Bıçak Sanatı - Forum

Sultan Mahmut'un tüfeği

Kutsal

  • ***
  • 2124
  • Meslek: Çırak-48
  • Yer: Ankara
Sultan Mahmut'un tüfeği
« : 17 Aralık 2017, 23:37:20 »
https://instagram.com/bulent.kutsal?igshid=viq8lfcnxydl
------------------------------------------------------
Those who do not move, do not notice their chains.Rosa Luxemburg.

Ynt: Sultan Mahmut'un tüfeği
« Yanıtla #1 : 18 Aralık 2017, 00:26:43 »
Tüfek Ülkemizde değil sanırım  ::) Üzerinde çok fazla zenginlik ve ince işçilik var ama itiraf etmek gerekirse, çok emek harcanmış olmasına karşın bana çok karmaşık ve yorucu geliyor, kimi kılıç kın ve sapları da aynı şekilde hissettiriyor. Siz ne hissediyorsunuz

Kutsal

  • ***
  • 2124
  • Meslek: Çırak-48
  • Yer: Ankara
Ynt: Sultan Mahmut'un tüfeği
« Yanıtla #2 : 18 Aralık 2017, 01:30:23 »
Tüfek Baltimore'da bir müzede Hocam.
Çok yorucu düşüncenize katılıyorum.
Bilmesem Hint veya İran eseri diyebilirdim.
Biraz da fazla fantastik, dipçikten çıkan yazı seti ve hançer beni benden aldı açıkçası.
Ama tören kullanımı için dizayn edilmiş bir eser de şaşaanın her türlüsünü ortaya koymuşlar, bu da normal birşey o dönem için sanırım. Çok fazla kıymetli taş olması da insanın hangisine bakacağını şaşırtıyor. Bu videoda silah kadar, sergileyen kişinin tutumu da benim ilgilimi çekti. Çok titiz ve saygılı. Esere saygı duyuyor.
https://instagram.com/bulent.kutsal?igshid=viq8lfcnxydl
------------------------------------------------------
Those who do not move, do not notice their chains.Rosa Luxemburg.

Ynt: Sultan Mahmut'un tüfeği
« Yanıtla #3 : 18 Aralık 2017, 02:46:34 »
Sergileyenin esere yaklaşımı, ayrıca fonda kullanılan müzik, bir duyarlılık göstergesi. Haklısın, döneminde bu tür işler güç ve iktidarın bir başka gösteriliş şekli sanırım, bu zamandan değil de belki o zamandan bakmak lazım.

Selim Atalay

  • ***
  • 253
  • Meslek: Maden mühendisi/Kamu
  • Yer: Kocaeli/Tavşanlı
Ynt: Sultan Mahmut'un tüfeği
« Yanıtla #4 : 18 Aralık 2017, 13:00:07 »
Sergileyenin esere yaklaşımı, ayrıca fonda kullanılan müzik, bir duyarlılık göstergesi. Haklısın, döneminde bu tür işler güç ve iktidarın bir başka gösteriliş şekli sanırım, bu zamandan değil de belki o zamandan bakmak lazım.

Dediğiniz gibi aslında bunlar çok ciddi güç gösterileri.Sizin hazine dediğiniz şeyleri biz duvar süsü olarak kullanıyoruz gibisinden.Antik çağlardan itibaren Akdeniz havzası özellikle ticaret ile zenginleşmiş hem önemli ticaret yollarına hem de geniş ve tarıma elverişli topraklarla zenginleşmiş.Roma imparatorluğunun , Osmanlı imparatorluğunun , Memlüklerin zenginliğinin ve dünya siyasetinde rol oynayan süper güç olabilmesinin nedenleri onlar.

