... 5000 yıllık birikimlerimiz elimizden kayıp yitmiş :( bu çok ama çok üzücü bir durum ve bu benim çok ağırıma gidiyor. Dünyada en iyi kılıç kullanan milletken gel zaman git zaman, kılıç kullanma tekniklerini unutmuşuz:( insallah içimizden çıkacak değerli insanlarla yeniden bu sanatlarımızı tekniklerimizi bulup geliştirebiliriz
Savaş sanatları ile ilgili en muzdarip olduğumuz konu günümüze ulaşan eser sayısının azlığı. Malumunuz ecdadımız herşeyi not alıp yazıya dökmüş kitap haline getirip bilginin aktarımını sağlamış. Ancak ok-yay-kılıç vb gibi konular pek yazıya dökülmemiş. Bunu asıl sebebininde askeri teknolojinin saklı kalması olduğunu düşünüyorum. Günümüzde de aynı şey geçerli aslında. Çoğu bilgi usta-çırak ilişkisiyle öğrenilmiş ve bir yerde kesintiye uğramış.
Aslında bu konularda Memlüklerin furussiya kitapları mevcut. Başlangıçta basit birer süvari eğitim kitaçığı şeklinde ortaya çıktılar. Sonrasında konular gelişerek bugünün talimname benzeri savaş ve savaş silahları kitapları yazılmaya başlandı. Mevcut tarihimiz Osmanlı üzerine yoğunlaşmış olsa da tek ecdadımız Osmanlı değil.
Bu konuda eğitim kitabı eksiğine şu şekilde yaklaşmak isterim. Ortaçağın neredeyse tamamında ve hatta yeni çağın başlarında halk / köylü ordularını görmekteyiz. Esasında bizim tımar sistemimiz Hz. Ömer'in kurduğu sistemin birebir aynısı. O da yanlış hatırlamıyorsam Bizans-Doğu Roma sisteminden esinleniyor. Bu sistemin benzerleri ortaçağda neredeyse bütün Avrasya'da gördüğümüz yegane asker yetiştirme sistemidir.
Ordunun büyük kısmı toprak işletme hakkına sahip olan çiftçi ve köylülerden kurulmuştur. Haliyle burada profosyonel bir askerlik hizmeti yok. Sadece gidilen seferler ve alınabilirse ganimetler var.Bu askerlerin askerlik eğitimi temel bazı bilgiler ve onları yetiştiren tımar sahibinin bilgisi ile sınırlı. Elbette sefer esnasında öğrenilebilecek şeyler de var. Neticede değişmeyen şey ordunun çiftçi veya köylü olduğu.
Bu dönemde profoyonel askerlik yapan veya savaşçı olarak yetiştirilen insanlar var elbette. Bunların çoğunluğu hükümdar muhafızı (örnek verilirse Anadolu'ya hatta Hazar'a kadar ulaşmış İskandinav muhafızları-Huskarllar ,Yeniçeriler vs) , paralı askerler tarihin neredeyse her döneminde mevcut olan sadece kendilerine savaşan askerler (Cenevizli arbaletçiler , özgür süvariler vs) ve doğuştan askerlik hizmeti ile yükümlü olan feodaller (şövalyeler , tımar beyleri vs.)
İkinci grubun -yani savaşçı ve asker olarak yetişen grup- eğitiminin ve donanımın yüksek seviyede olduğu
su götürmez. Bu nedenle daha resmi bir eğitime ihtiyaç duyuyorlardı. Bu ölçekte Avrupa el yazması kılıç talimnamelerinin genellikle büyük şövalyelere ve prenslere sunulması onların kütüphanelerinden çıkması bu tzi doğruluyor. Memlükler profosyonel askerlik hizmeti veriyordu.Bu nedenle ellerinde bu ve benzeri eğitim materyalleri olması doğal. Osmanlı ordusunun ağırlığı sipahi idi sonrasında ateşli silah kullanımının yaygınlaşması ile Yeniçerinin ve kapukullarının sayısı arttı. Önlerinde dengeleyici bir güç olmayınca tek silahlı kuvvet olan yeniçeriler 17. yy sonrasında bugünün tabiri ile darbe yaparak yönetimi değiştirmeye başladılar.
