Evet, müzede fotoğraf çekmek zordur. Görevlilerin izin vermemeleri, belki sonrasında gizli saklı çekmek, kadraja giren insanlarla başetmek zordur zor olmasına da ben işin güzel fotoğraf çekebilmeyle ilgili kısmına değineyim.
Müzede güzel fotoğraf çekmek zordur. Müzeler, beğendiğiniz makinanızın yetersiz kaldığını görmeniz için biçilmiş kaftandırlar. Küçük fotoğraf makinanızın ve cep telefonunuzun çok güzel fotoğraflar çekebildiğini düşünmekte iseniz bir müzede fotoğraf çekmek suratınıza yenilen Ustura Kemal tokadı gibi olacaktır.
Bir müzede düzgün fotoğraflar çekmeye çalışırken başınıza neler gelir? (Problemler)1. Müzeler karanlıktır.
2. Müzelerde çok çok büyük bir ihtimalle size flaş kullandırmazlar.
3. Müzelerde üçayak kullanmanıza izin vermeleri de çok düşük bir ihtimaldir.
4. Müzelerde nesneler camekanların arkasındadır.
5. Bu camekanlar ortalıktaki bir çok abuk sabuk ışık kaynağının yansımalarıyla doludur. Ters ışık olabilir. Kadrajın hemen dışında bir ışık kaynağı olabilir...
6. Müzedeki ışık yapay bir ışık kaynağıdır, Makineniz ışıkla çok zaman kendi kendine baş edemeyip nesneleri gözünüzün gördüğünden farklı renklerde çeker.
7. İlgilendiğiniz çok ufak bir nesne ya da çok ufak bir biçim olabilir. Uzak mesafeden küçük nesneyi çekmek zorunda kalabilirsiniz.
8. Bu kadar madde ile başetmeye kalktıysanız muhtemelen müzede çok kare çekeceksiniz.
9. Yine de dua edin. En azından nesneler 100 metreci atletler gibi hareketli değiller ve bir çınar tepesindeki kanaryanın aksine teleskopsuz da rahat görülüyorlar.
Bunlarla baş etmek...Çok çok temelden başlayayım.
---
Üçayağa (tripod) yatırım yapmayın. Hem çok zaman boşu boşuna üstünüzde yük olacak hem de aşağıdaki diğer maddelerle uğraşırken belki de narin bir tripodla yetinilmeyecek kadar ağır ve pahalı bir makineye geçiş yapacaksınız. Ağır makine sağlam, kaliteli ve güvenli bir tripod ister. (Siz yine de tripodunuza asla güvenmeyin.)
--- İstediğiniz kadar geniş olup da diğer kriterleri umursamayın,
flaşı ya da otomatik odaklama ışığı kapatılmayacak bir makine kullanmayı istemeyeceksiniz. Flaşı ve odaklama ışığını nasıl kapatacağınızı çok iyi öğrenin. Flaşı kapatılmayacak bir makine varsa bile ben böylesine denk gelmedim. Odaklama ışığını da en azından örtmenin yolunu bilin.
Eğer her şeye rağmen flaş kullanmakta ısrarlıysanız fotoğraf kalitesiyle ilgili bir şeylere kafa yormanıza da gerek yok.

---
Işığın azlığının etkisini ve bununla birlikte yaşamanın yolunu öğrenin.
Görüntünün daha az ışıkta da yeteri kadar aydınlık çıkmasının yolu,- ışığın sensör üzerine daha geniş bir aralıktan geçerek daha kuvvetli düşmesi, yani
diyaframın daha çok açılması,
- sensörün daha az ışıkla idare etmesinin sağlanması yani
ISO değerinin yükseltilmesi,
- sensörün istenilen süre boyunca ışık almasını sağlayan perdenin daha uzun bir süre açık kalmasıdır; yani
pozlandırma süresinin artmasıdır.
Bunları serbestçe ayarlayamayız. Hem her birinin bir sınırı vardır hem de her bir seçimimiz fotoğrafın kalitesini etkiler.
Bunlar ışığında 1, 2 ve 3. maddeleri halletmek için bilmek gerekenler:- Diyafram açıklıkları çap, çevre cinsinden değil de "F" cinsinden ifade edilir. F/1.4, F/2, F/2.8... gibi F/22'lere hatta belki daha ilerilere giden değerlerdir bunlar. Lafı fazla uzatmamak kafa karıştırmamak adına bu şekli sizle paylaşayım:

