Sn. arkadaşlar,
Aslında damascus paterninin görülmesi için iki ayrı cins çelik gerekmiyor. Aynı parçayı katlayıp ocak kaynağı yapın (hele arada bir de kendi etrafında halat/ip gibi kıvırırsanız) parçayı eğeleyip parlatıp hafif bir asitle paslandırınca ortaya kaynak yerleri farklı renkte bir patern çıkıyor. Uzun yıllar önce Mengen'in bir dağ köyünde bir demirci benim için gözümün önünde kalınca bir demir teli bu şekilde kaynatmıştı. Bir gün ıvır zıvır arasından ortaya çıkarsa resmini çeker siteye koyarım (siteye resim koymasını becerebilirsem). 3-4 ay evvel gördüm, gördüm de, nerede gördüm?
Damaskusun tarihini bir düşünün; iki farklı çelik, melik nerede. Aynı parçayı evire, çevire, katlaya, kıvıra döve döve ocak kaynağı yapıyorsun, ortaya o gördüğünüz eski dımışki paternler çıkıyor.
Bir de unutmamak gereken, çok harlı olmayan ocak/kömür üstünde ısınan parça kömürden bir miktar karbon alır. Yani parçanın ateşe gelen yüzü iç kısımlarından az daha fazla karbonlu olur. Her katlamada bu katmanlar içerlere girer ve homojene yaklaşır. Kazara bir parça meteor demiri/çeliği bulunursa ancak o zaman işin içine nikel, krom , filân bir miktar girebilir. Halbuki doğrudan demir cevheri kumundan yapılan wootzdan damaskus malzeme üretiliyor.
Yalnız şu var; günümüzde çeşitli çelikler ve/veya çelik alaşımları varken işi uzatmadan çok kontrastlı paternler elde etmek kabil. Sanıyorum eski zaman bıçakçılığında bugün gördüğümüz çok kalın, seyrek aralıklı paternlere kimse üç kuruş vermezdi çünkü aranılan sertlik + esneklik o kadar seyrek kıvrımlarda yeterli karışıp incelmemiş olurdu. Tabii bu benim şahsi düşüncem. Yani, bugün biri "D-bilmemkaç", biri "O-2", biri "440C paslanmaz" lama alıp birbirine kaynatmak kabil, fakat meselâ M.Ö. 52 senesinde bunlar yoktu. Kromlu, nikelli filân paslanmazların tarihi neredeyse azami 150 yıl.
Saygılar,
alikozanoglu