Eylem'e tamamen katılıyorum. Sahip çıkmakla birşeyin fanatikliğini yapmak ayrı bişey.
Kopis üzerinde halen çalışırken kopis'in yatağan ve kukri dahil "falçata" türü (ispanyolca eğri uzun bıçak demek) uzun bıçak ve saldırmaların atasını aynı zamanda çalışmış oluyorum. Bu aletin ana vatanı da kıta Yunanistan ve batı Anadolu gibi görünüyor, ancak pers'ten orta avrupaya ordan rusya ve hindistan'a kadar yayılmış ve evrilmiş bir tür. Yeniçeriler'in kullandığı tür olan Yatağan ise yine zamanla gelişmiş bir tür ve kullananlar genelde devşirmelerdi, aynı zamanda balkan ve kafkas bölgesinde de yapılmaya ve kullanılmaya başlanmış. Kişisel fikrim Yatağan formunun kaynağı Anadolu olabilir ancak Osmanlı sınırları içindeki tüm halklar yeniçeri olarak hizmet etmişti. Yeniçerilerin tam olarak Türk olduğunu kimse iddia edemez, hatta Osmanlı'nın yapısının genel olarak Türk olduğu fikri de çok problemli bir yaklaşımdır. Hele Osmanlının mirasının tamamen Türkiyeye bırakıldığı fikri tam bir saçmalık bana göre. Osmanlı çok uluslu bir imparatorluktu, kültürel ve siyasi yapısında olduğu kadar aynı zamanda askeri yapısı da çok katmanlı bir mozaik idi. Halk da, üretim tarzı da çok geniş bir alana yayılmış idi, homojen bir yapıdan asla söz edilemezdi. Osmanlı'cılık yapmadan önce Osmanlı ve dönem tarihini oldukça iyi incelemek gerekir. Kuzey Afrika'dan Orta Avrupaya kadar bir çok yerde halen Osmanlı mirası yaşamakta ve yaşatılmaktadır, hatta bazı yerlerde bizdekinden daha iyi ihtimam görmektedir. Bu yüzden tekele almak yerine bu mirası paylaşan diğer uluslarla da kardeşliğimizi hatırlamanın hem daha iyi olduğunu hem de daha yararlı olacağını düşünmekteyim....