Orkun öncelikle ellerine sağlık, titiz bir çalışma olmuş. genel olarak beğendiğimi söyleyebilirim. senin açıklamalarını okumadan önce, fotoğraflara baktığımda şunu düşündüm, balçak çok kalın ve bu gereksiz yere ağırlığa sebep olacak... devamında da ricasso nun biraz fazla geniş olduğunu düşündüm. bence balçağının kalınlığını ince tutmalıydın, en azından denge için bu gerekiyordu. ben, diğer arkadaşların ve senin düşüncenin aksine, "minik" pimi çok sevdim. balçaktan sonraki parçaların arasında acaba hiç pirinç kullanmasaydın nasıl olurdu diye düşünüyorum. ben de ilk bıçaklarımdan birisinde dut ve cevizi bir arada kullanmıştım ve çok mutlu etmişti beni sonuç. hiç başka malzeme kullanmadan dut ve ceviz ile bitirebilirdin çalışmayı belki. bu şekilde pirinç ile sık bir örgü oluşturunca sanki biraz "yeni gelin süslülüğü" meydana gelmiş. seni bu "şımarık" duruş belki de mutsuz etmiştir esinlendiğin örneklere bakınca. ama balçak daha ince olsaydı yine böyle hisseder miydik, çok emin değilim. yani belki de kabza pirinç hakkının tamamını balçakta tüketmiş, sen üzerine bir de araya seperatör olarak pirinç ekleyince görsel vurgu dağılmış diye de düşünebiliriz.
scandi yaptığın için taşlama eşiği namluyu doldurup, algıyı doyurmamış. benim açımdan taşlama eşiği bıçağın namlusunun görsel bir ihtiyacı eğer böyle temiz bitirişler yapılacaksa. o doygunluk için de zaten normal scandi yetersiz gelirken bir de böyle ince bir çelik ve geniş yanakta bu sonuç oldukça zayıf kalmış. ayrıca benim de görüşüm bu pukkodan daha çok leikuya yakın bir orana sahip. leiku diyelim, daha mutlu olalım 
eklediğim fotoğrafta namlunun genişliği ile azıcık oynadım, eser miktar. belki de fotoğraflardan öyle görüyorum ama namlu sanki balçaktan itibaren uca doğru kesici ağız boyunca sürekli incelmiş. yani ricasso'da x genişliğinde olan namlu, kıvrım oncesinde x-1 mm gibi gözüküyor. bilgisayarda azıcık müdahale ettim ve sanki daha güzel oldu.
genel olarak sevdim, ellerine sağlık tekrar 
Emin ustam detaylı incelemen ve yorumun için teşekkür ederim. Çalışmayı beğenmene sevindim. Daha çok fikir hataları olduğunu görmek beni bir nebze sevindirdi. En azından üzerinde çokca zaman harcayıp elimden geldiğince titiz çalışmanın burada faydasını görüyorum.
Namlu formu dediğin gibi, uca doğru daralıyor. Ricassoda daha geniş. Hatta ağız açmadan önce ve sapı işlemeden önce modern Amerikan tantolara bile benziyordu. Sırt baştan sona dümdüz bir çizgide ama namlu ve sapın en uç noktaları daha yukarıda. Aynı tantolar gibi altta bir yay çiziyor sanki. Bu da görünüm olarak memnun olmadığım bir sonuç doğurdu.
Yeni gelin benzetmesini çok sevdim.

Aynen öyle. Hem kırmızı micarta hem pirinç seperatör, ne kadar eklersem o kadar güzel olur gibi bir yanılgıya düştüm. Balçakta zaten pirinç bol bol var dediğin gibi. Onun genişliğini de Gökhan ustanın bıçağındaki agaç balçaktan esinlendim. O geniş parça kullanınca ben de geniş kullanırsam onunki gibi güzel olur diye düşünmüştüm. Sonuçta hem ağırlık hem de estetik sorun oluşturdu.
Bu bıçak da böyle günahıyla sevabıyla oldu. Bundan sonrakilere bakacağız artık.

