Eline sağlık usta.

Necdet abinin kışkırtmasıyla ( ayıptır yanında kullanacağın kendi yaptığın bir çakın bile yok..) kendime her zaman kullanabileceğim, küçük ve pratik bir çakı yaptım.
Allah razı olsun, en nihayet... Necdet abi, ellerinden öpüyorum. Sefa'ya gittiğimde bir ev dolusu güzel bıçak vardı ama şöyle doya doya kullanılmış olanını görememiştim. Mutfak bıçağı hariç... Sefa ustam, zaten senin araca, senin yanına bir şeyler hep lazım. Doğayla o kadar bütünleşip de yaptıklarını kullanmamak olmazdı. Hem bıçaklar da acaba dört duvar arasına kapanmaktan hoşnut mu yoksa şöyle yaradana kuvvet girişip bir şeyler doğramaya mı hasretler?

Arkadaş D2, kalınlığı 1.5 mm. Toplam boyu ( açık) 150mm. Sapta sandal ağacı kökü ( Santalum album ) kullandım, sandal ağacı Anadoluda yetişen bir ağaçtır. Gerçekten çok sert ve hoş bir kokusu var. Antalyada neredeyse herkes çilek der. Sapta bilmem kaç kat siyanoakrilat ( japon yapıştırıcı ) kaplama var. Çakı ve sap arasında turuncu liner var sırf görünsün diye aşırı ışıkta bir fotoğraf ekledim. Hikayesini Emre usta bilir
.
...
Abi ahşap ile sarı arasına bir iki kat siyah kumaş katıverecektin, epoksiyi yeyince o da kendi çapında bir liner olacaktı; Sarı liner güneş gibi çıkacaktı ortaya...

Neyse, insan bu kadar güzel bir bıçak görünce doya doya eleştirebiliyor. Ne de olsa bıçağın güzelliğini göz görüyor.
Sap ahşabı çok güzel, şahane olmuş. Genel hatları olarak da estetiğine söyleyecek söz bulamıyorum.
Bir çakınının ne kadar mükemmel olduğunu görmek için yapılacak bir şey var o da ne yazık ki resimlere bakmakla olmuyor. Yapılacak şey çakının kapalı halde ve cepte iken namlusunun kendiliğinden ucunu çıkarıp çıkarmadığını çakıyı kapalı iken sallayarak görmek. Bu da böyle bir çakıyı yaparkan tutturmak gereken çok önemli üç kalite kriterinden biri.
Bu üçü saymak gerekirse:
-- Çakı açıldığında doğru açı ile açılmalı, sırt boyunca bıçağın hattında bir akıcılık olmalı. Ben bu açıyı tutturamayıp gereğinden bir kaç derece fazla açılan çakı yapıp ne kadar çirkin göründüğünü gördüm. Tavsiyem bu aşamada sabırlı çalıştırıp parçaları birbirine temkinli biçimde alıştırmak.
-- Çakı açıldığında namlunun sırt hizası sapa göre aşağıda ya da yukarıda kalmamalı. İlk maddeyi ayarlarken bu ikincisi bozulabiliyor, çok da tatsız oluyor.
-- Sonuncusu da yukarıda bahsettiğim kriter. Yani çakı kapalı iken namlusunun ucu dışarı asla çıkmamalı.
Bu üçü de ustasının çakının mafsalının çevresinde ne yaptığına bakıyor. İlk ikisini zaten göz görüyor. Basbayağı şahane olmuş, daha ne diyyim? Ötekini de test etmek gereğini Sefa ustaya uğramak için bahane olarak cebime atıyorum.
