Yavuz Bey, acımasızlık değildi amacım, sadece bu tarz belgesellerdeki kategorizasyona duyduğum ... nasıl desem ... "tiksinmeyi" ifade etmek için kullanmıştım. Hani şu en yırtıcı hayvan hangisi, yok en yüksek pire mi zıplar yoksa kurbağa mı filan diye saçma belgesellerden ifrit oluşumu dile getirmiştim. Yani en iyi kılıç hangisi diye karşılaştırmak abes demeye getiriyorum. Bir açıdan baktığımızda iskoç claymore'u çok çok daha üstündür yatağan ve katanaya göre, eğer tek darbede kalın bir çelik zırhı sahmerdan gibi ezme konusunda karşılaştırıyorsak, ya da katana hepsinden üstündür eğer temiz kesik açmasına bakıyorsak, yatağan bunlardan üstündür eğer kesme gücünün bir noktada odaklanmasına bakıyorsak vs. vs. Karşılaştırma kriterleri saçma, çünkü yatağan da katana da yüzlerce yıl yapım amaçlarına mükemmelen hizmet etmiştir. Yani döner bıçağı mı daha üstündür, yatağan mı? Sorusu absürd... Tabii ki döner bıçağı, eğer kıstasımız döner kesmekse.
Silahlar konusunda olduğu gibi her konuda batı felsefesi kategorizasyona gitmeyi sever. Bu tarz belgeseller hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığı gibi bir de şu soruyu sormalıyız: Hangi yatağan? Hangi katana? Bu silahlar yüzyıllardır yapılan silahlar, bunların zamanla üretim teknikleri de değişti, bir sürü farklı ekolden ustaları oldu, bir ustanın yaptığı diğerininkinden farklı özellikte, bir yüzyılda yapılan diğerinden farklı şekillerde oldu. Yatağan genellemesi bile bence fazla sığ bir tanımlama, sonuçta pota çeliğinden yapılmış yatağan ile düz karbon çeliğinden yapılmışı, bir ustanın yaptığı tarz ile diğerinin tarzı arasında dağlar kadar fark var. Geniş kavislisi var, 65 santimliği var, 80 santimliği var, kalın etlisi var, incesi var, var oğlu var. Bunları bir tek şeymiş gibi ele alıp yine bu kadar çeşitli tipi olan katana gibi bir silah "ailesi" ile karşılaştırmak ve bunu hangisi daha üstün diye yapmak, ancak bu konuda en ufak fikri olmayan kişilerin yapacağı şeyler...