Birşeyler söylemeye fotoğraf kalitesi ve detaylarından ötürü teşekkür etmekle başlayayım, eline sağlık, tam da bu bölümde olmasını umduğumuz detaylarda fotoğraflar. Bıçağa genel olarak bakıldığında temiz bir işçilik ve özenli çalışma hemen farkediliyor bu iyi bir şey. Tip olarak bir Puukko değil, Puukko aslına bakılırsa basit gibi görünen ama çok klasikleşmiş bir akışa sahip bir bıçak. Puukko yu diğer bıçaklardan ayıran en önemli şey, belki de sapla namlu formu arasındaki bu ilişki. Yoksa zaten Puukko namlusu çok sıradan bir namlu ve aslında bıçağın Puukko olarak adlandırılmasına temel olan en önemli şey sapı belki de. Senin bıçakta bu görüntüyü göremiyoruz ki bunun en büyük nedeni, sapın namlu alt çizgisinden daha içeriye girmiş olması ve balçağın çıkıntı yapmış olması. Bu iki detay bıçağı Puukko olmaktan çıkarmış. Balçakta kullandığın pirinçte o girintileri yapmak yerine, çok daha heyecan verici detaylar düşünebileceğine eminim
Balçakta hiç işe yaramayan ama görüntüyü bozan kıvrımlar var. Sapın kuyruk kısmı yine aynı şekilde Puukko da önemli, bir çok farklı tipte kuyruk var ama bu şekilde bir form bıçağı tipolojisinden çok uzaklaştırmış. Arkadaşlar Leuku ya benzetmiş, ben katılmıyorum çünkü, Leuku bu kadar küçük bir bıçak değil ve tipi de bu bıçağın tam tersine, sap tarafında genişliği daha az, oysa uca doğru genişliği daha fazla bir namluya sahip, bir çeşit pala aslında veya ağır hizmet bıçağı. Namlu konusunda Emin in söylediklerine katılıyorum, yerinde tespitler.
Sonuç olarak, tipoloji dışında, bıçakta hata yok ama sanki "ruh üflenmemiş" gibi, dersem demek istediğimi tam olarak söylemiş olurum. Bazen detayları zorlamamak lazım, fazla detay tehlikeli iş. Bana göre her bıçakta bir iki kilit var, bu kilitlere odaklanmak ve bu kilitleri açmak bıçağı sade ve güzel yapıyor. Bu herşeyi doğru yapmaktan daha önemli bir şey.
Sonuç olarak, ellerine kollarına sağlık, ciddi emek vermişsin gerçekten 
Hocam beğenmenize çok sevindim, çok teşekkürler yorumunuz için.
Bu bıçağı bir kalıba sığdırmaktan vazgeçtim.

Kendimce sağdan soldan esinlenerek topladığım fiikirleri üzerinde uyguladığım deneysel bir bıçak oldu. Buradan kendimce şu sonucu çıkartıyorum; her güzel detayı birlikte kullanamazsın. Onlar bazen kendi başına güzel. Yanına başka birşey ekleyince tek başına olduğu gibi güzel olmuyor.
Öte yandan bir korku içindeyim. Esinlendiğim iki bıçağı bir arada yapma fikri kendimce bir level daha yukarı çıkmaktı. Yani standart puukko, standart bushcraft gibi standart işçilik değil de, daha üst levelde bir ustanın işçiliği gibi olacaktı. Ama hayal ettiğim gibi olmadı. Sanki jazz ile türkü sentezi yapan yada klasik müzik orkestrasıyla hard rock sentezi yapan daha üstad müzisyenler gibi olmayı hayal ediyordum. Bu noktada acaba bıçakçılık hakkında aklıma gelen fikirler kötü yada uygun değil mi diye korku içerisindeyim. Kendimi hep yıllar içinde daha iyi fikirler üreten, daha önce yapılmamış sentezler yapan bir hobi bıçakçısı olacağıma inandırmıştım. Şu anda acaba ürettiğim fikirler kötü ve hayal ettiğim gibi olmayacak mıyım diye endişe içerisindeyim. Yada henüz zamanı değil, ileriki zamanlarda fikir üretme yeteneğim de gelişecek mi acaba? Facebook'ta guruplarda paylaşım yapan ustaları görüyorum mesela, 10 yıldan fazladır bıçak yapan ustalar var ve kendine göre tarzı olanlar da var aralarında. Bir çok temel seviyeyi geçmiş, temiz işçilik, taşlama hattı, seviyesi, çizgisi gayet düzgün, belirgin şekilde hatalar yapmayan adamlar bunlar. Ama uyguladığı bir yenilik ve yaptığı değişiklik hiç olmamış. Yanlış değil ama güzel de değil. Hata yok ama estetik de yok. Artık ben de bundan sonra o şekilde standart olmayan ama güzel de olmayan tasarımlar mı yapacağım diye düşünüyorum. Öyle olmaktansa standart ve klasik (puukko ve bushcraft örneği gibi) işleri hatasız yapmak daha mı iyidir? Peki öyle olacaksa kendini geliştirme nerede kaldı? Kafamda deli sorular...
