Bıçak Sanatı - Forum
Atölye Muhabbeti => Fırından Yeni Çıktı - (Eserlerimiz Galerisi) => Mercek Altında => Konuyu başlatan: emin albayrak - 05 Eylül 2012, 12:02:41
-
evet bir bıçakla daha bu bölümde karşınızda olma cesaretindeyim. ;)
öncelikle çelik teorik olarak civa çeliği. Özgürün Rasim ustada işe yaramaz diye kenara ayırdığı bir parçadan çıktı bu bıçak. suyunu Rasim usta verdi saolsun. kabzada sırasıyla pirinç, abanoz, dut, kırmızı ovenkol, pirinç ve bakır halka kullandım. kırmızı ovenkolün sırt kısmında ise bir parça sedef var. bu da benim için bir ilk deneme idi. ayrıca kabzanın arkasındaki pirinç uygulamasını civata ve diş açmak suretiyle değil, şöyle yaptım. kabzayı delip, pirinç pimin ucunu sivriltip pirinci kabzaya japonla yapıştırdıktan sonra, deliğe bir miktar japon sıktıktan sonra pirinç pimi hızlıca çakmaya başladım. ucu sivri olduğu için sanırım normal delikten daha da ileriye yapıştırıcı ile birlikte ilerlemiştir. ne kadar sağlam oldu bilmiyorum fakat bıçak bir kez granit zemine düştü ve herhangi bir hasar meydana gelmedi. kabzanın üzerine de son işlem olarak 4 kat japon kaplayıp 1000 kuma kadar zımparaladım. kırmızı ovenkol oldukça ağır bir ağaçmış, bu sebeple bıçağın kabzası diğer malzemelerle birlikte birhayli ağır. kabza formu olarak da köşegen bir çalışma yapmak istedim ama hassas çalışılmadan bunu simetrik olarak elde etmek gerçekten zormuş. bu sebeple doğaçlama olarak kenarlarını biraz yumuşattım fakat yine de keskin hatlı bir kabzası var sayılır. uzun süreli kullanımda çok konforlu olduğunu söyleyemem açıkcası.
kılıfı ise sanıyorum yaptığım 4. veya 5. kılıf. derisi ham vaketa. Gürcan ticaretten alındı. iz kalemleri ile denemelerde bulundum görüldüğü gibi ve delikler ve iplerle uğraşmaya üşendiğimden dolayı bu kılıfı perçinlerle birleştirdim. henüz kenar temizliğini ve boyamasını yapmadım, ne zaman yaparım, yapar mıyım yapmaz mıyım onu da bilmiyorum :D fakat dikmek ile perçin çakmak arasındaki zaman ve emek farkını görünce bir daha nasıl dikişe niyet edeceğim bilmiyorum.
sözün özü bu da böyle bir bıçak. şimdli lütfen "vurun abalıya" >:D
-
daha iyi vurmanız için bol foto ekliyorum ;)
-
devam
-
bu da son iki 8)
-
Emin, namlunun balçakla birleşim yerini göremedim, ayrıca fotoğraflar küçük olmuş, bir başka sunucu üzerinden fotoğraf eklesen detayları daha iyi görebilirdik.
-
Eline sağlık.
Namlu çok gözüme batmadı. Gözüme batacak derecede bir sıkıntı fark etmedim. Buna karşılık sapta dikkatimi çeken ayrıntılar oldu.
Sapta orta, yüzük, küçük parmakların ortak oyuğu belli oluyor ama ona nazaran işaret parmağının oyuğu eksik gibi. Güzel bir yontma deneyimi için sapın işaret parmaktaki çapının fazla olmaması taraftarıyım.
Sap başının kare oluşu balçakla çelişiyor. Bunu yarı yarıya görsel bir yorum kabul edebiliriz. Ancak sapın baştan beriki kısmının da kare ve parmaklar için oyulmamış oluşu buranın elden dışarda kaldığını, taştığını düşündürüyor. Bu bağlamda gözüm yanılmıyorsa kabza uzun kaçmış denebilir. Ancak eğer uzun kaçmamışsa en kısa parmakların bulunduğu noktada hem sapın çapı büyük, hem de biraz fazla köşeli gibi görünüyor. Denemeden yorum yapmak güç ama orta parmağın konforu küçük parmağa doğru ilerledikçe azalıyor gibi.
Sap başındaki perçinler tedirgin edici. Bunu kazak giyerken kuşanacak olsam acaba kazaktan ip çeker mi diye işkillenirim.
