Sonra ısıl işleme girecek olan çeliği hiç bir şüphe duymadan elimin katlanabileceği sıcalıklarda zımparaladım. Hatta namluya manyetizmayla yapışan talaşın bir kenardan alev alıp fitil gibi yandığını da gördüm. Bunlar zaten olağan durum. Bunlardan kaçmak için zahmete girmeye gerek yok, nasıl olsa 800+ derece
de çıktığı fırın
, çeliğin hafızasını siliyor.
İki açılı taşlamalı bıçaklarla çalışmak çok rahat. Ağzı daha kör iken ısıl işleme ağzın nasıl olsa kalın bırakıldığına güvenerek rahatça sokuyoruz. Sonra yine zımparalasak da ağızda hâlâ görünür bir kalınlık olduğundan ısı çok dar bir alanda toplanmıyor ve ağızda sıcaklık dramatik bir şekilde artmıyor. Sonrasında ikinci ağzı açarken de kaldırdığımız kütle fazla olmadığından son taşlamayı elde de yapabiliyoruz. Tabi bu ikinci taşlamanın açısı daha fazla olabiliyor, paslanmaz çelik kısa süreli ısınmaya karşı daha sağır oluyor, meneviş sıcaklığı yüksek olabiliyor ve buna ulaşmak, ağzı daha da fazla yumuşatmak zor olabiliyor.
Peki ya 2 mm'lik karbon çelikten tek taraftan tek açıda taşlamayla bıçak yapmak? Bir de bu açının 8-9 derece olması? Ben ikinci bıçkımı 2 mm ck67 levhadan taşlayıp sonra su verdikten sonra ağızdaki yamulmadan dolayı yöntemi değiştirmek zorunda kaldım. Zaten hepi topu 2 mm olan namluyu ısıl işlemden sonra taşlamak çözümdü. Bıçkının deri keseceğinden dolayı çok sert kalması için meneviş sıcaklığını 200 derecenin altında seçtim. Bu sıcaklıkları meneviş renginden anlayamazsınız. Bıçağı zımparalarken bunun üstüne çıktığınızı gözle anlamanızın yolu yoktur. Zaten saman sarısı ile başlayan renkler durum çok kötüleşene kadar kolay seçilmezler. Ben taşlarken namluyu suya sokararak, soğuttuğum zamanlarda ağzı her seferinde bir baştan öteki başa hızlıca geçerek, hiç bir noktada fazla durmadan zımparalayarak işi götürmeye çalıştım. Zımparalama esnasında dört parmağım hep zımparalanan yüzeyin arkasında sıcaklığı takip ettim. Buna rağmen 62 HRC gibi bir sertlikteki bir namluyu zımparalamak çok uzun sürüyor ve bu esnada arada hızlanmak adına gereğinden fazla bastırdığınız, yada şaşırıp namluyu yavaş ilerlettiğiniz oluyor.
Ben her şeyin düzgün gittiğini sanarak bitirdiğim bir bıçağın ağzındaki kılağıyı gördükten sonra böyle bir kılağının varlığının ağzın fazlaca ısınıp en uçtaki daracık şeridin az çok yumuşamasını gösterdiği kanısına vardım. Yay çeliğinden daha sert olması için düşük sıcaklıkta menevişlenmiş bir çelik folyo kadar ince bile olsa kalıcı olarak şekil değiştirmektense kırılmamalıydı.
-- o --

Osman, neyi kastettiğimi çok iyi yakalamış. Çok enteresan ve benim de araştırmış olduğum bir ürünü "mist coolant"ı bulmuş. Bu Ebay'den bulunabilir ancak kompresörüm olmadığından ben bu çözüme istememe rağmen balıklama dalamadım. Belki başka bir yolla bu aleti de kullanma imkanı bulabilirim. Artık işin o tarafı ilerde netleşir.
Suya sokup çıkarmanın yetersizliğini görünce ilk olarak namlunun üstüne bezbantlayarak namlunun daha uzun süre uslak kalmasını sağlamaya çalıştım. Ancak bu verim alamadığım ve rahatsız bir çözümdü. Ben de bahçe ilaçlamak gibi işlerde kullanılan, pompayla içinde sıkıştırılan hava sayesinde tetiğine basılı olduğu müddetçe su püskürten şişelerden edindim.
Bu yöntem ile suyu püskürtebildim ve akışı ayarlayabilmemden dolayı verim de aldım. Bundaki en büyük sorun suyun ve hava basıncının sık sık biterek beni durdurması oldu. Ancak her an bıçağı zımpara üstünden kaldırmak gerekmedi ve bu sayede duruşumu tutuşumu bozmadan konforlu çalışabilir oldum.
Daha sonra elimdeki bir su pompasıyla koca bir bidon sudan su pompalayarak su ve basınçtan dolayı duraklamama umuduyla denedim. Uygun bir ince uç ve basınçlı bir pompa uyumu elde edemediğimden dolayı fazlaca iri damlalarda su verebildim ve şu anki ayarlarla rahat edemediğimden bunu geliştirmeyi şimdilik geri bıraktım.
-- o --
Bu suyla çalışmada suyun fazla olması şeridin arka tarafına çok fazla su gitmesine neden oldu ve bir çok defa şerit kaydı, şerit çıktı, hatta kestamit tahrik kayışı düzensiz aşınarak müdahale gerektirecek noktaya geldi. Zaten bu noktada bidon + su pompasını bırakarak ilk püskürtme yöntemime döndüm.
Bor bahsi geçmiş. Suyun değdiği yerlerin çeşitliliğini düşünerek bor acaba bu kayma ve şerit çıkmasını arttırır mı diye bor tecrübesi olan arkadaşların görüşünü almak lazım. Ben boru matkap, torna hidrolik testere, şerit testerede gördüm ama şerit zımparayla uyumu ne olur bilemiyorum. Tabi en azından suyun çok geniş bir alana saçıldığı gibi borun saçılmasını düşünemiyorum.
-- o --
Aslında suyu püskürtmek zımpara makinesindeki dağişikliğin bence kçük kısmı. Bir de bu suyu kontrol altında tutmak var ve bu daha teferruatlı bir konu. Buna da değineceğim.