On altıncı yüzyılda işler değişiyor elbette.Ticaret yollarının değişmesi , açık deniz denizciliği , ülkelerin ticaret ve madencilik kolonileri kurması.Kutsal ittifakla mücadele ettiğimiz dönemlerde biz aslında Habsburg hanedanı ile Orta Avrupa hakimiyeti için savaşıyorduk.Buradan bakınca Trump ve Putin'in Alaska  için savaşması gibi bir şey.

Bilmeyen için bir not.Bir Rus imparatorluğu toprağı olan Alaska'yı yeni kurulan ABD üç- beş dolar karşılığında satın almıştı.

Sultan Abdülaziz Kraliçe Viktorya'ya (İngiliz Emparyalizminin sembol ismi) bizim meşhur şahi topunu hediye etmiş.Biz çağa açıp çağ kapatmış milletiz.Boru değil bu kardeşim siz daha dünkü çocuksunuz der gibisinden.Bu mevzu hakkında zamanında trmilitary'de bir ergenle iyi atışmıştık. Küçük çocuk bana ne işte bana ne topumuzu geri versinler.Anne ben topumu istiyorum gibisinden yorumlar yazmıştı.  :D
memento audere semper

Şeref Acar

  • *
  • 1599
  • Yer: sarıyer
Ynt: Sultan Mahmut'un tüfeği
« Yanıtla #5 : 18 Aralık 2017, 17:06:30 »
Gerçekten heyecan verici.

Bu tarz ürünleri incelerken üretim amacına göre
değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum.
  -İşlevsel
  -Sanatsal
Sanatsal amaçlı üretimler, törenlerde kullanılmak için
üretilir. Öyle ki artık işlevsel amacını da aşar.
Bu tüfek de Fatih'in kılıcı gibi tamamen
sanatsal-törensel amaçlıdır.

Bir gün üniversitelerimizde Sanat Tarihi bölümünde
batılıların klozetleri değil de atalarımızın
şaheserlerinin incelenmesi dileğiyle... 

Ynt: Sultan Mahmut'un tüfeği
« Yanıtla #6 : 18 Aralık 2017, 20:15:06 »
Şeref, aslına bakarsan biraz da bu konuyu açabilirmiyiz, tartışabilirmiyiz diye, bu tür işlerin yoğun emekle yapıldığını ama ( kişisel) gözü yorduğunu söylemiştim.
Fatihin kılıcı için  aynı şeyi söyleyemem o kılıcın gerek yapısı gerekse üzerindeki işleri bu tüfekten daha farklı buluyorum. Burada belki de asıl söylemek istediğim, işin üzerinde harcanan emeğin ne kadarının "sanat" ne kadarının "zenaat" olduğu. Bu işe özgü konuşacak olursak, evet yapılan işler çok detaylı iş ve işlemlerden oluşuyor, ayrıca harcanan maddi kaynak bizim algımızın tamamen dışında bir maaliyettedir eminim ancak, merak ediyorum sizce bu tüfek üzerindeki genel akışa bakacak olursak, hissettirdiği şey bir sanat eserine bakıyor olduğunuz mu, yoksa bir zenaat eserine bakıyor olduğunuz mu? Biraz örnekleyecek olursam, bir Rumi motifi yapmakla çok çok mükemmel yapmak arasındaki temel fark bana göre işin niteliğini yansıtır ve bu noktada ortaya çıkan şey aslında işçiliğin kalitesidir, bundan söz ederiz, oysa Rumi motifi yaratıyor veya ortada yokken oluşturuyor olmak durumu bize başka bir şey anlatır, burada anlattığı şeyden benim anladığım sanattır. Şeref, aslında bu konuya yönelik belki de en çok söyleyecek şeyi olan kişi Sen, Emin, Burak ve şu an aklıma getiremediğim meslek grubundaki arkadaşlardır. Ne dersiniz, ne düşünürsünüz...

