Bıçak Sanatı - Forum
Atölye Muhabbeti => Metalurji (ısıl işlem, testler, analizler, çeliğin yapısı vs.) => Konuyu başlatan: sefaçabuk - 18 Ocak 2010, 01:58:35
-
SU VERME – SERTLEŞTİRME
Çeliklere yapısal özellik kazandıran en önemli ısıl işlem sertleştirmedir. Sertleştirme öncelikle çelik parçanın A3 veya A3, 1 çizgisi üzerinde bir sıcaklıkta ısıtılması, bu sıcaklıkta belli bir süre tutulması ve martensit oluşumu için uygun bir ortamda hızla soğutulması işlemidir. Sertleştirme işlemi sonucu çeliğin mekanik özellikleri ( dayanım, akma sınırı vs ) önemli ölçüde artar.
Çeliğin sertliğinin artabilmesi, martensit oluşumuna bağlıdır. Bunun için geçer şartlar;
1. çelik sertleşebilir olmalıdır
2. çelik, ostenit alanına kadar ısıtılmalıdır ( ötektoid üstü çeliklerde A3,1 çizgisi üstüne kadar)
3. çelik, martensit oluşturacak kadar kısa bir sürede hızla soğutulmalıdır
4. soğutma ortamının sıcaklığı, çeliğin martensit başlangıç sıcaklığının altında olmalıdır.
MARTENSİT OLUŞUMUNDA KRİSTAL YAPIDAKİ OLAYLAR
Oda sıcaklığında meydana gelen kristal kafes yapıları için çıkış yapısı ostenittir. Ostenit yüzey merkezli kübik ( YMK ) yapıya sahiptir. Ferrit hacim merkezli kübik ( HMK ) yapıya sahiptir. Bu fazda östenit ölçüsü 3.63 A ( angstrom) iken ferrit 2.86 A dır. Östenitin değerinin daha fazla oluşu, daha fazla karbon atomunun gama kristalleri içerisinde barınmasını sağlar. Oda sıcaklığında ostenite rastlanmaz ve soğutma hızına bağlı olarak başka bir yapıya dönüşür. Yavaş soğutma olursa ostenitin bünyesinde çözünmüş olan karbon rahatlıkla dışarıya çıkabilir ve yapı ferrit + sementit karışımına dönüşür. Hızlı soğutma olursa, sıcaklığın ani düşmesiyle birlikte, gama kristalleri içerisindeki karbon atomları yerlerinde kalmak istemeyerek yapı dışına çıkmak isteyeceklerdir. Ancak zaman bunun için yeterli değildir ( hızlı soğutma ) zamanın çok kısa oluşu karbon atomlarını kafesin içine hapseder. Karbonun zoraki bulunduğu bu yapıya “martensit yapı” denir
Martensit, hacim merkezli tetragonal ( HMT ) yapıya sahiptir, bu yapıda birim kafesin iki boyutu (a) eşit uzunlukta, üçüncü boyutu (c) ise karbonun hapsedilmesi sonucu biraz uzamıştır. HMT yapının boyutlarındaki oran ( c/a) çeliğin içerdiği karbon miktarına bağlı olarak artar ve en fazla 1.08 değerine ulaşır. Martensit sertliğinin asıl nedeni çeliğin kristal yapısındaki bu değişimdir. Martensitin yoğunluğu ostenitten azdır. Dolayısıyla dönüşüm sırasında bir hacimsel artış, genişleme oluşur, doğal olarak bu gelişme beraberinde yüksek iç gerilmeler meydana getirir. İç gerilmeleri fazla olan bu yapının şekil değiştirme yeteneği çok çok az, sertliği ise kullanılamayacak kadar fazladır.
Çeliğin yavaş soğutulmasıyla perlit ( ferrit+sementit) hızlı soğutulmasıyla da martensit oluştuğunu biliyoruz. Soğutma hızı martensit oluşturabilecek kadar hızlı değilse bu kez de oluşan yapılara trostit, sorbit, ince perlit gibi adlar verilir. Bir çeliğin hangi sıcaklıklarda, ne kadar zamanda, hangi yapıya dönüşeceğinin bilinmesi gerekir. Amerikalı metalograf Bain, çeliklerdeki dönüşmeyi zaman, sıcaklık ve soğutma hızlarına bağlı olarak incelemiştir. “bain diyagramları” da denen bu eğriler “S” harfine benzediği için “ S Diyagramları” olarakta bilinir. Zaman , sıcaklık, dönüşüm arasındaki ilişkiyi vermesi nedeniyle uluslar arası TTT diyagramları diye de karşımıza çıkabilir. S diyagramlarını ayrıntılı bir şekilde incelemeyeceğiz gerektiği durumda hep beraber yorum yaparız.
SERTLEŞTİRMEYE ETKİ EDEN FAKTÖRLER
1. Sertleştirme veya Ostenitleme Sıcaklığı:
Sertleştirme sıcaklığı, maksimum sertlik ve aynı zamanda ince taneli çelik oluşturacak şekilde seçilir. Ötektoidaltı çelikler için önerilen sıcaklık A3 çizgisinin 10-15 derece üzeridir. Ötektoidüstü çelikler için ise genellikle Acm ile A3,1 çizgileri arasındadır.
2. Ostenitin Homojenliği:
Ostenitin homojenliğinden kasıt, her ostenit tanesinin eşit miktarda karbon içermesidir
Bir ötektoidaltı çeliği sertleştirme amacıyla ısıtmaya başlayalım. Sıcaklık A1 çizgisine eşitlendiğinde perlitler ostenit taneciklerine dönüşür. Bu tanecikler %0.80 karbon içerir. Isıtmaya devam ettiğimizde otektoid öncesi ferritlerde ostenite dönüşür ve bunlar perlitten oluşan ostenit tanelerine göre daha az karbon içerir. A3 çizgisine ulaşıldığında yapı ostenit olur, fakat taneler farklı oranlarda karbon içerirler. Böyle bir yapı hızla soğutulduğunda düşük karbonlu ostenit martensite dönüşemez, yüksek karbon içeren ostenit tanecikleri martensit yapıya dönüşür. Bu durum farklı sertlik değerlerine sahip, homojen olmayan bir yapıya neden olur. İstenmeyen böyle bir durumdan kaçınmak için, çelikler sertleştirme sıcaklığında belli bir süre bekletilir.
Bekletme süresi çeliğin et kalınlığına ve alaşım elemanlarına bağlı olarak seçilir ve genellikle çeliğin her mm et kalınlığı için 1 dakika alınır. Bu süre sade karbonlu çelikler ve düşük alaşımlı çelikler için geçerlidir. Yüksek alaşımlı çeliklerde alaşım karbürlerinin dönüşümleri daha geç olduğu için bekleme süreleri bu tip çelikler için daha uzun tutulmalıdır.
3. Sertleştirme Ortamının Niteliği
Soğutma hızlarına göre ortamları sıralayacak olursak
1-tuzlu su
2-su
3-erimiş tuz banyoları
4-yağ
5-hava
Sertleştirmede ana amaç tüm yapının martensite dönüşmesidir. Bu nedenle soğuma hızı kontrol edilerek perlit oluşumunun engellenmesi gerekir. Bu çelik cinsine bağlı olarak soğutma ortamının seçimiyle sağlanır. Sade karbonlu çelikler için soğuma ortamı olarak pratikte daima su seçilir. Çelik ne kadar yüksek alaşımlı ise soğutma hızı da buna bağlı olarak düşürülmelidir.
a) Su: çeliklerin soğutulma işlemlerinde en çok kullanılan sıvıdır. Her zaman ve bol bulunması, ucuz olması, sağlık açısından bir zararının olmaması gibi çalışma üstünlükleri vardır, soğutma hızı çok yüksektir, yağdan yaklaşık 3 kat daha fazladır. Bu hızdan ötürü fazla gerginliklere ve çatlamalara, çarpılmalara yol açabilir. Özellikle karışık şekilli parçaları sertleştirirken çatlama ve çarpılmaları önleyici önlem alınmalıdır. Suyla soğutmada daldırılan kızgın parçanın etrafında buhar tamponu oluşumunu engellemek için ya parça sürekli hareket ettirilmelidir ya da suyu karıştıracak bir sistem yapılmalıdır. Sade karbonlu çelikler ve çok az alaşımlı bazı çelikler için seçilebilir.
b) Tuzlu Su: normal su içerisine ağırlıkça %10 yemek tuzu ilavesiyle hazırlanır. Tuz suyun kaynama noktasını yükselteceğinden buharlaşmayı azaltır ve bu nedenle sudan daha iyi bir sertleştirme sağlar, yalnız tuzlu suyun çabucak korozyona neden olacağı unutulmamalıdır.
