"Şemsiye", açıkça söylemek gerekirse, beni ürküttü. "Mangal Köpeği" nin mangal kısmı sanki benim yüreğimi pişirdi. Ya Rabbi, o ne bakış öyle...Ve son link (hemşehrimden olan) oldukça gerçekçi, yok yok fazla gerçekçiydi bana çok hoş bir fıkrayı hatırlattı. Amerikalılar Japon otomobil teknolojisini incelemek için Japonya' da fabrikaya giderler. Kapının önünde bir sürü kafes, içlerinde kediler... Fabrikayı gezdikten sonra kafesteki kedileri sorarlar: " Kediler ne ayak?" Japon müh. anlatır: "Otomobil bitince akşam içine bir kedi koyup kapılarını kapatırız. Sabahleyin baktığımızda kedi ölüyse problem yok, yalıtım iyi deyip otoyu piyasaya veririz. Kedi yaşıyorsa aracı komple söküp kaçağı bulur düzeltiriz." Vaaay! der Amerikalılar. Yurda dönerken "kestirme" diye(!) Türkiye üzerinden geçerken "Şu Tofaş'a da bir uğrayalım." derler. Aman Allah'ım fabrika girişinde kafeslerde kedileri görünce bunlar olmuş mu şok. Gezi bitmiş, kedileri sormuşlar. "Ha, kediler mi demiş Türk müh. Onları yalıtım testinde kullanıyoruz. "Vay anasına!" demiş Amerikalılar. Türk müh. devam etmiş: "Akşamdan kediyi koyarız otoya, sabah bakarız "hala içindeyse" yalıtım tamam; yok kedi kaçmışsa amaan kim uğraşacak otoyu direk piyasaya süreriz."