Şeref Acar

  • *
  • 1599
  • Yer: sarıyer
Ynt: Sultan Mahmut'un tüfeği
« Yanıtla #7 : 19 Aralık 2017, 01:05:18 »
Hocam defalrca yazıp yazıp siliyorum konuyu
saptırmamak için.
Batılılarla yıllardır süre gelen sanat-zanaat
tartışmaları belki bin yıl daha devam eder.
Platon'a göre Yunan heykelleri bir sanat eseri değildi
ve sanatçılar da sanatçı olmadığından Ütopya'dan
dışlanmıştı. Ortaçağ Avrupasında ise herşeye sanat
dediler. Heykeltraşlıkla seyislik mekanik sanatlar
çatısı altında aynı yerde bulunuyordu.
Şimdi ise bir pisuvar birileri tarafından sanat eseri
olarak kabul ediliyor. Ya da eski bir tablonun üzerine
smiley gibi bir bilgisayar figürasyonu yapılıp bu
sanatmıdır diye tartışılıyor. Bu tartışmanın aslında
sonu var ama malesef beyinsiz akademisyenler
fikir beyan edemediğinden gelişemiyoruz.
Düşünün ki muteber bir güruh dünyanın düz
olduğunu iddia ediyor. Bu yüzden aslında insanlık
gelişmiyor.

Bu tüfeğe doğulu bir mantıkla bakarsam tam bir
sanat eseri.
Dönemin zevkine gidelim. Selçuklu'da kündekari
mihraplar vardı, hani şu eklemeli puzzle gibi
tahtaların bir araya getirilmesi ile oluşanlar.
Burada ince bir ayrıntı var; çivi ve yapıştırıcı
kullanılmadan yapılma. Bu iş hala ceviz sandık
üretimi için geçerli. Çivi ve yapıştırma kullanımı
bir kusır olarak kabul edilmiş.
Tüfekteki eklemeli kapaklı yapıdan dolayı ben
bu ürüne döneminin sanat zevkini göz önünde
bulundurarak sanat eseri derim.
Ancak sadece altın kaplama ve taş kakma işi
olsaydı bu ürün bana göre sadece bir zanaat
ürünü olacaktı.

Fatih'in kılıcı örneğinde de şöyle bir durum var;
işlevsellik.
Türklerde bildiğimiz dönemlerde bütün kılıçların
kabzaları kanca gibi biter bunun sebebi aksiyon
halinde, dönerek savaşan bir Türk askerinin
elinden sıyrılmaması içindir. Bu yalmanlıda da
şimşir dediklerinde de böyle ve hatta 17.yy'da
icad edilen yatağanda da savrulmayı engelleyen
kulaklar var. Fatih'in kılıcında böyle bir kavrama
kaygısı yok, kabza düz. Tamamen süsleme.
Tahminimce yeni açılan dımışkihanenin kendini
ıspatlamak için yaptığı bir üründü ya da Fatih'in
mucit karakteriyle kendi yaptığı bir tasarım da
olabilir.

Rumi konusunda ben bir şey diyemem ancak
bir minyatür ustasını sözleri kalmıştı aklımda.
"Şablondan çıkamazsan yaptığın sanat değildir.
Hat bir sanat değildir ama tezhip bir sanattır."



Aytunç Ayper(itunch)

  • ***
  • 351
  • itunch
  • Meslek: Elektrik-Elektronik & Mekanik Kalibrasyon ve Ölçüm.
Ynt: Sultan Mahmut'un tüfeği
« Yanıtla #8 : 20 Aralık 2017, 00:51:00 »
Bence her zanaat eseri bir sanat eserine dönüştürülebilir. Zanaatçıya ver okadar mücevheratı, maddi desteği sanat eseri yapar size. Sanatçının maddi beklentisi olmadığı gibi işi bitirdiğinde bile aklına bu eseri kaç paraya satarım fikri gelmez. Sanat eserlerinin en büyük özelliği insanda bıraktığı duygusal estetik yoğunluğudur. Ama zanaatçı günlük ihtiyaçları karşılar, işlevsel olmak zorundadır, pratik olmalıdır, zanaatçı için maddiyat önemlidir, beklentisi vardır çünkü işini devam ettirmesi gerekir. Sanat eserleri günlük ihtiyaçlarımızı karşılayamadığı gibi herkese hitap edemez. Sanatçılık doğuştan gelen bir yetenek ama zanaatçılık sonradan kazanılan bir beceridir.
Video daki tüfekte gerçekten çok fazla materyal var, abartılmış bir sanat eseri bence, zanaatkar ile sanatkar iki kişinin bir çalışması gibi duruyor. Zamanın gösteriş, güç yada zenginlik göstergesi olabilir ki gerçekten öyle.
Aytunç Ayper (itunch)