c) Erimiş Tuz banyoları: bazı çelik türleri için 160-500 derece sıcaklık aralığında erimiş tuz banyoları kullanılmaktadır. Bu sıcaklık aralıklarına en uygun tuzlar alkali metallerin nitrat ve nitrit tuzlarıdır ve genellikle yarı yarıya sodyum nitrat ve potasyum nitrat içerirler. Tuz banyolarında soğutma hızı yağ banyolarından daha üstündür. Bu durum, tuz banyolarında su vermede iç gerilimleri, çarpılma ve büzülmeleri en aza indirger. Bazı uygulamalarda yalın karbon çelikleri ile düşük alaşımlı çeliklere erimiş tuz banyosunda su verilir.
d) Yağlar: su ve çeşitlemelerinden sonra en çok kullanılan soğutma sıvısı yağlardır. Yağda soğutma hızı, suda soğutmadan daha yavaştır, yağda sertleştirmede daha az iç gerilmeler doğar buna bağlı olarak ta çarpılma ve çatlamalar daha az olur. Piyasada çok değişik özellikte ısıl işlem yağı bulunmasının yanında bazı bitkisel yağlar da yine su verme işleminde kullanılabilir.
e) Hava: genellikle ince kesitli az alşımlı çelikler ve yüksek alaşımlı çelikler, basınçlı hava veya durgun hava ile sertleştirilebilirler. Hava ile soğutma hızı çok düşüktür, bu nedenle iç gerilmeler sonucu oluşan çarpılmalar ihmal edilebilecek düzeydedir.
4. Sertleştirme Ortamının Sıcaklığı:
Su için en uygun sıcaklık 20-40 derece, yağ için 50-80 derece arasındadır. Eğer mümkünse sıcaklık sürekli kontrol edilmelidir. Yağ sıcaklığını arttırmak için ya ısıtılır ya da su verme öncesi ısıtılan birkaç parça yağın sıcaklığını yükseltmek için pratik olarak yağa daldırılır. Sertleştirme sırasında veya sonrasında soğutma sıvısının sıcaklığının fazla yükselmemesi için ortam hacminin yeterli olması gerekir, ortamın sürekli karıştırılması gerekir, su verilecek parçanın da su verme sırasında sürekli hareket ettirilmesi gerekir. Böylelikle yüzeye en yakın fazla ısınmış sıvıdan uzaklaşılarak etkili ve homojen bir sertlik elde edilir.
5. Parçanın Yüzey Koşulları:
Çelik fırında ostenitleme sırasında ısıtılırken fırın atmosferinde bulunan oksijen veya su buharından ötürü yüzeyde tufalleşme olur. Aslında tufal parça yüzeyinde ısıl işlem sonucu oluşmuş bir oksit tabakasıdır. İnce tufal fazla önemli değilken tufal kalınlığı 0.1 mm den fazla olduğunda bunun soğutma üzerinde ciddi olumsuz etkisi vardır. Bu nedenle tufal oluşumunu azaltmak gerekir. Bununla ilgi başlıca çözümler, bakır kaplama, koruyucu atmosfer, nötr tuz banyoları, dökme demir talaşı olarak sıralanabilir.
6. Parça Boyutları:
Bu konuya fazla değinmeyeceğiz, ama bilinmesi gerekir ki parça kalınlığı arttıkça yüzeyden merkeze doğru dengesiz sertleşme söz konusu olacaktır. Tersine su verilen parça çok inceyse soğutma hızı bizim öngördüğümüzden çok daha hızlı olacaktır, bu da çatlama ve çarpılma riski demektir.
7. Alaşım Elemanlarının Cinsi Ve Miktarı:
Alaşımsız karbon çeliklerinin sertleşme derinlikleri az olduğundan bu tip çelikler hızlı bir soğutma ortamında soğutulurlar. Bu nedenle genellikle suda sertleştirme yöntemi uygulanır. Ancak küçük ve ince kesitli olanlara yağda su verilmesi daha iyidir. Alaşım elemanları çeliğin sertleşebilirliğine olumlu yönde katkı verir. Yavaş dönüşüm sıcaklıklarında bile martensit oluşur. Alaşım elemanları toplamı ve özellikle krom, vanadyum, molibden, wolfram gibi elemanlar arttıkça dönüşüm başlangıçları hem daha uzun sürelere hem de daha düşük sıcaklıklara kayarlar. Böylece toplam alaşım miktarına bağlı olarak sertleşme derinliği de artar.
SU VERME TEKNİKLERİ
1. Doğrudan su verme: en eski sertleştirme yöntemidir, ve halen en yaygın kullanıma sahiptir ( özellikle kırsalda) bu yöntemde çelik, östenitleşme işlemi sonucunu beklemeden ve ayrıca bir ara ısıl işlem uygulanmada, östenitleme sıcaklığından doğrudan su verme ortamına daldırılır, ortamın niteliğinin önemi yoktur.
2. Kesintili su verme: martensit oluşumunu sağlamak için çeliğin hızla oda sıcaklığına soğutulması, çelikte çarpılma büzülme ve çatlamalara neden olabilir. Bu gibi olguları önlemek için kesintili su verme işlemi uygulanır. Yöntemde aslında yapılan çatlamanın olabileceği kritik sınırı geçer geçmez ( S diyagramlarındaki burun kısmı) yavaş yavaş soğutularak martensit oluşması sağlanır
3. Martemperleme: kesintili su vermenin en yaygın kullanılanı martemperlemedir, bu yöntemde çelik, martensit başlama noktası üzerinde bir sıcaklıkta bulunan erimiş tuz banyosu içinde hızla soğutulur. Çelik parçanın her yanı banyo sıcaklığında soğutulduktan sonra beynit reaksiyonu başlamadan önce ( beynit: ferritin içinde ince karbürlü yapı) çelik banyodan çıkarılarak havada soğutulur. Havada soğutularak elde edilen martensit suda su verme ile oluşan martensit kadar sert olduğu halde, tehlikeli iç gerilmeler meydana gelmez.
4. Ostemperleme: Martemperlemeye benzer. Ancak ostemperlemeyle elde edilen mikroyapı martensit olmayıp beynittir. Çelik martemperlemede olduğu gibi tuz banyosunda soğutulur ve tamamen beynite dönüşünceye kadar beklenir. Bu işlemle çeliğe yüksek sertlik kadar yüksek darbe mukavemeti de kazandırılır.
SERTLEŞTİRME İŞLEMİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR
1. parça üzerinde yağ, is, oksit vb yabancı maddeler olmamalıdır, bu sertleştirmeyi olumsuz etkiler, kimi bölgeler daha sert kimi daha yumuşak olabilir.
2. 2. bazı uygulamalarda delik, kanal, büyük kesit değişimlerinde görülen çatlama ve çarpılmaları önlemek için tıkama yoluna gidilir. Bunun için genellikle ateş toprağından yapılmış çamur kullanılır. Vida delikleri ise vidayla tıkanabilir, deliklere dış bükey havşa açmakta bir yöntemdir.
3. keskin kesit değişimi olan yerlerde, kesit farkını gidermek için uygun çelik bloklar kullanmak, tellerle sararak üzerini ateş çamuru ile sıvamak çözüm olabilir.
4. atmosfer kontrollü fırın, yada kaplar kullanılmalıdır ( yüzey tufalleşmesini önlemke, karbon yanmasını önlemek amaçlı)
5. daralan kesitli parçalarda öncelikle kesitin kalın olan yerinden su verme işlemine başlanmalıdır.
6. iş parçaları fırından alınırken mümkünse ince ve noktasal basan kısaç ( yada kıskaç ;)) kullanılmalıdır, bu lokal yumuşak kalma olasılığı olan bölgelerin oluşmasını önler.
7. yağ ortamında su verilecekse her zaman için bir yangın söndürücü elinizin altında olmalıdır.
-
arkadaşlar hasta olunca evden çıkamadım, bunlar da yazmak ne zamandır aklımdaydı bu günün karı da bu oldu. Menevişleme yetişmedi, yanlışlık farkederseniz ya uyarın , ya da düzeltin lütfen.
-
Geçmişler olsun ustam, bir türlü atamadın hastalığı üstünden. Umarım bir an önce iyileşirsin...
Çok güzel özetlemişsin, pek ekleyecek bişey kalmamış...
Hadi yine de ukalalığımı yapayım:
Çeliğin tane büyümesi sorunu zaman ile doğrusal, ısı ile logaritmik orandadır. Yani bir bıçağı doğru östenitleme ısısında saatlerce tutsak da eğer ısı kontrolümüz sağlamsa tane büyümesi gözardı edilebilecek ölçüde az olacaktır. Ancak normal ısıların 50 derece üstünde tane büyümesi birkaç saniyede gerçekleşir. Bu yüzden eğer ısı kontrolü hassas bir fırında ısıl işlem yapıyorsak her zaman sertleştirme için ısıda normal kabul edilen zamanın olabildiğince üstünde parçayı tutmak tüm yapının çözüldüğünden ve tüm parçanın ısıl olarak dengelendiğinden emin olmamız açısından güzel bir pratiktir. Eğer gaz / kömür ocağı gibi kontrolü düşük ekipmanlar kullanıyorsak ısıda tavsiye edilen zamanı aşmamak gerekir....