Askeri teknoloji her daim saklı tutulmaya çalışılmıştır.O nedenle günümüzde mit ile gerçek ayırımı tam net yapılamamakta efsane ve gerçek birbirine karışmaktadır. Yine de kaynak taraması olarak farklı kaynaklara Orta Asya'ya Çin'e ve Hindistan'a kadar gitmek lazım. Esasında bu konu çok teferruatlı bir konu ama Gabor Agoston gibi son dönem askeri tarihçiler çok farklı detayları ortaya koyabilmeye başladılar.
Dımışki hakkında ise forumda çok fazla konu var.Esasında Orta Asya pota çeliği , wootz ve bulat hepsi birbirine benzeyen çelikler.Arasında ki farkları ortaya koyan yegane araştırmacı Anna M. Feuerbach.
Bize anlatılan öğretici tarih maalesef çok fazla şey içermiyor. O nedenle farklı coğrafyaların içine girmek , araştırmak lazım. Napolyon'un şuna benzer bir sözü var: Tarih yalnızca üzerinde uzlaşılmış hikayeleri anlatır. Neyse İnş'Allah ileride daha farklı bir konuyla bu şeyleri biraz daha irdelemek istiyorum.
-
Nefis bilgiler vermişsiniz,ilerleyen yıllarda benimde yapmak istediğim şeylerden biride Osmanlı yayıdır.Bu bilgiler bana yol gösterecek kadar önemli.
Elinize ,gönlünüze sağlık.Teşekkürler.
xx
Çok teşekküler sağolun. Yay yapan ustalarımızın artması en önemli isteğimiz.
Bu Harika paylaşım icin teşekkürü borç bilirim ustad. Arkadaşların da belirttiği gibi bende Türk yaylarının yapım sırlarını kaybettiğimizi ve su an yeniden derlemeye çalıştığımızı ama hala Türk yaylarının bir çok detayına vakıf olamadığımızı yetkili ağızlardan duymuştum hatta birden fazla rivayette ise damascus çeliklerinin de sekil olarak yapılabildiğini ama hala o gücünden uzak olduğunu duymuştum. Yanlışlarım varsa düzeltmekten lütfen çekinmeyiniz :) ben paylaşımınızı çok beğendim ve formumuzda böyle işin iç yüzünü bilen anlayan anlatan birisi olduğu icin gerçekten çok sevindim. Bu konu acayip ilgimi çeken bir konu anlatamam. Ama maalesef atesli silahların yaygınlaşması ile ne yay ne kılıç ne Çelik... 5000 yıllık birikimlerimiz elimizden kayıp yitmiş :( bu çok ama çok üzücü bir durum ve bu benim çok ağırıma gidiyor. Dünyada en iyi kılıç kullanan milletken gel zaman git zaman, kılıç kullanma tekniklerini unutmuşuz:( insallah içimizden çıkacak değerli insanlarla yeniden bu sanatlarımızı tekniklerimizi bulup geliştirebiliriz
Savaş sanatları ile ilgili en muzdarip olduğumuz konu günümüze ulaşan eser sayısının azlığı. Malumunuz ecdadımız herşeyi not alıp yazıya dökmüş kitap haline getirip bilginin aktarımını sağlamış. Ancak ok-yay-kılıç vb gibi konular pek yazıya dökülmemiş. Bunu asıl sebebininde askeri teknolojinin saklı kalması olduğunu düşünüyorum. Günümüzde de aynı şey geçerli aslında. Çoğu bilgi usta-çırak ilişkisiyle öğrenilmiş ve bir yerde kesintiye uğramış.
Aslında bu konularda Memlüklerin furussiya kitapları mevcut. Başlangıçta basit birer süvari eğitim kitaçığı şeklinde ortaya çıktılar. Sonrasında konular gelişerek bugünün talimname benzeri savaş ve savaş silahları kitapları yazılmaya başlandı. Mevcut tarihimiz Osmanlı üzerine yoğunlaşmış olsa da tek ecdadımız Osmanlı değil.
