Niyetimize iki hafta evvel düştü. Eğri Göl’ün yolu açılır açılmaz gideceğiz. Lakin yol bir türlü açılmak bilmiyor. Yolda metrelerce kar olduğunu öğreniyoruz. Yinede gözümüzü karartıp iki motosikletle 4 kişi düşecektik yollara. Ama olmadı… Motosikletin biri arıza yapınca rota değiştirip Beyşehir Gölüne taksi ile gittik. Ama niyetimizde gözümüzde göynümüzde hala Eğri Göl var.
Üç arkadaş anlaştık. Pazartesi gününden başladı hazırlıklar. Solucan kazdık, erzak hazırladık derken Cuma gecesi bitti cumartesi sabaha karşı saat 04:00. Üç ayrı evin penceresinden ışık beliriverdi on dakikalığına. Sonra ışık sönünce ortaya çıkan hamam böcekleri gibi evlerinden sessizce çıktı üç arkadaş.Erzakları iki motorsiklete payma yapıp yola düştük.
Bozkır-Konya yolundan 6 km ilerledikten sonra sağa sapıyoruz. Bu yol Dereiçi-Söğüt Hisarlık Kasabalarına-Hadim-Taşkent’e ve buraların yaylalarına gider. Asvalt üzerine malzeme dökülmüş. Yol yavaş ilerliyor. Söğüt köprüsüne, inşaatı yeni başlayan Bozkır Barajının su tutulacağı noktaya geliyoruz. Sabah ezanı okunmuş olmalı. Arkadaş namaza niyet alırken biz iki cigara yaktık.

Yokuş ve toprak yoldan ilerleyip zirveye vardığımızda gün doğmuştu. Birkaç lokma bir şeyler atıştırdıktan sonra Meşur Kızıl Geriş’e varıyoruz

. U virajlı ve dik yolumuzu 250 metrelik kar kütlesi kesiyor. Ama biz bu kar kütlesi ile boğuşacağımızı planlayıp ona göre tedbirli gelmiştik. Elimizde ki çapa ile kardan tekerin geçeceği kadar 15-20 santimlik bir yol açmaya başlıyoruz.


Kar kısmen buz olduğu için bu kazma işi yaklaşık bir saat sürüyor. Nihayetinde açtığımız yoldan motorsikletleri ittire kaktıra geçirmeyi başarıyoruz. Aşağı yukarı her 500 metrede bir önümüze çıkan bu engeli klasik yöntemimizle aşıyoruz.

Barsak yaylası her zaman ki gibi mor çiğdemlerle?? bezeli… Rengârenk çiçeklerle dolu.

Buralar Antalya Gündoğmuş ilçesinin sınırında torosların zirvesinde adeta cennetten bir parça…Nihayetinde Eğri Göl…. O muhteşem manzara..

Tabi o kadar yolu boşuna tepmedik. Oltalarımız açmak oldu ilk işimiz. Bende 3 diğer arkadaşlarda üçer olta toplamda dokuz olta salladık göle. Karnımızda aç ama önce bölgeyi bir keşfetmek gerekir. Ben elimi kıçıma bağlayıp yedi köy ağası bir hava ile gölü ve etrafını gözlemliyorum. Göldeki su seviyesi yatağının üstüne çıkmış ve çimenlikler su altında kalmış olmalıydı ki sazanlar buraya havyar atmış. Havyarlarda mercimek tanesi kadar büyümüş. Çekilen yerlerde sülükler geziniyor.
O da nesi … Yerde ayı izi.. Galiba bir yetişkin birde yavru ayı gezmiş buralarda.

Gölü besleyen kanallara bakıyorum. Kanalda küçük kırmızı balıklar var. Tahminime göre bu kanala gece yürüyor balıklar. Tam geri dönecekken 1-1,5 kg arası iki tane aynalı sazan gördüm. Toprak yolda ilerleyen iki jip gibi tozu dumana katarak( çamuru deşerek) ilerliyorlar. Geri dönüp oltalarımı kapmam iki dakika almamıştır. Tek iğneden oluşan takımı salladım. Ha bire oynuyor oltanın ucu ama hep küçük kırmızı balıklar. Beklerken oltaya o muhteşem vuruş geldi… Siftah 1,25 kg civarı…
Diğer arkadaşlarda yanıma geldi. On onbeş dakika kadar bir zamanda yaklaşık 7-8 balık çıkardık.
Kahvaltı için geri döndük. Mangal kömürü üzerine çaydanlığımızı oturtup tekrar oltaların başına. Su kaynayıncaya kadar 2 tane daha kiloluk aldık. Arada avuç içi kadar sazanlarda çıkıyor ama onların büyümesi gerekir. Göle salıyoruz. Kahvaltı hazır.

Kahvaltının üstüne iki tütün çekip mesaiye devam. İkindi vakti balığın gölde oynayışı… Apayrı bir zevk.Otur izle…
Bu arada öğle yemeğimizide Yörük çobanının sürüsünü bekleyen köpeğe zevkle ikram ediyorduk karşı kıyıdan…
Ve hasılatım..

Eğri Gölde gün batmak üzere.. Bize müsade..

Ay yavaştan belirmeye başlamıştı. Bu gün dolunaydı. Akşam burada kalmak vardı ama yol uzun ve çileli… Saat 18:30 civarı toplanıp dönüş yoluna geçiyoruz. Dönüşte çektiğimiz çileyi hatırlamadan 60 km yolu saat 23:00de bitirdik diyor ve yazıyı noktalıyorum.