iAslına bakarsan soruyu kısa gibi sormuşsun ama bu sorduklarının yanıtı neredeyse "metalurji" başlığının içerisindeki bilgilerin bir özeti gibi olacaktır. Bunu biraz daha hafifletmek için öncelikle senin bu başlığı
http://www.bicaksanati.com/forum/metalurji/celiklerdeki-alasim-elemanlarinin-yapiya-etkileri/ okuman gerekir. Zaten bir çok sorunun yanıtı orada var.
RAT formu bir bıçak, hem tok, hem keskin, hem kolay bilenebilen, darbe dayanımı iyi ve seni yarı yolda bırakmayacak bir bıçak olmalıdır. Bu saydıklarından AEB-L ve D2 hava çelikleri sınıfında ( D2 nin karbon oranı diğerinin neredeyse iki katı) bilenmeleri diğer ikisine göre daha zor, kırılganlıkları diğer ikisine göre daha fazla çeliklerdir. Bu özelliklerini içerdikleri kromun oluşturduğu karbürlerden alırlar. İçerdikleri karbürler nedeniyle ( ki D2 nin karbürleri boyut olarak daha büyük, AEB-L nin karbürleri çok daha küçüktür) keskinliklerini uzun bir süre korurlar ve bir o kadarda zor bilenirler, zor bilenmelerinin ana nedeni hem karbürlerin varlığı hem de krom oksitin aşınmaya karşı gösterdiği dirençtir. Sözünü ettiğimiz iki çelikten D2 de alaşım elemanı olarak bulunan krom miktarı, yüzeyde yeteri kadar oksit tabakası oluşturmaya yetmediği için AEB-L ye göre paslanmaya direnci daha azdır, yani bu çelikle yaptığınız bıçak er geç paslanacaktır. AEB-L de ısıl işlem sonucu oluşan ve boyutları diğerini neredeyse 1/8 i boyutundaki karbürler, bu çeliği daha çok hassas kesmeye yönelik işlerde kullanılmasına yol açmıştır ( traş bıçaklarının yapım malzemesi budur)
Vanadyum asıl olarak yapıya tane inceltici, sıcaklık direnci ve aşınma dayanımı yükseltmek amacıyla katılır. Bu durumda bir bıçak çeliğinde kullanmak yararlıdır. Akılda tutulması gereken, vanadyum miktarı arttıkça aşınma direnci artacağından doğal olarak bilemeye direnci de artacaktır. Molibden de darbe dayanımını arttırıcı özelliktedir.
Alaşım elemanları çeliğin yapısına girdikçe çelikteki ısıl işlem prosesleri çetrefilleşir, bu nedenle hepsindeki soğutma-sertleştirme ortamları farklı olabilir. Temperleme işlemi farklı olabilirvs vs.
Saydığın diğer iki çelik 1060 ve 1095 yalın karbonlu çeliklerdir sığ sertleşirler, sertleştirme sırasında çok sorunlu değillerdir, bu yanlarıyla nerdeyse en ilkel çeliklerdir. Karbon miktarının artmasıyla beraber mekaniksel dirençleride artar. Sertlik ölçme makinasındaki ölçtüğün sertlik ne yazık ki malzemenin yapısı hakkında çok fazla bir bilgi vermiyor. Karbon miktarı arttıkça demirle karbonun yaptığı karbürlerde aynı oranda artacağından genel olarak mekaniksel dayanıklılıkta artacaktır. Bu nedenle düşük karbonlu çelik daha az yüksek karbonlu çelik daha fazla sertleşecektir. Yoksa sertliği zaten menevişlemeyle istediğimiz değere çekebiliriz.
CK serisi çeliklerle yay çelikleri arasındaki en büyük fark silisyum oranlarıdır. Kılıcı 1050 ilede 1095 ilede yapabilirsin ancak kılıc gibi boyutu büyük ve darbeyle çalışan zımbırtılarda sertliğin değil tokluğun yüksek olması istenir, dolayısıyla 1095 gibi bir çelik kendi sınıfında neredeyse en üst sınırdaki bir çeliktir. ( sertleşme açısından) zaten tokluğu arttırmak için menevişleme sıcaklığının yüksek tutulacağı düşünülüyorsa neden daha yüksek karbonlu ve görece diğerinden daha kırılgan bir çelik seçilsin. ( sadece masayı taşımak için tır satın almak gibi) Ama sorunun yanıtı, 1095 seçip menevişi yüksek tutarsan olur.
Ağız açılarında genel mantık darbe görecek ağız açısı geniş, sadece kesme yapacak ağız açısı dar. Valla daraldım gerisini sonra yazayım

. Sorun şu yazılacak çok şey var, ve neredeyse birini anlatmadan diğerini anlatmak olmuyor ve yazdığımın hepsi bence neredeyse yarım yamalak oluyor. Şimdilik bu kadar, sonra devam ederim, veya bir hayır sahibi devam eder
