Bu konu aslında çok dertli konu. Öncelikle birbiri ile karışan şeyler var; bildiğini sananların yanlışları yaymaları, öykülerin gerçek zannedilmeleri var.
Öncelikle, çok derine dalmadan, tarihi akışı çok kurcalamadan ney nedir konusunda yazmaya başlayayım.
-- o --
Tarihi bir çok terim gibi
dımışki sözcüğü de adı olduğu şeyin kökünü doğru olarak aktarmayan kelimedir. Kelime, bu teknolojinin başlangıcını temsil etmede işe yaraması amacı gözetilmeden kullanılmış olsa gerek. Aynı şekilde tezhipteki
rumi sözcüğü de biz Anadolu'ya daha gelmeden bile malımız olan bir tarza sonradan verilmiş ve bu sanatı yanlış bir şekilde Anadolu kökenli gösteren addır. Yine aynı şekilde, 3. Ahmet zamanında ve sonrasındaki yakın tarihte kimse
Lale devri sözünü duymamıştır.
Her biri farklı farklı sıkıntılara sahip olan
dımışki,
wootz,
polat (pulat, bulad) adlandırmaları, pota içinde eritilerek üretilen, önemli derecede karbon içeren, dövülmesi, içeriğinden dolayı sıkıntılı olan tarihi bir çelik tipinin adıdır.
Bu pota çeliğinin görüntüsüne örnek:

Bu çeliğin henüz potadan çıktığındaki hali budur:

Buna Osmanlı'da dımışki yumurta(sı) denirdi.
Bu
pota çeliği, yukardaki görsellerden de fark edebilebileceğiniz gibi kabaca söylenirse açık ve koyu bölgelere sahip dalgalı desendeki bir çeliktir.
Pota çeliği, çeliğin yüksek erime sıcaklığından dolayı yumurtasının üretmesi zor olan bir çeliktir. Bu yumurtanın konacağı
pota da aynı derecede zor bir sınavı geçecek şekilde yapılır. Basit bir toprak kap, pota çeliği yaparken çıkılan sıcaklıklara dayanamaz. Bu potayı yapan kültürün seramikte iyi olmasını da beklemek yanlış olmaz.
Tuğlaların içerde kalan taraflarının erimiş olduğuna dikkat ediniz.Bu
yumurtayı yapmak her ne kadar zorsa da bunu dövebilmek ayrı ve daha da büyük bir zorluktur ve ustalık gerektirir.
Yumurta, yapısından dolayı döverken kırılmaya çok meyillidir. Geniş bir sıcaklık aralığında çalışma lüksünüz yoktur.
-- o --
Bundan önceki çelik üretim yöntemi ise, cevher ve kömürün bir ocağa atılıp, demir cevherinin içindeki oksijeni bırakması, ayrıca şu yada bu oranda karbon alması ve sinterlenerek sonuçta saflıktan uzak ve büyük ölçüde süngersi bir görünümdeki bir çelik kütlesinin elde edilmesidir. Bu yöntem, esasen ayrıntı farklarını saymazsak Japon
tamahagane çeliğinin üretim yöntemiyle aynıdır. Bu yöntem ile üretimi anlamak için forumdaki tatara etkinliğimiz ile ilgili anlatımlara bakabilirsiniz. Bu yöntem
izabe olarak adlandırılır. İngilizcesi de
smelting...
Yöntem, pota çeliğindenkinin aksine koşulları çok zorlayan bir sıcaklığa gerek duyurmaz. Çelik görece daha kolay bir sistem ile elde edilir, bir potaya gerek duyulmaz.

(
Bkz.)
Sünger gibi boşluklu ve cüruf vs. içereren haldeki bu
izabe çeliği, döverek ve ocak kaynağıyla işlenir.
Tatara etkinliğinde üretilen, 256 katlık çelikDemir, bu şekilde ilk olarak Anadolu'da MÖ 1800'lerde elde edilmiştir. (
Ref.)
Ocak kaynağı istenen karbon içeriğine ulaşmak için, yada görsellik için de kullanılır. Bu işlemlerle elde edilen çelik bizim şimdi
damaskus yada
damask dediğimiz çeliktir.
Ocak kaynağı yukarda anlatılanlardan farklı olarak, başka bir şeyin, bundan çok daha değerli olan pota çeliğinin görüntüsünün taklidi amacıyla da kullanılmıştır. Pota çeliğinin o kendi doğasına özgü olan desenleri, ocak kaynağıyla üretilmiş olan çelikler ile taklit edilmiştir.