Mesela ilk işten üç tecrübe edindim:
a) Amatör kişi sade profil çizecek, haddini bilecek!
b) Ölçüleri "nasılsa hatırlarım" diye aklına yazmayacak, kağıda yazacak!
c) CNC Operatörlerinin yaz tatiline çıkabileceğini hesaba katacak!

Hikayesinden bahsedeyim isterseniz bu çalışmanın. Ve bu iddialaşmanın nereden çıktığının da...
Bıçak yapmaya karar verince, dört şeye hiç elimi sürmemeye karar verdim. 1-Sıcak Dövme. 2- Su Verme. 3- Elektrikli Aletler. 4- Kılıflar. Bu kısıtlamalar altında ilk başlangıç çeliği olan Ck67 vs gibi sıcak dövmeye uygun çelikler menümden silindiler. Ben sadece hazır lamadan profili sabırla yontacak, ve işinin erbabı bir su verme otoritesine gönderecektim. Çelik su verme ustasından salimen dönerse, yine sabırla parlatılacak, sap takılacak ve kılıf üstadına gidecekti. Böyle planladım.
Lamadan profili çıkartmak için bir şirketteki arkadaşımdan yardım istedim. Sıra geldi bıçak yapmaya değecek ve hazır lamadan profil çıkartabileceğim çeliği bulmaya... Forumu iyicene hatim ettikten sonra, -biraz da densizlik ederek- bodoslama M390 ortaklığına girdim. Ancak M390'ın gelmesi uzun süreceği için ve benimde sabrım tükendiği için fikrimce ikinci en iyi çelik olan D2'yi sipariş ettim.
D2 elime geçince profilleri PC'de çizdim. Hataların ne olduğunu öğrenmek için Salim Türk'e ve 2-3 kişiye daha yolladım çizimleri. Sadece Salim Bey yanıt verdi.
Çizimlerdeki hatalar giderilince, lamalarden CNC ile profilleri çıkartmak için, çizimleri de yanıma alarak keyiften seke seke arkadaşıma gittim.

Öğrendim ki CNC operatörü tatile gitmiş. (Allah Allah onlar robot değil miydi, robotlar tatile çıkar mı?!

) Bende çarnaçar geri döndüm.
İddiayı girdiğim iş arkadaşının kardeşi sanayide kalıpçı. Yani o kişinin şirketinde de CNC var. Şansıma iş arkadaşım da bıçak meraklısı... O'na dedim ki "Kaliteli çelik buldum, lamalardan profilleri çıkarttır, çeliklerden birini sana vereyim." Çizimleri ve çelikleri aldı, sanayiye gitti. Ertesi gün döndü ve bana dedi ki: "Bunlardan bıçak olmazmış,
okumuş mühendis çocuklar öyle söylediler!"

Sonrasını biliyorsunuz....
İyice sinirlenmiş bir halde çizimleri ölçekli olarak yazıcıdan çıkarttım. İlk çizdiğimi lamalardan birine yapıştırdım ve sanayiye indim. Ama çok zekiyim ya, ölçekleri kağıda yazmadım! Yanıma çizimlerin olduğu yedek bir kağıtta almadım o hışımla...
İlk durak sütunlu matkabı olan bir atölye... Hoş beşten sonra lamayı uzattım. Adam tuhaf tuhaf yüzüme baktı, bende iyicene gerildim. İt azarlar gibi sordu: "Bu deliklerin ölçü sü ne?!" Heyecandan 4 mm lik çapı, 6 mm söyledim. Upuzun bir bowieye uygun delikler, kısacık bir bıçağın sapına konuverdiler böylece...

Sonra profili kabataslak ta olsa kestirmek için bir tornacıya gittim. Tornacı doğal olarak sordu: "Çizim nerede?" Aaa çizim mizim yok!

Çünkü o sinirle çıkarken almadım yanıma. Sonra aklıma geldi, lamaya yapıştırdığım kağıtta çizim vardı.
Ne var ki, lama matkapla delinirken kağıda bolca kurum ve is bulaşmıştı. Ve çizgiler iyicene silikleşmişti... Tornacı garibim de o tırtıkları dişli çark tırtığı sandı!!!

O yüzden o tırtıklar o kadar sivriydiler!
Önce kaba taslak çıkmış profildeki kusurları kan ter içinde eğe ile düzelttim. Hala da düzeltilecek kusurlar var. Sonra da başladım deli gibi zımpara yapmaya... Sonra tutkal bulaştı vs vs...
En son açıklayacağım şey, niye kendimi Sayın Salim Türk'ün fahri çömezi olarak gördüğüm olacak.
İki nedenle: a) Benim yapmayı planladığım gibi elde zımpara ve eğe yapıyor, ama mükemmel işçilikle yapıyor bunu... Muhtemelen o da bant zımparaya geçecektir ileride. Ama şu anki çalışmaları benim için ilham verici. b) Ustanın ilk vazifesi çömezin saçma sapan sorularına sabırla yanıt vermektir. Ben o çizimleri başkalarına da yollamıştım. Soruma cevap veren ustamdır. Nokta!