Bıçak Sanatı - Forum
Forum Muhabbeti => Kolleksiyon, bıçak tanıtımı, incelemesi => Konuyu başlatan: doctore - 16 Eylül 2012, 17:29:05
-
Halmak'ın kendi sitesinde gösterilen bıçakla piyasada satılan arasında fark mı var yoksa piyasadakiler çakma_mı bi türlü anlayamadım. Bıçağın kılıfı deri gibi ama imitasyon duruyor. Bıçak çeliği bi acayip. Kalın bir kaplama mevcut. Kesmiyor, bilenmiyor. Bu bıçak nasıl olur da askeriyenin tercih ettiği bi bıçak olur? İlginçtir. Merak ettim, bi tane küçük boyundan aldım. Aldığıma pişman oldum...
-
Hoşgeldiniz. :)
Yazdıklarınız maalesef hiç anlaşılmıyor. O nedenle anlaşılırlık adına yazınızı biraz tashih ediyorum.
-
Namlu üzerinde bir kaplama mı var? Nasıl yani, demirin üzerine krom kaplama gibi bir şey mi?
-
Bu orduya bıçak yapan bir şirket sanırım, 2 yıl önce görmüştüm ürünlerini, Bora ve Moganın bowie modelleri daha kaliteli diye düşünmüştüm.
-
komando bıçakları 30 tl kılıfıyla birlikte çelik olaraksa st65 yazmışlar. sat sas bıçaklarına ise 100 tl fiyat ve ck75 yazmışlar. 30 tl komando bıçağından bişey beklemek saçma olur zaten
-
30 tl ye fazla bişey beklemek tabi biraz fantazi olur ama kılıfı haricinde pek bir esprisi yok ...
-
Namlu üzerinde bir kaplama mı var? Nasıl yani, demirin üzerine krom kaplama gibi bir şey mi?
aynen öyle... musluk başlığındaki kromaj parlak kaplama gibi..
-
st 65 diye bir ürün var piyasada ama bu ürün düz siyah saçdan başka birşey değil biz bazen askiriyeye jeneratör yaparken istiyorlar ama st 52 olarak değişik bir alaşımı olan bir levha sonuçta piyasada siyah saç diye gecer
halmak bu ürününde bence ck60 kullanmış olabilir veya espiri olsun diyede st 65 yazmış olabilir ziyadesi ile ck67 veya ck 75 arasında pek bir fiyat farkı yok sayılır bıcaklarıda bizim askeriye nasıl satın alıyor anlamış değilim
krom kaplama olayınada gelince ucuz birşeyde değil kaplama olayı
sertlik kromdan kaynaklıda olabilir veya yüzey sertleştirmede yapmışolabilirler bıcağın sertliği 58-59 hrc civarıdır normalde kolay bileylenmesi lazım diye düşünüyorum
-
bugün bu bıçağın ağzını çarkta bileylettim açan usta bu bıçağın çelikle alakası olmadığının demir olduğunu söyledi zaten belli hemen köreliyor bildiğimiz demir ..
-
özel kuvvetler bu bıçağı kullanıyorlar ise vay hallerine..
-
Daha önce de bir yerde tartışmış mıydık bunu?
Ordumuzda SAS/SAT ekipleri karbon çeliğinden bıçak mı kullanıyormuş? Deniz suyunda CK75. Allah akıl fikir versin.
-
Evet tartışılmıştı :) Yanılmıyorsam Bora marka bıçaklar ile açılmıştı konu.
-
Bu doğruysa askeriyede kasıtlı bir kalitesizlik politikası yürütülüyor demektir yoksa bu aklı selim bir hareket değil bazen bi nevi işgal altındamıyız diye şüphe etmiyo değilim bu tür konulara girmek istemiyorum ama bu kadarda olmaz
-
Nasıl seçildiğini az çok tahmin edebiliyorum.Bıçak mı bıçak, tamam iyidir,fazla bir şey anlamaya gerek yok,işin uzmanına gerek yok,nasıl olsa her şeyden az uz anlıyoruz.
Türk Milleti olarak liyakata değer vermediğimiz sürece zerre ilerleyeceğimizi düşünmeyelim.
-
Nasıl seçildiğini az çok tahmin edebiliyorum.Bıçak mı bıçak, tamam iyidir,fazla bir şey anlamaya gerek yok,işin uzmanına gerek yok,nasıl olsa her şeyden az uz anlıyoruz.
Türk Milleti olarak liyakata değer vermediğimiz sürece zerre ilerleyeceğimizi düşünmeyelim.
+1
-
arkadaşlar orduda bıcak alımı yoktur çalışanlar toplanır ve kendine bıcak alırlar ebnim bildiğim böyleydi en son emekliolan subay akrabamdan biliyorum.
onlarda kendilerine bursadan bir üreticiye 440c den yaptırmışlardı fakat üretici 4034 kullanmış :) ama performasından şikayet eden olmamış
bu arkadaşlarda sanırım emitasyon ürün olarak satıyorlar malzemeleri.
tsk nın bıcağa ihityacı olsa mke de yaparlar değilmi ?
g-3 bile süngüsü ck 75 den imalken ?
st serisi bir bıcak mantıksız olur
birde kendinibilen asker bunu belinde taşırmı bilemiyorum.
bende m16 vardı süngüsüde gayet iyiydi ;)
-
Nasıl seçildiğini az çok tahmin edebiliyorum.Bıçak mı bıçak, tamam iyidir,fazla bir şey anlamaya gerek yok,işin uzmanına gerek yok,nasıl olsa her şeyden az uz anlıyoruz.
Biz bu kadarmı zekası kıt bi milletizki can güvenliğinin kullanılan malzemenin kalitesine bağlı olduğu bariz olan bir konuda bu kadar pervasız olalım?Buna katılamıyorum.Biz hobi amaçlı bu kadar inceleyip araştırıyoken can güvenliği bıçağa bağlı olabilecek asker adamın kitabını yazabilecek düzeyde olması gerekir ki tanıdığım çoğu asker öyle..Kan uykusu belgeselini izlemeyen varsa izlesin..
arkadaşlar orduda bıcak alımı yoktur çalışanlar toplanır ve kendine bıcak alırlar ebnim bildiğim böyleydi en son emekliolan subay akrabamdan biliyorum.
Orduda bıçak alımının olmaması veya üretim yapılmaması mantıklı gelmedi bana askerlere biz bıçak vermiyoruz gidin kendiniz yaptırınmı deniyor yani
-
yahu arkadaşlar zimmetlenen her tüfekte bir adet bıcak olmasından dolayı devlet neden ikinciyi versin mantık budur
g-3 hariç coğu taktik tüfeğin bıcağı cok amaclı olması sizce bir secenek değilmi?
-
yahu arkadaşlar zimmetlenen her tüfekte bir adet bıcak olmasından dolayı devlet neden ikinciyi versin mantık budur
g-3 hariç coğu taktik tüfeğin bıcağı cok amaclı olması sizce bir secenek değilmi?
g3 hariç diyosun orduda g3 ten bol ne var hem ordu sadece piyadedenmi oluşuyor sat var sas var taktik tüfeğin bıçağıyla adam denizemi girecek
-
arkadaşlar bu konuda yapıcak birşey yok esasen sas ve sat komandolarının kulandığı ekipmanla düz piyadenin kulanmış olduğu ekipman hiç bir zaman aynı değildir bunları karıştırmayalım
sas veya sat ların ekipmanı komando taburunda bile olmaz bu nedenle onların bu tarz şeylerede ihtiyacı olmaz
milyon dolarlık bebekleri kulanırlar.
düz piyadenin elinde tüfeği belinde tabancası ve süngüsü varken yanına başka bir bıcak alırmı taşımak istiyorsa alır
g-3 piyade tüfeğinin süngüsüde hafife alınacak bir malzeme değildir
bu gün kabardan tek farkı .15 karbondur ve onun ve agız tutuşu birbirine yakındır neyi kesmek istiyorsan onu kesersin.
yani nedesek nafile yok işte ama her askere göre ordu ekipmanını vermiş ayrıca düz piyadenin kendi ekipmanından başka bir ekipman taşıması yasak hepimiz askerlik yaptık bıcak taşımak isteyem komutan gider alır ve taşır.
silah taşıma tazminatı ile bırakında alsınlar ama böyle dandik bir bıcakta ordu tarafından alınmaz
ihalelerde ne çektiğimi ben bilirim .
-
tamam fazla derine inmeyelim :) ustam dağ bayır bıçağını unuttum bu arada gelince onu alıvereyimgari başka projelerde var paslaşırız artık :)
-
arkadaşlar bu konuda yapıcak birşey yok esasen sas ve sat komandolarının kulandığı ekipmanla düz piyadenin kulanmış olduğu ekipman hiç bir zaman aynı değildir bunları karıştırmayalım
sas veya sat ların ekipmanı komando taburunda bile olmaz bu nedenle onların bu tarz şeylerede ihtiyacı olmaz
milyon dolarlık bebekleri kulanırlar.
..........
aynen...
benim SAT komandosu bir ahbabım-komşum çok nefis bıçaklara sahip.
bir adet SOG Bowie (süper ötesi) kendisinin mesleki bıçağı,
ve bir çok başka bıçaklar.. ha bir de machette (orijinal amerikan)...
bu arada arkadaşın anlattığı tarz bıçağı hiç bir askerde-komutanda görmedim..
-
Nasıl seçildiğini az çok tahmin edebiliyorum.Bıçak mı bıçak, tamam iyidir,fazla bir şey anlamaya gerek yok,işin uzmanına gerek yok,nasıl olsa her şeyden az uz anlıyoruz.
Biz bu kadarmı zekası kıt bi milletizki can güvenliğinin kullanılan malzemenin kalitesine bağlı olduğu bariz olan bir konuda bu kadar pervasız olalım?Buna katılamıyorum.Biz hobi amaçlı bu kadar inceleyip araştırıyoken can güvenliği bıçağa bağlı olabilecek asker adamın kitabını yazabilecek düzeyde olması gerekir ki tanıdığım çoğu asker öyle..Kan uykusu belgeselini izlemeyen varsa izlesin..
arkadaşlar orduda bıcak alımı yoktur çalışanlar toplanır ve kendine bıcak alırlar ebnim bildiğim böyleydi en son emekliolan subay akrabamdan biliyorum.
Orduda bıçak alımının olmaması veya üretim yapılmaması mantıklı gelmedi bana askerlere biz bıçak vermiyoruz gidin kendiniz yaptırınmı deniyor yani
Zafer Bey yazım da zeka kıtlığı ile ilgili suçlanma gibi bir durum söz konusu değil bahsi geçen durum apayrı...
Buna daha bir sürü örnek verilebilir ama bir daha okursanız beni anlayacağınızı düşünüyorum.
-
Bence bu gibi mühim konularda önemsemeyiş, üstünkörülük zekasal kıtlık sonucu olur genelde bu benim görüşümdür sizinki farklı olabilir saygı duyarım Ercan Bey
-
Daha önce de bir yerde tartışmış mıydık bunu?