-
Ustam çok fazla terim var hiçbirşey anlamadım :-[
-
Ustam çok fazla terim var hiçbirşey anlamadım :-[
Berke, bir de şuraya bak: http://www.bicaksanati.com/forum/metalurji/metalurjik-terimler/ (http://www.bicaksanati.com/forum/metalurji/metalurjik-terimler/)
-
Dostlar,
Ben kömür ocağı kullanıyorum ve bu yüzden bazı sorunlarım oluyor, Emre bilir biraz. 1-) Ocakta tam istediğim homojen ısı ayarını tutturamıyorum. 2-) Çok oksijen olduğundan (devamlı körükten üflüyor) çok tufal oluşuyor, her ne kadar ince bir kil ile ağzı kaplasmada sonuçta bol kabartılı bir oluşum Hamon'un üstünü kaplıyor ve nokta nokta iz bırakıyor.
Son denemelerimde çelik iyice kızıllaşmasına rağmen hala manyetik özelliğini korudu, acaba tam ısınmayan sırt bölgesinden dolayı olabilir mi? Belirtiyim, bu işlemde ağızda ince sırtta kalın kil karışımı kullanıyordum. Emre usta evet, su verirken dağıldı yine kil :(
Bu nedenlerden dolayı kılıç işine girmeye korkuyorum.
-
Öncelikle hoşgeldin,
1) Ocakta, ocağın doğası gereği sıcaklıkları tutturmak gerçektende zordur, herhangi bir kapalı atmosfer ve buna bağlı olarak sıcaklığı ölçme olanağıda olmadığından, malzeme sıcaklığını göz kararıyla ayarlamak gerekiyor. Bu işlemi yapmak ocakta dinamik bir çalışma gerektiriyor, sürekli göz parçada olacak, iş parçası homojen bir tavlama için hep kaydırılarak yer değiştirilecek. Kısa parçalarda bu pek sorun olmasa da parçalar biraz uzadıkça ya kademeli dövme yada sürekli soğuk yerleri ateşe çekerek tavlama gerektiriyor. Sık yapılan ve göz ardı edilen hatalardan biri de parçayı ateşe koyup üzerini açık bırakmaktır, bu malzemenin hem uzun sürede tavlanmasına hemde tufal oluşumuna davetiye çıkarır.
2) Körüğün hava ayarı mutlaka olmalı ve dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, hava parça üzerine asla gelmemelidir. Kil ile ağız kaplandığında kilin kızarması yanıltıcı olabilir. Kimi zaman tamamen kil kaplı bir yüzey kıpkırmızı olmasına rağmen alttaki metal kısım hala o sıcaklığa ulaşmamış olabilir. ( bunda kilin refrakter özelliği olup olmamasınında katkısı vardır aslında) sanki bu durumda kilin kalınlığını dahada az tutmakta yarar var gibi. Sırt bölgesi tamamen ısınmasa bile antimanyetiklik sıcaklığına ulaşmış bir bölgeye mıknatıs yapışmayacaktır. Kömür ocağında kil kaplama sonrası malzemeyi tavlamak gerçekten de zordur, pek kaydırmaya gelmez bu nedenle daha çok su verilecek kısmı alevde tutmak işi daha kolay hale getirir. Kolay gelsin
-
eger tufal olusumu cok ise olası olarak karbon yitimine gidilmiş demektir. yani bir parça yanmış. bende dahil hepimizin başına gelmekte. size kişisel ornegimi vereyim belki işinize yarar. ben su verme noktasına geldigim bıcaklarda ilk once homojen olarka tüm kömürlerin kızmasını bekliyorum . sonra hava akımını durduruyorum ve yine homojen olacak şekilde bir kaç kez sogumakta olan közlerinin uzerinde donduruyorum. sol taraf ve sag taraf eşit ısınsın diye. alttan hava uflenmeden bile ınanılmaz bir şekilde çok hızla ısınıyor. eger cok hizla ısınıyorsa biraz uzaklaştırıp sogutuyorum. sonra hava fanını calıştırıyorum. 10 saniye çalıştırıp 10 saniye durduruyorum mesela. ideal ısıyı genellikle göz ile takip ediyorum. elimin altında mıknatıs var ise mutlaka su vermeden hemen once deneme yapıyorum. yoksa goz kararı deneme yapıyorum.
-
Ercan ocakta ısıyı sabitlemek için ilk önce ocağının düzgün çalışıyor olması şart,
ocakta hava akımı için gerekli olan alt boşluk, en az 3 , 4 cm olmalıdır. yani hava çıkışı ile ısıtılacak parça arasında belirli bir mesafe olmalı ve bu boşlukta yanan kömür olmalıdır. bu boşluğun çok yada az olması yanma kalitesini etkiler.
ocakta, geniş alanda eşit sıcaklık elde etmenin en temel yolu ocağın yanlarına ek yapmaktır. yani iki adet ateş tuğlasının ocağın yanlarına koyup ateşi belirli bir noktaya hapsedersen sıcaklığı çok daha geniş alana yayabilirsin.
(http://lh4.ggpht.com/_UAUa0xcDPiY/TOkLA-jjHjI/AAAAAAAAAxs/KjJ1QJdlgvQ/s640/1.jpg)
resimde ocağın üstüde kapalı yanlarda kapalı. içinde de bolca kömür dolu( dövmede olduğundan çok daha fazla, çünkü sıcaklığın uzun süre sabit kalması gerekli ;) ), oçağın içindeki kömür tamamen yandıktan sonra durukanın tarif ettiği gibi çok hava vermeden yavaş bir hava akımı ile etkili sıcaklığı çıkman daha kolay olacaktır.
bir hatırlatma daha yapayım su verme işleminde odun kömürü kullan. taş kömürüne nazaran daha iyi sonuçlar aldığını göreceksin. ;)
-
Dostlar sağolun,
Ocak iyi çalışıyor aslında, iyi bir de körüpüm var ama hava ayarı yok.
Gökhan senin videoyu izledikten sonra benimde aklıma gelmişti tuğla uygulaması, sanırım ısıyı bir alanda hapsetmesi de bir artısı.
Durukan'ın örneği de ilgimi çekti ama istediğim sıcaklığa bu şekilde ulaşabilecekmiyim merak ediyorum doğrusu. Havayı kesmek iyi bir düşünce. Hazırda bir Tantom bekliyor killenmiş durumda. Gerçi bu bir 1040 çeliği ama yüksek Krom var sanırım ve bazen Hamon elde edebiliyorum. Sen görmüştün Gökhan hatırlarsan. Şu an düzgün kil karışım üzerinde çalışıyorum, bir çözüyim daha yüksek karbonlu çeliklere geçeceğim inşallah.
Tufal oluşumu var ama daha alt kiritik noktaya gelmeden bu mümkün mü? Yani rengi birle açık kırmızı tonda iken ve herhangi bir kıvılcım vermeden.
Mıknatıs kullanıyorum bende.
-
Gerçi bu bir 1040 çeliği ama yüksek Krom var sanırım.
özür dilerim...ama 1040 çeliği krom ihtiva etmez.
-
Gerçi bu bir 1040 çeliği ama yüksek Krom var sanırım.
özür dilerim...ama 1040 çeliği krom ihtiva etmez.
Özür dilemeye gerek yok Bilal Bey, tamamen haklısınız. Ercan, büyük ihtimal hamon elde edebilmenin asıl nedeni krom olmaması, manganın da normalden daha düşük olması. Bundan dolayı sığ sertleşiyor...
-
Değerli bir büyüğüm bıçaklara olan merakımdan dolayı bana bir parça ham çelik? yolladı. Bende kestim, istediğim şekli verdim. Ve yumuşakken ağzını açayım dedim. İlk sorum burda hata mı yaptım. Su verdikten sonra mı ağız açmalıydım? İkinci sorum, bildiğimiz mangal kömürü ile ısı tuğlaları arasında çeliğe su verme ısısına ulaşabilirmiyim. Üçüncü sorum. Yakınımda ki eski, yaşlı bir usta'' güneşin rengini aldımı basacan suya'' diye önerdi. Bu öneri doğrumudur?
Özellikle Sefa ustadan rica ediyorum sorularıma cevapları.
-
gönderılen çelığın cınsını bılıyorsan nıspeten ısıl işlemın sorunsuz olur. ısıl ıslemden önce tum yapılması gereken ıslemlerı ağız açma dahıl 400 kuma kadar temızlık yapıyorum. renk ısı belırtısı olarak önemlı ancak ılk kez ısıl işlem yapıyorsan mıknatıs kullanmanı önerırım.
ck serısı özellıkle 67 ıse ;D sudan vaz geç. yağda suyunu ver çatlama eğrılme gıbı sorunların bıraz olsun önune geçmıs olursun.
guneşin rengı, bana ısının çok fazla olduğunu söylemekten başka bırsey anımsatmıyor . buda tane buyumesı için yeterlı bence..