atikmehmet

  • ***
  • 1212
  • Mehmet ATİK - 1984
  • Meslek: Şehir Plancısı
  • Yer: İstanbul
Ynt: Sultan Mahmut'un tüfeği
« Yanıtla #9 : 20 Aralık 2017, 11:31:11 »
Durum zaten karışık :) ama benim dile getirmek istediğim şey bu konu hakkında yapılacak en büyük yanlış dar kalıpların getirilmesidir. Sanatçının maddi beklentisi olmaz, zanaatçı maddi destekle sanat eseri yapar, sanat eseri günlük ihtiyaçlarımızı karşılamaz, sanatçılık doğuştan gelir vs. Bence sanat zanaat ayrımını yapabilmek için ayırt edici genel kurallar koymaktan ziyade eser yada ürün üzerinden değerlendirme yapmanın faydalı olacağını düşünüyorum. Bireysel değerlendirmelerde hissedilen duygusal estetik yoğunluk dedikleri şey ön plandayken, belli bir eser yada üründeki genel kabulün değerlendirmesi bence ancak o konuda uzmanlığa erişmiş yetkin insanların kısaslarıyla olur. Mesela etrafımızda gördüğümüz sıradanın bir tık üstündeki ürünler bir çoğumuz tarafından sanat olarak adlandırılırken işin üstadlarının değerlendirmesinde basit bir ürün olarak adlandırılabilir. Bence birey bu uzman görüşten farklı düşünebilir ancak bu görüşü reddetmemelidir. Bir tezatlık söz konusuymuş gibi algılansa da söylemek istediğim "bana göre bu bir sanat eseridir ancak uzmanların değerlendirmesi bu yöndedir" gibi. Onun dışında bir eser üzerinde genelden belirlenmiş kabullerden değerlendirmeye gitmek yanlış olacaktır. Mesela sanatçı maddi beklenti gütmez kabulünden ortaya çıkan esere sanat eseri dememek yada günlük ihtiyaçlara cevap verip vermemesi üzerinden gidecek olursak ben bir sanatçıya benim için çatal kaşık bıçak tasarlatıp onları kullansam bu eseri sanat eseri olmaktan uzaklaştırır mı, yahut bir tabloyu çalışma masama asıp hergün görselliğinden yararlansam onu eserlikten ürüne mi dönüştürür. Yada bir zanaatkarın önüne elmas dağ yığsanız çıkan ürün sanat mı olur. Doğuştan gelen yetenek işlenmezse sanat hep var mı olur zanaatkarlık yapan biri alınan eğitim ve birikimle bir sanat eseri çıkaramaz mı. Abartılımış bir sanat eseri nedir. Sanattaki abartılmışlık kavramı neyi ifade edebilir.

Şeref Hocam bir alıntı yapmış
"Şablondan çıkamazsan yaptığın sanat değildir.
Hat bir sanat değildir ama tezhip bir sanattır."
 Bence tanım güzel ancak örnek bir o kadar da yanlıştır. Buradan Hat sanatını bir şablona sığdırmış sa tezhibi de aynı kefeye koymak gerekir. Hattı sadece belli yazı sitillerinde ölçü ve oranlarıyla yazılan bir dal olarak kabul eden, tezhipteki katı kuralları belli  formları, sipiralleri hatai ve ruminin katı formlarını da aynı kefeye koymak gerekir. Eğer tam tersi tezhipteki tasarım genişliğini kurallara bağlı olarak geneldeki kullanım rahatlığını kabul eden kişi ise hatta da yazı sitiline göre çok farklı ve zengin tasarım alanını da kabul etmeli bence.

