Bıçak Sanatı - Forum

Bindik bi alamete...

emrekipmen

  • *****
  • 6065
    • Seçme Bıçaklar Albümüm
  • Yer: Bodrum
Bindik bi alamete...
« : 03 Şubat 2010, 12:52:54 »

 > Yilmaz Ozdil, Hurriyet 31/1/2010
 >
 > Bindik bi alamete...
 >
 >
 > *Aslında her şey, "Londra gibiyiz" ayaklarıyla başladı. Çift katlı
 > otobüs getirdiler... Ama küçük bi pürüz vardı. Çift katlılar, Londra'da
 > soldan gidiyor, duraklar solda, dolayısıyla kapıları da soldaydı. Bizde
 > sağdan gidecek, duraklar da sağda... Estetik ameliyat yaptılar, soldaki
 > kapıları söküp, sağa taktılar.
 >
 > Oldu sana Londra.*
 >
 > *
 >
 > Sonra sevdiler bu estetik ameliyat işini... *"Metro yapamadık, metroymuş
 > gibi yapalım"* dediler. Yolun ortasına yol yaptılar. Durakları da yolun
 > ortasına yaptıkları yolun ortasına koydular. Ama küçük bi pürüz vardı...
 > Çift katlıların kapısını soldan sağa aldıkları için, yolun ortasına
 > koydukları duraklar, çift katlıların solunda kaldı iyi mi... İndirme
 > bindirmeye yanaşamıyor! *"Londra değil miyiz kardeşim"* dedi biri...
 > E Londra'yız... Haaadi
 > bakalım, çift katlıları yolun sağından değil, solundan götürmeye
 > başladılar.
 > Oldu sana tam Londra.
 >
 > *
 >
 > Ama küçük bi pürüz vardı... Bizim raysız metro, tek hat üzerinde güzel
 > güzel gidiyor ama, sadece gidiyor, gelemiyor. Yol bitince, kafayı
 > asansörün kapısına kaptırmış gibi, sıkışıp kalıyor, dönemiyor. Böylece,
 > hattın başladığı ve bittiği yere U dönüşü için yer yapmayı unuttukları
 > anlaşıldı! Düşündüler, taşındılar, zabıtaları devreye soktular. Pazarda
 > domates kontrolü yapması gereken zabıtalar, E5'e fırladı, el kol
 > işaretleriyle trafiği durdurup, balina kadar metrobüsleri E5'e çıkardı,
 > geniş bir kavisle, tekrardan hatta sokmaya başladı.
 >
 > *
 >
 > Ama küçük bi pürüz vardı... Trafik sıkışıklığına çözüm olarak icat
 > edilen metrobüsler, zabıta marifetiyle yoldan çıkıp tekrar yola girme
 > manevraları sırasında trafiği hiç olmadığı kadar felç etmeye başlamıştı.
 > Düşündüler, taşındılar, trafik sıkışıklığına çözüm olarak icat ettikleri
 > metrobüsleri, trafiğin yoğun olduğu saatlerde seferden çektiler! Hava
 > kararıp el ayak çekilince trafik rahatlıyor, bunlar da metrobüsleri
 > yeniden sefere koyuyordu. Koyuyordu da... Sokakta kimse kalmadığı için,
 > metrobüsler boş gidip geliyordu. Baktılar olacak gibi değil, E5'in
 > ortasına, uçandaire gibi havada duran U dönüşü yerleri yaptılar.
 >
 > *
 >
 > Ama küçük bi pürüz vardı... U dönüşünü geç de olsa akıl etmişler, yolun
 > ortasına koydukları duraklara insanların nasıl geleceğini
 > düşünmemişlerdi. Metrobüs şakır şakır gidip geliyor,
 > ahali uzaktan seyrediyor, E5'in ortasına yaptıkları yolun ortasına