Ordumuzda SAS/SAT ekipleri karbon çeliğinden bıçak mı kullanıyormuş? Deniz suyunda CK75. Allah akıl fikir versin.
Plastik saplar ile ilgili başlık (http://www.bicaksanati.com/forum/bicakcilik/plastik-sap-yapmak/msg47965/#msg47965)ta Halmak ile ilgili konuşulmuştu. Yusuf Biçer'in paylaştığı fotoğraflar da vardı:
Dünyanın en özel askeri olan Jandarma Özel Kuvvetler (bordo bereliler)
ve Komando birlikleri bu bıçağı kullanıyor
yorumsuz...
(http://ressim.net/b/out.php/i5363234_dscf1359.jpg)
(http://ressim.net/b/out.php/i5363241_dscf1361.jpg)
(http://ressim.net/b/out.php/i5363211_dscf1357.jpg)
kaynak normal kaynak mil ise demir
(http://ressim.net/b/out.php/i5363212_dscf1358.jpg)
kılıf çok kullanışlı
(http://ressim.net/b/out.php/i5363213_dscf1360.jpg)
(http://ressim.net/b/out.php/i5363236_dscf1360.jpg)
taşını kendim kestirip koydum ;)
-
acemi eğitmimi ıspartada tim eğitimi alarak yaptım her timin başında bir uzman çavuş görevliydi hepsi komandoydu ve hepsinde bu bıçaklardan vardı sadece bazısınınki büyük bazısının ki küçüktü tabii o zamanlar pek anlamıyoruz bıçaktan komutanım bunlar nasıl güzel mi nereden alabiliriz falan soruyorum adamın cevabı boşuna yük be oğlum doğru düzgün kesmiyor bile demişti neden taşıdığını sordum zorunlulukmuş peki doğuda ne yapıcaksınız diye sorduğumda ise doğuda kullandığım bıçak ap ayrı demişti sonrada eğitimde bu bıçakla toprağa şekiller falan çizmişti çivi kullanır gibi :)
vel hasıl kelam bu tip ürünler zannımca batıdayken maliyetten kaçıp amaan iş görsün belimde dursun biri birşey demesin diye kullanılan ürünlerden zaten dikkat ettim bu tip bıçakları teğmenlerden itibaren kimse kullanmıyordu subayların hepsinde değişik şekillerde ve ebatlarda kasaturalar vardı hattaa bi tane binbaşıda eski alman süngüsü gördüğüme yemin bile edebilirim :D
-
Bence bu gibi mühim konularda önemsemeyiş, üstünkörülük zekasal kıtlık sonucu olur genelde bu benim görüşümdür sizinki farklı olabilir saygı duyarım Ercan Bey
Üstükörülük konusunda size sonuna kadar katılıyorum,layık olmadıklara mevkilere ge(tirilen) insanlardan reform niteliğinde karar beklemek fazlasıyla iyimser bir çabadır, kukla olmak birinci vazifedir onlar için, zeki olmadıkları için değil.alınteri ile kazanmadıkları için. Eğitim konusunda bununla ilgili onlarca örnek sayılabilir.Çoğumuz doğruyu güzeli biliyoruz ama yapmıyoruz, yapamıyoruz,yaptırılmıyor.
-
benim SAT komandosu bir ahbabım-komşum çok nefis bıçaklara sahip.
bir adet SOG Bowie (süper ötesi) kendisinin mesleki bıçağı,
ve bir çok başka bıçaklar.. ha bir de machette (orijinal amerikan)...
bu arada arkadaşın anlattığı tarz bıçağı hiç bir askerde-komutanda görmedim..
[/quote]
kayseri komando tugayı,foça jandarma komando okulu,ısparta eğirdir dağ komando v.s hep bunlardan kullanıyor .bildiğim kadarıyla rütbeli personel bu bıçakları kendi imkanlarıyla alıyorlar yani ordunun alıp dağıtması sözkonusu değil sakarya -fırat dizisindekilerde de bu bıçaklardan mevcut
-
forum olarak birleşip birkaç askeri bıcak yapsak demekki devrim yapacağız bu ülkede bıcak konusunda
esasen forumumuzda kendi çapımızda yapmaya çalıştığımız bıcakların coğu üreticinin yaptığından cok daha kaliteli olduğu aşikardır.
taşıması gerekiyor olan ekipmanı sadece iş olsundiye ucuz yollu bu bıcağıalmış olmaları normal
bende olsam eğitimde kullanmak için bunun gibi ucuz yollu bıcak kullanırım gidipte 300-400 usd lik kalitesi belli olan bir bıcağı kullanmam
benim yapıpda askeriyede çalışan ahbabıma hönderdiğim 2 bıcak var yorumlara gelince her konuşmada şipariş vermeye çalışıyorlar:)
açık büyük esasen kapatmak lazım derim
-
malum bıçağının gerçeği burada !! biz çakmasını kullanıyoruz http://www.youtube.com/watch?NR=1&v=IEswq8prS-0&feature=endscreen
-
Konuyu hortlatacağım fakat yazılanları okuyunca cevap vermeden geçemeyeceğim. Fotoğraflar ölmüş ama malesef bahsi geçen tenekeler kullanılıyor komando birlikletinde ve piyasadan bora gibi daha kullanışlı ve kaliteli bıçarlar tedarik edip kullanıldığındada diğerlerinden farklı göründüğü için uyarılıyor personel. Zaten kendime yapacağım ilk bıçakta bu teneke bıçağın kabzasını kullanarak çeliğini değiştirmek olacak.
-
En azından Bora, Mogan gibi markaları tercih etmeli ordu, kaliteli bir çakı o tenekeden daha iyi iş görür.
-
Konuyu hortlatacağım fakat yazılanları okuyunca cevap vermeden geçemeyeceğim. Fotoğraflar ölmüş ama malesef bahsi geçen tenekeler kullanılıyor komando birlikletinde ve piyasadan bora gibi daha kullanışlı ve kaliteli bıçarlar tedarik edip kullanıldığındada diğerlerinden farklı göründüğü için uyarılıyor personel. Zaten kendime yapacağım ilk bıçakta bu teneke bıçağın kabzasını kullanarak çeliğini değiştirmek olacak.
Topyekün harp kavramı, meydan savaşları, siper savaşları biteli yıllar oldu ama hala bunların farkında olmayan bir askeriye var. Amerikan ve İngiliz bir çok bıçak ustası, askerlerinin özel siparişleri için çalışıyor. Bizde ise bir er olarak cebinde Victorinox çıksa anlatamazsın.
-
Topyekün harp kavramı, meydan savaşları, siper savaşları biteli yıllar oldu ama hala bunların farkında olmayan bir askeriye var. Amerikan ve İngiliz bir çok bıçak ustası, askerlerinin özel siparişleri için çalışıyor. Bizde ise bir er olarak cebinde Victorinox çıksa anlatamazsın.
malesef öyle hocam. En iyi teçhizata sahip olmamız gerekirken hala oldugumuz yerde sayıyoruz ve kişisel olarak daha iyi teçhizat tedarik edildiği zamanda farklı bahaneler ile kullanılmasına izin verilmiyor. Tabi bunu genellememk lazım kişisel sıkıntılar bunlar. Hala güncel sürüme yükselememiş arkadaşlardan kaynaklanıyor.
-
Askerde Moltke'nin kitabını almıştım. Tabi bölükçü illa ki imzalıyormuş. İmzalarken baktım acaba kim olduğunu anlayıp ilgisini çekiyor mu diye ama reaksiyon yok. Asker dediğin Moltke deyince Clausewitz deyince kulak kesilmeli. Sun Tzu'yu, makyavelliyi, saydıklarımı ve fazlasını okumalı doktrin falan bilmeli.
-
halmak sersisi, ontario asek499 serisinin çok kötü bir kopyasıdır.tek güzel tarafı deriden çift gözlü bir kılıfının olmasıdır..rütbeli muharip personel kendi imkanlarıyla bunlardan edinirler (türkiye şartlarında daha iyi alternatifleri kısıtlı olduğundan dolayı) son kamuflajlı haricilerden sonra deri kılıf yerini haki kamuflaj kılıfa bırakmıştır.orta boy 35 tl gibi bir fiyatı var kayseri de..
-
İzmir'de bunları görmüştüm. Eğirdir'den geçerken galiba yine bunları görmüştüm. 40'la zımparalanıp üretilmiş halleri vardı.
Bu bıçakları kendine alacaklar için bir şartname olsa da neye benzer yapılması gerektiğini bilsek...