-
Taner gereken şeyleri söylemiş zaten sağolsun. Mangal kömüründe, helede ateş tuğlası içinde döşeliyse uygun bir hava üfleyen aletle ( saç kurutma makinası vb.) çeliğe değil su verme eritme sıcaklığına bile çıkarırsın. Yakınlardaki ustanın gördüğü güneşle senin gördüğün güneşin rengi arasında fark olabilir. birde hangi güneş, sabah mı akşam batarken mi, öğle saati mi??? sorular uzar gider. Doğrusu görece loş bir ortamda renk tablosundan çeliğe uygun gelen rengi seçip o sıcaklıklarda su vermek, çelikten çeliğe fark var, birinde 780 derecede su verirken diğerinde 900 az geliyor ... gibi.
-
Taner Bey'e detaylı izahatı için çok teşekkür ederim. Çeliğin türünü galiba öğrenebilirim. Bursa çeliği demişti. Ama cinsini bilmiyoruz tabi.
Sefa ustam, şimdi benim kafama bir soru daha takıldı. Söylüyorum benim elimdeki 860 derecede su vermeye uygun bir parça iken ben bunu 900+ çıkarırsam karbon dengesi bozuluyor mu? Bozulursa ne tür bir netice ile karşılaşabiliriz?
Mangalı yaktık, hava akımını sağladık bıçağımızı içine attık. bıçak istenilen renge ulaştı. Bu renkte bıçağı hemen çekmek mi gerekir, yoksa ne kadar tutmam gerekir?
Birde forumda okuduğum ve Taner Bey'in de eklediği şu '' manyetik etki'' hakkında detaylı bir izahat bulamadım. "Eee artık çok oldun!" demezseniz bunun da cevabını rica edebilir miyim?
-
Manyetik nokta çelikler için yaklaşık 740 derecedir. Su verme işlemi ve normalizasyon işlerinde eğer ısı göstergesi gibi bişey yoksa bu o ısı için bir referans olur size. Mesela 800 derecede su vermek istediğiniz bir bıçağı ısıtırken arada bir elinizde mıknatıs bıçağı çekip çekmediğini kontrol edersiniz, eğer mıknatıs artık hiç çekmiyorsa bıçağınız 740 derece civarındaki bu kritik noktayı aşmıştır. Bu anda bıçağın rengini aklınıza yazarsınız, bu renkten biraz daha açık bir renk olduğunda yaklağık 780-800 derecelere ulaştınız anlamına gelir...
-
Sefa ustam, şimdi benim kafama bir soru daha takıldı. Söylüyorum benim elimdeki 860 derecede su vermeye uygun bir parça iken ben bunu 900+ çıkarırsam karbon dengesi bozuluyor mu? Bozulursa ne tür bir netice ile karşılaşabiliriz?
Mangalı yaktık, hava akımını sağladık bıçağımızı içine attık. bıçak istenilen renge ulaştı. Bu renkte bıçağı hemen çekmek mi gerekir, yoksa ne kadar tutmam gerekir?
Söylediğin örnekte ki durumda çok öyle dramatik bir durum olmaz, ama çeliğe uygun olan ideal sıcaklıktan daha yüksek bir sıcaklıklara çıkmak ve helede bu sıcaklıklarda biraz da oyalanmak tane kabalaşmasına ( büyümesine ) neden olacağından ve kaba taneli bir dokunun dayanımı çok iyi olmadığından istenen bir durum değildir. Karbon dengesi bozulmaz sadece taneler büyür, ama sıcaklık aşırı yüksekse örneğin 860 değer verilmiş ama sen 1000 derceye çıkar bir de orada demlenme olayına girersen o zaman yüzeylerden başlamak üzere dekarbürizasyon ( yani karbon kaybı) olayı gerçekleşir ve bu durumda çelikte sertleşmeye temel ana etken olan karbon azaldığı için çelik imal edildiği mantıktaki performansına ya hiç ulaşamaz yada çok az ulaşır. Yani sertleşme tam istediğin gibi olmaz.
Çeliğine göre değişmekle beraber yalın karbonlu çeliklerde önerilen su verme sıcaklığında çeliği 3-5 dakika bekletmek karbonun tam yayılması için yeterli bir süredir, yapılırsa iyi olur bu işleme de östenizasyon diyoruz.
-
Sefa ustam, tuz banyosunda dekarbürizasyon olur mu=
-
Kıllığına mı sordun ;)
-
Yoo :))
Harbiden merak ettim. Benim hava çeliklerinde 1050 civarında 40-50 dakka demliyorum ama hava ile teması yok, buna rağmen çok ince de olsa bir yumuşak tabaka oluyor, 220 zımpara ile azıcık zımparalayınca güzel sert çeliğe ulaşıyorum. Tuz banyosunda dekarbürizasyon olmaz diye bir bilgi kırıntısı kalmış aklımda, acaba ne kadar doğru merak ettim...
-
Doğrudur ustam tuz banyolarında dekarbürizasyon olmuyor. olsa tadından yenmez ama masraflı iş biliyorsun, sürekli açık olacak elektrik faturası filan, perişan eder. Sen folyoya devam et ;) Bu arada aklıma geldi folyo siparişi filan olursa acep haberimiz olur mu ki ::)
-
folyo ben de isterem
-
emre abi aslında tuz banyoları da dekarbürizasyona neden olabiliryor. karbürizasyona da neden olabilir.
banyonun içindeki çelikten bir miktar demir banyoya geçer. banyo yüzeyi havaya açık olduğu için bu demir oksitlenir ve çelik yüzeyinde dekarbürizasyona neden olur. çözümü var ama.
banyoyu aktifleştirme işlemi deniyor buna. banyo içine silika tuğla koyularak çözünen demirin silika tuğla ile birleşmesi sağlanıyor. tuğla ile demir çamur halinde dibe çöker. oluşan çamur da aralıklarla banyodan alınıyor.
işlem sonunda banyonun dekarbürize etkisi olup olmadığı da banyoya grafit bir çubuk daldırılarak kontrol edilebilir. banyoda çözünmüş demir varsa grafit üzerine metalik demir çökelir.
-
enson ısıl işlem yaptırdığımda 440c için iki mühendis iddaya tutuşmuşlardı vakumdamı yoksa tuz banyosundamı yapalım diye bende araya girdim ben dedim bununla bir hafta uğraştım
kararınızı verin artık dedim ve sonuç olarak vakumlu fırında ısıl işlem yapılmıştı.
genelde tuz banyosuna ck serisi ve kromu cok az olam malzemeleri kullandıklarını öğrendim. ve ısıl işlemden gelen malzemeler verdiğim gibi geri geldi diye bilirim sadece hepsi sarı renkteydi :)
-
emre abi aslında tuz banyoları da dekarbürizasyona neden olabiliryor. karbürizasyona da neden olabilir.
banyonun içindeki çelikten bir miktar demir banyoya geçer. banyo yüzeyi havaya açık olduğu için bu demir oksitlenir ve çelik yüzeyinde dekarbürizasyona neden olur. çözümü var ama.
banyoyu aktifleştirme işlemi deniyor buna. banyo içine silika tuğla koyularak çözünen demirin silika tuğla ile birleşmesi sağlanıyor. tuğla ile demir çamur halinde dibe çöker. oluşan çamur da aralıklarla banyodan alınıyor.
işlem sonunda banyonun dekarbürize etkisi olup olmadığı da banyoya grafit bir çubuk daldırılarak kontrol edilebilir. banyoda çözünmüş demir varsa grafit üzerine metalik demir çökelir.
