Şeref ustam senin bahsettiğin 4000 kum olan bileme taşı sanırım. Bizim konuştuğumuz bant zımparanın kumu. Kağıt zımpara ile 220 kumda bilenmez, haklısın. Ama bant çok hızlı, seri ve aynı noktaya birden fazla parçacık sürtüp aşındırma yaptığı için çok daha pürüzsüz ve engebesiz yüzey oluşturuyor. Yani kağıt zımpara ile elde 220 kumu ağıza sürdüğümüzde zımparanın çok küçük bir yüzeyini kullanabiliyoruz. El hızımız da makine kadar hızlı olmayınca kısa zamanda eşit ve homojen aşınmış yüzey oluşturamıyoruz. Bant zımparanın 1 dakikada oluşturduğu yüzeyi elde kağıt zımpara ile oluşturabilmek için saatlerce uğraşmak gerek. Tabi bant boyu da çok çok uzun olunca çok geniş bir yüzey ve kağıda göre çok fazla aşındırıcı parçacık sürtüyor. Bu da bileme taşılarının (atıyorum) 1200 gritlik yüzeyine denk gelmiş oluyor.
Diğer bir konu çok ince kumlara çıkıldıkça kesilen malzemeden artıklar ağıza doluyor ve yapışıyor. O yüzden nispeten tırtıklı bir ağız daha dayanıklı oluyor. Eğer sadece kıl kesen bir ustura bileyecek olsak dediğin gibi mümkün olan en yüksek gritte bilemek gerekir. O noktada hem ağzın dolması durumu söz konusu değil hem de yapışabilecek bir artık yok. Hem de zorlamadan ve baskı uygulamadan kesme sağlar. Fakat günlük hayat ihtiyaçlarını karşılamak için bir bıçağı ustura kadar keskin yaptığımızda, keskinliğin çok hızlı düştüğünü ve kısa süre sonra ağza artıklar dolup yapıştığını gördüm. 220 kum bir ağız bu manada bir testere gibi çalışıyor. Hem ağzı dolmuyor, hem de kestiği malzemeye tüm yüzey olarak temas etmiyor, yani tahliye boşluğu kalmış gibi oluyor. Meşhur domates testinde parlak ve pürüzsüz ağızlar hep domatese yapışır mesela. Ama 220 kum yapışmaz, arada boşluk kalır ve daha rahat tahliye eder.