(Bkz.:
http://en.wikipedia.org/wiki/F-number)
Diyafram açıldıkça ya da F değerleri
küçüldükçe büyüdükçe birim zamanda sensöre düşen ışık miktarı artar, pozlandırma süresini azaltmak mümkün olur. O yüzden diyaframı daha çok açılan objektiflere "hızlı" denir.
Diyaframı aça aça varacağımız sınır değer objektifin bir özelliğidir. Bu değeri çok büyük olasılıkla objektifiniz üzerinde yazılmış olarak bulabilirsiniz. Örneğin "Nikon 50mm F/1.8" gibi. Daha büyük F değerlerine imkan veren objektifler biraz daha pahalıdırlar. Örneğin 50 mm odaklı iki farklı Nikon objektiften F/1.4'lük olan, F/1.8'lik diğer objektife göre daha pahalıdır. Evet, bu noktada problem öncelikli olarak paradır.
-
ISO değeri, 100, 200, 400, 800, 1600, 3200, 6400 diye artan rakamlardır. Ortamınız ne kadar karanlıksa ayarlardan bu ISO'lardan o kadar büyüğünü seçersiniz. Büyük değerlere çıkmayı istersiniz ama görüntü karıncalı bir hal alır, çirkinleşir. Bu karıncalanmalara
gren (grain) ya da dijital makinalar için daha doğru düşen bir ifadeyle
gürültü denir. ISO'yu arttırmak, kısık sesli bir kanalda radyonun sesini açmak gibidir; ses artar ama cızırtı da artar. Yüksek ISO değerlerinde daha net gösteren makineler tahmin edeceğiniz gibi daha pahalıdır.
-
Pozlandırma süresinin artması ise bir değerden sonra elinizin titremesiyle fotoğrafın bulanık çıkmasına yol açacaktır. O yüzden ISO ve diyaframı ayarlarını olabildiğince ayarlayıp bu pozlandırma süresini fazla uzatmamaya çalışın. Pozlandırma süresinin uzunluğu ile gelen bulanıklık elinizdeki makinanın küçüklüğüyle, hafifliğiyle orantılıdır. Büyük ve ağır makinalar avantajlıdır. Tüfeklerde olduğu gibi...
Modern objektiflerde sarsıntının etkisini azaltacak düzenekler bulunabilmektedir. Bunların bir derece faydasını görürsünüz.
- Bütün bunlardan sonra pozlandırma süresi hala biraz çok ise makinayı sarsmamak için çalışmalısınız. Artık makinayı bir yere mi dayarsınız, altına ağırlık mı takarsınız, orası size kalmış.
Bu anlattıklarımla ilk üç probleme karşı çare arayabilirsiniz.
Genel olarak söylemek gerekirse, makinayı çıkabildiği en büyük F değerine, grenlenmenin/gürültünün kabul edilebilir olduğu en yüksek ISO değerlerine ayarlayın. Böylece daha kısa süren pozlandırmalar ile daha net bir fotoğraf çekme şansınız olur.
Makine alırken kaç kere zum yaptığı ve kaç megapixel olduğuna bakmaktan başka düşünülecek şey yok gibi gelir. Bu ikisine bakmanın müzede fotoğraf çekerken size pek faydası olmaz. Makina seçerken F değerine bakmayı ihmal etmeyin. Küçük makinaların bile iyi F değerleri olabilir. ISO'ları da makinayı deneme şansınız varsa karşılaştırabilirsiniz.
4. Madde: Camekan - Yansımalarda başa çıkmak.Eğer makinanız ışık azlığından dolayı hâlâ pes etmediyse o zaman belki bu problemi çözerken pes eder.
Yansımaları yok etmenin yolu polar filtre kullanmaktır. Polar filtre uygun yöne çevrilebilen ve böylece bir yüzeydeki yansımaları yutabilen koyu bir filtredir. Koyu oluşundan dolayı da maalesef ışığa olan ihtiyacınızı daha da arttırır.
Polar filtre takmanın yolu, objektifin önünde filtrenin vidalanacağı yivlerin olmasıdır. Eğer kompact bir fotoğraf makinanız varsa büyük ihtimalle böyle bir imkanınız yoktur. Kompact makinaların kimilerinde bir uzatma yardımıyla filtre takma imkanınız olur.
Aşağıda eski kompact fotoğraf makinem, bir filtre ve filtre için adaptör var. Bu adaptör esasen bir tarafı makinaya takmaya diğer tarafı da filtre takılmaya müsait bir boru. Bu boru yan sanayi olmasına rağmen pahalıya malolmuştu.