Akın süper bilgiler, çok sağolasın. İlerde kesinlikle bir tuz banyosu bir de sıvı azot dewar'ı edineceğim, bu bilgiler acaip işime yarayacak emin olabilirsin :2up :2up
enson ısıl işlem yaptırdığımda 440c için iki mühendis iddaya tutuşmuşlardı vakumdamı yoksa tuz banyosundamı yapalım diye bende araya girdim ben dedim bununla bir hafta uğraştım
kararınızı verin artık dedim ve sonuç olarak vakumlu fırında ısıl işlem yapılmıştı.
genelde tuz banyosuna ck serisi ve kromu cok az olam malzemeleri kullandıklarını öğrendim. ve ısıl işlemden gelen malzemeler verdiğim gibi geri geldi diye bilirim sadece hepsi sarı renkteydi :)
Aynen özgür, sonuçta elektrikli fırın acaip oksidasyon ortamı, bu yüzden tuz banyosu tercih ediliyor, folyo vs işe yaramıyor sonuçta hemen alıp yağa filan daldırmak gerektiğinden. Bir de kimyasal bazı malzemeler var bu iş için, bıçağın yüzeyini kaplayıp oksijenden yalıtıyor ama folyo gibi uğraşmıyorsun çıkarmak için, belki ilerde bu tip bir ürün alırım, merak ederim hep... http://www.usaknifemaker.com/pbc-special-antiscale-powder-1lb-p-650.html (http://www.usaknifemaker.com/pbc-special-antiscale-powder-1lb-p-650.html)
-
Doğrudur ustam tuz banyolarında dekarbürizasyon olmuyor. olsa tadından yenmez ama masraflı iş biliyorsun, sürekli açık olacak elektrik faturası filan, perişan eder. Sen folyoya devam et ;) Bu arada aklıma geldi folyo siparişi filan olursa acep haberimiz olur mu ki ::)
Ustam şu sıralar folyo almayacağım, hatta folyo biterse şimdilik senin yöntemle devam etmeyi bile düşünüyorum.. Malum krizdeyiz :-\
-
Bu yüksek sıcaklıklarda östenizasyon isteyen çeliklere işlemlerinden ötürü acayip bir gıcığım. Eğer zaman içerisinde bu işi yapmaya başlarsam bunlardan elimi eteğimi çekeceğim sanırım.
-
Bu yüksek sıcaklıklarda östenizasyon isteyen çeliklere işlemlerinden ötürü acayip bir gıcığım. Eğer zaman içerisinde bu işi yapmaya başlarsam bunlardan elimi eteğimi çekeceğim sanırım.
Hehehe bilmez miyim :)) Sana sürekli bir tatara çeliği ikmali yapmalı, bak ne keyifli çalışıyorsun :2up
-
Valla usta ağzından bal damlıyor ^-^ ne doğal birşeydi o öyle.
-
http://forums.dfoggknives.com/index.php?showtopic=13512&st=0
linkte Serge usta bir bıçağı yapım aşamasını göstermiş. Su verirken benim anladığım şaloma ile istediği rengi görene kadar bıçağın namlusunu ısıtmış sonrada 100 derece ısıtılmış motor yağında soğutmuş. Kullandığı çelik de 1080. Sonra da yine göz kararı ısıtarak iki kere temperleme yapmış.
Mutfakta kullanmak için yada günlük kullanıma yönelik basit bıçaklara su vermek için bu yöntem iyi netice verir mi? Namluyu sertleştirip bıçağın kalanını olduğu gibi bırakmak ne gibi sorunlara yol açar?
Cevaplarınız için şimdiden teşekkürler.
-
http://forums.dfoggknives.com/index.php?showtopic=13512&st=0
linkte Serge usta bir bıçağı yapım aşamasını göstermiş. Su verirken benim anladığım şaloma ile istediği rengi görene kadar bıçağın namlusunu ısıtmış sonrada 100 derece ısıtılmış motor yağında soğutmuş. Kullandığı çelik de 1080. Sonra da yine göz kararı ısıtarak iki kere temperleme yapmış.
Mutfakta kullanmak için yada günlük kullanıma yönelik basit bıçaklara su vermek için bu yöntem iyi netice verir mi? Namluyu sertleştirip bıçağın kalanını olduğu gibi bırakmak ne gibi sorunlara yol açar?
Cevaplarınız için şimdiden teşekkürler.
Orkun,
genelde zaten sadece namluya su verilir karbon çeliklerinde, bu en azından kabza bölgesinde yamulma, bükülme tehlikesi yaşamamanı veya stres çatlakları gibi problemleri bıçağın belki yarısında görmekten kurtulmanı sağlar, tabii bu sayede kabza bölgesinin dayanıklılığı-direnci artar.
Şaloma-meşale ile ısıl işlem için 1080 gibi çok basit ve ötektik noktaya çok yakın çeliklere ihtiyaç var. 1095 mesela bu tip bir işlem için pek uygun (tam performans için 5-10 dakika demleme istiyor meret) değil ancak 1075 - CK70 hatta CK67 bu tip bir işlemi rahatlıkla kaldırır.
-
http://forums.dfoggknives.com/index.php?showtopic=13512&st=0
linkte Serge usta bir bıçağı yapım aşamasını göstermiş. Su verirken benim anladığım şaloma ile istediği rengi görene kadar bıçağın namlusunu ısıtmış sonrada 100 derece ısıtılmış motor yağında soğutmuş. Kullandığı çelik de 1080. Sonra da yine göz kararı ısıtarak iki kere temperleme yapmış.
Mutfakta kullanmak için yada günlük kullanıma yönelik basit bıçaklara su vermek için bu yöntem iyi netice verir mi? Namluyu sertleştirip bıçağın kalanını olduğu gibi bırakmak ne gibi sorunlara yol açar?
Cevaplarınız için şimdiden teşekkürler.
Orkun,
genelde zaten sadece namluya su verilir karbon çeliklerinde, bu en azından kabza bölgesinde yamulma, bükülme tehlikesi yaşamamanı veya stres çatlakları gibi problemleri bıçağın belki yarısında görmekten kurtulmanı sağlar, tabii bu sayede kabza bölgesinin dayanıklılığı-direnci artar.
Şaloma-meşale ile ısıl işlem için 1080 gibi çok basit ve ötektik noktaya çok yakın çeliklere ihtiyaç var. 1095 mesela bu tip bir işlem için pek uygun (tam performans için 5-10 dakika demleme istiyor meret) değil ancak 1075 - CK70 hatta CK67 bu tip bir işlemi rahatlıkla kaldırır.
Emre Ustam yanıt için çok teşekkür ederim. Gidip bir şalümo birde küçük tüp alayım, bir de yağı ısıtacak bir düzenek hazırladım mı artık her hafta sonu bir bıçak yapacak seviyeyi yakalayacak alet edavat hazır olur. Sürekli elimde alet, edavat,çelik vs. malzemeyle dolaştığım için herkez ne oldu senin bıçaklar diye takılmaya başladı ::) bir nevi mahalle baskısına maruz kalıyorum :D
-
Mevzusu geçmişken sormak istedim. Şaloma-meşale ile en fazla ne kadar ısı elde edebiliriz?
-
Eğer ekstra bir gaz ( oksijen gibi) kullanmıyorsan açık ortamda 900 dereceleri görür, kapalı ortamda daha yükseğe de çıkabilir. Ama bu aletin kapasitesine de bağlı.
-
o zaman bir piknik tüpe bir şalomo bağlayarak ck 67 ye su verebilirim diye anlıyorum, değil mi? ::)
-
Piknik tüplerinin basıncı büyük tüplere göre biraz düşük oluyor. O da şalümoya takabileceğin lüle boyunu biraz kısıtlıyor. Verimlilik konusunda hassas olmak gerek.
-
Piknik tüplerinin basıncı büyük tüplere göre biraz düşük oluyor. O da şalümoya takabileceğin lüle boyunu biraz kısıtlıyor. Verimlilik konusunda hassas olmak gerek.
Bu sabah bende piknik tüpüyle su vermeye çalıştım ama tam olmadı sanki. Bıçakların tınısı değişti ama eğe testini geçemedi. En azından çatlatmadım bıçakları (ısıtılmış motor yağında soğutma yaptım). Yarın birde büyük tüple deneme yapayım.
(http://img96.imageshack.us/img96/2764/img0644i.th.jpg) (http://img96.imageshack.us/i/img0644i.jpg/)
(http://img709.imageshack.us/img709/3441/img0636jo.th.jpg) (http://img709.imageshack.us/i/img0636jo.jpg/)
(http://img580.imageshack.us/img580/8505/img0639l.th.jpg) (http://img580.imageshack.us/i/img0639l.jpg/)
(http://img220.imageshack.us/img220/8891/img0640kb.th.jpg) (http://img220.imageshack.us/i/img0640kb.jpg/)
(http://img812.imageshack.us/img812/5595/img0642rb.th.jpg) (http://img812.imageshack.us/i/img0642rb.jpg/)
(http://)
-
Orkun biraz daha sıcak olmalı sanki, bir de motor yağı yerine ayçiçekyağı - kanola yağı gibi daha ince bir yağ dene, olacak :2up
Isıtmayı sadece sırttan ver bu arada...
-
Teşekkürler Emre, yarın biraz daha kızartayım o ;Dzaman
-
Orkun oradaki yağın derinliği yüzünden bıçağı yan daldırman gerekiyormuş gibi bir izlenim edindim. Eğer öyleyse yağı derinleştir derim, artık kabı mı küçültürsün yağın miktarını mı arttırırsın.. Diğer türlü bıçağı yan daldırdığında eğilme olasılığı neredeyse %90.
