Yazacaklarımı saklı tutuyorum dedikten sonra konu almış başını gitmiş, bari daha başka bir evrime girmeden içimdekileri söyleyeyim

Yıllar önce sanıyorum TRT de bir haber yayınlandı " Bir Türk doktor kansere çare buldu" diye. Habere göre, Ziya Özel adında bir doktor Zakkum (Nerium oleander) bitkisinden bir ilaç yapmış ve bu ilaç kanseri tedvi ediyormuş. Haberin ve söylentilerin ardından televizyonda bir açık oturum düzenlenmişti. Oturuma, Dr. Ziya Özel, Prof. Dr. Nusret Fişek ve ismini şu anda hatırlayamadığım bir Avukat katılmıştı. Oturumdan aklımda kalan tek şey şuydu, Nusret Fişek soruyor " Beyefendi, biz biliyoruz ki Nerium oleander aslında bir zehirdir ve eğer insan verirseniz öldürür. siz ne yaptınız da bu zehiri izole ederek maddeyi ilaç formuna getirdiniz" Ziya Özel geçiştirmeye çalışıyor, öte yandan avukat ateşli " zaten bunu bir yabancı yapsa bu kadar sorgulamazdınız ve hemen kabul ederdiniz, ne zaman bu vatanın bir evladı bir şey yapsa etmediğinizi bırakmıyorsunuz vs. vs..." Nusret fişek " ben ıspatlanmış bilimsel bir doğruyu kabul ederim, alanım Biyokimya. Bir ilacın ilaç olabilmesi için kimyasal yapısının bilinmesi gerekir. Bu da yetmez etkilerinin iyice araştırılması, sonuçlarının gözlenmesi ve denenmesi gerekir. Ancak bunların sonrasında işe yarıyorsa ilaç sınıfına girer. Siz de bu konuda neler yaptıysanız duymak isterim, bana ıspatlayın kabul edeyim "diyor. Karşı taraftan yine ikna edici bir yanıt yok ama avukat yine hararetli "Bunu bir Türk yaptığı için böyle yapıyorsunuz, kıskançlığınızdan...." diyerek oturum devam etti ve bitti. Ertesi gün ve sonraki günlerde basın ve halk arasındaki günlük konuşmalarda gündem bu, "Adamı Amerikalılar kapacakmış, biz kıymetini bilmiyoruz..Adam bulmuş ama örtbas etmeye çalışıyorlar..." türünden sürüp gitti. Zaman içerisinde azalsa da satır aralarında hep konuya barmak basıldı. Çok daha sonra söylentiler biraz daha evrildi "Amerikaya götürmüşler, ilacı yapmış fırsatı kaçırdık..." o zamandan şimdiye 30 yılı geçmiştir son durum nedir bilmem.
Carl Sagan' ın "Karanlıkta Mum Işığı" diye bir kitabı var, okuyanlar bilir kitapta bir çok yerde geçer, "Bilimsel temeli olmayan, hoşa giden popüler söylentiler, bilimsel doğruların önüne geçer daha çok ilgi çeker" der. İşte size yakın zamandan son örnek "Maya takvimi" veya uzaylı, UFO söylenceleri.
Çağdaş Metalurji ve günümüz teknolojisi ışığı altında çelikle ilgili bilimeyen neredeyse kalmamıştır. Bu konuda yapılabileceklerin hepsi olmasa da büyük bir kısmı yapılmış veya yapılmakta. Geçmişte yapılanlarla ilgili ise, bilinmeyen neredeyse kalmamıştır. Hala nedeni bilinmeyen ve geçmişte olduğu söylenen teknik ve yöntemler ise genellikle efsaneye ve popüler söyleme dayalıdır. Söylenen konular, genellikle ıspatı mümkün konular dışına çıkar ve efsane halini alır. Kimse de çıkıp bunun doğruluğunu tartışmaz veya tartışıldığında tepki gösterir. Çünkü bu efsaneler genel olarak bizi yüceltici ve gururumuzu okşayıcı şeylerdir. Bir söz vardır "en tehlikeli yalan, kendinizi de inandırdığınız yalandır" diye, çünkü bu sizi ileriye götürmez.
Japonlardan örnek veriyoruz ama Japonların geleneklerini devam ettirmeleri, onların geçmişe olan saygılarının bir yansıması. Kimse geçmişe takılıp "en iyisi bizim yaptığımız" dememiş. "Bizim cevherlerimiz kaliteli değil, bu nedenle iyileştirmek için bu yöntemi geliştirmişiz ve ortaya da bu çıkmış" demiş. Bizde ise durum daha farklı, Ceddimizi öven politikacılar, geleneksel üretim yöntemlerini yok etmek için ellerinden geleni yapmışlar. Bizler de kendi ellerimizle gidip onlara oy vermeye devam etmişiz. ama aynı zamandahep beraber övünmeye devam etmişiz. Hiç sorgulamadan ve aradaki çelişkiyi görmeden...
Günümüzde, geçmişte yapılan üretim kalitesine hala ulaşamadığımız söylemi, kulağa hoş gelen bir hikayeden ibarettir, sadece o kadar. Ancak dersiniz ki, "ben eski yöntemlerle, gelenksel yöntemlerle yapılan işlerdeki ruhu seviyorum" o zaman bu bir tercih ifade eder ve kimseye söz düşmez. Balıkçılıkta da böyledir örneğin, 200 TL harcar eli boş dönersiniz ama mutlu olursunuz veya 200TL verir 1KG balık yakalarsınız aynı balığı 20TL ye alabileceğiniz halde, ama sizi mutlu eder parasal karşılığı yoktur. örnekler çoğaltılabilir.
Modern dünyanın ürettiği çelikler, bilimsel kazanımlar, deneyle
r ve belli bir birikimin ışığı altında üretilir. Sadece üretilmekle kalmaz sürekli geri dönüş alınır ve gerektikçe düzeltmeler yapılır, tam hedefi tutturursunuz. Dövme işi nostaljiktir, geçmişe bir penceredir yapmak isteyene veya yapana büyük haz verir ve parasal karşılığı yoktur. Tıpkı balıkçılık gibi. Kişisel olarak en sevdiğim üretim tarzıdır. Olanağım olsa başka hiç bir yöntem kullanmak istemem. Ama sırf sizin seviyor olmanız bir üretim tarzını diğerine üstün kılmaz. objektif değerlendirme, her ikisinin de eğri ve doğru yönlerini ortaya koymak gerekir. Gelenksel malzeme ve teknik kullanarak paslanmaz bir bıçak yapamayacağınız gibi modern teknikler kullanarak bir kılıcın bezemesini de yapamazsınız veya yapmamalısınız. Kişisel yorumum budur.