Son olarak Tüfek özelinde konuşursak tabi ben dönemin işçilik seviyesini bilmiyorum. Bu konu özelinde  uzmanlığa konu bir yetim yok. Bu kapsamda değerlendirmelerim kendi özelimde olacaktır. Bunları yazarken eserin tarihi öneminin ve kıymetinin bilincinde olarak (tarihi ve manevi değerler) değerlendirme yapacak olursak süsleme hususundaki genel çatkı (açılıp kapanan odacıklar süsleme alanları) uygun olsa da özelde kullanılan kıymetli taşların renk seçimleri, taşlarla oluşturulan desenlerin formaları, mıhlamaları, tasarımdaki devamlılık uyum ve desenlerdeki akış kısaca ahenk diyelim bence ağızda kekremsi bir tat bırakıyor. Kullanılan hammaddenin ederi bence her eserde eserin kıymetinde etkileyici olsada belirleyici olamayacağının  örneklerinden bence. Benim yapacağım yorum kıymetli hammaddelerle kıymetli bir zaata yapılmış ancak (sanatçı yada zanatkar elinden çıksada farketmez) sanatla zanaat arasında kalmış bir eser. Tabi bu karar aslında bir tüfek de ürün ve sanat eseri olarak ayıran çizginin nerde olduğunu bilemediğimden kaynaklanmakta. Yoksa dönemin önde bir sanat eseri yada iyi bir murassa örneğidir de denilebilirdi :)
Nece yitik biçek erse öz sapın yonumas
www.instagram.com/atik_mehmt/
www.mehmetatik.com

Şeref Acar

  • *
  • 1599
  • Yer: sarıyer
Ynt: Sultan Mahmut'un tüfeği
« Yanıtla #10 : 20 Aralık 2017, 12:19:34 »
Aranan adam geldi :) Mehmet ustam merhaba.
Konu sapacak kusura bakmayınız.
Sanat zanaat farkını ayırmadaki düşüncelerine
ben de katılıyorum ve doğuştan gelen bişelere...

Rumiyi biraz açmak istiyorum. Öncelikle şablon
terimi üzerinden gidelim. Hoş şablon da kritermiş
gibi oldu benim yüzümden.
Şimdi hatta ben şablondan nasıl çıkabilrim.
Mesela elifi kendinden sonraki harfle bağlamak
istiyorum ama bağlayamıyorum çünkü Arap
imlasında bunun kuralı var.
Ruminin şablonlarından çıkabilirim, çiçeği oraya
değil de buraya koyabilirim. Yahut doğada sınırı
biten bir yaprağın içinden dalı devam ettirip
bu dalın da sonuna tekrar isteğime göre yaprak
koyabilirim.
Mehmet ustam ruminin doğuşunu biliyorsundur,
aslında hayvan figürlerin yoğun olduğu rumiyi
prototürk döneme ait figürasyonları da katarak
hesaplarsan konuyu daha da açmış oluruz.
Orada geyiğin boynuzunun uçları kuş başları
şeklindeydi ya da aslanın kuyruğu ejder gibiydi
bu şablondan çıkmamıdır, değilmidir?