-
Teşekkürler Sefa Bey, Allah tan yeterince ısıtamamışım o zaman. :o
-
çevrenızde soba malzemelerı satan varsa fırın tuğlası alın derım. 3.4 tane alsanız bunları ufak bır odacık şeklınde sıralarsanız ıstedığınız ısıya çok çabuk cıkarsınız. ;)
ilk başlarda aynı şeylerı bende yaşadım bu şekılde ısı kaybı fazla oluyor..
-
Piknik tüplerinin basıncı büyük tüplere göre biraz düşük oluyor. O da şalümoya takabileceğin lüle boyunu biraz kısıtlıyor. Verimlilik konusunda hassas olmak gerek.
o zaman normal mutfak tüpü mü almalıyız?
-
İmkanın varsa tavsiyemdir. Yoksa da haber ver; elimdeki lüleleri kenarda sıfır duran küçük tüp ile deneyip küçük tüple en iyi hangisi gidiyor bir bakayım. İMES'teki bir mekandan aldığım lüleler daha önce aldıklarıma göre daha iyi. Bunlar arasından bir tane tespit edip sana önereyim.
Fırın tuğlası hakkında da şunu söyleyeyim. Yanma odasının sıcaklığı gazbeton kullanırken daha kolay yükseliyor. Isı kaynağı şalümo gibi kısıtlı bir kaynak iken bu bir fark yaratıyor. ;)
-
Piknik tüplerinin basıncı büyük tüplere göre biraz düşük oluyor. O da şalümoya takabileceğin lüle boyunu biraz kısıtlıyor. Verimlilik konusunda hassas olmak gerek.
o zaman normal mutfak tüpü mü almalıyız?
Emin Bey, küçük tüpün başlığını meme deliği daha büyük bir başlıkla değiştirirseniz iyi netice alabilirsiniz. Tüpcüde pürümüz bağlamak için bu işe uygun bir başlık vardır. Ben bugün denedim oldu.
-
Meme deliği lülede...
Bağlantı küçük tüp ve ardından büyük tüp için nasıldır paylaştım:
http://www.bicaksanati.com/forum/ev-yapimi-gerecler/salumonun-tuplerle-baglantisi/msg21996/#msg21996 (http://www.bicaksanati.com/forum/ev-yapimi-gerecler/salumonun-tuplerle-baglantisi/msg21996/#msg21996)
-
ilginç bir su verme videosu
http://www.youtube.com/watch?v=-4A2JJmWi6Y
-
Sn. arkadaşlar,
Belki daha da ilginci işin nasıl bir sahne gösterisi haline getirildiği.
Bir fincan çay içebilmenin dahi bir büyük ritüel haline getirildiği Japonya'da bu iş çok iyi beceriliyor.
Sn. sefa çabuk, Sn. emrekipmen veya her hangi biriniz kalkıp bir ağız dövün ve su verin. Bakın kaç kişi başını çevirip bakacak.
İsterseniz bunu Antalya veya Bodrum'un en mutena, en kalabalık plajında deneyin. Hem millet rahatsız olduğu için homurdanır, hem de o sabah yatağın ters tarafından kalktıysanız zabıta ceza yazar.
Saygılar,
alikozanoglu
-
Valla doğru :(
-
:-[ Değer veriyorlar adamlar her türlü emeğe, bizde bu yok ....
-
Arkadaşlar kyrojenik işleme ilişkin forumda bilgi bulamadım. Benim kardeşim veteriner hekim ve boğa spermalarını muhafaza ettiği azot tankı var. Bir bıçağı ne zaman bu işeme tabi tutmak gerek. Hangi çeliklerde bu işlem uygulanabilr. Ck 67 için uygulanabilir mi? Bıçakların normal ısıl işlemi bittikten hemen sonra mı yoksa iki gün sonrada yapılabilir mi?
-
Mutlaka su verdükten hemen sonra yapılmalı. Özellikle hava çelikleri, hız çelikleri gibi yüksek alaşımlar faydasını görür, CK serisinde yaptığınız kryojenik işlem gözle görülebilir bir işe yaramayacaktır.
Mesela D2 , 440B-C gibi çelikler, HSS veya A2 gibi çelikler örnek. 52100, O1 gibi yağ çeliklerinde hafif bir performans artışı görülebilir.
Su verdikten/sertleştirdikten hemen sonra sıfır altı işleme tabi tutulur. Aslında yarım saat bekletmek yeterli ancak emin olmak açısından 4-8 saat kadar tutarlar bıçakları sıfır altında. Çıkarıp oda ısısına ulaşır ulaşmaz meneviş yapılması lazım, en az iki kez...
-
iyi akşamlar herkese ..benim bir sorum olacak...%0.6 C ile %1.6 C içeren bir çelikte %0.6 karbonlu çeliğin sertliğinin %1.6 dakinden yüksek çıkma olasılığı var mıdır?? tabiki bu sorduğum soru martensite oluşurken yapılan herhangi bir hata buna yol açabilir mi?? örneğin %1.6 karbonlu çeliğin TTT diagramına göre Mf sıcaklığına gelmeden soğutulması bunun bir nedeni olabilir mi??
-
iyi akşamlar herkese ..benim bir sorum olacak...%0.6 C ile %1.6 C içeren bir çelikte %0.6 karbonlu çeliğin sertliğinin %1.6 dakinden yüksek çıkma olasılığı var mıdır?? tabiki bu sorduğum soru martensite oluşurken yapılan herhangi bir hata buna yol açabilir mi?? örneğin %1.6 karbonlu çeliğin TTT diagramına göre Mf sıcaklığına gelmeden soğutulması bunun bir nedeni olabilir mi??
Zakachalka bey ne öğrencisisiniz acaba yazarsanız sevinirim. Çok zor sordunuz gelir gelmez,ama yinede siz "merhaba" bölümüne kendinizi tanıtırsanız sevinir mutlu oluruz. Ayrıca belirtirseniz belki soruyu yanıtlama şansımız olur, a) Çelikteki diğer alaşım elemanları nedir? b) Hangi sıcaklıkta soğutulacağını TTT ( Time Temperature Transformation) diyagramlarından mı karar veriyorsunuz? c) b sorusuna yanıtınız evet ise, %0.6 karbon içeren bir çelikle %1.6 karbon içeren bir çeliğin su verme sıcaklığını buradan nasıl anladınız?
-
Bir de anlamadığım Mf'e gelmeden soğutmak nedemektir. Yani soğuyan çelik her halukarda Mf'ten geçmeyecek mi, bu noktayı atlamanın tek yolu Mf gelmeden bainit derecesinde bekletmek (austemper), ya da yumuşatma tavında perlite dönüştürmek. Mf'i atlayıp nasıl martensit elde edeceğiz anlayamadım...
-
Merhabalar izninizle bir şey danışmak istiyorum seyrettiğim bazı videolarda çelik tav'a geldiğinde dövmeye başlamadan önce tuz benzeri bir toz döküyorlar bunun ne olduğu hakkında bilgi verebilir misiniz acaba?
-
Merhabalar izninizle bir şey danışmak istiyorum seyrettiğim bazı videolarda çelik tav'a geldiğinde dövmeye başlamadan önce tuz benzeri bir toz döküyorlar bunun ne olduğu hakkında bilgi verebilir misiniz acaba?
Boraks.
-
Şimdi bir eğe üzerüne çalışıyorum. Profili çıkartıp ağzını açtım işi nerdeyse bitti sayılır. Ama ağzının tam kavisli kısmında ağız fazla incelmiş. nerdeyse 0.3mm filan olmuş. Eğer zımparalarsam bıçağın şekli fena bozulacak.
Yağda su vermeyi planlıyorum. Çatlamaması için alabileceğim herhangi bir önlem var mı?
-
Çatlayacağını sanmıyorum, hatta önlem olarak tüm ağzı ince olan bölgeyle aynı kalınlığa getirirsen daha da iyi olur.
-
Teşekkürler her soruma hızı gibi yetişiyorsunuz. :)
Açıkçası daha fazla uğraşmaya niyetim yok. Yumuşatmama rağmen malzeme bir miktar sert. Eğem sonlara doğru köreldi delirecektim. Perdah nerdeyse bitti yeniden başlamak istemiyorum.
Hamon da denemek istiyorum ama o kadar uğraştan sonra bıçağın kırılmasını göze alamam.
Acaba yağda hamon oluşur mu?
-
Oluşur ;)
Buradaki malzeme eğe ve hamon yağda oluşan bir hamon http://www.bicaksanati.com/forum/index.php?topic=2525.0
-
Bu bıçak kullanım amaçlı olacak. Hamon olursa bıçağa herhangi bir hassasiyet yükler mi peki? Darbe basınç vs dayanımlarının daha az olması filan?