Bu konuda eğitim kitabı eksiğine şu şekilde yaklaşmak isterim. Ortaçağın neredeyse tamamında ve hatta yeni çağın başlarında halk / köylü ordularını görmekteyiz. Esasında bizim tımar sistemimiz Hz. Ömer'in kurduğu sistemin birebir aynısı. O da yanlış hatırlamıyorsam Bizans-Doğu Roma sisteminden esinleniyor. Bu sistemin benzerleri ortaçağda neredeyse bütün Avrasya'da gördüğümüz yegane asker yetiştirme sistemidir.
Ordunun büyük kısmı toprak işletme hakkına sahip olan çiftçi ve köylülerden kurulmuştur. Haliyle burada profosyonel bir askerlik hizmeti yok. Sadece gidilen seferler ve alınabilirse ganimetler var.Bu askerlerin askerlik eğitimi temel bazı bilgiler ve onları yetiştiren tımar sahibinin bilgisi ile sınırlı. Elbette sefer esnasında öğrenilebilecek şeyler de var. Neticede değişmeyen şey ordunun çiftçi veya köylü olduğu.
Bu dönemde profoyonel askerlik yapan veya savaşçı olarak yetiştirilen insanlar var elbette. Bunların çoğunluğu hükümdar muhafızı (örnek verilirse Anadolu'ya hatta Hazar'a kadar ulaşmış İskandinav muhafızları-Huskarllar ,Yeniçeriler vs) , paralı askerler tarihin neredeyse her döneminde mevcut olan sadece kendilerine savaşan askerler (Cenevizli arbaletçiler , özgür süvariler vs) ve doğuştan askerlik hizmeti ile yükümlü olan feodaller (şövalyeler , tımar beyleri vs.)
İkinci grubun -yani savaşçı ve asker olarak yetişen grup- eğitiminin ve donanımın yüksek seviyede olduğu
su götürmez. Bu nedenle daha resmi bir eğitime ihtiyaç duyuyorlardı. Bu ölçekte Avrupa el yazması kılıç talimnamelerinin genellikle büyük şövalyelere ve prenslere sunulması onların kütüphanelerinden çıkması bu tzi doğruluyor. Memlükler profosyonel askerlik hizmeti veriyordu.Bu nedenle ellerinde bu ve benzeri eğitim materyalleri olması doğal. Osmanlı ordusunun ağırlığı sipahi idi sonrasında ateşli silah kullanımının yaygınlaşması ile Yeniçerinin ve kapukullarının sayısı arttı. Önlerinde dengeleyici bir güç olmayınca tek silahlı kuvvet olan yeniçeriler 17. yy sonrasında bugünün tabiri ile darbe yaparak yönetimi değiştirmeye başladılar.
Askeri teknoloji her daim saklı tutulmaya çalışılmıştır.O nedenle günümüzde mit ile gerçek ayırımı tam net yapılamamakta efsane ve gerçek birbirine karışmaktadır. Yine de kaynak taraması olarak farklı kaynaklara Orta Asya'ya Çin'e ve Hindistan'a kadar gitmek lazım. Esasında bu konu çok teferruatlı bir konu ama Gabor Agoston gibi son dönem askeri tarihçiler çok farklı detayları ortaya koyabilmeye başladılar.
Dımışki hakkında ise forumda çok fazla konu var.Esasında Orta Asya pota çeliği , wootz ve bulat hepsi birbirine benzeyen çelikler.Arasında ki farkları ortaya koyan yegane araştırmacı Anna M. Feuerbach.
Bize anlatılan öğretici tarih maalesef çok fazla şey içermiyor. O nedenle farklı coğrafyaların içine girmek , araştırmak lazım. Napolyon'un şuna benzer bir sözü var: Tarih yalnızca üzerinde uzlaşılmış hikayeleri anlatır. Neyse İnş'Allah ileride daha farklı bir konuyla bu şeyleri biraz daha irdelemek istiyorum.