 > koydukları durağa gidemiyor! *Üstgeçitler yapalım"* dedi biri...
 > Alkışladılar.
 >
 > *
 >
 > Ama küçük bi pürüz vardı... Öyle titiz bir planlama yapılmıştı ki,
 > Hollanda'dan apar topar kiraladıkları otobüslerin durak levhalarını
 > sökmeyi unutmuşlardı. Kiminde Utrech yazıyordu, kiminde Eindhoven!
 > Üstelik, sanki bizde şoför yokmuş gibi, otobüslerle birlikte Hollandalı
 > şoförleri de kiralamışlardı... Ve, adamlar *"Birader nereye gidiyor bu?"
 > diye *sorulduğunda, *"Ben anlamiyo Turkce"* cevabını veriyordu. Deneme
 > yanılma yöntemiyle, Eindhoven'e binersen, Cevizlibağ'a, Utrech'e
 > binersen, Topkapı'ya
 > gideceğin anlaşıldı.
 >
 > *
 >
 > Yaptıkları işi çok beğendikleri için, hattı
 > uzattılar, köprüyü geçip, *"asrın projesi"* dedikleri metrobüsü,
 > Anadolu'ya da götürmeye karar verdiler.
 >
 > *
 >
 > Ama küçük bi pürüz vardı... Tanesini 1.5 milyon Eurocuğa aldıkları 70
 > tane otobüs, düz yolda gidiyor, yokuşta gidemiyordu! Kadıköy'den
 > binenler, şoförün *"Beyler bi el atalım"* anonsuyla köprü yokuşunda
 > iniyor, ittiriyor, düze çıkınca, tekrar biniyordu. Düşündüler,
 > taşındılar, tanesini 1.5 milyon Eurocuğa aldıkları 70 otobüsü, düz
 > yerlerde, bildiğin körüklü otobüsleri yokuşta kullanmaya başladılar.
 >
 > *
 >
 > Ama küçük bi pürüz vardı... Yağmur yağdı, metrobüs hattı Dicle Nehri'ne
 > döndü. Kayık çalışıyor, otobüs çalışmıyor. Çünkü, yolun ortasına
 > yaptıkları yolu, 5 santim aşağı yapmışlardı. Seferleri durdurup, asfaltı
 > yükselttiler. Bu sefer kar yağdı... Muhallebici-mimar belediye
 > başkanımızın yaptığı asfalt, sütlaca döndü. Seferleri durdurup,
 > çukurları tamir etmeye başladılar. Bu sefer ahali isyan etti. Bölüm
 > bölüm kapatıp, çift yönlü yolun tek yönünü çalıştırmaya başladılar. Bu
 > sefer, zaten ters yön kullanan şoförlerin, iyice nevri döndü. Sağdan mı
 > gidiyorduk soldan mı filan derken, tek hat üzerinde kafa kafaya
 > vuruşmaya başladılar. Yaralananlar oldu. Nasıl becerdiler bilmiyorum, iş
 > makinesi metrobüse çarptı, ölenler oldu. Tamirat bitti, kalan sağlarla
 > devam etti.
 >
 > *
 >
 > Ama küçük bi pürüz vardı... *"Asrın projesi"* denilen hadise, muhteşem
 > hesap kitap nedeniyle *"asrın maliyeti"*ni yaratmıştı. Düşündüler,
 > taşındılar, milleti rahatlatmak için yaptıkları metrobüse, zam yaptılar.
 > Ama küçük bi pürüz vardı... Bu işi de yüzlerine gözlerine
 > bulaştırmışlardı. Metrobüs, mahkeme duvarına tosladı. Badem bıyıklı
 > olmadığı anlaşılan hâkim, çıktı,
 > *"Bu zammı yapamazsın"* dedi. Çünkü, mimariye, mühendisliğe aykırı olduğu
 > gibi, hukuka da aykırıydı.
 >
 > *
 >
 > Netice itibariyle...
 >
 > Macera devam ediyor.
 >
 > Bindik bu arkadaşlarla bi alamete, küçük bi pürüz var, kıyametten
 > yırtmak için U dönüşü yapacak yerimiz yok!