(çok mu soru soruyorum)
-
Bence Hamon bıçaktaki darbe dayanımına olumlu katkı yapar, kırılganlık azalır, esneklik görece artar. Bunlar artarken, hamon hattının üzerindeki kısım ( sırta doğru) ağız kısmından daha yumuşak olacağı için, bu bölgelerde üstten darbe durumunda ezilme olabilir. Ateşçubuğu kullanılacaksa ( sırt bölgesine sürterek) sırtta aşınma olabilir.
-
Az önce bıçağıma su verdim. Kömürde ısıtıp 10 numara yağda su verdim. Sıcaklıkta tam emin değilim ama manyetik noktanın üzerindeydi ama çok ta değil(sanırım). Sanırım güzel oldu. Birdaha ısıl işlem için aynı malzemeden bir parça çubuk hazırlamayı düşünüyorum önce çubuğa su verecem sonra kırıp iç yapısını gözlemleyecem. Eğer olmuşsa aynı koşullarda bıçağı yapacam
İncelen yerde görünürde çatlay yok ama ilginç bir şekilde ağız yamulmuş. Bileme sırasında halledilir ama sanırım ağız bir miktar dalgalı olacak.
Hamon için hazırladığım kil çalışmaları başarısız oldu kuruma sırasında çatlayıp döküldü. Ben de bışverip çıplak şekilde yaptım işlemi
Ama ilginç bir şekilde başka bir bıçak sırta yakın kısımları çizebilirken ağza bişey yapamıyor.
Çeliğin eğe olduğunu düşünürsek kendiliğinden hamon oluşma ihtimali var mı hiç? ???
-
Formal olarak kendiliğinden hamon olma olasılığı yok ama su verme hattı olma olasılığı yüksek. Şöyle ki ; bıçağın ağız kısmı daha ince olduğundan bu bölge sertleşirken sırt bölgesi görece daha yumuşak kalıyor ve bu iki bölgenin geçiş sınırı eğer asit-temizleme döngüsü uygulanırsa görünebiliyor.
-
Yok hocam bırakın 1000 1500 kumlara çıkıp su verme hattını yakalamayı 220 den fazla perdah atmam.
Canım çıktı zımparadan. Yeni zımpara 3-5 sürtünce tamam. artık yemiyor (zımparalarım çok kaliteli değil)
Zaten bıçak kendi kullanımım için olacak öyle ahım şahım güzel bişi de değil.
Bu çelikte ısıl işlem tutarsa d2 kadar sertleşir mi?
-
Eğer iyi bir eğe ise sertleşir.
-
Kabul ediyorum çok saçma bir soru. Ama elimde d2 var ve zımpara işi ciddi oranda gözümü korkutuyor.
Aslında zımpara işinin yürümemesinin nedeni elimdeki zımparaların kalitesiz olması (azs ve favori zımparalardan uzak durun)
Bugün bitirdim bıçağı. Kıl kesecek kıvama gelinceye kadar bileyledim. Pirinç çbuk testini 12 mm bakır boruyla yaptım. Ağızada gözle görünür bir kırılma yamulma yok ama sonrasında kılları artık kesemiyor.
Aynı işlemi demir çubukla yaptığımda ağızda parmakla hissedilecek bir yamulma oluyor.
Sizce ideal sertliğe ulaşmış mıyım yoksa bu da hatalı bir bıçak mı?
-
arkadaşlar yeni başlık açmak istmediğim için ve form da cok aramama rağmen cevap bulamadığım bir soru için buraya yazma geriği duydum.
440 c çelik için ısıl işlem yapmadan sadece mutfak kullanımı için sheff bıçağında ne gibi bir sıkıntı çıkartır yani ısıl işlem yapmazsak ne olur sonuç olarak hassas işlerde kullanılacak
-
adi bir sac gibi davranan ama çok paranızın gittiği bir ürün olur.
-
adi bir sac gibi davranan ama çok paranızın gittiği bir ürün olur.
öyle bir cevap yazmışsınızki ne yazacağımı şaşırdım
-
Başlangıçta susuzdu diye varsayarak yazdım.
-
Bende 440 c malzemeyi bıçaklık olarak biliyordum... Ancak üstad en doğru cevabı vermiş... hatta bir müşterim bu malzemeden silah parçası yaptığını hatırlar oldum...
-
O1 karbon çeliğine su yerine hidrolik yağ ile su versek bir sorun olur mu?
-
O1 karbon çeliğine su yerine hidrolik yağ ile su versek bir sorun olur mu?
O1 e dikkat et 6 mm lik bir Çelik kalınlığı homojen ısınmada biraz sorun teşkil edebiliyor tecrube ile sabit demlenme suresini ayarlamada baya bir zorlanmıştım 3 denememden sadece biri başarılı olmustu :)
-
O1 karbon çeliğine su yerine hidrolik yağ ile su versek bir sorun olur mu?
Merakımdan soruyorum; bir sürü alternatif varken neden hidrolik yağ O:-) En kötü ihtimal ayçiçek yağı olur ki onda da gayet başarılı sonuç alınıyor( Kütahya etkinliğinde çok riskli bir çelik olan civaya o şekilde su verdik ve başarılı olmuştuk).
-
Şuan elimde o var o yüzden sordum ^-^
-
Şuan elimde o var o yüzden sordum ^-^
İlginç geldi, acaba bir yerde mi okudunuz diye sordum C:-) Bence riske girmeyin kanola yada ay çiçek yağını deneyin ;)
-
Merhabalar elimde numune olarak gelen bir yağ var.Açıklaması aşağıdaki gibidir. Bu yağı ısıl işlem yağı olarak kullanabilrmiyiz? Rengi su gibi çok ince bir yağ.
BELONE EDM yazıyor üstünde.
http://www.petroyag.com/tr/402/edm-sc.html#toogle-div
EDM SC
EDM SC, yüksek alevlenme noktasına sahip, düşük viskoziteli, üstün oksidasyon kararlılığına sahip kokusuz bir yağdır. Elektro erezyon tezgâhları için özel olarak geliştirilmiştir. Kolaylıkla filtre edilerek metal parçacıklar dibe çökertir. Paslanmaya karşı dayanıklıdır ve metalin işlenmesinde verimi artırıcı özelliği bulunmaktadır.
Uygulama;
• Elektro erezyon tezgâhlarında iş parçası ile kesici ucun arasında oluşan şerare üreten bölümde, bu
özelliklere sahip yağ dışında hiçbir yağ kullanılmaması gerekir.
• İş parçası ile kesici ucun, içinde gaz yağı bulunan petrol esaslı yağlarla soğutulması sırasında
pompa arızası ile şerare açıklığının ortaya çıkması halinde yanma / patlama meydana geldiği,
bunun da ısıdan dolayı meydana gelen yağ buharını alevlendirdiğini tecrübeler göstermektedir.
• Bu nedenle yüksek alevlenme noktalı elektro erezyon yağı kullanılması halinde her türlü emniyet
sağlanmış olmakta ayrıca alınan verim azami ölçüde artmaktadır.
-
Benim elimde netür çelikten olduğunu bilmediğim ama çok kırılgan bir çelik var bunu nasıl yumuşatabilirmiyim acaba
-
Sevgili hemşerim forum kuralları gereği eski konulara yazmak yerine forumda yazılanları okumalısın. Neredeyse her konuda bilgi mevcuttur. Sorduğuna gelince de ne olduğu belli olmayan çelikten bıçak yapılmaz. Emeğin boşa gider, bıçak yapmak için ne olduğunu bildiğin celiklerle çalışman gerekir.Metalurji bölümünde çeliklerle ilgili cok fazla bilgi var oralara bakarak fikir edinebilirsin. Bende buraya yazarak yanlışa ortak olmuyorumdur umarım.
-
Benim elimde netür çelikten olduğunu bilmediğim ama çok kırılgan bir çelik var bunu nasıl yumuşatabilirmiyim acaba
Tavlayıp kum,kireç yada küle gömerek yavaş soğumasını sağlayın karbon çeliği ise yumuşayacaktır
Yüksek alaşım bir çelikse yumuşatmak çok daha meşakkatli ve profesyonel ekipmanlar isteyen bir süreç uğraşmaya değmez.
Sert işlemek daha uygun olur elinizdeki çeliği kullanmak isterseniz.
-
Benim elimde netür çelikten olduğunu bilmediğim ama çok kırılgan bir çelik var bunu nasıl yumuşatabilirmiyim acaba
Tavlayıp kum,kireç yada küle gömerek yavaş soğumasını sağlayın karbon çeliği ise yumuşayacaktır
Yüksek alaşım bir çelikse yumuşatmak çok daha meşakkatli ve profesyonel ekipmanlar isteyen bir süreç uğraşmaya değmez.
Sert işlemek daha uygun olur elinizdeki çeliği kullanmak isterseniz.
Osman'ın dediğine ek olarak: Çeliğin türüne kıvılcım testi ile bakabilirsin. Kıvılcım testi forumda anlatılmıştı.