-
mevcut halmak bıçakları fiyatına göre çok iyi lakin bora gibi firmaların bıçaklarıyla kıyaslanamaz tabi bunda ilk etapta firma kabahatli gibi görünse de maalesef işin özü farklı yanlış hatırlamıyorsam 1999 2001 yılları arasında Almanya'dan özel olarak getirtilen krom çelik kullanılıyordu alaşım içerisinde titanyum dahi mevcuttu tabi böyle bir çeliğin hem kendisi pahalıydı hemde işçiliği çok zordu zahmet 5-6 kat artarken üretim yarı yarıya düştü taş gibi sarf malzemeleri arttı örneğin siyah çelikte bir taş 1000 bıçak ağızı açarken krom çelikte bu oran 200 civarında kalıyor o dönemki bıçak sapları kösele veya fiberden imal ediliyordu haliyle tüm bunlar bıçağın fiyatını bir hayli yükseltti abartısız dünyanın en iyi bıçaklarından biri olmasına karşın tsk fiyatından dolayı bu bıçağı istemedi ve fiyatın çok daha cazip olduğu şeklen aynı ama gerek sap gerek kullanılan çelikte kalitenin düşürülmesini istedi bunun üzerine abs saplı siyah çelik üzerine kromaj kaplama bu ürün piyasaya çıktı maalesef tsk kaliteyi değil ucuzu istedi 1999 yılındaki bıçakla aradan 15 yıl geçmesine rağmen şuan ki bıçağın fiyatının hemen hemen aynı olması bu durumun göstergesidir bıçak hakkında diğer eleştirilere gelirsek
sap: yuvarlak saplarda vida kaynaklamak yekpare saptan daha sağlamdır çünkü sapın ele uygunluğu ve sağlam olması için minimum et kalınlığını hesapladığınızda sap içende 8-9 mmlik bir delik kalıyor sapı yekpare yapmaya kalkarsanız sap içinde 8mm 4mm çelik kalır ve unutmayın bıçaklarda kullanılan çelik kırılgandır hafif bir zorlamada sap elinizde kalır bu tür bıçaklarda açılan dişler ağaç kesmek amaçlı testere vazifesi için yapılmaz bunların görevi açılan yaranın kapanmasını zorlaştırmaktır keskinliğe gelince komando bıçakları domates doğramak için tasarlanmış gereçler değildir bıçağın ağız kısmı insanın boğazına göre tasarlanmıştır siz baskı uygulamasanız dahi bıçağın ağız tasarımından ve kendi ağırlığından dolayı bıçağı çektiğiniz anda boğazı keser tabi şunu da unutmamak gerekli bu tip bıçaklar kesmekten ziyade dürtmek maçlı yapılır
-
mevcut halmak bıçakları fiyatına göre çok iyi lakin bora gibi firmaların bıçaklarıyla kıyaslanamaz tabi bunda ilk etapta firma kabahatli gibi görünse de maalesef işin özü farklı yanlış hatırlamıyorsam 1999 2001 yılları arasında Almanya'dan özel olarak getirtilen krom çelik kullanılıyordu alaşım içerisinde titanyum dahi mevcuttu tabi böyle bir çeliğin hem kendisi pahalıydı hemde işçiliği çok zordu zahmet 5-6 kat artarken üretim yarı yarıya düştü taş gibi sarf malzemeleri arttı örneğin siyah çelikte bir taş 1000 bıçak ağızı açarken krom çelikte bu oran 200 civarında kalıyor o dönemki bıçak sapları kösele veya fiberden imal ediliyordu haliyle tüm bunlar bıçağın fiyatını bir hayli yükseltti abartısız dünyanın en iyi bıçaklarından biri olmasına karşın tsk fiyatından dolayı bu bıçağı istemedi ve fiyatın çok daha cazip olduğu şeklen aynı ama gerek sap gerek kullanılan çelikte kalitenin düşürülmesini istedi bunun üzerine abs saplı siyah çelik üzerine kromaj kaplama bu ürün piyasaya çıktı maalesef tsk kaliteyi değil ucuzu istedi 1999 yılındaki bıçakla aradan 15 yıl geçmesine rağmen şuan ki bıçağın fiyatının hemen hemen aynı olması bu durumun göstergesidir bıçak hakkında diğer eleştirilere gelirsek
sap: yuvarlak saplarda vida kaynaklamak yekpare saptan daha sağlamdır çünkü sapın ele uygunluğu ve sağlam olması için minimum et kalınlığını hesapladığınızda sap içende 8-9 mmlik bir delik kalıyor sapı yekpare yapmaya kalkarsanız sap içinde 8mm 4mm çelik kalır ve unutmayın bıçaklarda kullanılan çelik kırılgandır hafif bir zorlamada sap elinizde kalır bu tür bıçaklarda açılan dişler ağaç kesmek amaçlı testere vazifesi için yapılmaz bunların görevi açılan yaranın kapanmasını zorlaştırmaktır keskinliğe gelince komando bıçakları domates doğramak için tasarlanmış gereçler değildir bıçağın ağız kısmı insanın boğazına göre tasarlanmıştır siz baskı uygulamasanız dahi bıçağın ağız tasarımından ve kendi ağırlığından dolayı bıçağı çektiğiniz anda boğazı keser tabi şunu da unutmamak gerekli bu tip bıçaklar kesmekten ziyade dürtmek maçlı yapılır
üstadım direkt bu konuya mesaj atmaktansa merhaba bölümünde kendinizi bir tanıtsaydınız daha iyi olmazmıydı ?
-
aman "demirci" hocam,
halmak komando bıçağı TSK'nın yüzkarası bir hadisesidir. ben bit pazarından 3 tl'ye ağzı yamuk, pas içinde bir tane almıştım geçenlerde. temizledim, bileğledim, parlattım, açısını ve balçaktaki hareketini düzelttim. piyasadakilerden daha eski bir model sanırım. şansıma daha kibar ve dayanıklı görünüyor.
(http://i.imgur.com/tTnwbvz.jpg)
yok boğaza göre tasarlanır, yok tırtıklar şu bu içindir fln çok afedersiniz ama bunlar kulaktan dolma bilgiler biraz. Camillus Pilot Survival'ın ucuz bir takliti bildiğim kadarıyla ve can almaktan öte hayatta kalma eğiliminde bir bıçak. Avcı erinin ya da eğitimli askerin fark etmeksizin öldürmesi için tasarlanmış kamalar için bkz Fairbarn Sykes Stilleto
http://en.wikipedia.org/wiki/Fairbairn%E2%80%93Sykes_fighting_knife
http://www.fairbairnsykesfightingknives.com/
-
azizim bunlar kulaktan duyma bilgiler değil en bilindik askeri bıçak olan rambodan tutunda en kaliteli ve en adi komando bıçaklarında ağız yapısı aynıdır bıçağın uç kısmı arkasından daha kalındır bununda tek amacı boğazı daha rahat kesmektir dişler içinde aynı öldürme temeli bulunur aslında düz mantık yürüterek de bunu anlayabilirsiniz şöyleki 4-5 cm bir testerenin kesebileceği ağacın çapı haliyle küçüktür bu tür ağacı zaten bıçağı balta niyetine kullanarak çok rahat kesersiniz komando bıçaklarının gerek ana ağazı gerek üst ağızı gerekse dişlerinin amacı tıpkı kan oluğunda olduğu gibi ölümü hızlandırmaktır şuan kullanılan bıçakların tsknın yüz karası olduğu fikrinize tamamen katılıyorum ama daha öncede belirttiğim gibi bunda tek suçlu tsk dır şuan bildiğim kadarıyla bu bıçağın fiyatı 45 lira bunun en az 15 lirası kılıf geriye kalan 30 liraya kaliteli bir ürün çıkarmanız imkansız şuan kaliteli krom çelik almaya kalksanız kilosuna 20 dolar vermeniz gerekir bu şartlar altında ortaya bundan daha fazla kalite beklemek hayalcilik olur bora nın bu büyüklükte bir bıçağı 300 liraya sattığını düşünürseniz olay zaten anlaşılır aralarında 10 kat fiyat farkı olan bıçakları karşılaştırmak haksızlık olmazmı
-
azizim bunlar kulaktan duyma bilgiler değil en bilindik askeri bıçak olan rambodan tutunda en kaliteli ve en adi komando bıçaklarında ağız yapısı aynıdır bıçağın uç kısmı arkasından daha kalındır bununda tek amacı boğazı daha rahat kesmektir dişler içinde aynı öldürme temeli bulunur aslında düz mantık yürüterek de bunu anlayabilirsiniz şöyleki 4-5 cm bir testerenin kesebileceği ağacın çapı haliyle küçüktür bu tür ağacı zaten bıçağı balta niyetine kullanarak çok rahat kesersiniz komando bıçaklarının gerek ana ağazı gerek üst ağızı gerekse dişlerinin amacı tıpkı kan oluğunda olduğu gibi ölümü hızlandırmaktır şuan kullanılan bıçakların tsknın yüz karası olduğu fikrinize tamamen katılıyorum ama daha öncede belirttiğim gibi bunda tek suçlu tsk dır şuan bildiğim kadarıyla bu bıçağın fiyatı 45 lira bunun en az 15 lirası kılıf geriye kalan 30 liraya kaliteli bir ürün çıkarmanız imkansız şuan kaliteli krom çelik almaya kalksanız kilosuna 20 dolar vermeniz gerekir bu şartlar altında ortaya bundan daha fazla kalite beklemek hayalcilik olur bora nın bu büyüklükte bir bıçağı 300 liraya sattığını düşünürseniz olay zaten anlaşılır aralarında 10 kat fiyat farkı olan bıçakları karşılaştırmak haksızlık olmazmı
sizi bir tanısaydık merhaba bölümüne bir konu açıp kendinizi tanıtsaydınız daha iyi olurdu. bu arada öldürmeyi en hızlı yapacak bıçak yapısından da anlaşılacağı üzere çift ağzı keskin olan fairbarn stilettolarıdır.ki bu bıçaklar komando bıçağının atasıdır. halmak ise survival bıçağı olarak daha doğru düzgün bir iş görecektir. üstelik kukri diye ifade ettiğimiz bıçaklar da bundan kat kat daha güzel adam öldürür... O:-)
-
Şu cümlenize takıldım "dişlerinin amacı tıpkı kan oluğunda olduğu gibi ölümü hızlandırmaktır" bu konuyu biliyorsanız biraz açarmısınız, bu kan oluğu efsanesine belki biraz ışık tutar.
( Bu arada kendinizi "merhaba" bölümünde tanıtmanızı rica ediyoruz)
-
Bunları ordu kaç adetlik siparişlerle alıyor acaba?
-
tanışma faslını bu denli takılmayın tsk dan emekliyim 1998-2000 yıllarında satın almada görev yaptım o nedenle halmak bıçakları ve işletme hakkında bilgi sahibiyim krom çelik kullanıldığı dönemlerde çeliğin test sonuçlarını gördüğümde tek kelimeyle şok olmuştum bıçaklara karşıda kendimi bildim bileli zaafım var çift ağızlı bıçakların yaptığı tahribat ile dişli ve kan oluklu bir bıçağın yaptığı tahribat farklıdır ve komando bıçakları çok daha ölümcüldür çift ağızlı bıçaklar mızrak mantığıyla yapılmıştır zaten halen günümüzde g-3 tarzı silahlara takılan bıçaklar aynıdır bu tür bıçakların açtığı yara hem komando bıçağına oranla dahi küçüktür hemde çift ağız nedeniyle daha dardır açılan yaraya baskı uygulayarak kanamayı önemli oranda azaltabilirsiniz lakin komando bıçaklarının açtığı yaralar daha geniş ve dişlerin deriyi parçalamasından dolayı daha ölümcüldür bu tip yaralarda baskı pek işe yaramaz diş kısmının oluşturduğu tahribat nedeniyle dikiş atmak zorlaşır bir et parçasına iki bıçağıda saplarsanız ne demek istediğimi anlarsınız kukri tarzı bıçaklar boğaz kesme konusunda en etkili bıçaktır lakin iş saplamaya gelince pek kullanışlı olmuyorlar ayrıca yapı itibarıyla taşınması daha zor kan oluğuna gelince hepinizin bildiği gibi vucuda giren bıçak vucuttan çıkana kadar tıpa görevi yapar ve kanamayı önemli oranda azaltır kan olukları bu esnada kanın dışarı hızla atılmasını sağlar siparişlere gelince bunları tsk personeline hibe etmiyor askeri kantinlerde satılıyor ayrıca askeri malzeme satan yerlerden de temin edilebiliyor bildiğim kadarıyla günde 75 bıçak yapabiliyorlardı tabi krom çelikte bu miktar düşüyor maalesef tsknın bıçaklar hakkındaki düşünceleri gereksiz, ilkel, kullanışsız bu nedenle kalite pekte umurlarında değil şekli güzel fiyatı düşük olsun yeter bu arada firmayada bir eleştirim olacak malzemede kaliteyi düşürmeye mecbur kaldınız bunu anlıyorum lakin işçiliğiniz de 2001den sonra bir hayli düştü 2001 öncesi bıçaklar ayna gibiyken sonraki bıçaklarınızda keçe izleri belirgin şekilde ortada çalışma şevkinizmi kırıldı ustalarınızmı değişti bilmiyorum ama 2001 sonrası işçilik tek kelimeyle rezalet
-
Seneler evvelinde neredeyse masalların başlangıç cümlelerinde ki kadar eski bir zaman içinde "Batı cephesinde yeni bir şey yok " kitabını okumuştum.Bitiremediğim bu kitapta yazar süngü hücumlarından bahsediyordu.Düz süngüler özellikle kaburga bölgesine yapılan saldırılarda kaburga arasına sıkışıyor ve asker ancak iki ayağı ile ölü askerin üzerine çıkarak ve kanırtarak çıkarılabiliyormuş.Sırtı tırtıklı yeni süngüler ise sıkıştığı yerde geri çekilirken tıpkı testere gibi kemiği kesiyor ve çıkarılırken kolay tek hamlede çıkıyor ve askerin saldırıya açık kalmasına önem vermiyormuş.
