Türk kılıcı “kılıç yumurtası” ismi verilen üç ile beş kilogram ağırlığında, beş ile sekiz santim çapında ve sekiz ile on iki santim yüksekliğindeki çelik kütlesi dövülmek suretiyle yapılırdı. Yaş pamuktan yapılmış ve havaya fırlatılan bir yumağı, tereyağı keser gibi kolayca kesen Türk kılıçlarının yapımında değişik formüller vardı. Kılıca su verilmesi işlevi çok önemlidir. Zira az su verilirse eğrilir, çok su verilirse kırılır; onun için tam kıvamında olması şarttır. Kılıçların uçtan itibaren iki karışlık kısmı bilhassa keskin olmalıdır. Kemankeş Mustafa Ağa kılıca su verilmesine dair şunları yazmıştır: “Benim kardeşim, sana temren, kılıç veya bıçağa verilen öyle bir su yazdım ki, bunu vaktiyle yapmışlar ve kimya gibi saklamışlar. Bugün ne bir temrencide, ne de bir kılıççıda vardır. Ben dahi saklayacaktım; lakin hayır duanızdan mahrum eylemeyiniz diye bunu açıklıyorum. Bu usulü ben bizzat tecrübe ettim. Bu suyu yapmak için aşağıda cins ve miktarı yazılan maddeler birbirleriyle karıştırılarak bir kaba konup mayalanmak üzere kırk gün güneşte bırakılır. Sonra bu kap ateşe konulup imbikten geçirilerek damla damla toplanır. Bu şekilde elde edilen suyun bir okkası bir kılıca su vermeye kâfi gelir. Bir okkası bin altına değer. Bu sudan su verilmiş kılıç ile bir zırha vuran paramparça eder.”
Kemankeş Mustafa Ağa’nın reçetesi şu bilgileri içermektedir;
Miktarı Cinsi
1 Okka Sönmemiş kireç (CaO)
1/2 Okka Pelit külü (Valanet gland)
1/2 Okka Bevrek-ül Ermeni (Na-Ca-Soda) /
1/2 Okka Cenkar (Bakır çalığı)
1/2 Okka Sarı zırnık (AsS-Arsenik Sülfüt)
1 Okka Yaban soğanı suyu (Alium Satium)
1 Okka Katran (Govdron)