-
fotoğraflar çok yer kaplamasın diye biraz küçülterek koymuştum ama sunucu üzerine yükleme işlerini bilemiyorum/beceremiyorum ben. şöyle bir download linki versem büüyk hallerinin ve balçak birleşim yerinin içinde olduğu, ordan bakabilir misin hocam? ::)
http://www.sendspace.com/file/9a2n5q
-
elinize sağlık çok güzel ve tok bir bıçak olmuş....
ancak bu bölümde gelişim noktatarımızı da vurgulayacağımız için endişemi söylemeden edemeyeceğim;
böylesine tok bir bıçak namlusunu tasarlarken estetik kaygıların yanısıra kullanım amacının da olduğunu düşünüyorum, yani bıçağı biraz zorlayacak , kuvvet gerektiren işler de yapacaksınız ... ancak tasarladığınız sap çok estetik olmakla beraber namluya doğru daraldığı ve parmakları koruyacak bir sistem( balçak veya ip deliği ile elin ileri doğru gitmesini engellemek için ip kullanmak) olmadığından özellikle yağmurlu havalarda veya elleriniz nemli veya kanlı iken elin saptan kayıp kesileceği endişesini taşımaktayım... bu yüzden işçiliği tamamıyla bitmiş olan bu bıçakta bence yapılacak en zahmetsiz şeyin bıçak sapını sabitlemek için kullandığınız düz somunu bir ip deliği olan halkalı somunla değiştirip ucuna ip bağlayarak kuvvet uygulayacağınız durumlarda eli ip yardımıyla sabitlemek olacaktır...
-
ellerine sağlık arkadaşım,
namluda diyecek birşeyim yok ta, kabzanın estetiği senin yorumundur diyeceğim yok fakat form biraz kalın gibi geldi bana,
uzun süreli veya güç kullanmayı gerektiren kullanımda yorucu olacaktır,
-
Bıçağın taşlamaları güzel olmuş, eğer gözüm beni yanıltmıyorsa sağ ve sol burun eğimi birbirine eşit olmamış ama çok dikkatli bakınca belli oluyor. Civa çeliği içerdiği karbon ve sertleşme kabiliyeti olarak düşünüldüğünde ülkemizde ulaşılabilecek en kaliteli çeliklerin ön sıralarında bence, bu nedenle çelik seçimi çok isabetli bir karar. Sapta kullanılan malzemeler kaliteli ve elbette kişisel ama renk kontrastlarını ben çok beğendim, birbirine çok uymuş. Aynı şeyi kabza formu için söyleyemeyeceğim. Arka tarafı neredeyse tam bir kare, bu şekilde arka tarafı kare olan bir sapta eğer burun dairesel ( yuvarlak veya oval) bitiyorsa ve köşeler olması isteniyorsa o zaman arka kareden öne doğru konik bir sekizgen çıkarılsa görünüşü çok değiştirirdi, hem böylece ortadaki oyukluğuda gerek kalmazdı. Ben de saptaki içeri girintiyi çok ergonomik bulmadım. Son olarak sap topuzu gibi algıladığımız pirinç parçaya biraz daha özenebilirdin. Öyle sanıyorum ki bant zımparada halletmeye çalıştın. Eğe ve zımparayla köşeler çok iyi tesviye edilebilirdi, hala da edilebilir. Bıçağın formu çok güzel, iş yapacak bir sağlamlığı var. Ellerine sağlık.
Kılıfı unutmuşum, kılıfı perçinle yapmak gerçekten de işi kolaylaştırıyor, görüntüde bence çok güzel. Araya kılıfın kesilmemesi için deri koyabildin mi? Kılıfın formu da çok güzel olmuş ama derinin kenarları tiftikli kalmış, bunu halletsen kenar hatları daha güzel görünürdü.
-
kıymetli ve değerli yorumlarınız için teşekkür ederim. ^-^
genel olarak kabza formunun sıkıntılı olduğu konusunda ittifak ettik sanırım :D. elin namluya doğru kaymaması için bir ip gerekliliğini aslında hiç düşünmemiştim. hatta ipin böyle bir amaca hizmet edebileceğini de şimdi fark ediyorum. Bora Bey'e bu bilgi için teşekkür ediyorum ayrıca. kabzada evet Eylemin dediği gibi "orta parmağın konforu küçük parmağa doğru ilerledikçe azalıyor". kabzaya başlarken niyetlendiğim form Sefa hocamın tarif ettiği gibi kabza sonunda kareden başlayıp namluya yakın kısımda ovalleşen bir şekildi fakat açıkçası üstesinden gelemedim. kabzanın sonundaki kareye yakın olan bölgeye yine bir sedef uygulaması yapayım diye eğim vermemiştim fakat ikinci bir sedef uygulaması da yapmayınca o kısım ne estetiğe ne de işleve hizmet etmeyen boş ve gereksiz bir şekilde kaldı. ama kazağa takılacak cinsten bir çıkıntısı yok, denedim ;)
kabza ağır. ve kısmen uzun. görsel performansı uzun süreli kullanımdaki performansından yüksek olmuş.
