Abi ellerine sağlık. Vallahi ben senin ismi görmesem bu form olarak Emin Abinin bıçak demezdim. Çok farklı olmuş. Bir açıdan da çok sevindim. Çünkü yeni işlerin zevki bambaşka oluyor. Bıçak hakkında ise saptaki oyuklar bana biraz derin geldi. ama balçak ve sap sonundaki metaller çok iyi olmuş. hem fikir hem uygulama bence çok başarılı. Balçakta farklı metaller arası bir tık eğe izi olsa daha mı iyi olurdu acaba genelde metalleri eğeliyerek ayırıyorlar ve hoş duruyor. Ben olsam balçaktaki ince metalleri sap kısmında kullanırdım. Ama görüyorum ki bu da gayet başarılı olmuş. Bu bıçakta sevmediğim tek yer şu deri kısım olmuş. Yani sanki dolgu gibi görünüyor. bence biraz daha uğraşıp orası metale oturtulabilirdi. Okadar emek harcamışsın bence onu da hallederdin. Yada en azından renkli bir deri kullansaymışsın ne bileyim sarı falan.
Mehmetçim sağolasın, kendi adıma beğendiğini anlıyorum

iki metal arasında bir ince eğe izine niyetlenmiştim ama sonradan o çizgiyi başka bir sınır çizgisine dönderdim. deri meselesinde de haklısın, olmasa daha iyi olurdu ama ilk birleşim formunu düzgün yapamayınca araya parça koymam gerekti yoksa kabza boyundan kaybedecektim. ağacın son sınırına kadar kullandım çünkü. kabzanın bitişinde de dikkat edersen bir bakır parça var. tamalayıcı olmutur sanıyorum... kıymetli yorumun için sağolasın.

Emin hocam emeklerine sağlık. Uğraştırıcı ve emek dolu bir çalışma olmuş. 
Tam doğru kişi olduğun için konuyu farklı bir perspektife çekmek istiyorum; Bu kadar saatlik etüd ve çalışma var ama gene de Vitali Bedrik yada Kyle Royer işleri gibi görünmüyor. Demekki üzerine çok çalışsak, ne kadar da ilgilensek ille de sonucun temiz ve parlak olması gerekmiyor. Bu noktada devreye tarz/still mi devreye giriyor? Mesela bana sorsalar sınırsız zaman ve ekipman ile bıçak yapma imkanın olsa nasıl birşey yapardın diye, aklıma ilk gelen şey kusursuz perdah, yüksek kumlar, seninkinin aksine ağaç desenlerinin daha belirgin görüneceği düz kabza, parlak balçaklar vs vs. Ama bu da herkes için "en iyi bıçak" değil, çok subjektif bir durum sanırım. Bu bıçağı Orkun mantığıyla yapmış olsam, kendime Orkun olarak "hani nerede o kadar emek" diye sorardım heralde. Acaba çok mu güdümlü olarak bakıyoruz? Algımız çok katı, at gözlüğüyle bıçak eleştiriyormuşum gibi geliyor. Acaba bu sadece bende mi var? Diğer memleketlerde milletlerde de durum aynı mı?
Orkun sağolasın. gerçekten tartışılacak bir konuya girmişsin. yapıbozum, yapısöküm gibi tarzlar var modern sanatın içinde, deforme etmek, alışıldığın dışına çıkmak gibi sonuçları hedefliyorlar. ya da hemen hepimizin bildiği rustik tarz denen, geçmişten gelme izlerini veya henüz tamamlanmamış izlenimini vererek sonuçlandırma. kısaca kirli işler

bu bence bir tarz. ama tarzımın bu olmasında üşengeçliğimin de etkisi var kabul ediyorum.

ama şimdi düşündüm de, kendi koleksiyonum için aldığım bıçaklarda da bu rustik tarzı daha çok tercih ediyorum.
burada "yetkin olmak"la "becerememek" arasında bir ayrım olduğunu düşünüyorum. yani işi "temiz" bitirmemiş birisinin beceremediği ya da bilmediği için mi kirli bitirdiğini yoksa bir tercih olarak mı bu şekilde yaptığını sanırım ürüne bakınca anlayabiliyoruz. mesela balçaktan taşmış bir epoksi kalıntısının rustik tarz ile savunulacak bir tarafı yok bence. fakat ben tam kuyruk bıçaklarımın kabza kısmında, kasten çelik ile ahşap arasında epoksi temizliğini tam yapmıyorum, 3-6 mm boyunda, çeliğin üstünü de tamamen kaplamayacak şekilde epoksi kalıntılrıı bırakıyorum. eline aldığında bu kalıntıları rahatça görebilirsin. ama bunu kasten temizlenmediğini anlamak çok zor değil, çünkü o kabzayı o hale getiren "alçak" o ufak dokunuşu da istese yapardı

yapmamış. ricasso bölgesinde taşmış epoksi ya da kabza ile çelik arasında boşluk kalmamış... demek ki kritik yerdeki uygulamaları atlamamış ama bazı görsel unsurlar konusunda tercihini alışıldığın dışında kullanmış. tam oturtulmamış bir pim, yanlış açılmış bir ağız, hatalı bir kabza ergonomisi ve ilerde soruna sebep olacak bir uygulama yapılmamışsa; görsellik bir tercihtir denebilir bence.
ve bu seneki bıçak fuarında da çokça gördüğüm "sorunsuz" bıçaklar. hepsi birbirine benziyor. butik bir üretimden benim bekleyeceğim, yapan ustanın bıçağa kendisinden bir iz bırakmasıdır. onun estetik ve işlevsellik algısını yaptığı bıçakta göremiyorsam eğer, onun bıçağını almakla herhangi bir bıçak almak arasında bir fark olmayacaktır diye düşünüyorum.
perdah meselesine gelince

forumda yaklaşık 12 sene önceki postlarımda da görebileceğiniz gibi, perdahla aram hiçbir zaman iyi olmadı

bant zımparaya geçince özellikle ve sadece 36 kum zımpara kullandım ağız açarken. deneme amaçlı yıllar önce aldığım skoç zımparaları hala takmadım makinaya

izleri seviyorum. ben perdah adamı değilim. yapmayı planladığım bir tanto var... en çok kafama takılan kısmı hamonu çıkartmak

nasıl olacak bilemiyorum...
bu arada, yeni bitirdiğim bir kama var, henüz standını bitirmediğim için buraya yüklemedim, onu görsen sanırım "bozuk iş" konusunda bana şapka çıkartırsın

çizik atıp dağıtmadığım hiçbir yeri kalmadı nerdeyse... ama ben sevdim

genel olarak düşüncem bu yönde....
Emin abi detaylar müthiş
çok teşekkür ederim Ersin, sağolasın.
Emin ustam elinize sağlık on numara işçilik detaylarda süper
eyvallah üstat sağolasın...