Her ne kadar beni diğer bıçakların yapımından daha fazla zorlasa da, elin geleneksel bıçağını yapacağına kendi gelenekselini yap diye eleştirilsem de (gündelikte kullanılan kendi geleneksel bıçağımız nedir bu arada) puukkoları seviyorum. Birçok değişik alternatifle zevke ve elindeki malzemeye göre kabzanın şekillendirilebilmesi, kılıfının farklı olması diğer bıçaklara göre beni kendisini daha çok sevdiren özelliklerinden.
İşte bu sebeplerle yaz başında üç profil hazırlamıştım. ilk olarak ceviz kabzalı olana başladım. Balçak hafif öne açı olsa da birleştirme öncesinde gayet güzel uyuyor ve namlu ile balçak arasında boşluk kalmıyordu. Kabzayı birleştirdim. Kabzayı işlemeye başladığımda yaptığım hatayı anladım. Balçak açılı ise kabza da o oranda açılı olmalı , arkadan gelen düz kabza sıkıştırma sırasında balçağı kendine uydurmuş ve üst kısımda açıklık meydana gelmişti. Maskeleme bandını namlu sonuna kadar sardığım ve bu bölüme gelen epoksi de benim açıklığı görmemi engellemişti. Kabzayı işleyip bitirdim. Bir süre sonra gözüme kaba gelmeye başladı tekrar işledim bu halini aldı.Ders 1: Balçak ve kabzada açıları kontrol et, birleştime öncesi sadece balçağı değil bütün parçaları kuyruğa takarak kontrol et, maskeleme bandını namlu bitiminden bir iki milim önde bırak.
Moral bozukluğu ile diğer iki profili bitirmedim. Ta ki büyük oğlanın doğum günü yaklaşana kadar. Her ne kadar kendisi şu aralar kelebek ve karambite merak saldı ise de çocukların birer tane puukkoları olsun istedim. Sağolsun Ahmet abi ( Yüce) zamanında başpare yapımından artan boynuz ve ahşap parçalar vermişti. Bu parçaları deri parçalarını kullanarak deri kabzalıyı yaptım. Tam bitirdim ki bıçağı burun üstüne mermer zemine düşürdüm. Burnun sivri bölümü ezildi o bölümü düzeltmek ve tekrar perdah yapmaya uğraştım. Ders 2: Bıçağına sahip çık, burun üstü sert zemine düşürme.
Diğerinde ise arka kısmına taktığım bana bir çeşit akçaağaç diye verilen ahşabın içi kabza işinin bitimine doğru çürük çıktı. Boyun kısmı istediğim seviyedeydi. Çürük bölümün yerine zeytin dalından kestiğim parçayı taktım ve yeniden epoksi ile yapıştırdım. Sağolsun atölye imkanlarını sunan ve nazımızı çeken Mehmet Turan ustanın bant zımparasında arkadaki zeytin bölümü inceltirken boyundaki bölüme kaçırmışım. Bu sefer elde boyunu düzeltmeye uğraştım. Tam kabza bitti derken kabzanın arkasında daha önce farketmediğim ince bir çatlak olduğunu gördüm. Üstten biraz incelterek şekillendirmek isterken siyah bir çizgi görünce kuyruk deliğine doldurulmuş epoksiye ulaştığımı anladım. Ders 3: Emin olmadığın ahşabı kullanıp emeğini heba etme, kuyruk deliğini dikkatli ve açıyı düşünerek aç. Kaba şekillendirmeyi makinede yapabilirsin ama ince işlerine eğe ve zımpara ile devam et, bant zımpara kullanmak senin neyine.
Neyse ki dün doğum günü olan çocuk öncelik hakkını kullanarak bıçağını seçti de ben de bir oh çektim.( Deri kabzalıyı seçti)
Çelik 4mm kalınlıkta ck 67, ağız eğe ile açıldı.ısıl işlemini gazbeton fırınımda ve kanola yağında yaptım. Mutfak fırınımda menevişledim. Perdah 220 kuma kadar elde sonrasında matkapa takılan kombin scotch ile yapıldı. Kabza malzemesi olarak birinci bıçakta pirinç, ceviz venge ve kağıt mikarta, ikinci bıçakta balçak ve arka kısım boynuz, arada deri şimşir,yılan ağacı ve pirinç, üçüncü bıçakta pirinç, morgül ceviz ve zeytin pirinç aralarda deri kullandım. Kabzalar tik yağı ile yağlandı.
Daha önce aliekspresten aldığım magnezyum çubukları ağaç parçaları kullanarak ateş başlatıcı haline getirmiştim. Parça derilerden kılıf yaparken arka kısmına bu ateş başlatıcıları yerleştirdim. Kılıf yaparken yaşadığım aksaklıkları da yazıp uzatmayayım. Yeni başlayan ya da başlayacak olan arkadaşlara yardımı olması amacıyla yaptığım hataları biraz uzunca yazdım. Kısıtlı imkana ve zamana sahip beni bu kadar uğraştıran puukko tarzı bıçak yapmaya bundan sonra da fırsat buldukça devam edeceğim.









