Geçenlerde şeytan dürttü ve durup dururken Ankara kalesinde bir tur atayım dedim... Daha arabadan inip üçbeş adım atmamla bir bakır işleme atölyesinin içerisinde babayiğit bir adam dikkatimi çekti, sanki tanıdık biri gibi geldi ama nereden diye düşündüm bir an ve sonra kendi kendime "hadi canım olabilir mi acaba?" derken, dönüp sorsam ne kaybederim diyerek;
- Pardon adınız Cem mi?
- Evet Cem ...
- Cem Balcı ?
- Evet Cem Balcı benim ......
- Ben de Münir... Bıçak sanatı forumundan.... (Ve sarılıp öpüştük, çok eski bir dostuma rastlamış gibi hissettim kendimi...)
- Burası da kimin atölyesi biliyor musun?
- Hayır kimin ?
- Muammer Usta'nın... (Şok üştüne şok)
Daha sonra Muammer Usta ile de tanıştım ancak çok fazla vaktim olmadığından ayaküstü sohbet ederek ayrılmak zorunda kaldım... Tabii ki bu arada bu ve diğer bıçakların da gerçeklerini görme şansım oldu... Cem ve Muammer Usta'nın herbiri birbirinden güzel bıçaklarını, kamaları, ufaklıklarını birer birer inceledik, dokunduk ve içim gitti ne yalan söyleyim
Cem ve Muammer Usta, sizleri tesadüfen tanıma şansım oldu fakat hayatın bazen insana çok güzel sürprizlerinin olduğunu bir kez daha hatırladım... Sizleri tanıdığıma inanın çok memnun oldum... En kısa zamanda görüşmek dileğiyle, daha da benden kurtulamazsınız bunu da buradan söyleyim....
Dün Kale'de, Muammer ustamın tükkanda, ilk yaptığım bıçak olan Pıçağan'a kın yapmak için kavaklara bakınıyordum... Kapının hemen dışında durup beni kesen adamı görünce tüm dikkatimi ona yönelttim, bu arada da içimden "balta şurda, yatağan burda, balyoz arkada" şeklinde olası bir saldırıyla karşılaşırsam neyi nerden kapıp kafasına çakarım diye düşünmedim de değil...

Sonra bu zat Türkçe konuştu ve aramızda;
+ Pardon adınız Cem mi?
- Evet Cem ...
+ Cem Balcı ?
- Evet Cem Balcı benim ...
+ Ben de Münir... Bıçak sanatı forumundan ... şeklinde bir diyalog geçti... Sonrasında Münir'le sarılıp öpüştük... (Kendisi sanki asker arkadaşlarımdan birisi ama emin olamadığımdan bu konuyu hiç açmadım... Zaten suyun kaldırma kuvvetini de ben bulmamışım...)
Bu arada gelen Muammer ustamla da Münir'i tanıştırdıktan sonra ayaküstü, kısa fakat keyifli ve sıcak bir sohbet yaptık... Kısa süre sonrada Münir izin istedi... Ustayla kısa süre birbirimize baktık, o "O.K." manasına gözlerini kapatıp açtı, izin verdik, gitti...

Şaka bir yana, Münir bizde, en azından bende (şimdi ustamın adına konuşmayayım, çarpar marpar mazallah, asabi adam) seni tanıdığıma çok memnun oldum... Herkesle ilk görüşte samimi olmam hatta çoğu insan beni "Iyy, Allahın gıcığı..." bulur ama sen sanki asker arkadaşımmış gibi hissettirdin bana...
Ööle hava da atma "daha da benden kurtulamazsınız bunu da buradan söyleyim" gibi, kurtulmak istersek kurtuluruz koçum... Kapiş?

Yarın boşsan Kale'deyiz Münirciğim... Çay çorba da var... Bıyır gel...
Sevgiler,