Açıkçası daha talaşlı üretim elde bıçak yapmadınız herhalde, distal eğim (distal taper) ile birlikte temiz bir iş çıkarmak o kadar kolay değil

. Ben son zamanlarda dövme fırınları filanla uğraşmamın nedeni kolaya kaçıp dövme yapma isteği

Gerçekten hoş anılar olarak hatırlıyorum çeliğin çekiç altında şekil almasını, kızgın çeliği rahatlıkla kesmeyi. Bir bıçağın ağız açısını döverek birkaç ısıda verebilirken talaşlı üretimde saatler alıyor, ardına ucu yanık ve aşınmış parmaklar bırakarak :'(
Benim asıl kızdığım Ejderin yolladığı bıçak gibi havalı isimli ama çok sıradan fabrikasyon bıçakların sonradan sanki dövülmüş gibi hale getirilmesi. Bu bana göre sadece insanları aldatmaya dönük çirkin bir hareket. Öncelikle dövülen bıçağın uçtan balçağa doğru genişleyen bir et kalınlığı olur sırtta, dikkat ederseniz bu (distal taper) bu tür fabrikasyon bıçaklarda yoktur, aslında kenarı keskinleştirilmiş bir lama gibidir. Elime birkaç tane bu tip bıçak geçti, bazı Bora bıçaklarıyla birlikte, kesinlikle ele doğru gelmiyorlar, o elde yapılmış bıçağın dengeli dağılmış ağırlık hissi kesinlikle yok. Tamamen bıçak benzeri nesne bence...
El yapımı bıçak ister talaşlı ister dövülerek yapılsın baştan sona eğimleri, profili, tutuşuyla çok başka bir his verir, bilen kişi hemen anlayıverir bunu. Sefanın hançeri ya da Ejder'in gösterdiği Fowler bıçağının çekiç izleri hemen hissettiriyor karakterini. En başta bıçağın üstünde homojen değil, artı çekiç izlerinden önce bıçağın şekillenmeyip bu izlerle birlikte şekillendiği hemen belli oluyor, işte bu sanat, bıçak sadece maddi amaçlar doğrultusunda değil, estetik, ruhani kaygılarla ve tutkuyla yapılmış, bunlar fotograflarda hissediliyor. Hele Sefa'nın bıçağını kullansam büyük bir haz alacağıma eminim... Burada önemli olan sanatçının eserine kalbini koyması. Hiç bir Spyderco, Rat cutlery ya da Bora ürününde göremeyeceğimiz bir şey, yapanın esere kendinden birşey eklemesini Eylem'in ilk bıçağında bile görebilirsiniz... Bu açıdan gravürcü için de bence elindeki aletin ne kadar gelişmiş olduğu önemli değil, ister pnömatik bir kalem olsun ister basit ıskarpela olsun benim için farketmiyor, dünyada çok iyi gravürcüler var ve %90'ı havalı kalem kullanıyor, son model mikroskop kullanıyor, ancak yaptıkları süslemelere baktığında gravür sanatçısının bıçakla bütünleştiğini, ona belli bir ruh kattığını görüyorsun. Eserimizi yaparken ne gibi bir alet kullandığımız önemli değil, dünyanın en pahalı şahmerdanını bu işe yeteneği ve merakı olmayan adama ver, ortaya çıkaracağı eser yine de hiç bir şeye benzemez. Ancak sadece eğe kullanarak yapılmış çok güzelilk bıçaklar gördüm, inanılmaz bir özgünlük ortaya çıkabiliyor, o yeni başlayan hobi yapımcısının yıllar sonra yaptıklarında kullandığı aletler çok gelişiyor ancak o özgünlük ve yetenek değişmeden hala eserlerine yansıyor...