Ali kardeş, seninle aynı mesleği yaptığımız için bazı noktalarda hissettiğin sorunlarınların arkasında mesleki sıkıntıların da yattığını bilmeni isterim. Bu bende de olduğu gibi bir çok meslektaşımızda da var. Bunu gözlemleye bilirsin.
Fiziksel yetersizlik konusunda da bence kendini zorlama. Her insanın yapısı farklıdır. Benim bir arkadaşım var, bundan 8 yıl önce silahla kolundan yaralandı kolu kopmuştu. Ameliyat ameliyat üstüne koluna 3 cm kadar ( parçalanan bölge) eksik haliyle yeniden kavuşmuştu. Bu insan ücra bir köyde geçimini bahçe işleri ile sağlıyor. Yıllardır ağaç budama meyve toplama gibi işlerle uğraşıyor. Evlendi, üç çocuğu var. Ve şu an kendi köyü ve Bozkırda bu adamı bilek güreşinde yıkan hiç olmadı. Çünkü iki kol ile yapılması zor ve yorucu olan bir çok işi sağlam kolu ile yapmak ZORUNDA kaldı ve sağlam kolu çok kuvvetli.
Senin anlattığın ailevi sorunlarında senin kurşun yiyen kolun olmalı. Ve bunun üstesinden gelmenin yolu ailenle yaşadığın olumsuz anıları çağırıp durmak değil, güzel günler yaşamaya çalışmaktır. Kötüde olsa hayatta bir anne baba, kardeş dünyaya bedeldir. Bunu aklından çıkarma.
Bu forumda paylaşımda bulunan insanlar çok noktada ortak değerlere sahip insanlar olmalı ki forumun bir düzeyi var. Fakat bu insanların imkanları ve becerileri farklı farklı. Bu nedenle bende çok zaman kendimde çok konuda yetersizlik hissediyor üzülüyorum. Galiba sorun "kendimiz gibi değilde çok beğendiğimiz gibi" olma arzusunda. Bu arzuyu yenmenin yolu ise tatmin etmese de başardığımız işlerdir diye düşünüyorum.
Ben Bozkır'da dernek faaliyetleri de yürütüyorum. Yerel bir gazetede yazılar yazıyor doğama ve insanlarımıza faydalı işler peşinde koşuyorum. Çok zaman ailemi dahi ihmal ettiğim anlar oluyor. Buna karşın yaptığım hizmetlerin takdirini hizmetlerimden birebir yararlananlardan göremeyince hevesim kırılıyor. Sonra bir gün hiç tanımadığınız birisi size ulaşıp "ellerinize sağlık, çok güzel" dediği zaman dünyalar benim oluyor. Diktiğim her fidan, ektiğim her tohum, düzelttiğim her kırık dal benim efkarlı anlarımda öyle bir elimden tutuyor ki anlatamam.
Askere gitmeden önce bir sevda meselesinden intihara kalkışmıştım. Yaşadığım bu sürecin sonunda bende "algılamada geçlik" oluşmuştu Askere gittiğimde bunu komutanlarımla paylaştım. Bana ne yaptığım zaman rahatlama hissettiğimi sordu komutanım. Bir düşündüm, acemi birliğinde iken yürüyüş kararı sayılırken bağırırken kafam çok rahattı. Komutana anlattım. Bana kapasitemin çok üstünde bir yükümlülük verdi ve kafan bozulursa "çık şu dağa beni, ben gelene kadar çağır " diye emretti. İşimi bazen söverek ama çok zaman severek yapıyordum. Çünkü kolay olmayan bir işi "arıza" gözüyle bakılan ben kendi sistemimi kurup çok başarılı bir şekilde yapıyordum. Komutanlarımdan takdir görüyordum.Bir müddet ilaç kullandım ve o eski günleri silip attım kafamdan.
Seni mutsuz eden sorunları tespit etmen çok önemli. Bu nokta da tecrübeli bir kişiden yahut bir hekimden yararlanmak iyileşme sürecini hızlandıracaktır. Tespit edebildiğin sorunların çözümü içinde yardım alman yararına olacaktır.
Ve sana bir kaç tavsiyem, doğayı dinle ve yaşa.. Toprakla uğraş, tohumdan bir şeyler yetiştir. Canlılara saygı duy, böcekleri EZME. Dini görüşünü bilmem ama inancın varsa da yoksada çok kafan attığı zaman abdest al. Sorunlarının yıkadığın uzuvdan akıp gitmesini düşün ve iste. Efkarlı iken alkolden uzak dur. Matematik problemleri çöz. Bıçağını sev. Sevgilin saçlarını okşuyormuş hayal et...
Unutma ki mutsuzlukta mutlulukta kaynağı sende olan bir sudur.