Ve ya sehpa ayakları yukarı uzanmış aslan
şeklinde (kurganda). Bunu işlevselliğe göre
değerlendirmek zorundamıyız.

emin albayrak

  • *****
  • 3909
  • Meslek: grafik tasarımcı - 1979
  • Yer: istanbul / üsküdar
Ynt: Sultan Mahmut'un tüfeği
« Yanıtla #11 : 20 Aralık 2017, 16:10:14 »
konuyu ilk okuduğumda, hiç görmemiş gibi yapıp aradan sıyrılmayı düşünmüştüm ama Sefa hocam isim verdi, kaçamıyorum  :D

söyleyeceğim hemen herşeyin bir karşıt görüşü mevcut, bunu bilerek söylüyorum. sanat eserinin temel özelliği "eserin biricikliği"dir. yani bir başka tekrarının olmaması. bu yapılamayacak olması gibi bir durumu da ifade eder aslında.  bir ressamın tablolarının öldükten sonra değerinin artmasını ben böyle değerlendiriyorum. ustası ölen eser, doğal olarak eşsizleşiyor....

sabah 10 da başladığım yazıya ancak şimdi dönebiliyorum tekrar  ???, zihnim dağıldığı için daha sonra devam edeceğim. ;)  ama bu konu gerçekten önemli, konuşalım...
testinin içinde ne varsa, dışına da o sızar...

www.instagram.com/mim_emin/

deserteagle

  • Eylem Cengiz, 49
  • *****
  • 9533
  • Meslek: elektronik ve hab. müh.
  • Yer: İstanbul, Kırklareli
Ynt: Sultan Mahmut'un tüfeği
« Yanıtla #12 : 22 Aralık 2017, 23:33:19 »
Namlu türk burgusu...

-- o --

Çok kaliteli bir tartışmanın olduğunu ancak ucundan görebildim. Hanüz adam gibi okuyup hakkını vermemiş olduğumdan dolayı o tarafa dair yorum yapacak durumda genüz değilim unutmadan bir ara konunun hakkını vereceğim.
Barika-i hakikat müsademe-i efkardan doğar
Namık Kemal
Instagram'da ben

Selim Atalay

  • ***
  • 253
  • Meslek: Maden mühendisi/Kamu
  • Yer: Kocaeli/Tavşanlı
Ynt: Sultan Mahmut'un tüfeği
« Yanıtla #13 : 25 Aralık 2017, 02:36:49 »
Namlu türk burgusu...

-- o --

Çok kaliteli bir tartışmanın olduğunu ancak ucundan görebildim. Hanüz adam gibi okuyup hakkını vermemiş olduğumdan dolayı o tarafa dair yorum yapacak durumda genüz değilim unutmadan bir ara konunun hakkını vereceğim.

Aslında sarma namlu teknoloji olarak çok eski bir teknoloji değil.Namlu desenini tam hatırlamıyorum ama ilk üretilen top namlularından bu yana komple çelik bir namlu yapmak hep zahmetli bir iş olmuş.Güvenli bir yol bulunana kadar kim bilir kaç kişi telef olmuş. Bu nedenle uygun bir kalıp yapılıp neredeyse kusursuz bir namlu yapılabildiğinden bronz namlu özellikle top namlularında uzun dönem vazgeçilmez olmuş.

Namluya yiv açılmasının bile yüzyıllarca sürdüğü düşünüldüğünde yegane namlu yapma yönteminin ocak kaynağı yaparak namluyu birleştirmek.Bu yöntem yirminci yüzyıl başlarına kadar kullanılıyor.Dumansız barutun icadı ise bu yöntemi tarihin tozlu sayfalarına gönderiyor.Sarma namlular nitro baruta dayanıksızdır.Sadece kara barut ile kullanılabilirler.

Ülkemizde sarma namlulu çiftlere servet isteyenler olduğu gibi hurda parasına satanlar da mevcut.Gerçek şu ki bu tüfeklerin hiç birisini modern yüksek basınçlı fişeklerle kullanamazsınız.Bazı düşük gramajlı fişeklerle bu silahlarla atış yaptığını ve sorun yaşamadığını anlatanlar vardır.

Sarma namlu ya da damascus  namlu için:

http://www.hallowellco.com/damascus_twist_barrels.htm
memento audere semper