Bu nedenle tırtık kısmına afaki anlam yüklememek lazım.İki tarafın keskinliği ise yaradan ve kolay saplamadan çok her iki elle ve her gardda kesme hareketi yapabilmektir.Aynı şekilde ters kesme ( reverse cutting ) denilen harekette hiç bilek hareketi yapmadan ve kesici ağız değiştirmeden yapabilmektir.Tabi ki tasarım felsefesi önemlidir.Tek ağızlı bir bıçakla savunma yapabilirsiniz vs.Hayatı idame etmede avantajlıdır.Bu tarz kesmeler de çoğunlukla uç kullanılır.Bizim atalarımızın seneler evvel çözdüğü şeyi bugün pek çok modern üretici kullanıyor.Bıçağın diğer ağzının yalnızca 1/3 kısmına ağız yapıyor ve diğer kısmı düz bırakıyor.
İncelmeden kastınız nedir.Distal taper dedikleri bıçağın namlunun ucuna doğru incelerek gitmesi mi?Bu da eski bir gelenek.Dövmek malzemeyi moleküler yapıyı sıkıştırdığı için mukavvim bir hale getirir.(Isıl işlemle kıyaslanmamalı.)Bu şekilde namlunun daha fazla dövülen uç kısmı incelir ve nispeten sağlam olur.Bu şekilde incelen namlu hem hafif hem esnek hem de sağlam olur.Günümüz metotlarına göre ne kadar etkindir bilemem.
-
.Dövmek malzemeyi moleküler yapıyı sıkıştırdığı için mukavvim bir hale getirir.(Isıl işlemle kıyaslanmamalı.)Bu şekilde namlunun daha fazla dövülen uç kısmı incelir ve nispeten sağlam olur.Bu şekilde incelen namlu hem hafif hem esnek hem de sağlam olur.
selamlar bu söyleldikleriniz konusunda yapılmış akademik incelemeler ve kaynakları varmıdır . paylaşırsanız seviniriz
Yok ustam yanlış anladınız beni. O söylediklerinizi biliyorum ancak benim sormak istediğim iç yapıyla alakalı.Şöyle söyleyeyim 2 bıçak düşünelim birinin ağzını dövdük diğerinin ağzını talaşlı üretimde ki gibi yaptık. İkisininde kalitesi aynı değil midir?
Değildir genelde. Pratikte dövme bitirdiğinizin iç yapısı düzgün normalize edilmemişse diğerinden çok daha fazla allakbullaktır, karbon oranı karbon kaybından dolayı daha azdır, bu yüzden aşınma direnci daha azdır. Ancak ideal koşullarda, iyi bir usta elinde iç yapı düzgündür, karbon kaybı minimaldir (olmama ihtimali pek yok ama). Daha kaliteli midir? Çok fazla tartışılan bir konudur, çok kişi dövmenin iç yapıyı daha küçülttüğünü filan düşünür, tamamen uydurma bilgilerdir. Kristal katmanların kesintisiz uzaması hikayesi bir miktar gerçektir, ancak sonuçta dövülen malzeme de talaştı üretimden geçip zımparalanır ve parlatılır, her halukarda çeliğin "yollarında" kesilmeler olacaktır. Kişisel fikrim usta ellerde iki bıçak da eşit bir şekilde kalitelidir, aşınma direnci, ağız dayanımı vs. her türlü özelliği birbirine hemen hemen eştir. Talaşlı üretimde dövmede kullanılamayacak türden kompleks çelikler de kullanılır. Bu tarz çeliklerin büyük kısmının dövülmesi sakıncalıdır ve çeliğe zarar verir, bu tür bir çelik sözkonusu ise kesinlikle talaşlı üretim tercih edilir. Ancak daha basit yapıdaki çeliklerde dövme talaşlı üretime göre daha ekonomik bir seçenek olabilir, özellikle boyut arttıkça. Aynı zamanda fazla kalın, fazla dar, hedeflenen bıçaktan kısa çelikler kullandığımızda her halukarda çekiçle girişmek şart olmakta. Ben dövme işinden kişisel olarak hoşlanmasam da bazen elimdeki malzemeyi kullanabilmek için (mesela eğeden yapılma bıçaklarda veya sonuç bıçakta hedeflediğimden çok daha kalın çeliklerim için) mecburen dövmek durumunda oluyorum. Bu durumda çıkan bıçak daha kaliteli olmuyor kendi deneyimime göre :)
-
Harika efsaneler başladı çekirdek aldım izliyorum.
-
çelik dövülerek daha sert ve keskin hale getirilebilir bunun nedeni ise dövme esnasında moleküller sıkıştığı için sertlik artar tavlama işleminde ise çeliğin karbon miktarı artarak keskinliği artar tabi bu işlemler çeliği kırılganlığını da bir hayli artırır bu nedenle sert çeliklerde bu işlem uygulanmamalıdır ereğli demir çelik yıllar önce çelik hakkında her türlü bilgiyi içeren bir kitap yayınlamıştı zor ama bulabilirseniz faydalı bir kaynak edinmiş olursunuz
-
demirci bey, yukarıda yazılan mesajları özellikle de emrekipmen ustadan yapılan alıntıyı okudunuz mu??
afedersiniz ama emre usta daha bir güven verdi bana :)
Pratikte dövme bitirdiğinizin iç yapısı düzgün normalize edilmemişse diğerinden çok daha fazla allakbullaktır, karbon oranı karbon kaybından dolayı daha azdır, bu yüzden aşınma direnci daha azdır. Ancak ideal koşullarda, iyi bir usta elinde iç yapı düzgündür, karbon kaybı minimaldir (olmama ihtimali pek yok ama). Daha kaliteli midir? Çok fazla tartışılan bir konudur, çok kişi dövmenin iç yapıyı daha küçülttüğünü filan düşünür, tamamen uydurma bilgilerdir.
-
Demirci bey kan oluğu hakkında bilimsel bir eser okudunuz mu?
-
Moleküllerim sıkıştı.
Metal atomları fazla elektronlarını paylaştıkları için bağları bu kadar kuvvetlidir. İki atomun çekirdeği elektron paylaştıkları mesafeden daha yakına 30kg örs üzerinde 5kg çekiçle dövmekle gelmez. İçe patlama gibi bir yöntemle ani ve çok çok yüksek basınçla yapılabilir. Örneğin 180kg plastik patlayıcıyı 10-15kg'lık mükemmel bir plutonyum kürenin üzerine yine mükemmel bir küre olarak kaplarsın ve dışından çok noktadan aynı anda ateşleyerek içeri doğru patlatırsın, ancak o zaman plutonyum atomlarını sıkıştırırsın. Ama yapmamak lazım, Hiroşima ve Nagazaki'ye bakınca. Metali atomik ölçekte sıkıştırmak iyi birşey değil. Allah'tan örs ve çekiçle mümkün de değil.
Eskinin çeliklerinde, malzeme dövülerek, katlanarak ve bu defalarca yapılarak içindeki yabancı maddelerin ve boşlukların yok edilmesi amaçlanıyordu. Üstüne, zaten az miktarda üretilebilen çeliği düz lama haline getirip talaşlı çalışmak ekonomik olarak saçmaydı. Az malzemeyle çok iş yapmak için bol malzemeyle başlayıp kesip atmak değil, az malzemeyle başlayıp şekillendirmek gerekliydi.
Döven malzeme heba etmez, gerisi uydurmadır.
Dövme ortamı modern üretim tesislerinin kontrollü ortamından çok uzak olduğundan, çelik de üretim sürecinde ufak farklara büyük tepki veren bir malzeme olduğundan, dövme ürünlerin bırakın daha iyi kalite olmasını, fabrikasyon ürünlerle aynı kalitede olması bile istisnai bir durumdur. Benim gözümde tek artısı, ürünlerin her birinin biricik olmasıdır.
-
sayın gabe iki bilgi arasında çelişkide kaldıysanız doğruyu anlamanın basit bir yolu vardır yani denemek ince demir bir tel parçasını çekiçle dövün dövülen kısmın dövülmeyenden daha sert olduğunu görürsünüz yada 2mm kalınlığında iki tane demir lama parçası alın birine döverek diğerine taş ile ağız açın hangisinin daha sert ve keskin olduğunu gözlemleyin dünyayı yeniden keşfetmiyoruz bunlar binlerce yıldır bilinen basit metal gerçekleridir yalnız şunu da belirteyim günümüzde her işe uygun istediğiniz niteliklerde çelik zaten var artık çelik dövmek hem zahmetl hem gereksiz bir işlem
-
sayın gabe iki bilgi arasında çelişkide kaldıysanız doğruyu anlamanın basit bir yolu vardır yani denemek ince demir bir tel parçasını çekiçle dövün dövülen kısmın dövülmeyenden daha sert olduğunu görürsünüz yada 2mm kalınlığında iki tane demir lama parçası alın birine döverek diğerine taş ile ağız açın hangisinin daha sert ve keskin olduğunu gözlemleyin dünyayı yeniden keşfetmiyoruz bunlar binlerce yıldır bilinen basit metal gerçekleridir yalnız şunu da belirteyim günümüzde her işe uygun istediğiniz niteliklerde çelik zaten var artık çelik dövmek hem zahmetl hem gereksiz bir işlem
Beyfendi sonuç değişmeyecektir piyasadan alacağımız dövülebilen herhangi bir çeliğin bir tanesini döverek diğerini talaşlı işleyelim su verme işleminden sonra sertlikleri aynı olacaktır hatta karbon kaybı yaşarsanız dövme olan daha yumuşak bile olur.
-
Hoş geldiniz demirci. :)
Demiri tanıma yolunda hepimizin sırtında küfe olan bazı yanlış bilgiler vardı. Hepimiz bunların yanlış olduğunu öğrendiğimizde afalladık. Hepimize kırk kere söylenmiş yanlışlar bir noktadan sonra şüphe edilemez gerçekler gibi gelmeye başlamıştı. Bu yanlışlardan sıyrıldıktan sonra ise artık rahat ilerleyebilmeye başladık.