kılıf ise zaten çok acemice henüz. sadece "bütün" bir çalışma ortaya koymak için üretilmiş ::) fakat işlev performansı kabzadan daha iyi >:D
hepinize kıymetli yorumlarınızdan ötürü çok teşekkür ediyorum ve diğer arkadaşların da yorumlarını bekliyorum ;)
-
Son olarak, Emin sedefi nasıl yapsa şahane olur deseler ben de Emin'in rumi bir desen, bir zencerek ya da bir şükufe'yi sedefe aktarabileceini söylerdim. Demem o ki senin eteğinde çok taş var. Onları bir gün dökeceğini tahmin ediyorum. Bence kıl testeresiyle ince işe girişecek kişilerin en başlarında geliyorsun.
-
Son olarak, Emin sedefi nasıl yapsa şahane olur deseler ben de Emin'in rumi bir desen, bir zencerek ya da bir şükufe'yi sedefe aktarabileceini söylerdim. Demem o ki senin eteğinde çok taş var. Onları bir gün dökeceğini tahmin ediyorum. Bence kıl testeresiyle ince işe girişecek kişilerin en başlarında geliyorsun.
Ben de aynı şeyleri düşünüyorum :2up
-
Eylem kalbine mi doğuyor nedir, son 3-4 aydır nasıl yapsam da evde ufaktan sedef kesip işlesem diye düşünüyorum. küçükayasofyanın yan sokağında 21 yaşında bir kız dehşetli işler yapıyor sedef ve bağa ile... bana da destek olacağını söyledi ama acaba maymun iştahlılık mı olur bu diye de düşünmeden edemiyorum. ::)
ama beni az daha gazlarsanız belki de bu süreci hızlandırabilirim :D
-
evet, herkes alaka duyduğu konuları dile getirmiş, ben de kılıfı vurayım yerden yere bari ;) deriyi kesmişsin biçmişsin, uğraşmışsın fotosunu çekmeden kenarına bir iki zımpara ataydın çok da uğraştırmazdı seni hem de formu biraz daha güzel görünürdü, perçin çakmışsın, o nasıl çakma öyle neyle ezdin ?? press kullanmadıysan penseyle bile ezsen bundan daha güzel görünürdü... desen atmışsın, güzel; ama deriyi biraz ıslatıp ataydın daha net sonuç alırdın. kemerlik kesmişsin, kesmeden önce , kırtasiyelerde satılan simli yazan kalemlerden gümüş renklisiyle çizim yaptıktan sonra falçatayla kesseydin kenarları daha temiz ve düzgün bir parça çıkarırdın.... hülasa bahsettiklerim çok uğraşı gerektirmeyen basit ama yaparsan şu anki görüntüsünden çok daha güzel sonuç alabileceğin hususlar.... çok daha güzelini yapabilirdin.... ;)
bıçak seni yormuş kılıfta sağlam tembellik yapmışsın ama ellerine sağlık ...... :2up
-
bıçak seni yormuş kılıfta sağlam tembellik yapmışsın ama ellerine sağlık ...... :2up
evet kılıf işi biraz aceleye geldi senin de dediğin gibi abi. sen tavisyede bulundun, ben de sorularımı sorayım o zaman:)
- kenarlara zımpara atarken kaç kumdan başlayıp kaç kuma kadar devam etsem acaba?
- gümüş kalemle çizim yaparak kesmem ana parçada da daha temiz sonuç almamı sağlar mı?
- ben önce deriyi ıslatıp kabaca kalıplıyorum, sertleşmesine yakın da desen atıyorum. ve kuruyor. desen attıktan sonra kalıplama ile uğraşınca özellikle form verdiğim yerdeki desenler kayboluyor. kalıpladıktan sonra tekrar ıslatıp desen atsam bu sefer katları açmam gerekiyor ya da kalıp bozluluyor... süreci kafamda bir türlü oturtamadım. sen de bi fotoğraflamadın ki kılıf yapım aşamalarını, görelim de öğrenelim:)
-
Kardeşim ellerine sağlık emeğin çok. Fakat bende kabze ye takıldım sanki sanki daha kibar yada namluya göre daha ince olsa daha hoş olurdu. yinede ellerine sağlık :2up iyi bir emek iyi bir işçilik.
