Sn. arkadaşlar,
"SANAT"tan başka bir şey denilemez. Yapanların ellerine, ilhamlarına sağlık.
Yalnız, bir şeyi de unutmamak lâzım: Şayet kişi bir sabun kalıbından bu güzellikte heykelvari figürler oyabiliyorsa, yaptığı surat surata, el ele, ayak ayağa benziyorsa, gördüğü bir şekli kalemle çizebiliyorsa böyle şeyleri ister oyma, ister döküm (diş teknisyenlerinin kullandığı mum model yöntemiyle) olarak yapabilir. İsteyen ince metal folyoları repuse tekniğiyle şişirerek, döverek şekillendirebilir. BİR şey şart; çok iyi anatomi bilmek lâzım.
Ben bakarak resim yapamam. Ancak kopya. Bir kaz resmi kopyaladım, boyun kavisini belli belirsiz yanlış çizdim, kaz değil "uçan testi" oldu.
Demek istediğim; sanat yapabilmek için sanatkâr olmak lâzım. Zenaatkâr olmak yetmiyor.
Bu arada görebildiğim kadarıyla bir de olumsuz eleştiri yapmak istiyorum yukarıdaki parçalar hakkında. Belki kedinin erişemediği ciğere pis demesi gibi.
Fakat, bıçakların, ve tabii kınlarının ebatları düşünülürse; ustaların daha genç balıkların daha ufak benek/boncuklu derilerini kullanmaları gerekirdi diye düşünüyorum. Bir katanada çok uygun düşecek bir büyük manta/vatos sırt derisi greni bu ufak bıçaklarda kaba düşmüş. Şöyleki; meselâ 10-15 santim boyunda bir kını bir 40 kum zımparayla kaplı tahayyül edin, bir de 80 veya 120.
Bu günlük bu kadar ukalâlık yeter.
Saygılar,
alikozanoglu