Tüm yanlış bilgiler yığını aslında işin başına bağlı.
Demir, geleneksel olarak demir cevherinin ocak içinde yanan kömürle münasebeti sonrası kara bir demir süngere dönüşmesiyle başlıyor. (En. smelting-furnace, Osm. izabe, Eski Türkçe: Temürlük, Japonca Tatara) Bu demir sünger çekiçlendikçe içindeki yabancı ıvır zıvır dağılıyor, saçılıyor. Bu dövme ile demir süngerinin içindeki oyuklar kapanıyor, yüzeyler birbirine ocak kaynağı ile kaynıyor. Bu şekilde üretilmiş demire ham demir (En.: wrought iron) deniyor. (Çeliği bu şekilde üretilmiş bir Fransız 1. Dünya savaşı denizaltısının çeliği için bir belgesel dövme demir diyordu)
Yoğunlaşma olayı yukardaki koşulları açıklayabilir ancak günümüzün çelikleri bu koşullarda üretilmiyor. Bunları dövüp yoğunlaştıramazsınız. Bunlarda böyle boşluklar yok.
Gerçi bu koşulda üretilmiş bir çelik bile olsa bir kere çeliği döverek içindeki cürufu, cam vs. eriyiği dışarı atınca artık yoğunlaştırılacak bir şey olmaz olamaz.
Gelelim demiri döverek sertleştirmeye... Metaller ve alaşımlar fiziksel etkilere maruz kaldıkça plastik şekil değiştirme söz konusu olur. Kristal yapılardaki düzensizler (dislokasyonlar) artar. Bu dislokasyonlar arttıkça malzeme plastik olarak daha zor biçimlendirilebilir hale gelir, daha elastik hale gelir. Bir bakır kabın çekiçlenmesinin, bir Zilciyan zilinin çekiçlenmesinin nedeni budur. Eski tunç kılıçlar ve tırpanların metal soğukken çekiçlenmesinin biçimlendirme dışındaki, asıl nedeni budur.
Yalnız şöyle bir şey var ki bu çelik için söz konusu değildir. Çelik dövülüp de sertleştirilmez! Çelik yalnızca biçimlendirmek için çekiçlenir, o da çelik dövme tavındayken yapılır.
Bu sıcak dövme yukardaki soğuk dövmeden farklıdır. Çelik soğurken yeniden kristalleşir ve kendine dislokasyonlardan kurtulmuş yeni bir kristal düzeni kurar. Çelik bu haliyle istenen sertliğe gelmez, (*hava çelikleri konusunu karıştırmıyorum) Bu noktadan sonra çelik ısıl işleme girer (su veme ve meneviş) Bu işlemler sırasında zaten yapı birer kez daha değişir ve asıl sertlik bu amaca uygun olan ısıl işlemler ile elde edilir.
-
çeliğin sertleşmesinde oluşturulacak martenzit içerisinde karbon bulundurmak en önemli faktördür kullanılacak amaca göre yumuşak kalan bir çelikte bu yapıyı oluşturmanın en basit yöntemi kalorisi yüksek kömürde tavlanan çeliğin dövülerek karbon atomunun moleküller arasında sıkışmasını sağlamak ardından çeliğin cinsi ve kalınlığına göre tav sıcaklığını ve süresini ayarlayıp yine çeliğin cinsine göre soğutucu bir sıvıyla su verme işlemin tamamlamaktır şunu tekrar belirtmek isterim günümüz çeliklerinde zaten üretim esnasında alaşıma işe uygun malzemeler ekleniyor bu nedenle çeliği dövmek artık gereksiz bir yük tabi şekillendirme işlemi hariç hayatımı çelik alaşımlar üzerinde testler yaparak geçiren ben (tank zırhlarından g-3 namlularına kadar) sizler kadar çelik hakkında bilgi sahibi olduğumu düşünemiyorum her neyse bu forma üye olma amacım halmak bıçaklarının neden kalitesinin düşük olduğunu açıklayabilmekti anlatabildiysem ne mutlu bana hepinize saygılarımı arz ediyor hoşcakalın diyorum
-
Sayın demirci, bu tür bilgi çatışmaları her ikitarafa ve izleyip okuyan bizlere faydalı oluyor muhakkak. Sizin gibi değerli ve tecrübesi muhakkak birinin aramızda olması bizlere mutlak fayda sağlayacaktır.
-
Vayy be ne muhabbet donmus burada!
Aslinda yazilacak o kadar cok sey var ki yorumlar hakkinda :-[
Tabii ben celik dovulursemi sertlesir, sevilirse mi sertlesir gibi haddim olmayan konulara girmeyecegim.
Bu halmak diye tabir edilen bicaklarin orijinali pilot survival knife diye gecer, zaten linkide verilmis arada.
Bir aralar kullandigim kaliteli bir bicaktir. Sonra bir dostuma hediye ettim.
Bizim orduya girisleri ilk parasutcu birliklerin kurulusuna kadar gider.
ABD'den alinan parasutlerle, jumpmaster'lar (parasut atlatici uzmani diyebiliriz) icin bicakta alinmistir.
Bunun maksadı parasutun acilmamasi durumunda statik kolonun kesilerek parasutcunun yedegini acarak kurtulmasina
Imkan vermektir ki bu alternatifler arasindan secilecek sonuncusudur.
Tabii herkes john rambo degil ki en zor olani ilk yapsinlar.
Bu arada, rambo serisinin, ozellikle bizim gibi ulkeleri (askerlige merakli, ama pratigi eksik) yanlis etkiledigini dusundugumu de belirtmeliyim.
-
ABD'den alinan bicaklar iki turludur;
Birsi bu pilot survival knife modelidir.
http://www.amazon.com/Ontario-Force-Survival-Knife-Black/dp/B001CZDQPI
Ikincisi, M3 modelidir.
http://www.usmilitaryknives.com/m3.htm
Boylece komando birlikleri standart olarak bu bicaklari kullanmaya baslar.
Zamanla bunlarin hepsinin eskimesi, kirilmasi, kaybolmasi vb. Nedenlerle kaydi silinir.
Hala tek tük M3 tasiyan personel gormek mumkundur. Deri ve metalden olusan kılıfı, nostaljik bir hisse surukler insani.
Bu arada benim dostuma hediye ettim dedigim survival knife kendi paramla aldigim bir bicaktir, yanlis anlasilmasin.
Hatta kilifi hala bendedir.
-
Kasatura ve taktik (komando, sas, sat vb. ne derseniz) bicaklari birbirine karistirmamak lazim diye dusunuyorum.
Kasatura ile ilgili goruslerimi, ayrica askeri bicaklar bolumunde daha sonra yazabilirim.
Bu bolumde bahsi edilen bıçakımsı sey icin birkac sey yazayim.
Kimse bunlari begenmez ama (bir sekilde ) uniformanin parcasi olarak kabul edildigi icin tasimak zorunda kalir.
Bunlar ordunun verdigi malzeme degildir, herkes kendisi alir.
Genel bir tabirle kucuk birlik harekati (komando, ozel kuvvet, sat vs.) Yapan herkesin mutlaka kendisi icin aldigi kaliteli bir bicagi olur.
Ben bugune kadar Kabar, gerber, cold steel gibi bircok bicak kullandim.
Insan sevdikleri ile paylasmasini bilmeli, hemen hemen hepsini hediye ettim.
-
(http://i.hizliresim.com/rmQkQB.jpg
http://i.hizliresim.com/Q4A3lV.jpg)
Su anda bunu kullaniyorum, cok kahrimi cekmistir.
-
(http://i.hizliresim.com/Q4A3lV.jpg) (http://hizliresim.com/Q4A3lV)
(http://i.hizliresim.com/04q6N9.jpg) (http://hizliresim.com/04q6N9)
-
:D Osman kardesim tesekkurler, sen olmasan biz acemilerin hali harap ???
-
:D Osman kardesim tesekkurler, sen olmasan biz acemilerin hali harap ???
Sende çözdün abi işi 8) yukarıdaki mesajı sildim tekrar olmasın diye ;)
-
Devam edelim.
Bicak askeri hayatin vazgecilmez bir parcasidir:
Hayati idamenin olmazsa olmazidir,
Parasutcunun hayat kurtaricisidir (son alternatif dahi olsa :-\)
Domatesi paylasmanin en kolay yoludur :D
Molalarda agac yontarak atlatilmaya calisilan can sıkıntısının dusmanidir.
Bazen mevzi kazan kazmadir.
Bazen yamac assagi kaymamak icin bacaklarinizin arasina sapladiginiz kaziktir....
Ama,
Bu forumun mudavimlerinin cok hosuna gitmeyecegini biliyorum ama soylemek zorundayim.
-
Bıçaklar artik taktik maksatlarla kullanim icin cok nadiren tercih edilen bir silah haline gelmislerdir.
Askeri hayattaki yeri silahtan ziyade asli fonksiyonunun disinda bir cok isi yapabilenbir aletolmasindan kaynaklanmaktadir.
Teknoloji nasil kilici veya oku askerin asli silahi olmaktan cikardiysa, bicaklari da cok buyuk oranda silah olma ozelliginden uzaklastirmistir. Tabii ki herseyin bittigi anda belinizde bir bicak varsa silah olarak da kullanabilirsiniz. Ama planlarinizi bicak uzerine yapamazsiniz.
Bicak dusmana karsi kullanilacak sessiz bir silah midir, hayir degildir. Buna itirazlar gelebilir, ben bu Konudaki itirazlara cevap vermeyecegim, yanlis anlasilmasin sessizligim ikrardan degildir.
Hele bicak atma konusu, tamamen bir fantazidir ve filmlerde guzel sahneler cikartir ortaya.
Arbalet dahi bu tip askeri maksatlarla kullanilabilir, ama bicagin bu şekilde kullanimi fantazidir.
-
Bu doğruysa askeriyede kasıtlı bir kalitesizlik politikası yürütülüyor demektir yoksa bu aklı selim bir hareket değil bazen bi nevi işgal altındamıyız diye şüphe etmiyo değilim bu tür konulara girmek istemiyorum ama bu kadarda olmaz
Ekonomi kurali, malum, sınırsız ihtiyac sınırlı kaynak vs.
Az evvel yazmistim bu bicaklari sahislarin kendisi satin alir
Devlet gereken yere gereken kaynagi tahsis ediyor, bunu yasayarak biliyorum.
Bence de bu kadar da olmaz O:-)
Sanki biraz maksati asan bir yorum gibi geldi bana, bilmiyorum tek ben mi boyle hissediyorum. ;D
-
Nasıl seçildiğini az çok tahmin edebiliyorum.Bıçak mı bıçak, tamam iyidir,fazla bir şey anlamaya gerek yok,işin uzmanına gerek yok,nasıl olsa her şeyden az uz anlıyoruz.