Filtre takılı hal:

SLR benzeri olan eski Fuji FinePix S1500 makineme filtre takmanın yolu olmadığını öğrendiğimde çok bozulmuştum. Siz siz olun filtre kullanma ihtimaliniz varsa makinenizi almadan önce bunun mümkün olup olmadığına bakın.
Polar filtreyi objektife taktıktan sonra filtreyi döndürerek yansımaların en az olduğu uygun açıyı bulun ve fotoğrafı çekin.
Video: Yansımaların polar filtrenin döndürülmesi ile değişimi5. Işıkla boğuşmakE, boğuşacaksınız, kaçış yok.
Ortada birden çok ışık kaynağı olacak ve sizi gıcık edecek. Doğru noktayı keşfetmeye çalışın.
Polar filtre bile her yansımayı aynı şekilde önlemez. Camekana dik durmamalısınız. Yansımaları yoketmek için camekana çapraz bir noktadan fotoğrafı çekin. Yansımaları daha iyi yok ettiğinizi göreceksiniz.
Kadrajın hemen dışındaki ışık kaynakları çirken yansımalar yapabilir. Bunları elinizle, bir broşürle ya da varsa parasoleyle engelleyebilirsiniz. Parasoley, objektifin önüne takılan objektifi gölgeleyen bir aksesuardır. Kompact makinalardan ziyade SLR'larda ya da profesyonel video kameralarda görürsünüz.
6. Işık kaynağının rengiBu, beyaz dengesi problemidir. Nesnenin altındaki beyaz kumaşı, kırmızı ya da mavi gördüğünüz zamanki probleminiz budur. Fotoğrafın tadını kaçırır. Çare olarak makinanızda farklı ışık kaynakları için ayar varsa şansınızı deneyin. Yoksa sonradan bir program ile derdinize çare arayabilirsiniz.
Bu da benim
Gimp kullanarak renkli bir camın arkasından çekildiği haliyle berbat görünen bir fotoğrafa yaptığım:

Bunların dışındaki çözümler: Eğer makinanızın "raw" çekme özelliği varsa renklendirmeyi sonra yapabilirsiniz. Bir jpg ile yapılan beyaz dengesi düzeltmesinden daha iyi sonuç alırsınız. Tabi işin bu tarafını ben yapmadım. Yapanlar öyle diyor. Üşenmezsem ilerde ben de yaparım.
Yine uygun özelliği olan bir makinanız varsa ışık ayarını makinayı beyaz bir nesneye tutarak yapmak gibi bir imkanınız da olacak. Gerçi müzeye gittiğinizde her farklı ışık için beyaz kağıdı çıkarıp da ayar yapmak gibi bir şey çok sivrizeka bir olur ama tek bir şeyi çok güzel çekme lüksünüz varsa 5-10 saniye içinde bu şekilde beyaz dengesi ayarı yapabilirsiniz.
7. Ufak tefek nesnelerle boğuşmak.Valla buraya kadarki ayrıntılarla uğraştıysanız muhtemelen bunun da altından kalkarsınız. 100 mm ya da üstüne denk bir objektif ile yanına yaklaşamadığınız nesneleri de çekme şansınız olur. (Bu rakamı, anlatım fazla yuvarlak olmassın diye verdim. Altındaki ve üstündeki değerlere de saygım sonsuz.) Eğer makinanızda uygun açıda bir makro objektif takılıysa tadından yenmez. Örneğin bu naneyi ben de makro objektif satın alıp da yiyebilmiş değilim.
8. Çok fotoğraf çekmek.Keşke hep öyle müzeler bulsak di mi? Siz her ihtimale karşı pilleri bataryayı geceden şarj etmeyi unutmayın. Mümkünde yedek falan alın yanınıza.