Değerli yorumlarınız için hepinize teşekkür ederim.
Öncelikle karbon çelikleri ile çalışmayı çok seviyorum.
40 sene öncesine kadar, insanlık tarih boyunca karbon çeliklerini kullanmıştı.
Ben de tarihi yöntemlere, nesnelere ilgi duyan, konuyu biraz içselleştiren bir kardeşinizim.
Bunun yanında karbon çeliğinin bana sunduğu özellikleri de seviyorum tabii. (Keskinlik kapasitesi, kendim sulayabilmem gibi...)
Bakımını yapmaktan ayrı bir keyif alıyorum. Gözüm gibi sakınıyorum, bu şekilde bıçağımın daha kıymetli olduğunu hissediyorum.
Mutfak bıçaklarından tutun (ki japonlar hala bu konuda ısrarcı) gündelik bıçaklara oradan padişahların en gözde kılıçlarına tamamı basit alaşımlı karbon çeliklerindne yapılmıştı. Düşünün ki atalarımızın kullandığına yakın formda çeliklerle çalışıyorum. Yeri geliyor dövme yapabiliyorum, bir derece polisaja da geliyor asitle karartmaya da. Hemen her boyutta her kalınlıkta temini mümkün. Seviyorum kısacası

Modern hayatın kesici aletlere olan ihtiyacımızı azaltmasıyla da bıçakçılıkla uğraşanlar yada mesleği gereği bıçakla içli dışlı olanlar hariç, iyi bir bıçağa sahip olmanın kıymeti unutulur oldu.
Bu sebeple insanlar mükemmel kesim performansı, ağız dayanımı, keskinlik kapasitesi vb. niteliklerden çok bakım istemememesi, makinede yıkanabilmesi yani pratik olması gibi özelliklere yöneldi.
Bıçaklarını yıllarca bilemeden kullanan ev hanımları var mesela. Kıymetsizleşen bir nesne oldu (malesef ki...)
8 sene önce vefat eden dedemi hatırlıyorum da kurbanda eline paslanmaz bıçak veremezdik. Eskiler gibi kesmiyor bunlar derdi. (nur içinde yatsın)
87 sene karbon çeliği kullanan insan aradaki farkı ayırt edebiliyor.
50 sene önce ninelerimiz hii eyvah paslanmaz değilmi bu tüh kaka kötü bu bıçak nabacaz... diye sitem etmiyorlardı velhasıl böyle bir imkan da yoktu
Niyetim tabii ki paslanmazları kötülemek değil sadece kendi tercihimin sebebini anlatmak. Benim mütalaam bu şekilde.
''Paslanmama'' durumunun sadece biraz fazla abartıldığını düşünüyorum.
Saygı ve selamet ile.