Eyvallah Selim Bey. Dediğiniz gibi Memlük Furusiyalarında eğitimler, silahların nasıl kullanılacağı ve bir askerin nasıl yetiştiği ile ilgili bilgileri bulabiliyoruz. Memlüklerin el yazmalarıyla ilgili bilgileri Prof. Dr. Altan Çetin Hocanın kitaplarında görmüştüm. Ancak benim el yazmalarında az olmasıyla muzdarip olduğum konu silahları yapım teknikleriyle alakalı. Mesela kılıçla ilgili örnek verecek olursak; kılıcın yalımı ve çalımıyla alakalı bilgiler eşit miktarda değil diye biliyorum. Kullanım teknikleri hakkında el yazmalarında birtakım bilgiler mevcut ancak yalımıyla yani yapım teknikleriyle ilgili çok bilgiye rastlamadım. Sizin bildiğiniz kaynaklar varsa öğrenmek isterim. Bir kılıcın yalman-yalım oranı, denge noktası, boyu gibi konular. Günümüz metalurji teknikleriyle çok kaliteli ürünler yapılıyor ancak önceden bu yöntemlerin nasıl olduğunu da öğrenmek istiyorum. Kılıç dışındaki diğer savaş aletleriyle ilgili de aynı durum geçerli. Okçulukla alakalı elimize ulaşan kaynaklarla ok ve yay yapımı hakkında epey bir malumat sahibiyiz. İnşallah diğer silahlarda da aynı seviyeye ulaşırız.
-
Değerli paylaşımınız içi çok teşekkürler, benimde ilgilendiğim bir konuydu lakin yapım aşamasına tabiyki hiç girmedim :) anlatımınız ve görseller harika forumumuzda sizin gibi birisinin bulunması değerli bir nimettir bence saygılar selamlar :)
-
Değerli paylaşımınız içi çok teşekkürler, benimde ilgilendiğim bir konuydu lakin yapım aşamasına tabiyki hiç girmedim :) anlatımınız ve görseller harika forumumuzda sizin gibi birisinin bulunması değerli bir nimettir bence saygılar selamlar :)
Düşünceleriniz için çok teşekkür ederim Özgür Bey eksik olmayın..
-
Aytuğ bey bilgilendirme için çok teşekkürler
güzel bir kaynak oldu.
Kısaca özetlemişsiniz ancak aklıma takılanları burada sorayım.
1. Tüm ahşap aksam akçaağaç mı, kabza kısmı başka ağaç
olabilirmi.
2. Bükme yapma için kalıp kullanıyormuyuz ve ıslatmaya gerek varmı.
3. Ok ve ucu için de bilgi rica edeceğim.
Kısım kısım daha detaylı olursa çok daha iyi olur.
Yeterince hastalığımız var ok-yay hastalığı da çok yakında C:-)
Kolay gelsin.
-
Aytuğ bey bilgilendirme için çok teşekkürler
güzel bir kaynak oldu.
Kısaca özetlemişsiniz ancak aklıma takılanları burada sorayım.
1. Tüm ahşap aksam akçaağaç mı, kabza kısmı başka ağaç
olabilirmi.
2. Bükme yapma için kalıp kullanıyormuyuz ve ıslatmaya gerek varmı.
3. Ok ve ucu için de bilgi rica edeceğim.
Kısım kısım daha detaylı olursa çok daha iyi olur.
Yeterince hastalığımız var ok-yay hastalığı da çok yakında C:-)
Kolay gelsin.
Öncelikle ben teşekkür ederim Şeref Bey. Sorularınıza yanıt vermeye çalışayım.
1-Genelde yayın tüm parçaları aynı ahşaptan oluyor. Akçaağacın budaklı olmasına göre 3 veya 5 parça ahşaptan oluşuyor ancak akçaağaç dışında akasya ağacının da kullanıldığını okumuştum.
2- Bükme için kalıp kullanıyoruz. Sal ve kasan başları 135 derece açı oluşturacak şekilde kalıba alınıyor. Bükme için ahşaplar buharda bekletiliyor.
3-Ok yapımının da yay yapımı gibi ayrı incelikleri hesapları var. Müsait bir vaktimde onunla ilgili de bir konu açmayı düşünüyorum. Ama sizin sorunuza kısa cevap vereyim. Ok gövdesi için farklı genelde çam kullanılmış ama başka ahşaplar ve bambu da var kullanılan malzemeler arasında. En iyi okun Çanakkale'nin Bayramiç İlçesinin Kaz Dağları'nın kuzeye bakan yamaçlarındaki kara çamlardan olacağı aktarılmış. Okun çeşidine göre bu ağaçlar farklı şekil alıyor ve ucuna yani temren kısmına farklı malzemeler takılıyor. Çelik, kemik gibi..