Biz bu kadarmı zekası kıt bi milletizki can güvenliğinin kullanılan malzemenin kalitesine bağlı olduğu bariz olan bir konuda bu kadar pervasız olalım?Buna katılamıyorum.Biz hobi amaçlı bu kadar inceleyip araştırıyoken can güvenliği bıçağa bağlı olabilecek asker adamın kitabını yazabilecek düzeyde olması gerekir ki tanıdığım çoğu asker öyle..Kan uykusu belgeselini izlemeyen varsa izlesin..
arkadaşlar orduda bıcak alımı yoktur çalışanlar toplanır ve kendine bıcak alırlar ebnim bildiğim böyleydi en son emekliolan subay akrabamdan biliyorum.
Orduda bıçak alımının olmaması veya üretim yapılmaması mantıklı gelmedi bana askerlere biz bıçak vermiyoruz gidin kendiniz yaptırınmı deniyor yani
:-[
-
Bence bu gibi mühim konularda önemsemeyiş, üstünkörülük zekasal kıtlık sonucu olur genelde bu benim görüşümdür sizinki farklı olabilir saygı duyarım Ercan Bey
Üstükörülük konusunda size sonuna kadar katılıyorum,layık olmadıklara mevkilere ge(tirilen) insanlardan reform niteliğinde karar beklemek fazlasıyla iyimser bir çabadır, kukla olmak birinci vazifedir onlar için, zeki olmadıkları için değil.alınteri ile kazanmadıkları için. Eğitim konusunda bununla ilgili onlarca örnek sayılabilir.Çoğumuz doğruyu güzeli biliyoruz ama yapmıyoruz, yapamıyoruz,yaptırılmıyor.
Her iki yorumda uzucu gercekten. :'(
-
Konuyu hortlatacağım fakat yazılanları okuyunca cevap vermeden geçemeyeceğim. Fotoğraflar ölmüş ama malesef bahsi geçen tenekeler kullanılıyor komando birlikletinde ve piyasadan bora gibi daha kullanışlı ve kaliteli bıçarlar tedarik edip kullanıldığındada diğerlerinden farklı göründüğü için uyarılıyor personel. Zaten kendime yapacağım ilk bıçakta bu teneke bıçağın kabzasını kullanarak çeliğini değiştirmek olacak.
Topyekün harp kavramı, meydan savaşları, siper savaşları biteli yıllar oldu ama hala bunların farkında olmayan bir askeriye var. Amerikan ve İngiliz bir çok bıçak ustası, askerlerinin özel siparişleri için çalışıyor. Bizde ise bir er olarak cebinde Victorinox çıksa anlatamazsın.
???
-
Umarim yorumlara yaptigim yorumlar ;) yanlis anlasilmaz. Bu forumun en hosuma giden yönü karsilikli saygi ortaminin muhafaza edilmesi.
Benimde kimseye saygisislik yapmak gibi bir amacim yok.
Belki biraz alinganlik yaptigim soylenebilir, o da 30 yila yakin kurumun ekmegini yememizdendir, hos görün.
Bizim hatamiz da halkla iliskileri yanlis anlamamiz ve becerememiz.
Amerikan marine'lerinin kabar kullandigini butun dunya bilir .
Daha once paylasilan fairbarn amerikan ozel kuvvetllerinin geleneksel bicagidir...
Neyse yine donelim kendimize,
Benim ilgi alanim taktik bicaklar.
Henuz yapamadim am cok kullandim,
Imalatci olarak degil ama kullanici olarak tecrubem var.
Nacizane paylasmak istedim. Kalin sağlıcakla.
-
Valla muhterem benim yorumumu geripsemişsin ama sana bir örnek vereyim.
Askere gitmemden biraz önce 11 Eylül oldu ve döndükten bir süre sonra da 2. Irak savaşı başladı. Bir gün eski bir komutanımı bir kanalda "Stratej" olarak konuşurken gördüm. (Bu komutan harp Akademilerine bağlı bir eğitim kurumundaki komutanımdı.) Yaptığı öngörüler hendek savaşında yapılsa geçerli olacak şekildeydiler ve sonraki günlerde yaşananların bu öngörüyle en ufak bir benzerliği dahi yoktu.
Kimi insanlar, hangi görevde olursa olsun geçen yıllar içinde kendini geliştirmeyi bırakıyor, kurumsal körlüğe kapılıyor ve Dünya'nın geri kalanında ne olduğunu merak etmeyi, yaptığı işin gereği nedir diye kendine sormayı, kurcalamayı bırakıyor.
AK47 ile geçirdiğim acemiliğimde silahla ilgili verilen eğitimde acayiplik fark ettim. Gez ile ilgili şekiller, anlatımlar tutmuyordu. Sonra AK niyetine anlatılanın aslında G3 için olan ders içeriği olduğunu fark ettim. Malum AK'de ilerde dikdörtgen bir arpacık ve ortada sürgülü bir mekanizmayla mesafe ayarı yapılan dikdörtgen oyuk biçiminde gez var. G3'te ise ghost ring sight denen, göze yakın ufak gez deliğinin içinden arpacığı gördüğünüz, bu gezin döndürülür bir silindir üzerinde olduğu, nişangahın birinin de V oyuk biçiminde olduğu bir nişangah var. Tarifi bile çok farklı.
Özet olarak, her şeyimizde olduğu gibi bence ordumuzda da geliştirilecek çok şey var. Her şeyin en iyisine sahip olmak için çalışmamız ve var olmaya devam etmek için de en iyi orduya sahip olmamız gerek...
-
Bu arada bu bıçakları kişiler kendi satın alıyorsa alınan bıçakların kalitesizliği için kurum suçlanamaz. Ancak ordu, personelinin böyle bir ihtiyacı için kafa yorup kendi toptan bir çözüm üretmiyorsa büyük çaplı bir üretim ile kaliteli aleti düşük maliyetle ve personeline bir mali yük olmadan tedarik etmiyorsa bu yaklaşım profesyonel değildir. Ağır iş yapılan bir iş yerinde nasıl personele bareti, metal burunlu ayakkabıyı iş yeri tedarik ediyor ve iş güvenliği çerçevesinde bunların yeterliliği takip ediliyorsa (ah keşke hep öyle olsa tabi) ordunun da bu problemleri kendi çözmesi gerekir.
-
Kimi insanlar, hangi görevde olursa olsun geçen yıllar içinde kendini geliştirmeyi bırakıyor, kurumsal körlüğe kapılıyor ve Dünya'nın geri kalanında ne olduğunu merak etmeyi, yaptığı işin gereği nedir diye kendine sormayı, kurcalamayı bırakıyor.
Kesinlikle katiliyorum. :) meseleye bu yonden bakmak daha faysali bence.
Silah bilginizi gorunce birde gwnel muhabbette silahlar bolumumu acsak acaba ;D
-
Bu arada bu bıçakları kişiler kendi satın alıyorsa alınan bıçakların kalitesizliği için kurum suçlanamaz. Ancak ordu, personelinin böyle bir ihtiyacı için kafa yorup kendi toptan bir çözüm üretmiyorsa büyük çaplı bir üretim ile kaliteli aleti düşük maliyetle ve personeline bir mali yük olmadan tedarik etmiyorsa bu yaklaşım profesyonel değildir. Ağır iş yapılan bir iş yerinde nasıl personele bareti, metal burunlu ayakkabıyı iş yeri tedarik ediyor ve iş güvenliği çerçevesinde bunların yeterliliği takip ediliyorsa (ah keşke hep öyle olsa tabi) ordunun da bu problemleri kendi çözmesi gerekir.
Inanin bu konuda calismalar var.
Detayina grmememe musaade edin.
Insallah guzel seyler cikar.
-
Önceki mesajlarda yazan cüzi bir fiyat var. Bu fiyata, yüksek rakamlı bir üretim adediyle, söz konusu üründen çok daha ilerisi elde edilebilir. Ancak biraz devrimci üretim teknikleri ve malzemeler kullanılması söz konusu...
-
Özet olarak, her şeyimizde olduğu gibi bence ordumuzda da geliştirilecek çok şey var. Her şeyin en iyisine sahip olmak için çalışmamız ve var olmaya devam etmek için de en iyi orduya sahip olmamız gerek...
Kesinlikle katiliyorum.
Calismaliyiz ve once kendimizi duzelt e rek ilerlemeliyiz.
-
Kullandığım 69 yılı üretimi AK, 84 yılına ait olan G3'ten çok daha iyi çalışıyordu. Tamam, tasarım farkı zaten dağlar kadar var ama G3'ü teslim aldığım gün elime aldığım ilk 3 G3'ümü kabul etmediğimi daha iyi bulduğum 4.'de de süngünün takılamadığını söylemem gerek.
-
Yeri gelmisken ustalarima sorayim.
Taktik bicaklarda yogun olarak gorulen sirttaki testere bicagin celigini zayiflatir mi?
Sizce kullanim maksadi nedir? Soylendigi gibi testere olarak bir ise yaramadigini ben deneyerek bircok defa gordum.
-
Kullandığım 69 yılı üretimi AK, 84 yılına ait olan G3'ten çok daha iyi çalışıyordu. Tamam, tasarım farkı zaten dağlar kadar var ama G3'ü teslim aldığım gün elime aldığım ilk 3 G3'ümü kabul etmediğimi daha iyi bulduğum 4.'de de süngünün takılamadığını söylemem gerek.
BElki gercekten silah bolumu acmaliyiz.
G3 ve kales farkli konseptlerle uretilmistir.
G3 artik cok eski bir silah, onun icin seveni pek kalmamistir.
Ama hem G3un hemde kalesin kendilerine has ozellikleri vardir.
Kales toleransi yuksek olarak uretilmis bir silahtir.
Onun icin tutukluk daha az yapar. Ama ureticileri dagilim degerinin kac moa oldugunu vermezler.
Cunku 200 metreden sonra mermi sapitir.
Benim g3 daha iyidir dedigim sanilmasin, her iki silahinda kendine gore konseptten kaynaklanan artilari vardir.
-
Yeri gelmisken ustalarima sorayim.
Taktik bicaklarda yogun olarak gorulen sirttaki testere bicagin celigini zayiflatir mi?
Sizce kullanim maksadi nedir? Soylendigi gibi testere olarak bir ise yaramadigini ben deneyerek bircok defa gordum.
Zayıflatmaz. İşe yaramıyor çünkü taktik ihtiyaçlar gözetilerek açılmıyor çoğu kez. "Testeremsi" açıyorlar. Ekledikleri özellik çalışıyor mu diye deney yapmıyorlar.