Kipmen Sanat web sitesi

emin albayrak

  • *****
  • 3909
  • Meslek: grafik tasarımcı - 1979
  • Yer: istanbul / üsküdar
Ynt: Bindik bi alamete...
« Yanıtla #1 : 03 Şubat 2010, 14:18:11 »
1998 senesinde, marmara işletmeyi kazandım ve üsküdardan bahçelievlere gitmem gerekti hergün. ikinci öğretim odluğum için 4 te ders başlıyor, ortalama 9 da bitiyordu. evimden üsküdara bir vasıta ile gidilebiliyor. o vasıtayı saymazsak, üsküdardan bahçelievler/incirli durağına gidişim bir saat 45 dakika ile iki buçuk saat arası bir zaman alıyordu. akşam dönüşte ise trafik açılmış olmasına rağmen sefer sayısı azalmış oluyor, yine takriben aynı sürede üsküdara inmiş oluyordum. ne kadar inandırıcı gelecek size bilmem ama, sırf bu yol sebebi ile gitmedim okula ve bunu izleyen kayıtsız tutum sebebi ile de atıldım. bir de avcılarda istanbul ünivesitesinin kampüsü var ki, oraya üsküdardan gitmek, sakarya üniversitesine gitmekten hem daha uzun sürüyor, hem de daha meşakkatli oluyordu.

şu anda, hangi badirelerden geçilmiş olursa olsun, kadıköyden bindiğim bir araçla, yolda sadece bir aktarma yaparak(ortalama 3 dakika bekliyorum bu aktarmada) 40-45 dakikada bahçelievlere gidebiliyorum. herkesin bildiği bir geçek vardır: bir şeyi düzeltmek, sıfırdan yapmaktan daha zordur çoğu vakit. yıllardır kemikleşmiş bir yapısı ve kültürü olan e5 in içine metrobüs hattı ilave etmek kolay bir iş değil. fakat yapılan acemilikler beni de şaşkına çeviriyor. aklım almıyor. hele sırf o yol yapılacak diye 2 yıla yakın bir zaman yaşanan trafik rezaletini hiç sormayın. fakat şimdi, ciddi bir yük alıyor istanbul trafiğinin omuzlarından bu sistem. hayal gibi geliyor bana kadıköyden avcılara 1 saatte gidilmesi... bunu da yok saymamak lazım.... sezarın hakkını sezara vermek lazım...
testinin içinde ne varsa, dışına da o sızar...

www.instagram.com/mim_emin/

deserteagle

  • Eylem Cengiz, 49
  • *****
  • 9533
  • Meslek: elektronik ve hab. müh.
  • Yer: İstanbul, Kırklareli
Ynt: Bindik bi alamete...
« Yanıtla #2 : 03 Şubat 2010, 15:46:28 »
Sezar'ın hakkı dedin de o zamanlar matematik vardı. O zaman için şehir planlaması vardı. Ancak 21. yy.da ise Şile yolunu gidip de dere kenarına yapanlar yolu iyileştirirken 3 şeridiyle beraber akan suyun zekasına güvenerek yine dereye paralel eciş büçüş bir yol yaptılar. O kadar kaza oldu ki orada. Neler gördük neler...

Metrobüs yolu yüzünden kaç motorcu beyni paramparça olarak öldü....

Bu yol yüzünden artık yol kenarında değil emniyet şeridi, mendil açacak boşluk bile yok.

Baharda bir yağmurda metrobüse yakın şeritten giderken (sol şerit) aracın kendi boyu kadar yukarı su sıçratarak gitmekte olduğunu görmüştüm.

Buzda bu araçlar kaza yapmışlardı. Hani ısıtma var diyorlardı, ne oldu?

***

Bir zamanlar bir belediye başkanı varmış. Bu arkadaş, Fatih'te, Fevzipaşa Caddesi'nde, önünde bir üst geçit ve bir büfe olan bir dükkan almış. Hatta bu mekanın çok yakınında da bir taksi durağı da varmış. Başkan mekanı tatlıcı yapacakmış. Önündeki üst geçit ve büfe kaldırılmış. Halka böylece müthiş bir hizmet yapılmış. Böylece tesadüfen dükkanın önü açılmış; hem daha değerli hem de çok daha iyi iş yapabilecek bir hale gelmiş. Fatih'e bunun sonrasında bir hizmet daha düşünülmüş ve taksi durağı kaldırılmış. Sonrasında yersiz kalan Fatih'li taksicilerin yüzünü Fatih'in kendi belediye başkanı güldürmüş, onlara çalışacak yeni bir yer kazandırmış. Taksiciler Fatih belediye başkanına teşekkür eden bir pankart dahi açmışlar.

***

Derim ki, biz daha iyisini hak ediyoruz.
Barika-i hakikat müsademe-i efkardan doğar
Namık Kemal
Instagram'da ben