-
Eylem Hocam arkadaşın mesleğine bakınca sanayiden envai çeşit çelikten biri olabilir gibi düşündüm. Amacım uğraşıp emeğinin boşa gitmemesiydi ama siz yazınca aklıma yeni bir şey düştü :) Kıvılcım testi hatırladığım kadarıyla karbon oranını gösteren göstergelerden biri. Peki bu teste her koşulda güvenebilir miyiz? Yani o kadar çeşit çelik var ki piyasada klasik testlerin geçmişte işe yararken bugünkü çeşitlilikte yanıltıcı olabileceğinin kaygısını yaşıyorum.
-
Çeliğin türünü ayırt etsen başlangıç olarak yine iyi. Örneğin takım çeliğini yay çeliğinden ayırt edebilsen bu çok şeyi değiştirir.
-
Çeliğin türünü ayırt etsen başlangıç olarak yine iyi. Örneğin takım çeliğini yay çeliğinden ayırt edebilsen bu çok şeyi değiştirir.
Hocam kastım kıvılcım testini geçen ama muhteviyatı bıçak yapmaya uygun olmayan çeliklerin varlığı. Kıvılcım testini geçip bıçak yapmaya uygun olmayan çelikler var mı acaba? Burada kıvılcım testinin her koşulda geçerli olup olmayacağını anlamaya çalışıyorum.
-
Kıvılcım testini özellikle Osman'ın dediği "Yüksek alaşım bir çelikse yumuşatmak çok daha meşakkatli ve profesyonel ekipmanlar isteyen bir süreç uğraşmaya değmez." cümlesine çelik giriyor mu yani yumuşatamayacağınız bir takım çeliği mi yoksa yumuşatabileceğiniz bir çelik mi görmeniz için işinize yarayacağını düşünerek söyledim.
;) Eğer testere, eğe ve matkapla çalışacaksanız yumuşatabileceğinizi bilmek faydalı.
-
merhabalar. ısıl işlem ile ilgili bir sorum olucak.çelik mıknatısa yapışmayacak şekilde ısındı,yağa daldırdım fakat yağ alev almadı.soğutma tam olmadı mı şimdi.illaki o yağ alevlenmeli miydi?
-
Yağın alev alması zaten olmasını istemediğimiz bir şey.
Su verilecek sıcaklıktaki çeliği oyalanmadan yağa tam daldırırsanız yağ alev almaz ama
çeliği yeterince sıcak olan bir kısmı dışarda kalacak şekilde yağa yarım daldırırsanız, yağ + sıcaklık + hava bir araya gelip alev almasını sağlar.
-
teşekkürler Eylem Bey. şimdi bıçağımı daha çok seviyorum :)
-
Tekardan merhabalar.
1060 susuz çeliğe su verdikten birkaç gün sonra ağzını açtığım eğe rampasında hoşuma gitmeyen bir yerini düzeltmek istedim.Eğeyi sürttüğümde eğenin çeliğin susuz halinden bile rahat talaş kaldırdığını gördüm.çok kısa süre içinde agzı düzelttim.bunun sebebi ne arkadaşlar,ısıl işlemi düzgün mü yapmadık acaba?
-
Sertleştirme işlemi doğru yapıldıysa, ardından menevişleme işlemi de amaca uygun şekilde doğru yapıldıysa; bunların sonucunda da homojen bir yapı elde edildiyse, lokal bir yumuşak bölge kalmaması gerekirdi. Bence ısıl işlemin bir yerlerinde hata var. Bunun olası nedeni şunlardır,
Tavlama homojen yapılamamıştır
Sertleştirme işlemi homojen yapılmamıştır
Menevişleme de bir bölge gereğinden fazla tavlanmıştır.
-
Sefa abicim susuz çeliklerdede tavlama yapılmalı mı?biz susuz çeligi mıknatıs yapışmayacak hale gelince yaga daldırıyoruz.bunuda boyle yaptım.
-
Atık motor yağında yaptım ondan mı oldu acaba?Niye olmuyor bu ısıl işlem offffff.
-
Sefa abicim susuz çeliklerdede tavlama yapılmalı mı?biz susuz çeligi mıknatıs yapışmayacak hale gelince yaga daldırıyoruz.bunuda boyle yaptım.
Susuz çeliklerde tavlama yapılmalı mı? sorusunu bıçağı yapmadan önce yapılacak işlem olarak soruyorsan, yapılmamalı. Sertleştirme için soruyorsan zaten mutlaka yapılmalı. Motor yağı kullanılmış bir yağsa bence değiştirmekte yarar var, çok derin sertleşen alaşımlı çeliklerde bu yağlar işe yarıyor olabilir ama sığ sertleşen çeliklerde tam verimli olmuyor. Pratik olarak kanola yağı vs kullanmak daha verimli olur.
-
Affınıza sığınarak; tavlama sözünün geçtiği yerlerde hangi tavlamadan bahsedildiğini "su verme" tavı, "yumuşatma" tavı, normalizasyon tavı vs. diye belirtmek sanki faydalı olabilir gibi. Anlatıma bakarak hangisinin geçtiğini çıkarmak çok zaman mümkünse de yanlış anlamalara da açık kapı bırakmamak adına söylüyorum.
-
Susuz çelikten profil çıkartıp sertleştirmek için Sefa abicim
-
Mıknatıs testinden geçme sıcaklığı 1060'a suda su vermek için biraz daha rahat bir test ama yağda su vermede elde edilen sertlik, tav sıcaklığına suda su vermeye göre daha fazla bağlı. Yani yağda su verirken tav sıcaklığının yeterli olması daha kritik.
Mıknatıs testinden geçmek için 770C derecelerdeki tav yeterli ama 1060'a su vermek için tam bu sıcaklık düşük. 800-840C aralığını yazıyorlar ama yağda ben 820C dereceyi tercih ediyorum. Bu durumda mıknatıs testi ile aradaki sıcaklık 50C derece. Suda ise 800C'nin biraz üstüne de ısıtsam oluyor.
-
Mıknatıs testinden geçme sıcaklığı 1060'a suda su vermek için biraz daha rahat bir test ama yağda su vermede elde edilen sertlik, tav sıcaklığına suda su vermeye göre daha fazla bağlı. Yani yağda su verirken tav sıcaklığının yeterli olması daha kritik.
Mıknatıs testinden geçmek için 770C derecelerdeki tav yeterli ama 1060'a su vermek için tam bu sıcaklık düşük. 800-840C aralığını yazıyorlar ama yağda ben 820C dereceyi tercih ediyorum. Bu durumda mıknatıs testi ile aradaki sıcaklık 50C derece. Suda ise 800C'nin biraz üstüne de ısıtsam oluyor.
O zaman bizim sıcaklık yeterli gelmedi ondan yumuşak kaldı demeki.mıknatıs sonrası biraz daha bekleyeyim
-
Olabildiğince loş bir ortamda çeliğin tav rengine bakmak ve doğru rengi tutturduğunu görmek doğru sıcaklığa çıktığını anlama adına faydalı olacaktır. Renkler ile ilgili forumda bilgi var. Tabi renkleri biraz da tecrübe etmek de gerek...
Renkleri öğrenmek adına bir kaç tane çubuğu ısıtıp rengine bakmak ve çubuklara su vermek, sonrada bunları kırmak faydalı olacaktır. Kırılıyorsa ve kırıktaki kumlu görüntü çok inceyse hem su verebilecek sıcaklığa çıktınız hem de o sıcaklık aralığını aşmadınız demektir. Zor kırılıyor yada kırılmıyorsa sıcaklık düşük, kırılınca gördüğünüz, kaba kumlu gibi bir görüntüyse sıcaklık yüksek demektir. Doğru sonucu aldığınız rengi aklınıza yazarsınız.
Tabi yukarıda test önerirken sadece su verip kırmaktan bahsettim. Test için temperleme yapmamalısınız, bıçakta ise temperleme tabi ki yapacaksınız.
-
Akşam kok kömürü bıçağı ısıtıp mıknatısa yapışmayacak hale geldikten sonra biraz daha ateşte tutup ısıtılmış kanola yağına daldırdım.Fakat bıçağın
uca doğru yarı kısmında erimeye benzer yuvarlak şekiller oluştuğunu gördüm.Desen çıktı sanki.Çeliği erittim mi acaba?
-
Zaten bu seferde bu ısıl işlemi yapamadıysam büyük bir hevesle başladığım hobimi çok çok büyük bir üzüntü ile bırakacağım.Olmayınca çok da üstelememek gerekli.Çocukluktan itibaren merakım olan bıçak yapımı benim için artık sonlanmak üzere.
-
Dostum daha baslardasin usanmadan sıkılmadan devam et.yenisini denedikce hatani anlayıp telafi edip daha iyisini yapacaksın sadece sabır diyorum.ayni sorunu ben dahil bu işe gönül veren herhes yaşamıştır ki bende baslardayim. Hala daha 😃