Bir araca eklenecek her bir özellik önceden denenmeli ve planlanmalı. Örneğin ben yeni yeni fark ediyorum; bıçak saplarında bu kadar fazla detay olduğunu. Çocuk gibi ha bire renkli oyun hamurlarından bıçak sapı yapıyorum. :)
-
ASEK = Aircrew Survival Egress Knife = Mürettebat hayatı idame çıkış bıçağı
Daha önceden de konuyu farklı zamanlarda sağdan soldan okumuşttum ancak şimdi hızlı gidiyorum. Kaynak Wikipedia:
http://en.wikipedia.org/wiki/Aircrew_Survival_Egress_Knife (http://en.wikipedia.org/wiki/Aircrew_Survival_Egress_Knife) Dandik google çevirisi: https://translate.google.com.tr/translate?sl=en&tl=tr&js=y&prev=_t&hl=tr&ie=UTF-8&u=http%3A%2F%2Fen.wikipedia.org%2Fwiki%2FAircrew_Survival_Egress_Knife&edit-text= (https://translate.google.com.tr/translate?sl=en&tl=tr&js=y&prev=_t&hl=tr&ie=UTF-8&u=http%3A%2F%2Fen.wikipedia.org%2Fwiki%2FAircrew_Survival_Egress_Knife&edit-text=)
Uçaktan kaçıp kurtulmak için testerenin akrilik pencere ve uçak gövdesini kesebilmesi amaçlanmış. Bunun şartnamesi '58 tarihliyse gövde aluminyumdur illa ki, o tarihlerde herhalde ahşap kalmamıştı. Fiberi sanmam, kevlar pershinglerle kullanılır oldu, titanyum da 70'lerin mucizesiydi, karbon elyafı da herhalde daha da yenidir.
Ben doksanlarda iki kere HSS testereden bıçak yapmıştım. Bunlarla testeresi kendini ispatlamış olmasına çok verim alamadım. Ancak bunda iki faktör rol oynamış olmalı.
1- Testere benim tutuşuma göre değil makinesine göre tasarlanmıştı
2- Testere benim testereyi denediğim ahşaba göre tasarlanmamıştı.
İyi düşünülen ve tüm bıçağın tasarımı ona göre yapılan bir testere sırt kendi işinde başarılı olabilir. Ancak en başarılı testere bile sizi düz bir sırtın avantajından yoksun bırakacaktır. E bu sonuncu sadece bir tercih problemi. Önce en iyi testere sırt tasarlanır denenir , sonra karar verilir.
Yeri gelmisken ustalarima sorayim.
Taktik bicaklarda yogun olarak gorulen sirttaki testere bicagin celigini zayiflatir mi?
Sizce kullanim maksadi nedir? Soylendigi gibi testere olarak bir ise yaramadigini ben deneyerek bircok defa gordum.
-
Ha, testere sırt, metalin yüzeyinde oluşturacağı girintiler ile çatlak başlangıcı oluşturmaya yardımcı olur mu denemek gerek. Tabi farklı üretim yöntemleri olursa bunların etkileri de farkı olacaktır.
-
Benim evde 3-4 farkli cesit testere var ve bunlara bakarak yorum yapacak olursam bir el testeresinin ideal kalinligi yaklasim 1 mm.dir.
Bir taktik bicagin kalinligi dusunulunce, bu kalinlik tasarimda sorun olmZ mi?
Offf tablette yazmak iskence >:(
-
Kullandığım 69 yılı üretimi AK, 84 yılına ait olan G3'ten çok daha iyi çalışıyordu. Tamam, tasarım farkı zaten dağlar kadar var ama G3'ü teslim aldığım gün elime aldığım ilk 3 G3'ümü kabul etmediğimi daha iyi bulduğum 4.'de de süngünün takılamadığını söylemem gerek.
BElki gercekten silah bolumu acmaliyiz.
G3 ve kales farkli konseptlerle uretilmistir.
G3 artik cok eski bir silah, onun icin seveni pek kalmamistir.
Ama hem G3un hemde kalesin kendilerine has ozellikleri vardir.
Kales toleransi yuksek olarak uretilmis bir silahtir.
Onun icin tutukluk daha az yapar. Ama ureticileri dagilim degerinin kac moa oldugunu vermezler.
Cunku 200 metreden sonra mermi sapitir.
Benim g3 daha iyidir dedigim sanilmasin, her iki silahinda kendine gore konseptten kaynaklanan artilari vardir.
Silah severim ancak silahtan uzak duruyoruz, kurallarımız arasında silah görüntüsü paylaşmama var o nedenle o tarafa doğru ilerlemeyeceğimizi söyleyebilirim.
Benim için ayırt edici olan atıştan sonraki temizlikte ortaya çıkan manzara.
Ak'de el kundağının içine saklanacak bir parça bez ve biraz yağ ile temizlik yapılabiliyor ve bu esnada gereksiz pimler söküp de bunlaraı kaybetmeme derdine düşmüyorsunuz. Mekanizmayı takmak, üst kapağı açınca içerde ne var görmek kolay.Harbi silahın yanında geliyor.
G3'te harbi arayacak, pimleri elden düşürüp kaybetmemeye odaklanacak, geri takarken de mekanizmamayı kitleme korkusunu yaşayacaksınız. İçini görüp silahın ne halde olduğunu görmek zor, tasarımdan dolayı çok daha uzun bir harbi gerektiriyor.
Bunların yanında length of pull denen dipçik-tetik mesafesi bana G3'te çok fazla geldi. Bende bu mesafe 33 cm maalesef. Bundan da fenası sol elin uzanması gereken mesafe olan dipçik-el kundağı mesafesi. Türk insanının Avrupalılara nazaran yapısı farklı olduğundan dolayı bu mesafelerin başarılı bir kullanım için göz önüne alınması gerekli. Muhtemelen bu ergonomi farkından dolayı AK'de en iyi ben atmışken G3'te çuvalladım.
-
Benim evde 3-4 farkli cesit testere var ve bunlara bakarak yorum yapacak olursam bir el testeresinin ideal kalinligi yaklasim 1 mm.dir.
Bir taktik bicagin kalinligi dusunulunce, bu kalinlik tasarimda sorun olmZ mi?
Offf tablette yazmak iskence >:(
Kalınlık biraz düşürülüp buna karşılık en biraz arttırılırsa aynı sağlamlıkta bir bıçak elde edilebilir. Örneğin sizin Glock o kadar dar olmak zorunda değil. Biraz daha payı var.
-
Evet ak kullanici dostu bir silahtir.
G3 ise ...... neyese ;D
Ilginc olan ak'yi yaparken Rusların alman stg44'u ornek almaları dir.
Bu geriye gidişin nedenleri ayrı bir tartışma konusudur.
Bahsinı ettiğiniz ak nin acilan ust kapagi, bugun o silah ailesinin en buyuk handikapidir.
Zayif bir yapisi oldugu icin silah ustu optiklerin kullaniminda sihharli sonuclar alinamaz.
Bu henuz cozulebilmis bir problem degil.
-
Ak-47 lerde gövdeye takılan, bahsettiğiniz soruna çözüm getirmek için tasarlanmış picatinnyler mevcut.
http://50bmg.ru/katalog/127-kronshteiny-po-marke-oruzhiya/159-kronshteiny-dlya-ak-tigr-sks/3358-bystrosemnyi-kronshtein-leapers-mnt-978-picatinny-na-ak-saiga-vepr-tigr.html
burda bir örnek var. Keske bende olsada taksam bir tane.
-
Ak-47 lerde gövdeye takılan, bahsettiğiniz soruna çözüm getirmek için tasarlanmış picatinnyler mevcut.
http://50bmg.ru/katalog/127-kronshteiny-po-marke-oruzhiya/159-kronshteiny-dlya-ak-tigr-sks/3358-bystrosemnyi-kronshtein-leapers-mnt-978-picatinny-na-ak-saiga-vepr-tigr.html
burda bir örnek var. Keske bende olsada taksam bir tane.
Evet, verdiginiz yapilanlara guzel bir ornek.
Ama denemeden atis sihhati hakkinda birsey soyleyemeyiz.
Ayrica yandan monte edilen bir aparatin silahin dengesini nasil etkileyecegide onemli.
-
Bülent bey kullandığınız Glock78 yerine Glock 81 olsaydı çift taraflı testeresinin gayet işlevsel olduğunu görecektiniz.
Testereler bir işe yaramıyor demek doğru olamaz. Bir çok kere kullandım. Öyle bir an geliyor ki bıçakla saatlerce sürecek işi birkaç dakikada hallediyorsunuz.
(http://www.zielonysklep.pl/allegro_new/Produkty/Glock/glock_81/glock_81_foto_10.jpg)
-
Bülent bey kullandığınız Glock78 yerine Glock 81 olsaydı çift taraflı testeresinin gayet işlevsel olduğunu görecektiniz.
Testereler bir işe yaramıyor demek doğru olamaz. Bir çok kere kullandım. Öyle bir an geliyor ki bıçakla saatlerce sürecek işi birkaç dakikada hallediyorsunuz.
(http://www.zielonysklep.pl/allegro_new/Produkty/Glock/glock_81/glock_81_foto_10.jpg)
İnanın, Glocklardan ilk aldigim 81 modeli idi. :)
Fakat cok kullanamadan cok begenen bir buyugume hediye ettim.
Sonra 78i aldim.
Belki kullanma firsatim olsaydi fikrim farkli olabilirdi.
Benim testere konusunda tercihim her zaman, kucuk ama islevsel olan leatherman oldu.
-
Önceki mesajlarda yazan cüzi bir fiyat var. Bu fiyata, yüksek rakamlı bir üretim adediyle, söz konusu üründen çok daha ilerisi elde edilebilir. Ancak biraz devrimci üretim teknikleri ve malzemeler kullanılması söz konusu...
Forumlardan anladığım kadarıyl devletle iş yapan ustalar var.
Ama inanın ihale kanunu ve süreci devreye girdimi iş bu kadar kolay değil. :(
-
AK47 dediklerimizin çoğu ucuzlatılmış tip olan AKM dir aslında, birinin gövdesi kütükten talaşlı imalat ile yapılmışken iken diğeri saçtan bükülüp puntolanmış. Sadece iç raylar kalın malzemeden. Onun dışında da iç yapıda da ufak tefek farklılıklar var. Bu silahın tasarım amacı hassasiyet değil, eğitimsiz Rus köylüsünün eline yüksek adette verip ateş gücü sağlamak. Emniyetinin bile ilk pozisyonu tek tek değil seri atış.
Üst kapak mevzuuna gelince, AK47 patternini Ruslar sonra çıkarttıkları diğer silahlarda da kullanmaya devam ettiler. Hatta eski doğu bloku ülkeleri de AK paternine sahip farklı silahlar çıkartmış. Dragunov SVD ( kanas ) ta üstten kapaklıdır ama sıradan bir piyade tüfeğinden daha isabetli olduğu malum. Denge konusunda gelince, AKM nin sağ tarafındaki, mekanizma ile beraber ileri geri hareket eden, ana ağırlık eksenine oturmayan kurma kolu zaten yeterli dengesizlik yaratıyor.
Evet ak kullanici dostu bir silahtir.
G3 ise ...... neyese ;D
Ilginc olan ak'yi yaparken Rusların alman stg44'u ornek almaları dir.
Bu geriye gidişin nedenleri ayrı bir tartışma konusudur.