-
bıçak seni yormuş kılıfta sağlam tembellik yapmışsın ama ellerine sağlık ...... :2up
evet kılıf işi biraz aceleye geldi senin de dediğin gibi abi. sen tavisyede bulundun, ben de sorularımı sorayım o zaman:)
- kenarlara zımpara atarken kaç kumdan başlayıp kaç kuma kadar devam etsem acaba?
- gümüş kalemle çizim yaparak kesmem ana parçada da daha temiz sonuç almamı sağlar mı?
- ben önce deriyi ıslatıp kabaca kalıplıyorum, sertleşmesine yakın da desen atıyorum. ve kuruyor. desen attıktan sonra kalıplama ile uğraşınca özellikle form verdiğim yerdeki desenler kayboluyor. kalıpladıktan sonra tekrar ıslatıp desen atsam bu sefer katları açmam gerekiyor ya da kalıp bozluluyor... süreci kafamda bir türlü oturtamadım. sen de bi fotoğraflamadın ki kılıf yapım aşamalarını, görelim de öğrenelim:)
-Sevgili Emin, eğer kenarların çok düzgün değilse 40 kum yada 60 kumla başlayıp kenara istediğin formu rahatça verebilirsin... ondan sonrası sana kalmış düzgün bir satıh istiyorsan kum aralarını çok fazla açamadan 1000 kuma kadar çıkabilirsin ama eğer elinde polisaj motorun varsa 400 kumda falan bırakıp keçeye de tutabilirsin... ama ben genelde 1000 kumdan sonra bile keçeye bi tutup sağını solunu iyice elden geçiririm...
-çizim yaparak kesmen sana hem elindeki mevcut malzemeyi daha tutumlu harcamanı hem de daha düzgün geometriler çıkarmanı sağlar.
-gözlemin gayet doğru, desen attığın yere çok belirgin kalıplama yapamazsın , kalıplama yaptığın yere de doğru düzgün desen atamazsın... o zaman ne yapacağız ; eğer illa da heriki çalışmanın birlikte olması gereken bir durumsa; önce sağlam deseni atacaksın yapıştırma , dikiş işlerini bitirip en son malzeme içindeyken çok kontrollü ve hafif ıslatarak (çok keskin hatlar olmadan) desenlere çok bastırmadan ana hatları belli edecek kadar kalıplama işlemini tamamlamış olacağız....
Emin foto işi valla içimde bir yara ama birader; çalışmaya nerde başlayıp nerde devam edip nerde bitirdiğim belli olmuyorki... belgesel yapımcıları gibi biri kamerayı eline alıp nerde ne yapıyorsam görüntüleyecekki anca yani.... :(
6 yıldır yıllık izin kullanamadım.. inş. bir yıllık izin kullanırsam evden başlayıp evde bitireceğim bir çalışmayı görüntüleyeceğim inş. ;)
-
Kardeşim ellerine sağlık emeğin çok. Fakat bende kabze ye takıldım sanki sanki daha kibar yada namluya göre daha ince olsa daha hoş olurdu. yinede ellerine sağlık :2up iyi bir emek iyi bir işçilik.
ustam saolasın, senin de emeğin var bu bıçakta ;)
önce sağlam deseni atacaksın yapıştırma , dikiş işlerini bitirip en son malzeme içindeyken çok kontrollü ve hafif ıslatarak (çok keskin hatlar olmadan) desenlere çok bastırmadan ana hatları belli edecek kadar kalıplama işlemini tamamlamış olacağız....
abi yapıştırma ve dikiş işlemlerinden sonra mı kalıplayacağım? :o ben önce tahminen bir parça deri kesip, onu ıslatıp bıçağa göre kalıplıyorum. deri kuruduğunda/kurumaya yakınken de muhtemel dikiş payının az fazlasını bırakıp kesiyorum fazlalıklarını. deliklerini delip dikiyorum. yani ben dikerken deri çoktan kalıplanmış oluyor. bu hata mı?
-
Emin, bazı çalışmalarda (çakı gibi) kalıplama tek parça deri üzerinden başlangıç aşamasında yapılır, ama ben senin yaptığın kılıf tarzı çalışmalarında dikiş bittikten sonra kalıplamayı tercih ederim.daha rahat çalışırsın... tabii sen bu durumu bıçağın ölçülerine uygun kılıf çıkarabilmek için baştan kalıplama yapıyorsun sanıyorum. ben her çalışma için mutlaka kalın bir kağıda kalıp çıkarırım deriyi öyle keserim, ölçü tam olduğu için yapıştırır ve dikerim...
