Av meraklısı bir baba zamanla ava gidemez hale gelmiş. Biri avcı diğeri ise avdan çok hoşlanmayan iki evladını çağırıp canım av eti istiyor. Yarın bana keklik eti yedirin diyor. Evlatlar babalarının sözünü tutmak için ertesi gün iki koldan ava gitmeyi kararlaştırırlar.Yalnız evladın biri avı çok sevmediği gibi kahve düşkünü.
Ertesi sabah iki evlat da evden çıkar. Oğlunun biri köyü çıkar çıkmaz bir keklik kümesine denk geliyor ve hemen üç tane kekliği vurup geri dönüyor. Tabi kekliği vurduğu yani babasının isteğini yerine getirdiği için ağır adımlarla dönüyor evine. Hemen babasına gösteriyor kınalı keklikleri.-
- Baba, bak üç tane vurdum senin için doyasıya ye.
- Nasıl vurdun oğlum nerde vurdun oğlum...?
-Baba köyün çıkışında küme denk geldi vurdum.
Baba susar, hevesi kursağında kalmıştır. "Kekliğin senin olsun, abin gelinceye kadar dışarıda bekle abin ile birlikte yeniden gel yanıma" diyerek evladını dışarı kovalar. Evlat şaşkın. Babama karşı ne kabahatim oldu acaba diye tasalanırken akşamı ediyor. Akşam abisi elinde iki keklikle geliyor. Birlikte babalarının huzuruna çıkıyorlar. Baba büyük evlada,"anlat bakalım oğlum nerde nasıl vurdun.
Evla başlar anlatmaya.
Baba sen bana canım keklik eti çekiyor dedinya, akşamdan hazırlığımı yaptım. Silahımı söktüm yağladım. Üç çeşit kurşun aldım. Şunları şunları azık katıp sabah şuralardan buralardan geçerekden falanca yere vardım. Orada uzaktan bi tane gördüm tam atacaktım ki kaçtı Sonra şuraları buraları gezdim. Falanda filan.. Anlatıyorda anlatıyor. Tam kekliğe nişan alışını anlatırken babası yerde yılan görmüşcesine ürkek bir duruşla bitişi bekliyor.Ve .. kekliği vurup torbaya atınca babalarının yüzünde ki mutluluk okunuyor...
Odaya sessizlik çökmüştür. Baba tatmin olmuş bir edayla küçük oğluna bakarak
- ohh beee işte budur. Ava gitmiş gibi oldum.
Kaynak: Baki Gök.
Bu hikaye yaşanmış bir olaydır. Peki bizimle ne alakası vardır. Foruma üye olduğum günden bu güne yaptığım paylaşımlar olsun, diğer sosyal paylaşım araclarında yaptığım paylaşımlar olsun aslında her insanın yaşadığı yada yaşayabileceği tarzdan şeyler olmasına rağmen. Anlatım şekli ile okuyuculara çok daha hoş ve güzel ve imrendirici geliyor.
Forumda bıçak yapmaya yeni başlamış yahut ustalaşmış arkadaşlar çok zaman bu işi iki noktada sabitleyip bütün ilgiyi estetik ve keskinliğe çekiyor.
Oysa ki bir bıçak için gerekli çeliğin nerden temin edildiği, ısıl işlem aşamaları, polisaj aşamaları kabzanin ne olduğu nerden temin edilip ne tür işlemlere tabi tutulduğu anlatılarak paylaşılsa yayla çorbasının üzerine dökülen tereyağı gibi , tereyağının üzerine saçılan biber ve kekik gibi daha fazla lezzet katar görüşündeyim.
Lütfen bıçaklarımızın hikayelerinide paylaşalım.