Hocam, hep yazacaktım ama hep unuttum

Öncelikle söylemek isterim ki, işlerinizde hep farklı bir yan var ve tüm işlerinizde bütüncül bir estetik var. Bu içten gelen bir şey, belki çok iş yapınca öğrenilebiliyor, ama kimi zaman da Sizin gibi insanlarda birdenbire vücut buluveriyor. paylaştığınız her işe bakmadan önce "acaba şimdi ne yaptı" demeden geçemiyorum.
Yine de gıcıklık yapmadan geçmeyeceğim

Yazacaklarımı "ben olsaydım" diyerek yazıyorum;
- Sapın namlu tarafındaki keskin köşeleri mutlaka yumuşatırdım veya o köşelere bir açı verirdim,
- Bıçaktaki rustik görüntü güzel ama iki noktadaki o leke gibi duran siyahlıkları yok ederdim ve genel dokuya uydururdum,
- Sırtta devam eden pürüzlü doku sapta da devam etmeliydi, ya sapı ve sırtı temizlerdim veya sapı da aynı görüntüye sokardım,
- Sapın formu bu kadar güzelken özellikle alttaki köşelerden kurtulurdum, ya pah kırardım veya yuvarlardım.
- Namlunun ortasını boşaltma düşüncesi değişik ve güzel, bunu namlu formuna göre uca doğru genişletmişsiniz bu da güzel ama ağız taşlaması sol tarafta uca doğru daha dar ve bu sırıtmış. Ayrıca, acaba bu boşluk taşlama hattının üzerinde olsa daha iyi olurmuydu,

gerçekten merak ettiğim için sordum, bir fikrim yok.
Ahşabın sadeliğini ben beğendim, kimi işlere sade ahşap daha çok yakışıyor ki bu işte yakışmış doğrusu.
Sonuç olarak, bunlar biraz da zorlama eleştiriler, ben işi çok beğendim, ellerine kollarına sağlık