-
hımm... ::) bunu ben de denemeliyim... teşekkürler abi ;)
-
Emin usta,
sıkıştırma kabza yapmışsın, madem öyle saptaki o pim neden?
Sap biraz köşeli kalmış gibi sanki.
Sedef çok iyi fikir, ah bir de sedefte bir desen bir işleme gibi bir şey olsa.
Diğer taraftan ben bu bıçağı sevdim.
-
Ertuğrul abi sıkıştırma değil, yani diş açmadım kabzanın sonundaki pirinç parçaya, imin ucunu sivriltip, japon dökerek deliğe çaktım:) kendi uydurmam bi yöntem anlayacağın. kabza evet köşeli kaldı, hayalimdeki gibi olamadı maalesef, oysa çok güzel şeyler hayal etmiştim :D
bir dahaki sedef bu gazla kesinlikle desenli vs. olacak artık o belli oldu yani ;)
-
Bu bölümü ilk ziyaret edişim. Pek eğlenceli bir bölüm olmuş, medeni bir şekilde eleştiri alıp verebileceğimiz bir ortam ve umuyorum daha çok katılımla ve tasarımından bitirişine eleştirilerle desteklenen çalışmalara imza atar..
Emin kardeşimin çalışması konusunda hemen hemen tüm söylenebilecekler söylenmiş, ancak kişisel yorumum Emin'in eski çalışmalarını göz önüne aldığımda özellikle namlu işçiliğinde ve taşlama işinde oldukça ilerlediği yolunda olacak.
Kabza için çok iddialı bir çalışma diyebilirim. Aklındakileri tam olarak çalışmaya yansıtamamış olduğun görülüyor. Kabza sonlamasında rustik bitiriş kişisel fikrimce hoş olmuş. Ortadaki pin bence biraz daha arkaya kaysa çok daha dengeli bir görüntü olabilirdi gibi, sadece 5-6 milim daha arkaya olsa sanki daha iyi olurdu. Ancak kare forma geçiş Sefa ustamın dediği gibi bir başka geometrik biçimden farkedilir biçimde geçiş yapsa çok güzel olabilir(di / bence hala yapılabilir). Örneğin sedef kakma kısmına doğru karenin köşeleri kırılıp bir sekizgene dönüşebilir, balçak şeritlerinin başlangıcından itibaren sekizgenin köşeleri yumuşayıp ovale geçiş yapabilir, bu sayede hem estetik açıdan daha rahat gözün takip edebileceği bir akış sağlanabilir, hem de balçak kısmı iyice ovalleştirilirken parmak oyuğundaki fazla malzeme de alınıp ergonomik olarak daha kullanışlı hale gelebilir. Malzeme kaybından dolayı daha rahat ve daha kolay kullanılabilen bir bıçağa rahatlıkla dönüştürülebilir, yani kişisel fikrimce birkaç saatlik bir işçiliği varmış da tam bitmemiş şeklinde algılıyorum ben çalışmayı...
Kılıf konusu herkesin yapabildiği veya yapmayı sevdiği bir konu değil, açıkçası çok bıçak ustası biliyoruz ünlü olup da kılıfı deri ustasının ellerine bırakan, bu durum bence çok normal. Öncelikle deri işi kendi başına bir meslek, bıçak bittiğinde zaten tükenmiş olan enerjinizi bir deri işine yeniden toplamak bazen çok zor olabiliyor. Ancak eleştirilmesi için kılıfın resmini de koyunca Emin "kaşınmış" oldu :P Ancak kılıf konusundaki denilebilecek herşeyi zaten diğer arkadaşlarımız söylemiş.
Tebrikler Emin, özellikle namlu işçiliğini kutlarım. Kabza konusunda ilerdeki çalışmalarında çok daha az iddalı işlere girişmeni salık vereceğim, bu sayede sade tasarımlarda mükemmelleştikçe daha incikli-boncuklu kabzalara daha rahat adım atabilirsin gibi geliyor. "Mercek altında"ya kabzaya kimsenin diyecek lafı olmayacak kadar kusursuz sade çalışmalar yapıp ondan sonraki çalışmalarında adım adım kabza formlarını ve süslemelerini arttırırmak iyi bir strateji olabilir fikrindeyim...
Bunun dışında fikri ortaya atan Sefa ustamıza da teşekkürler. Gerçekten önemli bir ihtiyacı gideren bir adım oldu forum adına....
-
Emre teşekkürler yorumların için. kabzayla bir daha uğraşmayı açıkcası düşünemiyorum, ama tavsiyelerin doğrultusunda yeni bıçaklar deniyeceğim en kısa zamanda...