Tekrardan bütün samimiyetimle, dikkate alıp, zaman ayırarak bilgi alışverişinde bulunan herkese, içten bir teşekkür ederek anca, yeni bir şeyler yazmaya başlayabiliyorum... Gerçekten samimiyetiniz, yardımseverliğiniz insanın içini ısıtıyor, şaşırtıyor...
Şu günün tarihi 12 haziran. Ve bu konuyu paylaştığım tarih ise 8 haziran. Bu dört gün içerisinde yaşadıklarım, fikirlerim, düşüncelerim, önyargılarım öyle bir şekil aldı ki, gerçekten ilk gün ki tezcanlılık, aceleyle düşüncesizce kendimi yorumlayışıma tekrar bir göz atınca, yüzüm kızarıyor.
Aslında düşüncelerimin, hayallerimin anafikrinde şu barınıyor; el becerilerimle, yaratıcılığım ile bir şeyler üreterek. Geçimimi sağlayabilmek. Bıçak Ustalığı fikiri biraz da şuradan alevlendi diyebilirim; Trtnin herhangi bir kanalında rastgeldiğim bir belgeselde, sürmene bıçakları üreten, deyim yerindeyse "ununu elemiş, eleğini asmış" bir ustamın/amcamın bu mesleği ileri ki nesillerin bu işçilikle üretemeyeceğine/yetiştirecek çırak bulamayaşına yakarışından alevlendi.
Kültürüme,geleneğime,göreneğime sahip çıkma fikri, "artık yetiştirebileceğimiz çırakların etrafda olmayışı" sözü ustamın, beni böyle bir fikre yönlendirdi.
İlk gün sizden "bıçak sanatı ile bir ömür geçirmek" için görüşlerinizi istemiştim. Şu an ise kendi elbecerilerimi kullanarak bir ömür geçirmek istiyorum demek istiyorum. Biraz da sizin fikirlerinizden, tecrübelerinizden yararlanmak istiyorum... Tanımadığınız birisi için bu denli yardımcı olmanız insanın içini ısıtacak düzeyde...Nasıl ifade edilebilir bilmiyorum ama, kabaca, yüzeysel olarak şöyle söyliyelim, klişe olacak biraz ama:
Betonlaşmış bir kent içerisinde, geçim sıkıntısının da zorladığı para hırsına tutuşmaktan korkuyorum. Ruhsuzlaşmaktan korkuyorum biraz da. İnsanların ekmek parası derdine düşüp de, birbirlerini incitmeleri zoruma gidiyor, bu durumda olmaları, zorunlulukları. Burada eleştirebileceğim kesimleri kestiremiyorum. Burada kimseyi eleştirmek de doğru olmaz zaten. Her noktada bir hata var, her noktada bir hak var. Bu düşünceler beni biraz da zorluyor, bu da gelecek kaygısından uzaklaştırırken. Aile baskısının verdiği "Madem okumadın, bari bir meslek sahibi ol" görüşü sıkıştırıyor bir noktadan... Neticesinde, geçimimi sağlayacak olan maddiyata erişmemin yolunu çizerkene, bu gelirimin kültürümden öğeler barındırmasına özen gösteriyorum. Bu değerlerimi koruyarak bir gelir elde etmek istiyorum...
Lisemi ikinci senemin sonlarında gayet tatmin edici bir not ile bırakışımın ardından 2-3 yıl geçti. Ve bu süre zarfında 4farklı iş tecrübesi başımdan geçti. Toplamda 8ay çalıştım. ( geriye kalan zamanlarda evde yatıyordum) Hepsinde de bir kez daha şaşırdım, inanamadım. Biraz da saf bir kişiliğim var. İnsanların bu kadar basit şeyler uğruna birbirlerini incitecekleri ilk başlarda aklıma hiç gelmezdi, fakat durumlar benim düşündüğümden daha komplike gelişiyormuş. Ruh sağlığında sorun yaşayanlar, aile hayatında sorun yaşayanlar, geçim sıkıntıları, zorluklar, insanları istemedikleri şeylere yapmaya zorluyor. Yapmak istemedikleri yüzlerinden belli olmasa da eminim ki, bir pişmanlık duyuyorlar. Onları bu halinden ne onlar sorumlu ne de bir başkası. Sorumlu arayamayız bu noktada çünkü, bilmiyorum. kendimi de ifade edemiyorum bu noktada. Neyse neticesinde söylemek istediğim bir gün bende böyle bir insana dönüşmekten korktuğumdan meslek seçimimde böyle düşünce alışverişleri yaparak huzurlu bir gelecek tasarlamaya çalışıyorum kendime. Yarını düşünerek, bugünleri yaşayamamak fikri de her zaman korkutmuştur beni. Ama temelde öğrenmek, kendimi geliştirmek bu gibi olgular bu arayışlarımda işlev gördüğü için rahatım.
Bir de baba mesleği var: Aşçılık. Allah'ıma şükürler olsun, 35-40 seneden beri Beyazid'da bir esnaf lokantamız var, ne bizi ele güne muhtaç ediyor, ne de bizi şımartıyor. öyle amcamlarla ortaklaşa mütavazi bir mekan. Bunu da denedim. yeni lezzetler keşfetmeyi, yeni tatlar bulmayı çok seviyorum. Ama bunun içine maddi kazanç gütme hevesi girdiği zaman zorlanıyorum biraz.
Yaşım daha genç, karakterim henüz oturmadı. Her gün başka bir fikir sarıyor beni. Öyle ya, her gün aklımdan farklı farklı şeyler geçiyor ve çabuk pes edebiliyorum. Çok farklı tecrübeler geçti başımdan. Ve hala daha geçmekte. Bıçakçılıkta muhtemelen onlardan biri olabilir. Ama bir noktada hepsi hobim olarak bir köşemde barınıyor, bu da harcadığım zamanların boşa gitmeyişini destekliyor, en azından içim rahat.
Biraz fazla yazdım sanırım. Bu seferlik bu kadar olsun. Ama kesinlikle söylemeliyim ki, bıçakçılık bir meslek olarak hayatımda yer edinmese bile bir hobi olarak kesinlikle yer edinecektir, bundan eminim. Hele ki sizler gibi bir topluluğun oluşturduğu bu sanatda bulunma fikri bile beni cezbetmeye yetiyor... Dediğim gibi biraz fazla yazdım, burada sonlandırmak yerinde olacaktır. Yazının temelinde anlatmak istediğim konulara biraz değindim sanırım. Bunlar üzerine bana tecrübelerinizi paylaşırsanız gerçekten çok sevinmiş olacağım. Tekrardan hepinize teşekkür ediyorum. Allah razı olsun.