Bahsinı ettiğiniz ak nin acilan ust kapagi, bugun o silah ailesinin en buyuk handikapidir.
Zayif bir yapisi oldugu icin silah ustu optiklerin kullaniminda sihharli sonuclar alinamaz.
Bu henuz cozulebilmis bir problem degil.
-
Önceki mesajlarda yazan cüzi bir fiyat var. Bu fiyata, yüksek rakamlı bir üretim adediyle, söz konusu üründen çok daha ilerisi elde edilebilir. Ancak biraz devrimci üretim teknikleri ve malzemeler kullanılması söz konusu...
Forumlardan anladığım kadarıyl devletle iş yapan ustalar var.
Ama inanın ihale kanunu ve süreci devreye girdimi iş bu kadar kolay değil. :(
Yok, genel konuşuyorum. Üretimi MKE yapar, başka firma yapar vs. ancak hangi usulle üretileceği maliyet etkiler maliyeti bir taraftan düşürürseniz de diğer taraftaki bi özelliği iyileştirebilirsiniz.
Bir ordu donatacak kadar sayıda bıçak
- örste dövülmez,
- plakadan kesip taşlanarak biçimlendirilmez.
- 3d printerdan çıkmaz
bunların hepsi zaman alır. Ayrıca birbirine eş bıçaklar üretmenin en iyi yolu bunlar değildir.
Namluların kalıptan çıkması, sonra fazlalıklarının çapaklarının taşlanması, ısıl işleme gitmesi, kumlanıp (gerekiyorsa kaplanıp) yine kalıptan çıkma sapla birleştirilip bilenmesi ve yine kalıptan çıkma kılıfla tamamlanması gerekir.
Bunlardan da önce çelik seçimine bakmak gerek. Biz oda sıcaklığında bıçakları yağlayıp seviyor ve kolluyoruz. -25 derecede namlu, sap ve kılıf ne yapacak bakmak, malzemeyi ona göre seçmek gerek.
-
AK47 dediklerimizin çoğu ucuzlatılmış tip olan AKM dir aslında, birinin gövdesi kütükten talaşlı imalat ile yapılmışken iken diğeri saçtan bükülüp puntolanmış. Sadece iç raylar kalın malzemeden. Onun dışında da iç yapıda da ufak tefek farklılıklar var. Bu silahın tasarım amacı hassasiyet değil, eğitimsiz Rus köylüsünün eline yüksek adette verip ateş gücü sağlamak. Emniyetinin bile ilk pozisyonu tek tek değil seri atış.
Üst kapak mevzuuna gelince, AK47 patternini Ruslar sonra çıkarttıkları diğer silahlarda da kullanmaya devam ettiler. Hatta eski doğu bloku ülkeleri de AK paternine sahip farklı silahlar çıkartmış. Dragunov SVD ( kanas ) ta üstten kapaklıdır ama sıradan bir piyade tüfeğinden daha isabetli olduğu malum. Denge konusunda gelince, AKM nin sağ tarafındaki, mekanizma ile beraber ileri geri hareket eden, ana ağırlık eksenine oturmayan kurma kolu zaten yeterli dengesizlik yaratıyor.
Evet ak kullanici dostu bir silahtir.
G3 ise ...... neyese ;D
Ilginc olan ak'yi yaparken Rusların alman stg44'u ornek almaları dir.
Bu geriye gidişin nedenleri ayrı bir tartışma konusudur.
Bahsinı ettiğiniz ak nin acilan ust kapagi, bugun o silah ailesinin en buyuk handikapidir.
Zayif bir yapisi oldugu icin silah ustu optiklerin kullaniminda sihharli sonuclar alinamaz.
Bu henuz cozulebilmis bir problem degil.
Sayın Ustam,
Bu yorum karşısında saygıyla eğilmekten başka bir şey yapamam.
Saygılarımla.
-
Biz oda sıcaklığında bıçakları yağlayıp seviyor ve kolluyoruz. -25 derecede namlu, sap ve kılıf ne yapacak bakmak, malzemeyi ona göre seçmek gerek.
Kydex pek sorun çıkartmıyor o sıcaklıkta. Çelikte zaten çok sorun çıkmaz bence.
http://www.youtube.com/watch?v=kseVtEp24FA
-
Valla Titanik'i yapanlar da batmaz dediydi ama çelik çatır çatır çatladıydı.
81-82 gibi bir sene, torosların soğuk sularını akıtan bir dereye frizbimiz düşmüştü. Esnek olduğunu bildiğimiz frizbi bir sonraki atışta çatır çatır kırıldı.
Kırılganlığa geçiş sıcaklınının (Ductile–brittle transition temperature) sulu-menevişli çeliklerde kaç derecede gerçekleştiğine dair bir şeylere denk gelmiyoum ancak bakmak denemek görmek gerek.
Kydex ve diğer malzemeler ile ilgili farklı testlere ve yorumlara rastlıyorum. Ancak zaten bir bıçaktan yüzbinlerce yapılacaksa bu kydex olmaz, Kydex'i yapmak daha fazla zaman alıyor. Cam yünüyle güçlendirilmiş naylon bence sapta da kılıfta da en iyi seçenek olabilir.
-
Bu arada bıçağınızı soğuk havalarda kendi vücüt ısınızla aşırı soğumaktan korumanız performansı açısından faydalı olabilir.
-
Kırık bir ColdSteel. Bu bıçak kırıldığında acaba namlu ne kadar soğuktu? Bu bıçak üzerinde daha önce çok konuşulmuştu. Budak, yanlış yere vurma, sapı sıkı tutma gibi faktörler de vardı ana bıçağın sıcaklığını fotoğraftan anlamak mümkün değil.
Bkz: http://www.gezenbilir.com/index.php?topic=46054.msg512919#msg512919 (http://www.gezenbilir.com/index.php?topic=46054.msg512919#msg512919)
Bkz.: Bkz.:http://www.bladeforums.com/forums/showthread.php?t=328256 (http://www.bladeforums.com/forums/showthread.php?t=328256)
(http://img.photobucket.com/albums/v446/Nutnfancy/BustedRecon720.jpg)
-
Nedenini yıllar sonra buldum: Şom ağızlılık...
"when I remarked what a good blade it was and how he was probably going to hand it down to his kids later on. Nice timing. No sooner had the words left my mouth when the blade literally shattered!"
Bıçak için güzel ve evladiyelik dediği gibi gitmiş bıçak. ::)
-
Bu arada bıçağınızı soğuk havalarda kendi vücüt ısınızla aşırı soğumaktan korumanız performansı açısından faydalı olabilir.
Soğuk hava şartlarında bataryaları vücudumda sıcak tutmayı yeğlerim 8)
Onlar daha önemli.
-
Titanik olayında, çelik imalatçılarının da kusuru olduğuna dair ilginç bir makale okumuştum. Çelik adam gibi olsa, gemi o kadar hızlı batmazmış. Rastlarsam paylaşırım makaleyi.
Seri üretimde kydex olur mu olmaz mı bilmem de, ben olsam kydexten daha garantili çözümler arardım. Videoyu tekrar izledim ve performansını pek beğenmedim kydex kılıfın.
"Ductile–brittle transition temperature" konusunu araştırayım. Eğlenceli şeyler çıkacak gibi.
-
Bu arada, başlıktaki yazım hatasını düzeltsek diyorum? Hala "baıçakları" yazıyor. Türkçede "baıçakları" diye bir kelime yok benim bildiğim! :P
-
Bu arada, başlıktaki yazım hatasını düzeltsek diyorum? Hala "baıçakları" yazıyor. Türkçede "baıçakları" diye bir kelime yok benim bildiğim! :P
+1
-
Kydex'in sıcaklıkla imtihanı:
http://www.kydex.com/uploads/files/kydex_tb_121-b_minimumservicetemperature_061412.pdf (http://www.kydex.com/uploads/files/kydex_tb_121-b_minimumservicetemperature_061412.pdf)
Esasen başkalarının mesajlarına tashih yapmıyoruz, yazım hatasını göze sokmak gibi oluyor ama madem sözü geçti düzeltiyorum.
Yok yahu, zaten çok düzenlemişim o mesajı.
-
Makaleyi buldum. Çelikle ilgili iki faktör etkili olmuş Titanic faciasında.
İlki, buz dağına ilk temas eden tekne dışkabuğunun imal edildiği çelik, yüksek oranda sülfür içeriyormuş. Sülfür çeliği kırılgan yapar bilindiği gibi.
İkincisi, o anda suyun sıcaklığı donma derecesinin altındaymış. Düşük sıcaklık, yüksek oranda sülfür içeren çeliği daha da kırılgan yapmış.
Bu iki faktöre geminin yüksek seyir hızı ile buz dağına çarpması da eklenince, dışkabuk çeliği buz gibi boydan boya kırılmış. Koskocaman bir yırtık oluşmuş gemide.
http://www.writing.ucsb.edu/faculty/holms/titanic2.pdf
-
"Malzemenin tokluğunu kaybederek gevrekleştiği sıcaklığa çentik darbe tokluğu geçiş sıcaklığı denir" diye anlatıyor yerli bir eğitim dokumanı. Bunun hakkında ayrıntılı bir şekilde bir şeyler yazacaktım ama daha çok şey toparlamadan buna girişmeyeyim dedim.
Çeliğin içindekiler, ısıl işlem yöntemleri falan bunu etkiliyor. Maalesef sulu ve menevişli çeliklerde sadece temperleme sıcaklığından soğutmanın etkisine dair bir şeyler bulabildim. Ancak sulu menevişli çelikler için bu kırılganlığa geçişe dair daha genel bir şeyleri henüz bulamadım.
-
aşağıdaki link bu konuda yardımcı olur sanırım :)
http://www.cadcamsektoru.com/ansiklopedi/Soguga-Dayanikli-Celikler-9615.htm
-
aşağıdaki link bu konuda yardımcı olur sanırım :)
http://www.cadcamsektoru.com/ansiklopedi/Soguga-Dayanikli-Celikler-9615.htm
Kesinlikle yardımcı oldu. Çok eğlendim öğrenirken. Çok teşekkürler.
-
Bu arada bıçağınızı soğuk havalarda kendi vücüt ısınızla aşırı soğumaktan korumanız performansı açısından faydalı olabilir.
Soğuk hava şartlarında bataryaları vücudumda sıcak tutmayı yeğlerim 8)
Onlar daha önemli.
Soğuk havada dışarıda kalan piller bir daha çalışmaz. Tecrübesizlik dönemimde çok zor bir eğimde çadır ve tuluma dahi giremeden bir gece geçirdikten bu yana kış faaliyetlerinde pillerimi iç cebimde taşırım. :)
-
Envanterimdeki yerli imalat askeri bıçaklardan bir örnek.
(http://i.hizliresim.com/AADp37.jpg)
Halmaklardan da vardı. Hiç hoşuma giden bir bıçak olmadı. Sapı gevşek, dönüp duruyordu. Geçenlerde birisine hediye ettim.